24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PALEONTOLOJl silleri bulunan karasal memeli hayvanların yalnızca bu bölgeye has olmadıklarını ve Anadolu'muzun birçok yöresinde bunların fosıllerıne rastlandığını ve bu canlıların nasıl ve nereden, hangi yolla ve ne zaman Anadolu topraklarına geldıklerini, önemlerini, ülkemizin doğa kültürünün korunması gereken birer parçası olduklarını jeoloji tarihinin penceresinden bakarak anlatmaya çalıştık. Ancak madalyonun öbur yüzüne baktığımızda ne yazıktır kı, çocuklarımıza, halkımıza ve gelecek nesillere, aktarabileceğimiz ve emanet edeceğimiz doğa kulturü mirasımız olan bu fosillerin sergilendiği bir "Doğa Tarihi Müzesi'nin" Istanbul gibi tarihsel bir kentte bulunmamasının eksıkliğini ve de üzüntüsünü yaşamaktayız. Bu nedenle özellikle başta Kültür Bakanlığımız olmak üzere üniversitelerimizin, belediyelerimizin ve basınımızın konuya gereken hassasiyeti gösterecekleri inancını ümitle taşımaktayız. • Yrd. Doç. Dr. İTÛ Genel Jeoloji ABD. Maslaklst. Katkı Belirtme: Yazıyı okuyarak eleştirileri ile katkıda bulunan A.M. Celâl Şengör'e ve fikirlerini aldığım Engin Ünay'a teşekkurlenmı sunarım. KAYNAKLAR UZAY ARAŞTIRMALARI Tozdan var olan diinya Toz, her zaman ölümü, yok oluşu, kasveti çağırıştırmaz. Yıldızlar, uzaydaki toz bulutlarından oluşmuştur ve yılda üzerimize 40 bin ton uzay tozu yağar. oz insanın ilgisini çekebilir, dahası yararlı olabilir mi? Son bilimsel bulgulara göre, bu sorunun yanıtı her ne kadar olumlu ise de, "toz" sözcüğü bizde genellikle olumsuz çağrışımlar yapar. Insanoğlunun içindeki sıkıntı, biz dahil, her şeyin eninde sonunda yok olacağının bilincinde olan tek yaratık olmamızdan kaynaklanıyor. ölenler son yolculuklarına çıkarken Dualar Kitabından alınan, "külden küle, tozdan toza," sözcükleriyle uğurlanıyor. Shakespeare'in, "tüm geçmiş günlerimiz aptallar için tozlu ölümün yoluna ışık tuttu" sözcüklerınde de kasvetli bir hava gizlı. Ancak toz her zaman ölümü, ya da yeryüzünü kasıp kavuran bir toz fırtınasının yılgısını ya da bu denli yıldırıcı olmasa bile, tozu alınan mobılyanın üzerıne anında sınen tozun sıkıntısını çağrıştırmıyor. Günlük yaşamımızda toza sıcak bir yaklaşımda bulunmamız son derece gülünç olmakla birlikte gökbilimciler tozla "haşır neşir"ler. örneğın, yıldızların uzaydakı toz bulutlarından oluştuğu görüşü artık oldukça yaygın. Gökbilimciler, güneş sisteminin bulunduğu boşluktan, dünyamız dahil, gezegenlerin üstüne sürekli toz döküldüğünü ortaya koydu. Bundan sonraki büyük göktaşının ne zaman taşınmazlarımızdan birini yerle bir edeceğini kara kara düşünürken, uzaydan gelen böylesi bir toz yağmurunun hiçbir sakıhcası olmadığını söylemek bize garip gelebilir. Ama küçük göktaşlarından onca bilgi edinirken büyüklerinin riskini almaya değer. Göktaşları, grafıt, titanyum, karbit, silikon karbıt ve elmas kırıntılan gibi kimyasal bileşiklerden oluşan toz zerrecikleri içerir. Almanya'daki MaxPlanck Enstitüsü astrokimyacısı Ulrich Ott'a göre, ilkel göktaşları içindeki zerreciklerin çözümlenmesi sonucunda güneş sisteminin olu T şum öyküsüyle ilgili giderek daha çok bılgi elde edilmeye başlandı. Bu zerreciklerin kimyasal yapısı daha önce sandığımızın tersine, güneş sistemini oluşturan bulutun bağdaşık (homojen) olmadığını gözler önüne seriyor. Bulutun yalnızca bir tek yıldızın değil de birçok yıldızın patlamasından oluştuğu olasılığı ise henüz tartışılıyor. Yakın bir geçmişte göktaşlanndaki tozları inceleyen VVashington Üniversitesı fizıkçileri Sachiko Amarı, Peter Hoppe, Emst Zinner ve Roy S. Lewis bu zer ' Adams, C.G., Benson, R H , Kldd, R B . Ryan, W 8 F and VVrlgnt, R.C., 1977, The Messınlan Salinity Crısls and Evidence ol Late Mlocene Eustatıc Changes In the VVorid Oceans Nature 269. 383 386 ' Alpagut. B . 1990, A Short History of the Excavatlons at the Miocene Sıte at Paşalar, Turkey Joumal of Human Evolutıon, 19, 4/5, 337342 • Andrevvs, P , 1990, Palaeoecology of the Miocene fauna from Paşalar, Turkey Joumal of Human Evolution, 19, 4/ S. ' Görur, N , Sakınç, M , Barka, A, Akkök. R ve Ereoy. Ş , 1993, Mlocene to PHocene Palaeogographic Evolutton of Turkey and Its Surroundings (Journal ot Human Evolutlon'da Basımda) • Harland, BW Armstrong. H.L, Cox, A.V., CraH, L.E., Smlth, A G Smlth, D G , 1989, A Geologlcal Tlme Scale, 263 Cambridge Unıv Pre»s • HSO, K J , 1974, The Mlocene Desiccatlon of the Medlterranean Sea and Its Cllmatıcal and Zoogeographıcal Implicatlons Naturwlessens chaton, 51, 137142 ' Kaya. T , 1989, Mammallan Fauna o Alçıtope (Gelıhn u Penlnsula) Surroundings Pefissodactyla Foundlgns Turklye Jooloji Bultenl 32,12, 7988 • Lyell, C , 1833, Prlncıples of Geology, V 3 5355, John Murray, London ' Ozansoy, F , 1957, Faunes de Mammlferes du Tertıaıre de Turquıe et Leurs Revlslons Startlgraphlques Bull Mln. Ros andex Inst Turkey 49,2948 ' Robertson, Grubu, The Geol, Inst Acad . Sclence USSR Tarlhslz The Palaeographlc Atlas of the Shelf Regons of Eurasla for the Mesozotc and Cenozolc Vol 2, Maps • Rogl. F and Stelnlnger, F F . 1984, Neogene Paratethys Medlterranean and IndoPaslflc Seavvays Implıcations for the Paleobiogeography of Marlne and Terrestrıal Beotas, 171200 Fosslle and Climate. Ed by P J Brenchley, 352 John Wıley and sons Ltd Lıverpol • Ryan, WBF ve Clta. M B . 1978, The Nature and Dlstributlon of Messlnlan Eroslonal Surfaceslndıcators of a Several Kllometers deep Medlterranean In the Mlocene MArlne Geol, 27, 193230 • Stelnınger, F F , Rogl. F ve Nevesskaya, LA, 1985, Neogen of the Medlterranean Tethys and Paratethys Straıigraphic Correlatlon Tables and Sedlment Dlstrlbution Maps Medlterranean Neogen Carrelatlon, 91102 ' Stuart, A J , 1992, Death of the Megafauna Extlnctlon In the Plelstocene Geosclentlst Vol 2, No 6, 1720 • Şengör, AMC and Yılmaz. Y , 1983. Turkıye'de TetlVln evnml Levha tektonlgl açısından bir yaklasım, TJK Yerblllmleri özel dizisı. No 1, 75 s , Ankara • Şengör, AMC, Görur. N , and Şaroglu, F , 1985. StrlkeSlıp Faulting and Related Basın Formatlon ın Zones of Tectonlc Escape Turkey Is a case study, KT Blddle and N ChrlstteBllck (Ed) Strlke SNp Oeformatlon and Sedlmentatlon Soc Econ. Pal Min. Scpec. Publ, 37,227264 ' Tekkaya, 1,1974, A New Specles Tortonlan Anthropold (Primates. Mammalla) From Anatolla Bull Min Res Expl Inst Turkey, 83,148165 ' Thenlus, E , 1959, Tertlar, 2 Tell VVIrbeltler faunen In Lotze. F . Hamdbuch der Stratlgraphlchen Geologle. 3,2. F Enke. Stuttgart ' Unay. E , 1976, The Remalns of Steneoflber Jaegerl (RodentiaMammalla) Found In the ÇanakkaJe Region. Bull Mln, Res Exp Inat. Turkey. 86.95100. reciklerin karmaşık yapısına parmak basıyor. örneğin, grafit zerreciklerinin düzensiz ya da yuvartak ve yoğun olmak üzere iki türü olduğu belirtiliyor. Zerreciklerin bu karmaşık yapısı bunların farklı kaynaklardan geldiğinin göstergesi sayılıyor. Kaynakların ise, novalar (beyaz cücelerin patlaması), WolfRayet yıldızları (büyük ölçüde kitle yitimine uğrayan büyük yıldızlar) ve "termal bir genişleme ve çekme" sürecinden geçmekte olan AGB yıldızlanndan oluşan üç farklı yıldız türü olduğu sanılıyor. Uzay tozları ile ilgili en son haber VVashington Üniversitesi'nden geliyor: S.G. Love ve D.E. Brovvnlee yeryüzüne (eşyalann değil, tüm gezegenin üstüne) düşen tozun daha kesin bir ölçümünü yapmayı kararlaştırdı. Geçmişte bu konuda elde edilen bulgular ya uzay araçlarına yerleştirilen göktaşı bulucuları ya da radar ve optik araştırma aygıtlarınca belirleniyordu. Ancak tüm bu aygıtlar, yeryüzüne düşen minik toz zerreciklerini saptamaya yeterli olacak denli duyariı değildi. Dahası, bu aygıtlarla gerçek yıldızlararası tozun "yörüngesel tortu"dan (uzayımızın atıkları) ayırt edilmesi çok güçtü. Yaklaşık altı yıl boyunca, uzun süre dayanıklı bir araştırma uydusu, bir yüzü bize, öteki yüzü uzaya dönük olarak dünyamızın çevresınde dönüp durdu. Koruyucu ve soğutucu işlevi olan 12 adet alüminyum panelin toz yığınıyla kaplandığı görüldü. Love ve Brovvnlee, toz yığınlarının yalnızca % 10'unun yörüngesel atıklardan oluştuğunu, bunların da çoğunlukla uydunun dünyaya bakan yüzünde yer aldığını belirtti. Gerçek uzay tozu yığınlarının bu son ölçümlerıne dayanarak Love ve Brovvnlee, her yıl 40.000 ton uzay tozunun yeryüzüne yağdığı sonucuna ulaştı! Araştırmaların sürdürülmesi zorunlu. Ancak her yıl bu toz miktannın giderek artması sorun oluşturuyor. Bugüne dek yeryüzüne dökülen bu tozlardan zarar gören olmadı. Love ve Brovvnlee'nin de belırttiği gibi, yeni yörüngesel atıklar gelecekte yapılacak ölçümlerin kesinliğini tehlikeye düşürebileceğinden, gerçek uzay tozlan üzerinde vakit geçirmeden yeni deneylerin uygulanmasına gidilmelidir. Uzaydan dökülen tozla ilgili çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Kimi, yeryüzünde yaşamın tozla birlikte gelen organik moleküllerle başladığını ileri sürerken, kimileri de yeni yeni hastalık türierinin bu yolla dünyamıza girdiğıne inanıyor. (Bence hastalıkları kendimiz burada üretiyoruz) Dünyanın oluşumunun ilk günlerinde tozun nelere yol açtığı bir yana, şimdi bile gezegenimize katkıda bulunduğu ve bilim adamlarının kanını kaynattığı bir gerçek. Çeviri: Rita Urgan 36311
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle