Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM DÜNYASINDAN ARAŞTIRMALAR Bir canavarın ölüntü Deniz canavarları öyküleri çok sevilerek anlatılır. Bu öyküler kuşaktan kuşağa nakledilir, özellikle denizciler arasında. 1896 yılında da Florida'da 20 bin ton ağırlığında olduğu öne sürülen bir hayvanın geri kalan parçaları sahile vurmuştu ve ne olduğu pek anlaşılamayan bu deniz hayvanı, canavar öykülerinin önemli bir kanıtı olarak gösterilmişti. 0 zaman yapılan hesaplar, canavarın, kolları arasındaki mesafenın 60 metreyi bulan Octobus giganteus, dev bir ahtapot olduğu ileri sürülmüştü. Maryland Üniversitesi'nden biyokimyacı Sidney Pierce, sahile vuran bu deniz hayvanının saklanan parçalarını analiz etti ve denizcileri korkutan deniz canavarı efsanelerinin de sonunu ilan etti. Elektronkmikroskop altında yapılan araştırmalar ve tahlil Oppenhefmer, atom planlarını Moskova'ya venmedi S ovyet casusu Pavvel Sudoplatovv geçen yıl yayımladığı anılarında, Ikınci Dünya Savaşı'nda atom bombasının yapımt için geliştirilen Amerikanın Manhattan Projesini yöneten ünlü fizikçi J. Robert Oppenheimer'i Sovetlere casusluk yapmakja suçlamıştı. Ünlü fizikçi: Oppenheimer Yazara göre Oppenheimer, atom bombasına sadece ABD'nin sahip olmasını dünyanın geleceği için uygun görmemiş ve planların bir kopyasını da Sovyetlere "uçurmuştu". Oppenheimer ile bırlikte, Manhattan Projesi'nde çalışan diger ünlü fizikçiler Enrico Fermi, Leo Szilard ve Nlels Bohr da suçlanmıştı. Arperikan Federal Polisi FBİ bu konudaki iddiaları raştırdı. Fizikçi Sidney Drell'e yaptırılan araştırmada Sovyet casusu iddiasının doğru olmadığı ortaya çıktı. NATURE dergis'ide yayımlanan yazıda bu iddianın gölgesine bile rastlanmadığı belirtildi. rio sklerozu genetik müdahale ile tedavi yöntemini anlattı. Bu konuda en çok kullanılan klasik yontem anjiyoplastı. Sadece Amerikada yılda 400 bin kişiye anjiyoplastı uygulanıyor. Bu yöntem, damarları, balonlu kateter ile genişletmeye yönelik. Ancak anjiyoplastinin başarı oranının oldukça düşük olduğu, müdahaleden 6 ay sonra hastaların yüzde 40'ırda damarların yeniden tıkandığı bildiriliyor. Leiden, buna neden olarak, kateter müdahalesi sırasında damar çeperlerinde oluşan mikroskopik yaralanmaları gösteriyor. Kas hücreleri bu yaraları tedavi için atağa kalktıkları için damarlar yeniden tıkanmakta. Leiden ve arkadaşları ise söz konusu damar çeperlerini bir tumör bastırıcı gen aşısı ile tedavi ediçi yöntem geliştirdi. Yöntem in yakında insanlarda uygulanmaya başlanacağı ler, Florida canavarının büyük bir olasılıkla, günlerce deniz üzerinde ölü olarak kaldıktan sonra sahile vuran bir balina olduğunu belirtti. (Biologıcal Bulletin) ) ir fotüsün beyninde saniyede 4000 tsinir hücresi oluşur. Bu çok hızlı "hücre çoğahmı 9 ay boyunca devam eder. Doğum sırasında ise bebeğin beyninde birbirıyle bağlantılı 100 milyar kadar beyin hücresi oluşmuş durumdadır. öğretiye göre bundan sonraki yaşam boyunca beyinde yeni hücre oluşmaz. Insanın kazandığı tecrübeler ve bilgiler, varolan nöronların, yani sinir hücrelerinin birbiriyle yeni ılişkilere girmesi, yeni guruplaşmalar ye yapılanmalar gerçekleştirmesi sayesinde beyine depolanır, Bu depolama giderek karmaşık bir durum alır. Öğretiye göre, beyinde zedelenen veya tahrıbata uğrayan hücrelerin yerlerine de yeni beyin hücresi doğmaz. Beyin, hücreleri yenilenemeyen tek organ olarak bilinir. Ancak bir Amerikalı nörolog bu klasik beyin bilgisini sarsacak araştırmalar yaptı. New York Cornell University'den Steven Goldman, beynin hücreleri yok olan bir bölümünde olağanüştü hücreler saptadı. Bu hücrelerin, embriyonal dönemden berl orada oldukları, ancak gelişemedikleri sanılıyor. Araştırmacı, laboratuvar deneylerinde bu hücrelerin bölünmesi sonucu yeni beyin hücreleri olgunlaşabıleceğini gösterdi. Bu olguya ilişkin ilk bulgular şakıyan kuşlar alemınin ünlülerinden kanaryalarda elde edilmışti. Goldman'ın hocası Fernando Nottebohm, 10 yıl kadar önce erkek kanaryaların nıçin ilkbaharda senfonık şarkılar söyleyip de sohbaharda sustukları ve öteki ilkbaharda başka melodı gelıştirdikleri konusunu çözmüştü. Biyolog Nottebohm kanarya beynindeki söz konusu bölgenın büzuldüğunu veya genişledığinı buldu. Görevlı hücreler ölüyor ve sonra yenileri ortaya çıkıyordu. Bu süreci de erkek hormonu testestoren yönlendiriyordu. öğrencisi Goldman ise insan beyninde de benzer dinamik süreçlerin yaşandığına inanıyordu. Tabii, yaşayan bir insan beyninde bunun somut incelemelerini yapmak oldukça zordu. Beklediğı beyınsel maddeleri nihayet epilepsicilerden aldı. Ağır bir epilepsi hastasını iyileştırmek amacıyla doktorlar, atakların oluştuğu beynin o bölgesınden bir parça çıkarmışlardı. Goldman, beynin bu bölümündeki dokuyu kültüre koyduğunda hücre bölünmesi yoluyla yeni nöronların ortaya çıktığını gözlemledi. Bunlar hemen öncekilerin görevlerini devralıyorlardı. Goldman, "hücreler kültür kabında tam bir olgunluğa ulaşıyorlar ve psikolojik olarak tam normal nöronlar gibi davranıyoriardı" diyor. Bugüne kadar insan beyin hücrelerinin doğal bir şekilde büyüdükleri görülmemişti. Bunun nedeni olarak da, bazı engelleyici maddelerin, ilk hücrelerin büyümesini engellemesi gösteriliyor. Goldman, kısa sürede biyoreaktörler içinde insan beyin hücrelerinin taze olarak geliştirilip hasta insana yeniden nakledilebileceğı görüşünde. Beyin hücreleri de yenileniyop Kanaryalar üzerinde deneyler O k nde gelen genetik tedavi uzmanlan, İNİsan ayı içinde Berlin'de bir araya "geldiler ve bugüne kadar yapılan gen tedavilerinin sonuçlarını tarttştılar. Bildırildiğıne göre, dünyada 100 kadar klinikte 300 hasta üzerinde yapılan çalışmalarda başarılar beklenenin ve umulanın çok gerisinde gerçekleşti. Kanser, Aids, Alzheimer veya kalıtsal hastalıklara gen tedavi yöntemleriyle hızlı bir çare bulma umutlarının öyle kolay ve çabuk gerçekleşmeyeceği ortaya çıktı. Amerikalı uzman Inder Verma, toplantıda, gen terapi kadar başka hiç bir yeni teknolojinin bu kadar çok insanda gerçekçi olmayan umutlar yaratmadığını belirtti. Diğer konuşmacılar da gen tedavinin henüz bebeklik çağını yaşadığı üzerinde durdular. özellikle de hastaların hücreleri içine gen transferinin önemli zorluklarla dolu olduğu belirtildi. Gen transferinin tam hedefe isabetinde zorluk çekildiği ve yeni gen transferı teknik ye sistemlere ihtiyaç duyulduğu söylendi. Moleküler biyologlar bu amaçla yeni sistemler üzerinde çalışıyor. Bugüne kadar yapılan gen tedavi çalışmalarının üç beş yıllık eskı teknolojilerle sürdürüldüğünden yakınan gen tedaviciler, yakın gelecekte yeni teknıklerin geniş uygulama alanına gireceğıni umut ediyorlar. Bugün tıpta uygulanan özellikle kanser alanındaki tedavi yöntemlerinın tamamen yetersiz olduğu ve 2040 yılına kadar Ise gen tedavi ilaçlarının piyasada bol miktarda olacağı kaydedildi. Konferansta, Amerikan laboratuvarlarından yeni gelişmeler ilgi çekti. Şi Genetik tedavide yeni gelişmeler kago Üniversitesinden dolaşım hastalıkları uzmanı Jeffrey Leiden, kalp krizi ve arte belirtildi. Klasik yöntemde kullanılan kateter. damar kaslannı zedeliyor. Gen terapi yönteminde ise kas hücrelerinin gereksiz protein üretimi durduruluyor ve damar tıkanmıyor 4265'