Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1996 bilim açısından harika bır yıl oldu. Dıscover Dergisi'nin düzenlediği 1996 yılının en çarpıcı 100 bilim öyküsü bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor. Geride bıraktığımız bu yıl içinde farklı bilim dallarında gerçekleştirilen yenilik ve buluşlara kısaca bir göz attığımızda karşımıza söyle bir tablo çıkıyor. 1996 yılının en çarpıcı bilimse DUNYA milyar yıllık 3 mılyon yıl önce KAZIBILIM K a7ibılım uzmanı Mary Voıgt 1968 yılında Iran ın Zagros Dağla rı ndakı 7 bın yıllık bır koyde kazılat yaparken balçık ve tugladan ya pılmış bır pvın mutfagında kılden altı buyuk kavanoz bulur Kavanozların uzun boyunlu ve dar agızlı olmalarından bunların bır zamanlar bır sı vı ıle dolu oldukları yargısına varılır Kavanozlardakı sarıya çalan ızler nedenıyle bu sıvının sut ya da yogurt olabılecegı duşunu lur Uzun sure bır kenara atılan kavanozlar geçen hazıran ayı ıçerısınde yenıden ele alınarak kımya bdl deneylerden geçırılır Sonuçta bu sıvının ne yo gurt ne de sut ol rnadığı şaraf ol duqu ustelık de bunun gunumu ze dek bulunan en eskı şarap kalıntısı oldugu anlaşılır Uzmanlara gore Neolıtık Çag şarabının tadı buyuk bır olasılıkla gu numu7de Yu n a m s t a n da çamdan uretılen reçıne ıçkısını an dırmaktaydı En eski şarap İran'da Akşamcı Tutankamon Iskı Mısır lahıtlerı uzerındekı kabartmalar heykelcıkler ve otekı el yapımı sanat yapıt llarına bakılırsa, fıravunundan çıftçısıne tum Mısırlılar ın mayalanmış bır tahıldan uretılen alkollu bır ıçecek, yanı bıra ıçtıklerı goruluyor Ancak bu bıranın tadının neye benzedığı konusunda yıllardır kesın bır goruşe varılamadı Bılım adamlarının buyuk bır bolumu soz konu su ıçeceğın suyun ıçıne ekmek kırıntıları dokule rek elde edılen ham ve arıtılmamış turde bır ıçkı olduğu göruşunde bırleşıyorlardı Ne var kı bu yıl Cambrıdge Unıversı tesı'nden Delvven Samuel, ıçkının daha ıncelıklı bır reçetesı olduğunu ortaya koyan kanıtlar elde ettı IÖ 1500 1300 donemınden kalma çanaklardakı ızlerı ıncele yen Samuel eskı Mısırlılar ın ıç kı yapımında fılızlenmış tohum ya da malt kullandıklarını nışas tanın şekere donuşme surecıne ıvme kazandırmak ıçın de tıpkı gunumuzdekı gıbı maltı ısıttıklarını ortaya koydu Elde ettıklerı reçeteyı gunumuz koşullarıyla uygulayan Samuel ve ekıbı sonuçta altın sarısı rengınde ancak hafıf bulanık tatlı bır ıçkı elde ettı Eskı reçetenın çağdaş uygulaması sonucunda elde edılen ıçkının alkol oranı % 6 olmakla bırlıkte Samuel o donem ıçılen ıçkının alkol açısından daha hafıf olduğunu duşunuyor ve bunu da eskı Mısır lılar'ın soz konusu ıçkıyı her oğunde ıçmelerıne bağlıyor bılımcıler r uzun * suredır za man ıçınde ' bırdırbır oy nuyorlar 1912 yılında Alfred 2 mılyon yıl VVegener anaka raların Pangaea adını verdıgı dev boyutlu tek bır anakaranın parçalanmasından sonrı şımdıkı konumlarına ulaştıklarınt ılerı suruyordu 80 lı yıllara dek bu goruş gp çerlılığını korudu VVegener ın başarısı kımı bılım adamlarının daha da gerılere gıderek Pan gaea nın bır başka buyuk anakara nın parçalarından oluştugu yonunde onermelerde bulunmalarına yol açtı Ar malar Rodınıa adı verılen ve 500 mılyon kın bır sure once parçalandıgı ılerı surulc anakaranın gerçekten de varoldugunu c koydu Ne var kı bu yıl ıçınde Kuzey Ca Unıversıtesı yerbılım uzmanlarından Johı gers anakardldrın oluşum surecını en L dan ele alarak bunların uç milyar yıllık taı sını anlatan bır rapor hazırladı Rogers a gore tum anakaraların çekırr rı uç nılyar yıl once Ur adı verılen tek bıı karanın ıçınde ıdı 500 mılyon yıl boyunr başına olan Ur uzerındekı yanardaglar ma puskurturlerken ve anakara daha I parçalara bolunurken bır yandan da ya Yeni Amerikalılar O zenle yontulmuş sıvrı uçlu taş sı lahlarıyla mamut ve bızon avlayan avcıla rın avlanma yorelerı on yıllarca yıl once New Mexıco nun Clovıs ve Folsom bolgelerınde bu lunmuştu O gun bugun dur kazıbılım uzmanları bu avcıların yalnızca ılk Amerikalılar olduguna ınanmakla kalmayıp bunların aynı zamanda tum otekı yerlı Amerıkan kulturlerının de kaynagını oluşturdugunu duşundu ler Kazıbılımcıler Clovıs kulturunun yaklaşık 11 bın yıl once ortaya çıkı şından sonra And dağla rından Guney Amerı ka ya yayıldıgına ınandı lar lllınoıs Unıversıtesı kazıbılım uzmanlarından Anna Roosevelt ıse geçen nısan ayında bu duşunceyı yerlp bır eden kanıtlar elde ettı Roosevelt Clovıs ınsanlarının sanıldıgı gıbı başka uygarlıkların ataları olmadıklarını aynı donemde Guney Amerıka da Clovıslı avcılar la çok az ortak yonlere sahıp başka çagdaş uygarlıkların da bulunduğunu ortaya koydu Roosevelt e gore Amazon ovasının gune yındekı Monte Alegre de yaşayan ınsanlar da SAGLIK HlV'in başı eziliyoı larının daha geç bır e ya gelmelerıne yardırr kısız kılıyor Proteaz kuçuk buna bağlı ol daha açık oldugund. hucre tarafından kolc vırusun çoğalmasını . bılıyor Geçen yıl yapılan ç proteaz ınhııtorlerı ıçe iarın bırlıkte uyqul sağaltımın hastalıgın ılerı t son kerte lyı sonuçlar verdu Y tıpkı Clovıslıler gıbı Asya dan geldıler ancak goç ederlerken farklı yollar ızledıler Clovıs halkı kara yolunu yeglerken Ama zonlular kıyıdan ılerleyerek Berıng Bogazı nı geçıp Guney Amerıka ya ulaştılar oridın da Kolombıya ya da Venezuela ırmaklarırıı ızleye rek Amazon Havzası nın gobegıne kendılerı gıbı ınsanların artık yaşamadıgı bır bolgeye geldıler ıllarca suren yoğun çalışmalardan son ra AIDS araştırma cıları enınde sonunda HIV vırusunu denetım altında tutmanın yolunu buldular 1996 yılı ıçınde yaygınla şan çeşıtlı raporlar bellı ılaçların bırlıkte kullanılması ıle kana karışan HIV vırusu mıktannın belırgın bır bı çımde azaltılabıleceğını ortaya koydu Vırus sayısı hastalıgın gelışme surecını be lırleyen en lyı gosterge olduğundan cıddı bır ılaç kullanımı AIDS e karşı çok guçlu bır sılah oluşturabılır AIDS konusunda son gunlerde elde edılen başa rı proteaz ınhıbıtorlerı adı verılen yenı bır tur ıla cın da HIV e karşı sılahlar kervanına katılmasından kaynaklanıyor AZT ve 3TC gıbı daha eskı ılaçlar vıru sun hucrenın DNA sı ıçın de çoğalması ıçın gereklı olan enzımın yolunu kesı yor Oysa kı proteaz ınhı bıtorlerı vıruslerın yaşam AZT ve 3TC gıbı daha eskı ılaçlar, vırusun hucrenın DNA 'sı ıçınde çoğalması ıçın gereklı olan enzımın yolunu kesıyor. 5116