Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TARTIŞMA Uygarlık saldırganlığı arttırıyor mu? C umhurıyet Bılım Teknık'ın 374 sayısı "Uygarlık, Saldırganlığı Arttınyor mu?" kapak konusuyla çıkmıştı Bır kere böylesıne genış bır konunun popüler bır bılım dergısının ıkıbuçuk sayfasında doyurucu bır şekılde bırakın çözumlenmesını ortaya serllmesının bıle olanaksızlıgını bılıyorum Bu nedenle kapaktakı "Uygarlık, Saldırganlığı Arttınyor mu" sorusu belkı konunun sınırlanmasına ve bellı bır verıler butunü Içınde tartışılmasına ızın verebılırdı Ama yazıyı okuyunca, bu soruya yanıt arama çabası yerıne, hıçbır kısıtlama bulunmadığını gördüm Başlıkla yazının ıçenğı uyuşmuyordu Bunun başlıca nedenını yazının bır çevırı olmasına bağlıyorum Hep kafamızdakı sorulara yapılagelen araştırmaların yayınlarına bakarak yanıt bulmaya çalışıyoruz Bunun çağımız bılımınin en buyuk sorunlanndan bln olduğunu düşünüyorum Çok fazla ınsan, çok fazla aynmlaşmış bılgı türlerı üzerınde çalışıyor, ancak bunları sıstematıze etmeye, senteze ulaşmaya çalışanlar (yanı felsefecıler/duşunurler) o kadar çok değıl Bizim ülkemız ıçin bu daha da büyük bır sorun, çünku bizde bılgı üretıml de kısıtlı Gündem yazınızdan bu kaygıları paylaştığını anhyorum örneğın, "Saldırganlık ülkeler düzeyınde ve en örgütlü bir şekılde surerken, bılımın kalkıp da bireyl 'amelıyat masasına' yatırması ve bütün kötulüklerın kökenıni bıreyde araması doğru mu?" dıye sorulabıleceğını belırtıyor, "suç ışleme oranının her geçen yıl gıderek artmasf karşısında "acıl yanıt aramaya" çalışanlar arasında "felsefecılerı, toplumbılımcılerı, psıkıyatrlar genetıkçılerı, davranış bılımcılerını" sayıyorsunuz Oysa kapak konusunu ışleyen yazıda tüm bunların katkıları görülmüyor, bu nedenle de sızın de sorduğunuz birçok soru havada kalıyor Yıne de bu durumu saldırganlık gıbı bınlerce yıldır ınsan zihnınl meşgul eden ve ılerde de meşgul edecek olan geniş bır konunun tüm yönlerıyle ışlenmesının olanaksızlığına bağlamak ve bu yazının ulkemızdekı araştıran, duşunen, yazan ınsanlar ıçın bır tartışmayı başlatmasını dılemekten yanayım Oncelıkle saldırganlığın ne olup ne olmadığının behrlenmesı, yanı konunun sınırianmasıgerektığı kanısındayım Bılımsel bır yöntem olarak önce olgunun tanımından yola çıkmanın, hakkında o kadar da çok şey bılmedığımız bır olgu uzennde yapılacak araştırmaları da taraflı kılacağını bılmez değılım Ancak sızın o kısacık yazınızda da görulebıleceğı gıbı saldırganlığa çeşıtlı açılardan bakılabılır Suç ışleme oranının artması, polıslye suçlar, ulkelerın başka ulkelere, mılletlenn başka mılletlere ve ıkttdar sahıplerının muhalıflerıne karşı saldırganlığı, savaşlarda ınsanların telef edılmesi, ırkların bırbırının kökunü kazımaya kalkışması, siyası ve dını her türlü radıkalızmın ölülenn üzerınden ıktıdara yürümesı, uygaıiıklar ve ırklar çatışması.. Işe başlarken saldırganlığı nasıl tanımlayacğız? Polısıye suç oranıyla mı? Savaşlarda ölen ınsan sayısıyla mı? Irkçı ya da dınsel şıddetın sonucu ortaya çıkan ölum, yaralanma (ya da yangın) sayısıyla mı? Bellı kı saldırganlık üzerıne yenıden duşunmez, onu açıklamaya/ »•'• sınırlamaya çalışarak herkesı, her yolla saldırganlığın önlenmesı ıçın harekete geçıremezsek, ınsanlığın geleceğı ıçın iyımser olmanın bır nedenı kalmaz O zaman, nedir saldırganlık? Ansıklopedılerde saldırgan, kışkırtma olmadığı halde başkasına saldıran, karakterınde saldırma özellığı olan (mutecavız) olarak tanımlanıyor Klasık örnektır Ulusumuzun bır üyesı bır savaş sırasında (kı bu sırada kışkırtma olup olmadığı ıkı tarafa göre farklı yorumlanır) ne kadar çok duşman askerı öldürurse (onlara zarar venrse) o kadar kahraman olur, ama bunu bır banş zamanı yurtıçınde denerse, en elı kanlı canı olur Pekı, saldırganlığın ölçutu, "bızden bırıne" yönelmış olması mıdır? "Bızım" sınırlanmız neresıdır? Ulke sınııiarı mı? Ama bu ulke ıçınde de hâlâ dın duşmanı dıye yaftalanarak ınsanların yakılması, zafer çığlıklarma neden koyan Vietkonglular insan öldürmedı mı? Ulusal Kurtuluş Savaşımız'da bu bır saldırganlıktır deyıp sılahı bırakmalı mıydık? Açık kı ne Körfez'de bınlerce ınsanın çöl kumlanna gömülmesı bır uygarlık savaşı, ne de ıkı dunya savaşında 50 mılyon kadar ınsanın "telef" edılmesı ırkların kökunü kazımaya çalışmak Bunlara adıyla sanıyla sömurgecı paylaşım savaşlan demek mümkün Bunu neden söylüyorum? Çünkü bır olguyu çözümlemeye çalışacaksak, bu olgunun gözlendığı sıstemle bırlıkte, en üst duzeyınden en alt düzeyıne kadar bütün etkıleşım ıçındekı sıstemlerı mümkün olduğunca en geniş boyutlanyla ıncelemek gerekıyor Onun ıçın, örneğın emperyalıst paylaşım savaşlarını da ınsanların beyınlerındekı serotonın düzeylenyle açıklamaya çalışmak ne bılımsel, ne de ahlakı bır yöntemdır Saldırganca davranışlar sergıleyen toplumsal sıstemlerın bu davranışlarını bıreysel nıtelıklere dayanarak açıklamaya çalışmanın haksızlığını sız de belırtıyorsunuz Elbette tek tek bıreylerın saldırgan davranış gösterme eğlllmleri, gerek o toplumsal sıstem içınde, gerekse toplumsal sıstemler arasındakı saldırganlıkları açıklamada hesaba katılmalıdır, ama bır bıleşen olarak Çunkü kimı toplumsal sıstemler bellı bıreysel davranışlann ortaya çıkmasına neden olmaktan çok, bu davranışların ortaya çıkma olasılıklannı arttınyor gıbı görunmektedır Oyleyse, örneğın saldırganlığın en lyı örneklerl olan savaşlan bıreysel psıkolojıler temelınde değıl, toplumsal sıstemlerın kendı ekonomlkpolıtık yapılanmalarını ve başka sıstemlerle ılişkılerını, bütun bunların da tarıhsel gelışimını gözönüne alarak açıklamak gerekır Dergıdekı yazıda açıkça belırtılmese dedaha çok öne çıkarıldığı görulen polısıye suçlar, toplumsal sıstemlerle bıreyler (bıreysel sıstemler) arasındaki etkileşim bölgesınde yer alırlar Elbette bellı bır toplumsal sıstem ıçındekı cınayet, tecavüz, hatta trafık kazası, maç kavgası, otobüs dalaşı, aıle ıçı şıddet gıbi saldırganca davramşlan açıklamaya çalışırken, sıstemın genel yapısı yanında, sıstemi oluşturan bıreylerın psıkolojık yapılarının araştınlması da yarariı olur Sonuçta dıyelım toplumsal sıstemlen açıklamaya çalışırken bıze en çok yardımcı olacak bılım dalı elbette toplumbılım ıken, bıreylerın araştırılmasına geçıldığınde artık bıze en çok yardımcı olacak bılım dalı psıkolojı olacaktır Aynca tanh, antropolojı, biyolojı, etolojl glbı bılımlerden destek alınması gerekecektır Ama her şeyden önemlısı, (1) bütün sistemlen ayn ayrı Inceleyen bılimlenn venlerinı bır araya getırıp yorumlayacak bır üstbılımın, bır bılımler bılımınin, kısacası bir felsefenın (duşunme etkınlığının) zorunluluğu, (2) olguları açıklamakla yetınmeyıp, dunyayı daha yaşanır kılmaya yönelık bır anlama/ dönuşturme çalışmasının gereklılığıdır Aksi halde, eleştırdığım yazı gıbı birçok yayın en lyı olasılıkia bır yığın bırbırınden bağımsız verının alt alta sıralandığı bır derlemeden öteye gıtmeyecektır Onun ıçın, dunyanın (ve özellıkle de ulkemızın) duşunen kafalara/ eyleyen ınsanlara gereksınımı olduğu ınancımı yınelıyorum Psikiyatr (Bakırköy Ruh ve S. H. H.) olmuyor mu? Ya da sıradan ınsanlar bıle her gun gazetelerde boy gösteren, diyelim bır "namus" cınayetınde, kansını öldüren blrıne "helal olsun abı" demıyor mu? "Insan vuruyor, kırıyor, öldurüyor" dıyorsunuz En azından ınsanın ınsana yöneittığı saldırganlıkta ıkı yan var, her ıkı yanın da kendınce haklı gerekçelen var Oluşturduğu maddı ve ınsanı yıkım nedenıyle en büyük saldırganlık örneklerı olan savaşlan ele alalım Vıetnam'da Amerikan saldmsına karşı üçüncusünün) altkumelerınde yer alan akademik alanlarda/uğraşlarda çok değışecektır Olgulara, gözle görulürelle tutulur "amptrık" dunyaya (ve onun atom, psıkoseksüel gelışme, evrımsel süreçler vb kuramsal uzantılarına) yönelık temel bılımlerde bu soru, Nedensellık, Belırleyıcılık, Belırsızlık, Dıyalektık gıbı "ampınk" ılkelerı de bırlıkte getırmektedır Içl boç, "analıtık" önermelerin söz konusu olduğu Salt (Uygulanmamış) Matematikte ıse nedensellık ve ötekı ılkeler söz konusu değildir ve bırbırınden çıkarılan önermelerin bağlantıları konusunda "Neden" sorusu ancak "Nasıl" sorusunun karşılığı olabilır "Ampınk" bılımlerde ıse bu sonuncu soru, olguların oluş bıçımlennın, neden(ler)ı sonuca bağlayan aşamalar zıncırının araştırılmasını amaçlamaktadır llk ortaya çıkışında doğa ıle, dunya ıle ılışkısı ne olursa olsun Matematık, yöntembılgısel açıdan kendı başına, bağımsız bır alandır Onun bılimde kullanılışı, bilimsel önermelerin doğrulanması ve yanlışlanması sırasında olgularla uygunluğu ölçüsünde geçertıdır. Salt (Uygulamasız) Mantık ıse matematık örnek alınarak gelıştırılmış Sımgesel Mantık'tır ve Felsefe alanında, belkı en başta Bılım Felsefesi'nde ıncelenen önermeler arasındakl bağlantıların araştırılmasının aracıdır Bilîm nedir, ne değildir? "Bilımin kımlığını" tartışan Sayın Müslüm Akıncı, "Neden" sorusunun yanıtının hangl bılgı kümelerıne bılım dıyebıleceğımız konusunda bıze sağlam bır ölçüt verebıleceğı üzerlnde duruyor (Cumhurlyet Bllim Teknik, Sa 373,14 Mayıs 1994, s 11) Bu noktayı açarken de, bılımsel bılgının olgulara dayalı olması, tutarlı ya da dızgesel butunluğe sahıp olması, deney ve gözleme dayanması, genelleme(ler)de bulunması gıbı özellıklerını sayıyor Daha sonra yazar, mantık ve matematığın evrendekl olgusal dıli olduğunu lleri süruyor Bılim kavramı ile ilgili olarak, Sayın Akıncı'nın gönderme yaptığı bır yazımda ("Bılım ve Unıversıte", Cumhuriyet Bılım Teknik, Sa 361, 19 Şubat 1994, s 4) behrtılen temel noktaları burada vurgulamam gerekıyor Genel olarak "bılım" terımının, bızı burada ilgılendırecek üç anlamda kullanıldığını söyleyebılirız (1) Olgular dünyasının açıklanmasına yönelık fızık, canlılık bılımlerı, toplum bılımlerı gıbı Temel Bılımler, (2) Tıp, genelde sağlık uğraşları, mühendlslıkler gıbı, gerekli (olmazsa olmaz) koşullan temel bılım(ler) olan Uygulamalı Bılimler ya da Alanlan (3) llkece kendı başlarına bırer küme oluşturan Tarıh, Felsefe, Mantık, Matematık ve benzerlerıni de kapsayan tüm Akademik Disiplln ya da Alanlar. Böyle bır ayırım, kuşkusuz her anlamlı kümelendırmede olduğu gıbı, kumelerın öğelerl arasındakl benzerlik (ve aynlık) ilişkilerine göre yapılmıştır Söz konusu etkinliklerin temel konu birimlerini, en önde gelen amaçlannı, llk baştaki ybntemlenm dıkkate aldığımızda, örneğın fızık ıle eczacılık ve mantığı, toplumbılımle tıp ve matematığı bır arada duşunemeyız Bütun bu alanlar arasında kuşkusuz çok yakın ve karmaşık etkileşim ilışkileri bulunmaktadır Ancak bu, ılk başta büyük benzerlik ılışkılennın duşunuleceğı temel bır yöntembılgısı ("metodolojı") açısından çıkış noktası olamaz Sayın Akıncı'nın kendisıne yol göstencı olarak duşündüğü "Neden" sorusunun yanıtlan bır yana, soruluş bıçımlerı de yukarıdakı kümelerde ve onların (özellıkle en kapsamlı Yaman örs Dr. Hakan Atalay 3794