Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM KÜLTÜR TIP SAĞLIK Jules Verne'in kehaneti 132 yıl önce yazılıp günümüzde yayımlanan roman: "Yirminci Yüzyılda Paris" VehbiBelgil I üyük bilim romancısının eski bir ksandıkta bulunmuş "Yirminci 'Yüzyılda Paris"i 1863'te yazılmış, yayımlanmak üzere yayınçı Hetzel'e sunulmuştu; beğenilmedi. Üzerine şu not düşülüp geri verildi: "Kitabın yayımlanması adınıza leke getirir. Çünkü, 140 yıl sonra olacaklara kimse inanmaz. böyle bir yapıtı yazmak için henüz çok gençsiniz." Bu son cümle Verne'i çok üzmüştü. Kitabı eski bir sandığın köşesine attı, unuttu. Gel zaman, git zaman yapıt orada bekleyedursun, üstadın torunlarından biri Toulon'daki evlerini satarken sandıktan bu kitap çıktı. Hachette Kitabevi esere sahip çıktı ve 216 sayfalık bu kitabı 119 Frank (833.000.TL) fiyatla satışa çıkardı. Hayrettir, 132 yıl "Tu kaka" sayılan kitap, Fransa'da birden "milyoner kitaplar" listesine girdi. 1994 Frankfurt Kitap Fuarı'nda, Ingilizceye çevirmeye hakkı için kıyasıya bir savaşım başlattı. * Bu arada Paris'in sokaklannı eski 6 katiı binalar değil, 12 katlı binalar doldurmuş. * Orduda erkeklik de ölmüş. önceleri düşmana karşı el ele, kardeşçe gidilirken şimdi, erler, teknoloji savaşında, birbirlerinden uzaklarda boğuşuyorlar. * Paris, marketler kenti olmuş. Artık stilinin serbestleşmesi sonucu, hepsi, onlar gibi, incir çekirdeğini doldurmayacak fasafisolar üzerine ciddiyetle tartışan, rüküş rüküş giyinen, zevk nedir bılmeyen kadınlar haline dönüşmüş. Kapitalizm ve yaşam güçlükleri kadınları da çalışmaya zorladığından doğumlar düşmüş, bunlarını yerini piçler almış. Tüpk kahvesi kolesterolü arttırıyor mu? Uzun yıllar boyunca her gün tüketilen 2 fincan Türk kahvesi, total kolesterol seviyesini arttırıyor. "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var" derler. Kafeinin insan vücudu üzerindeki etkileri ortaya çıktıkça bu atasözü de değerini yavaş yavaş yitirmeye başladı. Hollanda Bilthoven Ulusal Sağlık ve Çevre Sağlığı Enstitüsü'nde yapılan bir çalışma sonucunda her gün tüketilen 2 fincan Türk kahvesınin total kolesterol sevlyesinianlamlı bir şekllde arttırdığı ortaya çıkmış. Bu çalışmanın sonucunda üç yıl boyunca kahve içenlerin kolesterolleri ölçüldüğünde " hergün 2 fincan kahve içen deneklerin kolesterol değeri 6.40 mmol/l, kahve Içmeyen deneklerin kolesterolleri ise 5.S6 mmol/l olarak bulunmuş. Alman Bismarck Alman Başbakanı Bismarck'ın bir sözünü burada belirtmek yerinde olur. Fransız edebiyatı haknda ne düşündüğü ulduğu zaman şöyle iş üstat: "Fransız • wına>"icıları içinde en çok Emile Zola'y seviyorum. Fransızlar'ın çürümüşlüğünü, ahlaksızlıklarını ondan iyi kimse anlatamıyor. Natüralist okulun başı Zola, her romanında Fransa'nın başka rezilliklerini ortaya çıkarıyordu. Konularını gerçek yaşamdan, gerçek tablolar, konuşmalar halinde çıkanyordu. Bir iki örnek: (La curee) Yağma, Paris'in Üçüncü Napolyon döneminde, imar dolayısıyla nasıl yağmalandığını, (La Fecondite) Çocuk Boşluğu, çocuk tehlikesine karşı rahimlerini aldırtan kadınların akıbeti ile geleneksel aile değerlerine sahip bir gencin çok çocukla nasıl mutluluğa kavuştuğunu, (La Terre) Toprak, en büyük aile rezilliklerini... en iğrenç şekılde nasıl anlattığını, (Debacle) Bozgun'da Fransa'nın 1970 yenilgisindeki...rezillikler sergilenmiştir." Yani, Fransa, "Yirminci Asırda Paris" kltabındaki rezillikleri daha 19. yüzyılda yaşamıştı. Kitapta Paris'in teknolojik bakımdan geçirecegi değişiklikler de belırtilmışse de bugünkti Paris'in görkemi verilememiş. Çünkü, gelecekle ilgili her şey yeni bir icadın çıkması ile toplum yaşamını bir anda etkilemekte. Telgrafı, telefonu, motorlu arabaları, elektrıği, sinemayı, gramofonu, uçağı, fotoğrafı... bir an için düşünelim. Yazıldıktan yüzyıllar sonra kapışılan yapıtlar bizde de yok mu? Yunus Emre hiçbir zaman adam yerine konulmamıştı. Ama 30'lu yıllardan sonra sonsuz üne kavuşmadı mı? Burhan Toprak'tan sonra? Migpenlilerin çoğu tedavlye Almanya'da, migren hastaları üzerinde yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre, baş ağrısı çekenlerin dörtte üçü, doktorun kendılerine yardımçı olamayacağına inanıyor ve bundan dolayı doktora gitmiyor. Geçtığimız yıl yapılan 1023 migren hastasının katıldığı geniş çaplı bir araştırma, ilginç bir gerçeğı ortaya çıkardı. Bu araştırmanın sonuçlarına göre migrenlilerin sadece yüzde 36'sı düzenll doktor kontrolü altında. Yüzde 13'ü ise, tüm yakınmalarına karşın henüz doktora gitmemiş. Migren hastalarının yüzde 6.3'ü doktoriarın kendilerini dikkate almadıklarını açıklarken, yüzde 8'i de ilacın kendılerine yardımçı olamayacağı kanısında. Protein 6 İle tedavl Birçok hastalıgın tedavisinde ipucu verebilecekyeni bir molekül olan protein G'nin sırları çözülmeye başlandı. Diyabet, alkolizm ve kanser gib hastalıkların oluşumunda etkisi bulunan Protein G'nin görevinl kısaca, kaba ve ince iç işleri olarak tanımlamak mümkün. Dış dünya ve hücre içi arasında sinyallerin değerlendirilmesınde kilit noktayı oluşturan Protein G aracılığıyla ortaya çıkan bozuk bir sinyal iletimi diyabet veya alkolizme neden oluyor. Koku ve tat alma duyuları da, dış dünyadan gelen uyanları hücre içinde gerekli yerlere taşıyan "iç işleri görevlisi" ile doğrudan doğruya bağlantılı. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar Protein G'nin eksik ekspresyonunun, hayvanlarda gelişlm bozukluklarına ve metabollzma karmaşasına yol açtığını göstermiş. Bu moleküldeki defektin de insanlarda bir dizi tümöre yol açtığı kanıtlanmış. Bu proteınin alfa olarak adlandırılan bir bölümünün mutasyonunun tiroıd bezi ve ovariyal kanserierte birlikte görüldüğü saptanmış. Bu arada saptanan başka bir mutasyon da, kalsiyum metabollzmasının bölünmesine ve iskelet deformasyonuna yol açması. Protein G'nin bozuklukları iyon azlığı, çokluğu veya yapı bozukluğu kanser gibi ağır sonuçları olan hastalıkiara da yol açabiliyor. Protein G ile ilgili araştırmalar uzun yıllardır devam ediyor. Son olarak Protein G'nin deşifresi ve fonksiyonunun aydınlatılması ile Amerikalı farmakolog Alfred G. Gilman ve biyolog Martın Robdell Nobel Tıp ödülü'nü aldılar. Bu haberier, LİTERATÜR dergisinin ocak sayısından alındı. Kitabın özeti Romanın kahramanı Dufrenoy'nın (Düfrenua) görüşüne göre yazılmış kitap. Bunları küçük aralıklarla özetleyelim: * Dufrenoy, kapitalizmin yarattığı para hırsının sanatı, okumayı unutturduğunu, VVagner müziğinin müzik zevkini öldürdüğünü söylüyor. Okullarda önceleri eski Yunanca ve Lâtince okutulurken şimdi, para etmeyen Yunanca'nın bırakıldığını, yana yakıla anlatıyor. Herkes okuma biliyor, fakat kimse okumuyor. Kimse gülmüyor, herkesin aklı fikri parada. Yemekler bile yürürken yeniliyor, simit türünden şeyler şeklinde. * Dufrenoy, çalıştığı bankadaki kâğıt paraların bolluğuna da üzülüyor. Ormanlar artık yakacak olarak değil, kâğıt para olarak da kesiliyor. * Delikanlı aydın bir kimse olduğundan Vlctor Hugo'nun kitaplarını almak istiyor. Fakat, hayret, kitapçılar böyle bir adı tanımıyor ve "Neler yazmış?" diye kendisine soruyorlar. kimse fikir tartışmalanna girmiyor, bütün gözler parada. Dilde bozulma ' Bir zamanlar herkesin öğrenmek istediği Fransızca, bilim dili olmaktan çıkmış, Ingilizce onun yerini almış. Fransızca, Ingilizce'den gereksiz yere alınan sözcüklerle bozulmuş. Fransızca sadece diplomasi dili olarak kalmış. Fakat, diplomasi "yalancılık" şeklini aldığından Fransızca'yı bu amaçla da öğrenen kalmamış ve dil kullanılmaz bir dil olmuş. * Dufrenoy, Parisli kadınlardan da yakınıyor. Kadınların, Amerika'nın tek 413 13