Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aylak Bilgi Romantik aşk ile annebaba sevgisi hakkında düşünceler Sadece sevilmişler sevebilir Yankı Yazgan arkıların soyledıgı aşklaruı beslendıgı kaynagı beynın kıyı koşesınde aramak ne kadar alal kârı' Hayatımızdakı butun aşklann başlangıcını oluşturan an ne bebek ıhşkısındekı davranış kahplanm sonrakı aşklarda gorenler bu benzerlıklerın bır hıkmetı oldugunu duşunmeye başlryorlar Turun devamı ve uremesı ıçın gereklı davranışların ve ruhsdl durumun gerçekleşmesını sağlayan bıyolojık mekanızmalar kuşaklar boyunca ozenle korunurlar Hayatın devamını sağlayan bu mekanızmalann ışe yararlıgı, kod ladıklan davranışların ışe yararhgı olçusunde hesaplanır Hayatın başlangıcmda anne ıle bebegın yogun bıraradalığının aracısı olarak ışe yarayan aşk (bır ruh halı ve davranışlar dızısı olarak) hayatın üerıdekı asamalarında da turun devamını sağlayacak bır "remıx" olarak tekrar gundeme gelır Modası geçmeyen bu ezgının sağlam bır bıyolojık temelı ve hem başlangıçtakı, hem de hayatın ılerıkı aşamalarmdakı bıçımlerınde ortak yanları olmalıdır Aynı bakışlar, aynı vazgeçememe, onunla uyanıp onunla uyuma, butun duşuncelerın onunla dolu olması, "sen dıye başlayıp sen dıye bıten gunler' ve başka bir suru tanıdık büdık soz ve duyuş M. Emin Ceylan Ş başka kımyasalın opıoıdler oldugunu da belırteyım Oksıtosının ınış çıtaşlarında uremeyle üışküı steroıdlerm (testosteron gıbı) organızmada bollandığı ve azaldıgı koşullarm etkısı çok belırgın, bu da aşkın hayatımızm bellı "mevsım"lerınde şıddetlenmesının bır açıklaması... Memleketimden hasta manzaraları A.E'ye teşekkürle Tarla farelerinin aşk hayatı Bu tur deneylerı nerede yapıyorlar, kımle (daha dogrusu hangı canlılarla) yapıyor9 lar Laboratuvarların aşk bıyolojısı deneylerı ıçın gozde hayvanlannın başında tarla faresı (3) gelıyor, tarla faresının "ıyı anne, ıyı sevgılı" ya da "ıyı sevgılı ıyı anne" ornegı oluşturduğunu ortaya koyan deneylerde oksıtosın ve onun etkısını azaltan karşıt maddeler kullanılarak davranışlar uzerındekı etküerı ıncelenıyor Oksıtosının etküı oldugu beyın bolgelerınm aynı zamanda beynın odullendırümesı (davranışın pekışmesını sağlayan) sıstemlerı ıçerıyor olması da bır tesaduf m u ' Madde bagımlılığının yıne aynı bolgelerle ılışküı olması' Bagımlılık ve tutku, aşk ve şevkat, ama bugun bebek olarak, ama yann sevgılı olarak, aynı bıyolojık kaynaklardan beslenıyor Bugun (hanı, bebekken) kaynaklanmızı nasıl kullandıgınız sıstemınızı nasıl kuıdugunuzu belırhyor Sıstemımızın kuruluf tarzı (4), sıstemımızın bugunku kullanüışıyla sınırlı kalamayacak, ılerıde nasıl kullarıılacagına buyuk olçude yon verecek lşte o yuzden, sadece sevilmişler sevebilir Aşkın kimyasalı olur mu? Sevılene odaklanmanın, onu buyutmenı en garantılı yolunun bıyolojık mekanızmalar ve onlarm şıfresını taşıyan genler tarafindan saglama alınmış oldugunu soylesem, çok ındırgemecılık yapmış olmam Kanıt mP Sevgılınıze kaç kere 'kuçugum ya da 'bebegım' (kuzum, cancagızım, vb dıye çogaltılabüır) gıbı sozler soyledıgınızı bır duşunun Aynı sozlerı çocugunuza ya da bebegınıze de soylesenız yadıganır m ı ' Erışkın cınsel yakmlığınm onemlı bolumunu dokunma, opme, okşama, sokulup sanlma gıbı bebekle annesı arasında gerçekleşen yakınlık eylemlerının "benzerlen" oluşturuyor Dolayısıyla her ıkı donemın aşklarının ortak bıyolojık mekanızmalar tarafindan "icra" edılıyor olması çok muhtemel Oyle mekanızmalar kı, zamanı (1) geldığınde ışleyen, zamanı geldığınde de durulup "yatışan" Hayatın gereklerıne gore şekülenen ve bellı bır plastısıtesı (2) olan bu mekanızmalara bır ornek olarak oksıtosın venlebüır Oksıtosın hakkmdakı en klasık bılgüerden bırısı memelılere ozgu oldugu, memeden sut salınımı ve uterus'un kontraksıyonunda rol oynadığıdır Son donemde bu peptıdın beymde kendıne ozgu reseptorler uzerındekı ethlerı etraflıca araştırüdıgında, hem emzırme hem de cınsel bırleşme sırasında salgısının arttıgı gozlendı Memelılerde yapılan çalışmalardan yola çıküarak, oksıtosıne ılışkı kurmanın ve baglanmanın kımyasalı dıye bakanların sayısı gıderek artıyoı Hem annebebek, hem de cınsel eşler arasındakı baglanmanın oksıtosıne ındırgenmesı gıbı bır "basıtlık' demeyın hemen Oksıtosın gıbı aşkın kimyasalı mevkııne layık gorulen bır Notlar 1. Zamanla bır tur eşref saati degü de, gelışım surecı ıçerısındekı onemlı donum noktalannı (delıkanhlık, olgunluk vs gıbı) kastedıyorum 2. Plastsıte, ozellıkle sınır sıstemı dokularının dış ve ıç etküerle şekıl ve küık değıştırebılırlıgı, bır çeşıt1 3. I^rla farelerinin 14 saatlık flort evrelerının sonunda cıddı bır beraberlık oluşturdugu bılınıyor Bu donemın sonunda okıstosın etkısını ortadan kaldıran maddeler enjekte edılırse, flort beraberlıge donuşemeden kalıyor T^rla farelerinin bu deneyler ıçın seçılmelennın nedenı cıddı beraberlıklere ve uzun vadelı ılışkılere açık olmaları, bır tur tek eşh yaşıyorlar 4. Sıstem derken sadece oksıtosını kastetmıyorum Kuruluş tarzını bir tur konfigurasyon dıye de duşunebılırsınız Konfıgurasyonlann degıştırdebılırlıklerını de hesaba katarak 3. Bu yazının oksıtosınli bolumlerinde yararlandıgım kaynak Braın and Behavıor Revıew'da çıkmakta olan Leckman, Mayes ve Insel makalesı, makalenın başlıgı bem okudugum sırada tam bellı değüdı, ama meraklüarı yazar adından bulabüırler 6. Gelecek yazüarda obsesyonlar ve marazı aşklara degınecegım Soru ve goruşler ıçın eposta yankıyazganjurk, net "Erzincan'ın bir köyünde evlendirdi babam bem, 75 yaşındayken. Kocam, sövüp saymaya ve dayağa düşkün biri olsa da ilk gunlerin heyecanıyla hem ben kolay dayanıyordum, hem de o, arada bir daha yumuşak oluyordu. Derken çocuk oldu ve eşimin ara sıra olan yumuşamaları da kayboldu. Hergün dayak yer olmuştum. Olaylara benim ara sıra olan tutturmalanm neden olsa da, çoğu kez olanlar onun durup dururken ortaya çıkan öfkesine bağlıydı. Sonunda, beni dovup çarparak başından atamayacağını anladığında, elimi kolumu bağlayıp kayınbiraderim ve babamla birlikte Elazığ'a getirdiler. Bana en çok koyan babamın da onlarla beraber olmasıydı. Cece vaktiydi. Doktor elimi ayağımı çözdürup hem beni, hem de onları dinledi. Sonra da beni yatırmadan geri gönderdi. Hastane bahçesine çıktığımızda karanlık bir yolda "Sen doktoru da kandırdın" diyerek beni bir daha dövdüler ve öylece bırakıp gittiler. Cece yarısı kanayan burnumla, Elazığ'da amcamın evine yürüdüm. Bana birkaç gun baktılar. Sonra Erzincan'a eve donmek istedim. Bir baktım kocam evdeki bütün eşyalan toplayıp bilinmedik bir yere kaçıp gitmiş. Babama gittim, "senin yerin kocanın yanıdır" deyip beni içeri almadı. Birkaç gun o bos evde bir çul serip kaldım. Sonra gene de babamın verdiği parayla Istanbul'a kadar geldim. Garajda tanıştığım bir kadın beni evine aldı. Birkaç gun beraberce yiyip içtik. Sonra da onun yaptığı gibi adamlarla içki sofralarında düşüp kalkmaya, geçimimı boyle sağlamaya başladım. Hiç korkmadım, hiç üzülmedim, hiç utanmadım, hiç de yanlış bulmadım. Tanıdığım bütün adamlar kocamdan daha fazla ilgilendiler benimle. Ama adam seni yatağa almışsa, sen de canlı olacaksın. Adam eğlenmeye gelmiş, cansız öyle ölü gibi durursan olmaz. Kendi dertlerin falan varsa onları kuşluk vakti duşüneceksin. Bizim işte, herkesin en ölü oldugu saat! Derken buldum kocamla çocuğun izini. Çocuk altı yaşına gelmisti. Önce bir telefon etmek istedim. Kocam çıktı. Çocuğu istedim, verdi. Konuşmasını bayağı öğrenmişti. "Sen benim annem değilsin, sen deli olmuşsun" dedi. O anda içime sıcak yapışkan bir şey boşaldı. Kalakaldım, telefon elimden kayıverdi. Şimdi Elazığ Hastanesi'ndeyim. Bir zamandır sanki uzun bir yo\culuk yapıyorum. Sıra sıra ağaçlar gibi olaylar ve insanlar geçip geçip gidiyor yanımdan. Kendimi zorlamazsam ne insanlan ne de olaylan hatırlıyorum. Zor bela giyiniyorum, insanlarla uç kelıme lafı güçlükle ediyor, yemek kaşığını ağzıma götürürken bile sanki yıllar yıllar geçiyor' muş da bitmiyormuş gibi geliyor. Başka insanlar nasıl yapabiliyor. Birden kahkahalarla gülüp, derin muhabbetlere dalabiliyorlar, neler konusup neler anlatıyorlar. Ben de gençtim. Ama artık gençliğimi, soğuk hastane kapılarında, insanlann zorlu azarlamalannda ve yapışkan sıkıntılarımda kurban bıraktım. Hastane "onbaşı"lannın azarlamalan, teneke yemek kaplan, hemşire çığlıklan, doktor ulaşılmazlıkları, "abdesane"ye benzer koğuş kokuları, beynime giren elektrik, sabah altı uyanışları, dillere peleseng olmuş "beni çıkarın buradan" yakarışları, günde üçpaket sigara sabırsızlığı ve ıssız bir düşkünlük umurumda değil. Artık yastığa yüzüme basıp ağlamıyorum bile. Alıştım, Elazığ'ın eskilerine ben de katıldım. Yakındığım yalnızca, yüksek dozda ilaç, elektroşok korkusu ve isteyince cam bardaktan çay içememek, sandalyeden kalkıp boylu boyunca yatağa uzanamamak ya da ne bileyim güneşe karşı alnımı doğrultup bir ağaç dibine çökememek. Böyle şeyler işte. Hep yorgunum, sabahları yataktan kalkmak, kocaman bir taşı yerinden oynatmaktan daha güç görünüyor bana. Hastanede geçen hergünü aynı olan zamanı, en iyi şu dörtlük ifade eder belki. Bir kadının yaşamından kesitler Yeryüzünde herşey tanıdık, yorgun bırakılmış./ Ta ötelerde ağlamak gibi bir ninni.J Zaman kendi üstüne dürülmüş, geniş sonrasız bir boşlukta yüzüyor./ Olmadık kederler yapışkan sarı bir rüzgâr gibi insan bedenini yalıyor." 581/9