02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İ N S A N D A V R A N I Ş I ganlığımn tarihçesi kolay pabuç bırakmayacağını, kozları paylaşmaya hazır olduğunu belirtiyorsa, yapılacak şey, ya onun üstünlüğünü kabullenmek, ya da ona gözdağı vemektir. Gözdağı vermek için başvurulan davranış biçimleri her türün kendisine özgü olmakla birlikte. kimi ortak yanları vardar: "Silah'Mar sergilenir, vücut olduğudan büyükmüş gibi gösterilir, korkutucu sesler çıkarılır... Ayrıca bu jestlerin, hafifi vardır, şiddetlisi vardır. Bir alt basamaktan gözdağı verme davranışları yeterli etki sağlamadığında, daha sert olanına başvurulur. Işte kavga, ancak bütün bu denemelerden sonuç çıkmazsa, başlar. Kavga dendiyse, öyle ölümüne kavga değildir yapılan. Kavga patlak vermeden önce ortaya serilen boynuz, diş, pençe gibi sllahlan, rakibe karşı kullanmamak için her iki taraf da sanki özel bir özen gösterir. örneğin bir aslan saldırdığında hiç çekinmeden savurduğu çok güçlü çiftesini bir zebra ya da zürafa, kendi türdeşine karşı hiçbir zaman devreye sokmaz; yalnız boynunu, omuzlarını kullanarak rakibiyle itişirkakışır, o kadar. Bu yüzden, hayvanların türiçi kavgaları için "yapmacık kavga" terimi de kullanılır. Yapmacık kavgalarda amaç, sorunun çözülmesidir; yoksa rakibin ortadan kaldırılması değil. üzerinde ceza akımı verildiği zaman canın şiddetli yandığını bildiren sesler, akım 180 voltun üzerine çıktığında, çığlıklara ve yalvarmalara, daha büyük gerilim uygulandığında da, işkence gören insanların haykırmalarına dönüşüyordu. Yine de "öğretmen"lerin : 62.5'i, bunca yüksek gerilimleri ceza olarak kullanmaktan geri kalmadı! "öğretmen"lerin zaman zaman, "öğrenci çok acı çekiyor. Deneyi burada kesebilir miyim?" sorusuna karşılık, deney yöneticisi yalnızca "Başka seçeneğiniz yok. Deneyi sürdürmek zorundasınız." demekle yetiniyordu. Bunun üzerine kimi "öğretmen"ler, 325 volta dek çıkan, öldürücü gerilimlerde ceza akımları göndermek için, düğmelere basmaktan çekinmedi! Yöneti Insanın saldırganlığını yalnızca rekabetle açıklamaya kalkmak ise, çevreyi yere tükürenlerin klrlettiğini söylemek gibi bir şey olurdu. Saldırganlığı güdüleyen etkenlerden kimileri yalnızca insana özgüdür. örneğin, Stanley Milgram'm klasikleşmiş denebilecek ölçüde ünlü deneyi, bize insanın, otorite altında, emir alma durumunda kaldığında, nasıl bir canavar kesilebileceğini göstermişti: Mllgram, çeşitli meslek kümelerinden (% 4O'ı işçl, % 4O'ı memur, % 20'si serbest çalışan) "orta halli" 280 Amerikalı'yı rastgele topladı. Bu kişiler, sözde bir öğrenme deneyinde "öğrötmen"lik yapacaklardı. Deneyin amacı, gönüllü deneklere şöyle açıklandı: Gitgide ağırlaşan cezalar uygulanırsa, acaba öğrenciler daha mı iyi ögrenir, işte bunu araştınyoruz. Bunun içi, "öğretmen"in, "öğrenci"sine belli sorular yöneltmesi ve her yanlış yanrt için, gitgide şiddetlenen cezalar uygulaması isteniyordu. Oysa "öğrenci" rolünü oynayanlar, araştırmacının çalışma arkadaşlarıydı. Tabii, "öğretmen"ler bunu bilmiyorlardı. Ceza olarak 15450 volt arasında değişen elektrik şoku kullanılacaktı. 54oçc Ama bu da yalnızca görünüşte böyleydi; herhangi bir akım uygulanması söz konusu değildi. öğretmenin önünde öğrenci, deney odasında bir sandalyeye bağlanarak kollarına birer elektrot yerleştirildi. elektroşok oluşturmaya yarayan ceza aygıtı, bitişik odadaydı ve "öğretmen" buradan öğrenciyi göremiyordu. öğrencilerinin tepkilerini yalnızca duyabilen denekler, seslerin gerçekte bir teypten çıktığını da bilmiyorlardı. Deney sırasında, 120 voltun Bir deney:" insan saldırganlaştırılabilir" cinin otoritesine boyun eğme ve onun belirlediği durumu "kuzu kuzuya" kabullenme, sokaktan toplanan bu "halimselim" insanlan birer canavar yapmıştı. Bu deney, insan davranışının yönlendirilebilir olduğunu ve bunun için, kullanılan dil'in önem taşıdığını da gösteriyordu. Içinde yaşadığımız, "bizim gibi" sıradan insanların, hangi koşullarda eli kanlı katillere dönüşebildiğini anlamanın yolu, savaş psikolojisini tanımaktan geçiyor. Bunun için de, insanın içide yaşadığı toplumsal yapıların belirleyiciliğini ortaya koymak gerekir. İnsan, yalnızca toplum içinde değil, toplumsal örgüyü oluşturan çeşitli kümeler içinde yaşar. Burada "küme"den kasıt, ortak özellikleriyle bir arada bulunan en az iki kişiden oluşmuş, ama duruma göre milyonlarca birey barındıran, dışa açık olabildiği gibi, değişen ölçülerde kapalılık özelliği de gösterebilen, başka kümelerden ayırt edici sınırları az yada çok belli, insan topluluklarıdır. Bu anlamda, örneğin her aile bir kümedir. Benzer biçimde, sözün gelişi Atatürk Lisesfnin ya da bu lisenin 5 Fen C sınıfının öğrencileri, Fırıncılar Derneği üyeleri, Amasyalılar, Lazlar, kadınlar, Yehova Şa hitleri, Avrupahlar, liberaller, zenciler, masonlar... hep, değişik durumlarda ayrı birer küme oluştururlar. Üyesi oldukları kümenin kimliğini benimseyen bireylerin davranışları da o küme içide geçerli normlardan etkilenir. Her insan aynı anda birçok kümeye ait olmakla birlikte, belli durumlarda belli kimlikleri etkinleşir. Söz gelimi, seçim kampanyası sırasında "Tali Yol Partisi"nin ateşli savunucusu olarak tanınan bir kişi, maça gittiğinde "cimbomlular" tribününde oturur, çalıştığı fabrikadaki grevde "ÇekiçSen" işçilerinin saflarında halay çeker. Kişi yalnızca kendini değil, çevresindekileri de belli bir kümeye yerleştirmek eğilimindedir. İçinde yaşadığımız toplumda geleneksel olarak ilk karşılaşma / tanışmalarda, kalıplaşmış selamlaşma jest ve diyaloglarının ardından en sık gelen ilk soru "nerelisin?.."i, hemen ardından çoğu kez, "kimlerdensin?..." izler. Benzer sorulara alınan yanıtlarla muhatabın hangi toplum kesiminden geldiği, "dost mu, düşman mı" olduğu anlaşılmaya çalışılır. Karışıdakinin dost ya da düşman olduğunuanlamak, uzun bir evrim süreci sonunda vardığımız bugünlerde, artık açık bir kaygı oluşturmasa bile, hiç tanımadığımız kişilerle ilk karşılaşmamızda başvurduğumuz selamlaşma davranışlarında etkisinı hâlâ gösterir. Selamlaşmanın biçimi, her kültür bölgesinde irili ufaklı çeşitlilikler göstermekle birlikte, evrensel öğeler içerir. Şu ya da bu şekilde, eli kaldırarak avuç içini gösterme, dünyanın her yöresinde geçerlidir ve kökenindeki anlamı büyük olasılıkla "elim boş, silahsızım / dost'urrTdur. Oldukça nazik ve "uygar" bir jestle şapka çıkararak selam vermenin ise, ortaçağ şövalyelerindeki gibi yüzü de örten zırhın ya da miğferin çıkarılması, böylece karşıdakine dost yüzün gösterilmesinden ritüelleştiği sanılıyor. Böylece kuşkusuz, dilimizdeki "selam" sözcüğünün Arapçada "barış" anlamına gelmesi de, daha kolay anlaşılır. sözlü saldırılarla başlar. Gerçek ya da yapay düşman, artık insan ("türdeş") gibi görülmekten çıkar, sövgü, alay ve aşağılamalara hedef olur. Saldırganca bir coşkuya kapılan küme üyeleri, dayanışma içine girerek toplu çıkışlar yapmaya başlarlar. Bir ürperti biçiminde algılanan "heyecan fırtınası", tüyleri diken diken yapar. Bu bedensel tepki, daha önce sözü edrlen gözdağı verme jestleri içinde, vücudun olduğundan daha büyük görünmesini sağlayan, gerçek anlamda, "kılların dikleştihlmesi" ile ilgilidir ve bugun artık tüylerın çoğunu dokerek Morris'in deyimiyle bir "çıplak maymun"a dönüşmüş olan insanda değilse de, özellikle kürklü hayvanlarda etkisini belirgin olarak gösterir. Ardında bir davranış biçimi olarak küme nefretini saklayan aşağılayıcı saldırganlık için hedef, artık rakibin ikna edilmesi değil, doğrudan doğruya rakibin kendısi olmuştur. Karşı kümede de aynı biçimde etkin duruma geçen bir tepki oluşmuşsa saldırganlık daha da artar. Sövmeler, aşağılamalar ve kişi ayrımı yapmayan, nefretle dolu çıkışlar görülür. Daha sonra iş, eşya ve kişilere saldırı girişimlerine varır. Zor kullanma tehdidinin ardından, sonunda küme rakiplerinin yaralanmalarına ya da öldürülmelerine yol açan çatışmalar patlak verir. Sözlü aşağılamalarla başlayan küme saldırganlığı, öyle bir duruma gelir ki insan artık kendini çekip alamaz. Duygusal saldırganlığın kızıştırıldığı böyle bir durumda kalan kişi, davranışlarının yönlendirildiğini göremez; kendi özgür istenciyle davrandığını sanır. Bu koşullar altında, bir eylemdeki yanlışı görüp "yanlış" diye değerlendirebilme yetenği olan sağduyu azalır. Kendini saldırganca duygulara kaptırmanın bir başka göstergesi kalıplarla düşünmedir. Kimi kavramlar, içerdikleri anlamlarıyla değil, salt saldırganca duygusal eylemleri kızıştırma amacı güden sloganlar olarak kullanılırlar. Bir başka aşağılayıcı saldırganlık türü, kümeler arasında ayırım yapma biçiminde ortaya çıkar. Bu çeşit saidırganlıkta, söz gelimi "Zenciler", "Hahudiler", "Çingeneler" gibi kümeye özel düşman tipleri yaratılır.öteki kümeler aşağılanırken, üyesi olunan kümeye üstün nitelikler yakıştırılır. Sonuçta, belli kümelerle ilgili toplumsal klişeler durumunda, önyargılar ve yakıştırmalar ortaya çıkar; onlarla ilgili yansız ve nesnel değerlendirmeler yapılamaz olur. Etnik ya da dinsel azınlıkların uğradıkları olumsuz uygulamaların günümüzde de dünyanın her köşesinde sürüyor olması bu toplumsal klişelerin ortadan kalkmasının genelde çok güç olduğunu gösterir. Tırmanma eğilimi gösteren aşağılayıcı saldırganlığa ancak, eğitim yoluyla, toplumun her üyesinin, bu saldırganlığın biyolojik kökleri bulunan bir davranış kalıbı olduğunu bilmesi sağlanarak karşı konabilir. Böylelikle, insanlara, salt biyolojik temelli eylemlerin yerine, aklın ışığında yön verilmiş, somut kanıt ve gerekçelere dayanan edimler koyma yeteneği kazandırılmış olacaktır. * Dr., Dicle Üniversltesi, FenEdebiyat Fakültesi, Biyolojl Bölümü / Diyarbakır. Irk ayrımı Küme saldırganlığı Yabancıya düşmanlık öte yandan, yabancı kümelerden insanlara karşı, doğuştan getirilmiş bir "saldırganlık eğilimi" söz konusudur. Hayvanlarda, özellikle Primatlarda da rastlanan bu çeşit saldırganlık, tür içi birebir kavgalardakınden (arklı olarak, bireyler arasında yayılma özelliği gösterir ve rakiplerin kovulmasına ya da öldürülmesine dek sürer. Kavgada üstün gelen bireyi, yenilgiyi kabullenmiş türdeşini öldürmekten alıkoyan boyun eğme jestleri, küme saldırganlığnda işe yaramaz. Başka kümelerden insanların "düşman" olarak tanıtılmasıyla etkinleştirilen küme saldırganlığı, gösterilen hedefe 3807
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle