27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAÖLIK Vitaminler: Boşa giden milyarlar mı? Vitaminler gerçekten ne zaman, ne kadar gerekli? Bir şikâyetiniz yoksa bile vitamin almalı mısınız? Fazla vitamin almanın size zararlarını biliyor musunuz? Dr. Oktay özdemir ldığımız besinlerin çeşidinin çok fazla olmasına karşın, içerikleri açısından fazla çeşitli oldukları söylenemez. Besinlerde bulunan maddelerin önemli bir kısmını oluşturan posanın, kana karışmadan bağırsakladan atılmasına karşın, sindirimle ilgill bazı işlevleri vardır. Posa dışındaki besin öğeleri ise bağırsaklardan kana karışarak, yaşamımızı sürdürmemiz için gerekli enerji ve yapı taşlarını sağlar. Bunlar başlıca protein, karbonhidrat, yağ, mineraller ve vitaminlerdir. Protein dediğimiz madde, özellikle hayvansal besinler ve bazı bitkisel besinlerde bulunur. Proteinin asıl işlevi, vücuda enerji sağlamak değil, tersine organ ve dokuların yapı taşı görevini yerine getirmektir. örneğin bir sporcu, diğer besinlerin yanında özellikle proteinli besinleri almak zorundadır, çünkü kaslannın yapısını geliştirmek ve korumak zorundadır. Yalnız kaslar değil, beyin, karaciğer, böbrek ve her organın asıl yapısı proteinlere dayanır. Yürümek, koşmak, düşünmek, nefes almak, yemek yemek, görmek, işitmek, vb. her şey için enerjiye gerek duyarız. Işte canlıya gereği olan enerjiyi karbonhidrat ve yağtar karşılar. Karbohidratlar, şeker ve ilgili besinlerde bulunur. llgili besinler derken mutlaka tatlı besinleri anlamamak gerekir. Sebze, meyve ve özellikle toplum olarak çok tükettiğimiz ekmek başlıca karbohidrat kaynaklarıdır. Yağlar ise hayvansal besinlerde ve tahıllarda özellikle bulunan ve şişmanlamaktan çekinenlerin korkulu düşü olan besin türüdür. Canlı vücudu gerek karbonhidratları, gerekse yağlan enerjikaynağı olarak kullanıyorsa, aralarında işlevsel olarak ne fark vardır? Bu sorunun yanıtını bir tümceyle tanımlarsak, "Karbohidratlardan alınan enerji kullanıma hazır haldeyken, yağlar ileride enerjiye gerek olduğu zaman kullanılmak üzere depolanır." Karbonhidratlar kinetik enerjiye, yağlar potansiyel enerjiye benzetilebilir. Pantotenik asit gibi bazı vitaminlerin eksikliklerine insanlarda şimdiye dek rastlanmamıştır. Bunun nedeni bu vitaminlerin besinlerde çok yaygın olarak bulunmaları ve/veya vücuttan atılımları ile ilgili mekanizmaların çok "cimri" olmaları ile açıklanabilir. Vitaminleri tek tek ele alıp, kısaca bazı özelliklerinden söz etmek gerek. Vitamin deyince, önce medyanın yıllardır mucize ilaç olarak lanse ettiği C vitamininden başlamak uygun olur. Gerçekten de soğuk algınlığının tedavisinde yüksek dozda C vitamini tedavisinin yararlı olduğu, değil tıp dışı çevreler, birçok hekimler tarafından da öne sürülmekte ve C vitamini içeren preparatlar peynir ekmek gibi satılmaktadır. Ciddi bilimsel çalışmalarda C vitamininin herhangi bir yararı olmadığı kesinlikle gösterilmiştir. Hatta yüksek doz C vitamininin başka bir vitaminin (B12 vitamini) bağırsaklardan emilimini etkileme, idrarla fazla miktarda ürik asit dediğimiz maddenin atılması ve böbrek taşlarının oluşmasına eğilim yaratma gibi yan etkileri de bilinmektedir. C vitamini tüm meyve ve sebzelerde, süt, balık eti, ciğer, böbrek vb. hayvansal besinlerde çok bol bulunması dışında, kaynatma, pişirme, dondurma, reçel veya marmelat halinde saklama, kurutma ve konserveleme gibi besin işleme yöntemlerine dayanıklıdır. Bu nedenlerle pratik olarak, skorbüt adı verilen C vitamini eksikliği artık çok nadir durumlar dışında tarihi bir hastalıktır. Günde alınması önerilen miktar 5060 mg'dır. Vücuttaki depolanmış C vitamini miktarı ise 1.53 gram olduğu için, bir insanın hertiangi bir nedenle C vitamininden antılmış diyetle beslenmek zorunda olduğunu varsaysak bile, C vitamini eksikliği gelişmesi için geçecek süre 1 ila 3 ayı bulacaktır. Bu nedenle hemen hemen hiçbir hastalık durumunda besinler dışında C vitamini alınması gerekti değildir. (Bunun tek istisnası ChediakHigashi sendromu adı verilen nadir bir hastalıktır. Bu hastalıkta yüksek dozlarda verilen C vitamini bozuk olan beyaz küre işlevlerini düzeltmektedir.) A C vitamini gerekli mi? Canlı vücudunda proteinkarbohidratyağ dönüşümünü sağlayan sistemler bulunur. Bu nedenle bu üç ana besin öğesinden birisinin eksik alınması durumunda diğer ikisinden eksik olan sağlanır. örneğin bir iki gün hiç karbonhidrat içeren bir şey yemezseniz, yağ depolarındaki yağlar karbohidrata, dolayısıyla kullanıma hazır enerjiye dönüşerek yaşamı sürdürmenize olanak verir. Bu durum daha da uzun sürer ve yağ depolarının da sonuna yaklaşılırsa, kaslarda bulunan proteinlerden de karbohidrata dönüşüm başlar. Vitaminler bu üç grup besin öğesinden bu açıdan farklıdır. Canlılarda vitaminleri diğer besin öğelerinden dönüştürerek oluşturacak bir sistem yoktur. Bu nedenle vitaminler besinlerle alınmak zorundadır. Bir organik bileşiğin vücutta yapılamaması ve besinlerle alınmak zorunda kalınması, o bileşiğin yapım aşamalannda yer alan enzim adı verilen maddelerin birinde eksikliğe yol açan mutasyonlara bağlıdır. (Mutasyon, bir kişinin ya da canlı türünün anababasından kalıtsal olarak alacağı bilgilerin toplandığı DNA adı verilen biyolojik kütüphanenin anababadan çocuğa aktanlırken bazı raflarındaki kitapların kaybolması ya da sırasının değişmesi olarak tanımlayabileceğimiz bir olgudur.) Bazı bileşiklerin yapımındaki enzimlerde eksiklik yapan mutasyonlar evrimin o kadar erken aşamalannda olmuştur ki, bu bileşikleri birçok hayvan türleri besinle almak zorundadır. Besinle alınmak zorunda olunan bileşiklere esansiyel bileşikler adı verilir. (Bu sözcük Batı kökenli 'essentiaUgerekli, zorunlu' söz Vitaminler cüğünden alınmadır. Ancak her türlü besin gerekli olmasına karşın esansiyel değildir. Bu nedenle 'esansiyel' sözcüğünün buradaki anlamını karşılayacak Türkçe bir sözcük olmadığı için, bu sözcüğü kullanmak durumundayım.) Vitaminler, esansiyel organik bileşiklerin bir grubunu oluşturur. Orneğin B1 vitamini (tiyamin) hemen hemen tüm hayvan türleri için esansiyeldir. Türler arasında değişik bileşiklerin esansiyel olup olmaması, ilgili mutasyonun evrimin ne kadar erken veya geç aşamasında olduğuna bağlıdır. Proteinler ve yağların yapısını oluşturan bazı bileşikler de vücutta yapılamazlar, yani esansiyeldirler. Vitaminleri bunlardan ayıran bir diğer özellik de, alınmaları gereken miktarın çok daha az olmasıdır. Çünkü proteinlerin esansiyel olan kısımları doku yapı taşlan, yağlann esansiyel olan kısımları ise enerji üretiminde bol miktarda tüketilirken, vitaminler vücuttaki biyolojik işlemler sırasında önemli görevler görürler, ama bu işlemler sırasında tüketilmezler ve tekrar tekrar işlev görebilirter. C vitamini dışında B grubu vitaminler de, bilimsel dayanağının nereden köken aldığı bilinmeyen bir şekilde uygunsuz olarak kullanılmaktadır. Çok acıdır ki, bunun suçlusu çoğu zaman bir hekimdir. Her antibiyotik içeren reçetede mutlaka bir de Bkompleks vitaminleri içeren bir preparatın da bulunması, gerçekten de çoğu zaman istisna değil, kuraldır. Bunun dışında "yorgunluk", "nekahet dönemi", "asteni", iştahsızlık gibi ne olduğu anlaşılmayan tanılar için de B vitaminleri çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Aslında B vitamini eksikliği durumlan B grubu vitaminler 3636
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle