02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"Oğretmen yetiştirme politikalan üzerine... Abdullah Uz (*) 2 Mayıs 1999 tarih ve 635 sayılı Bilim Teknık'te çıkan, Prof. Dr. Mehmet Doğan'ın "Oğretmen Yetiştirme Politıkası" başlıklı yazısındu, oneınli bir konu, doğru bir yaklaşımla incelenmektedır. Gerçekten de oğretmen yetiştirme sisteminin geçmişte çok olumlu özellıkler içeren zengin bir deneyime sahip olduğu söylenebilır. Sayın Doğan'ınyazdıklarına, gunurnuzde goz onune alınmasında yarar görülebılecek önemli bazı eklemeler de yapılabilir: uyesi olan çok önemli isimler vardır. Tıpkı yükseköğretmen okulları gıbı bu sınıflar da yeterince kurumlaşamadıklarından ve biraz da büınen bağnaz, benmerkezci sıyasi odaklarca İ3tedikleri gibi biçimlendiremedıklerı için 1970'lerın sonlarında kapablmışlardır. Sonra ne oldu? Eğitim enstıtülermde yatılüık kaldırüdı. llkogretmen okullan, işlevlerini yitirmelerıne neden olan değışime ugradı. Muzik oğretmeni yetiştiren kurumlar, kırsal kesıme, alt ve üst sosyoekonomik kesime, hatta büyük ölçüde bulundugu kentin dışındakı kesime kapalı ve çoğunlukla h z öğrencilerin tercih ettiği (eğitim enstitüsünun yatılüık donemlerinde çoğunlukla köylü, kasabalı erkek oğrenciler tercih etmekteydi), yetenek havuzunun oldukça küçük bir bölümünden seçme yapabüen ve genellikle "iyi" okulları kazanma beklentisi olmayan öğrencilerin girdiği egitim kurumları haline gelmişlerdir. 1989'da açüan Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri bu okulların önemli oğrenci kaynaklarından olmuş; düzey büyük ölçüde yükselrnıştu'. Ancak, yeteıli yatüüüc koşulları oluşturamayan, ayn bir lıse olarak açüan Anadolu Guzel Sanatlar Iiselerinde de müzik oğretmenı yetiştiren kurumlara benzer oğrenci yapısı oluşmuştur Üstelik, öğrencüeri "öğretmenleştiremediği" gibi, sanatçı olma olasüıkları çok düşük oldugu halde, beklentisi pek gerçekçi olmayan, sanatçı olmayı duşunen, müzik öğretmenlığınuı statusunu düşük gören öğrencüer yetıştırmektedirler. Ayrıca, gerekli yapısal düzenlemeler yapılmadığı ıçin yeteıli sayı ve nitelikte oğretmen de sağlayamamışlardır. YOK'ün, haklı gerekçelerle yaptığı son düzenlemelerde, öğretmenlik formasyonu vermeye yonelik değişikliklerin dışındaküeri pek olumlu saymak mumkun değüdu. Progıam, tutarsızlüdarla doludur. Müzü< ve resım alanlarmın bir bolum adı altında butünleşmeleri olanaksızdır. Değişık okulların mezunlanna açü< tezsiz yuksek lisans programı Sayuı Doğan'ın belirttigi gibi, oldukça sakıncalıdır. Öğrerumleri suresince muzik öğretmenliğinı belki de hıç akülarından geçırmemış çok değişik programlardan mezun öğrencilerin, 1,5 yıllık oğreünenlik formasyonu derslerıyle "oğretmenleşmeleri" hele hele "müzik oğretmenleşmeleri" guçtuı; muzik oğretmeni açığı çok fazla olan ülkemız ıçin zaman kaybıdır. Ayrıca muzik öğretmenliğınin meslekleşmesı açısından olumsuz bu durumdur. 2 İlköğretmen Okulları îlkoğretmen okullan "eğitimde fırsat esitliği" açısından çok onernli ozelliklere sahipti. Turkiye'nin her yerıne dengeli bıçimde dağılmışlardı. Her okul yalnızca çevresinde ki belirlenmiş bırkaç ılden öğrencı almaktaydı. Boylece, Doğu'daki ve Batı'daki öğrenci hemen hemen aynı şansa sahipti. Bilindiği gıbı farklı olanaklara karşırı aynı koşullarda ve hep bırlıkte yarıştıklarından bugun universiteye girişte Doğu'dakı ögrencinin fazla şansı yoktur. llkogretmen ukulları çok iyi olanaklara sahipti ve olanaklar açısından aralarında pek fark yoktu. Yatüüığın, fakir fakat zeki ve yetenekli ögrencüerın oğrenim goımelerine olanak sağlamanın yanında, ögrencinin hiçbır sorunla zaman kaybetmeden, yorulmadan eğitimde yoğunlaşmasına; araç gereç ve mekanların neredeyse 24 saat kıülanılmasına olanak sağladıgını unutmamak gerekir. Eğitim Enstitülerinin en iyi mezunlan, "ögretmenler kurulu"nun çok yonlu değerlendirmesiyle seçileıek bu okullara gönderümektedir. llkogretmen okulları mezunlarının önceleri, yalnızca yüksekögrerümin oğretmen yetıştıren alanlaıma gırebılmeleri fırsat eşitliği açısından olumsuz gibi gorulebılır; oysa şimdı kıısal kesimden gelen oğrenciler artık hemen hemen hiçbırıne girememektedirler; o zaman oğretmen yetiştiren kurumlara girerek, oğretmen olabildiklerı gıbı profesorluğe, senfoni orkestrası sanatçılığına vb. kadar yükselmekteydiler. laştıncı ortamının etkısı olabilir mı? Oysa sanat ve spor genellıkle bızatıhı bıreyin kendisi için doğrudan gerekli iken, dığer alanlar genellıkle dolaylı olarak gereklidirler ve o alanlarla ilgili etkınlikler ınsanın dışındakı sısternin araçlarıdır (Bu ifade gereksiz ya da önemsiz oldukları biçiminde yorumlanmamalıdır). Bir eğitimci olarak saym Doğan'ın böyle bir düşünce içinde olmadığından errünim; ancak genel karanın böyle olduğundan yola çıkarak konuyu oğretmen yetiştirme açısından ele almak istiyorum. Jttatfirk'ün "benun okulum" dedıği bir Musiki Muallim Mektebinın henuz savaş bitelı çok olmamışken 1924'de açıldığını; 1926'larda çokpahalı olmasına karşın, muzik eğitimi için yurtdışına oğrenciler gönderüdığıni bılıyor muydunuz? Ataturk bu ulkenin değişıkliğinde ölçüyü müziktekı değişımı kavrayabilmek olarak goruyor ve muzik alanında devrim yapılmasını ıstiyordu. Çağdaş ınsanın bu özellikler Oğretmen yetiştirme ve müzik öğretmenliği örneğinde dünün çok başarılı örnekleri ve bugün için öneriler... den, çağdaş egitimin boyle bir anlayıştan uzak durması beklenebilir mi? Eskı Bursa Buyukşehir Belediye Başkaru Erdem Saker, Devlet Opera ve Balesı Genel Muduru'nun devletın bınlerce polıs kadrosunu kolayca verırken sanat kuruluslarına çok zor ve az sayıda kadro verdiğını söylemesı uzerine, "eğer o sanatçı kadrolarım verseydi o kadar polise gerek kalmazdı" demıştı. Boyle bir sozun bir belediye başkanınca söylenmesı ilginçtır. Muzik oğretmenı yetiştirme işlevi 1938'de Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü'ne verilmıştır. 1960'ların sonlarından başlayarak bu bolumlerın sayısı artınlmıştır. 1982'de de universıte çatısı altına almmışlardır. Muzik oğretmenı yenşüıme sıstemınde de Sayın Doğan'ın anlattıgı gibi alan öğretmenlığıne benzer bu yapı vardı. Eğitim enstitüleri müzik bölümlerirun ana kaynağını hemen hemen butun Türkiye yetenek havuzuna ulaşabilen, öğrenciyı 12 yaş gıbı muzik egitimi için çok geç sayüamayacak bir yaşta yakalayabilen llkogretmen okulları; bu okulların en yeteneklilerinı seçerek oldukça iyi oğretmenlerle yetiştiren "müzik seminerleri" oluşturmaktaydı. Müzik semınerlerınden kısaca soz etmekte yarar var. Bunlar Istanbul ve Ankara'da, ilköğretmen okullannın bunyesinde yer alan lise düzeyinde müzik ağırlıkh sınıflardı. Oğrencileri tıpkı yuksekoğretmen okullarıran hazırlık sınıfları gibi 6 ya da 7 yülık ilköğretmen okullannın 3.sınıftnın bitiminde seçilerek alınmak taydı. Oğıetmerüerı oldukça nitelikli idi. Örneğin Ankara'dakinde çoğunlukla Gazi Eğitim Enstitusü öğ retmen1erı ders vermekteydüer. Buralardan mezun olarak senfoni orkestralarına gıren, oğretım Müzik öğretmenliği Bunlarm yanında, eğcr yanlış anlamadıysam bence bu yazıda önemli bir eksiklik vardır. Oğretmen liselerini bitiren lerin ilköğretım öğretmenliği ıçin eğitim fakultelerine; alan öğretmenliği için fen edebiyat fakultelerine gırmelerı onerılmektedir. Bu yapıda sanat alanlan, beden egitimi ve spor ögretmenliklerinin ve ilkogretim oncesi eğitim öğretmenlığinin yeri var mıdır? Sanırım yoktur. Bunun nedeni, insanı "iyi" bir üst okııla girmekten başka amacı olmayan ya da ekonominin aracı olarak gören ve sonuç olarak bu derslerı ya da bu alanla ilgili etkinlikleri gereksiz gören günümüz yoğun yabancı Öneri Müzüc öğretmenliği içın önerüebilecek model Sayın Doğan'uıkinden çok farklı değüdır. 8 yıllık ükoğretım uygulaması öncesinde larsal kesim, alt sosyoekonomik kesim ve geri kalmış bolgelerdeki aüelerin yetenekli çocuklan, Anadolu Guzel Sanatlar Lıselerıne kadar ulaşamamaktaydı. 8 yıllık ilköğretim uygulamasınm bu konuda olunüu etküerı olabüiı, ancak bu çocuklara lise öncesinde de nıtelıklı muzüc eğıtımı vermemn yolu bulunmalıdır. Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri meslek lisesine dönüştürülecek (Anadolu) oğretmen lkselerı bunyesme alınabilir ya da (Anadolu) oğretmen liselerınde iyi yapüandırümış muzik kolları ya da sınıfları açüabilir. Lisans duzeyindeki muzüc oğretim kurumlan (konservaruvarlar, güzel sanatlar fakultesi muzik bolümleh, müzik eğitimi anabüim dalları ya da bolumleri vb.) aynı çatı altuıda toplanarak, kolaylaştırüan yatay geçışlerle esnek bir yapı oluşturulabilir. Eğitim bölümü bu kurum ya da kurumlarm yanında yer alır ve muzik öğretmenliğinı seçen oğrencüere ilk suııftan başlayarak bütun smıflarda oğretmerüıkle ügili ders ve uygulamalar konabüır. Gerçekten gelışmış bir toplum olmak istiyorsak; Atatürk'ün çağdaş anlayışından gerı duşmek, kendimize yabancüaşmak istemiyorsak; çağdaş anlamda "insanlaşmak" istiyorsak sanat eğitinuru ciddiye almalıyız. (*) Doç., Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakultesi Guzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzüc Egitimi UÜ. Abdullah. "Muzik Egitimi Bolumlerinin Ogrenci Yapısı'IJludag Urüveısitesi Egıtun Fakultesi Deıyısı. VII(l), 1992, s.129110 "Anadolu Güzel Saııatldt Ljselon Muzik Bolurnu OgrHrmilerinin Tbphımsa] Ozellikleri, Sorunları, Beklentılerı," I. Ulusal Auadolu Guzol Suııatlar Liseleri Muzik Bolumleri Sempozyumu. Bursa: Uludag Unıversı tesi Egıtim Fdkultesi Muzik Bolumu Yayını, 1997, s.277?,89. 639/15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle