27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PALEONTOLOJl Karasal memeli hayvan fosillerinin bolca bulunduğu bu alan titiz bir çalışmayla müze haline getirildi. uğla, tarihin derinliklerinden kopup gelen şanslı kent. Doğasının, tarihinin ve kültürel özelliklerinin bolluğu tanrı vergisi olan Muğla, bu özelliklerine bir yenisini daha ekledi. TUROLIAN PARK. Muğla'ya yaklaşık 35 km. uzaklıktaki uzlüce köyü yakınlarında, Kaklıca Muğla Turolıan Park'tan izlenimler Tepe civarındaki karasal memeli hayvan fosillerine ait zengin fauna yöre halkının duyarlılığı, Muğla Valiliği'nin sorumlu davranışı, Kültür Bakanlığı'nın örnek katkıları ve AÜ Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Paleontopoloji Anabilim Dalı öğretim Üyesi Prof. Dr. Bema ALPAGUT'un ve öğrencilerinden oluşan ekibin gayretli çalışmaları ile günışığına çıkarılarak insanlığın hizmetine sunuldu. Buradaki fosillerin varlığı uzun zamandır yöre insanının dikkatini çekmesine rağmen ilk ciddi bilimsel çalışma ancak geçtiğimiz yılın kasım ayı içerisinde başlatıldı. Türkiye'de çok az örneğine rastlayabileceğimiz bu organizasyon ile fosiller yerlerinden büyük bir dikkatle çıkartılıp restore edilerek müzedeki yerlerine konulmuşlardı. Müzede sergilenen örnekler, belirlenen fosilli alanın çok küçük bir kesiminden çıkartıldı. Ortaya çıkarılan fosil topluluğu, bugünkü akrabalarının ataları olan, tamamiyle soyu tükenmiş hayvanlardan oluşmaktadır. Bunlar Zarafagiller (Giraffidae), Gergedangiller (Rhinoceratidae), Hortumlu Memeliler (Proboscidea), Domuzgiller (Suidae) ve Atgiller (Equidae) familyasına ait hayvan fosilleridir. Ayrıca sırtlan (Hyaenidae) gibi bazı etçil (Carnivora) hayvanlarının fosillerine de rastlanılmıştır. Türkiye'de MTA'nın Doğa Tarihi Müzesi'nin dışında bir ilimizin Yapılan kazılarda tam olarak bulunan Gergedangillerden (Rhinocerotidae) bir cinse (Stephanor şimdilik küçük de olsa sahip olduğu ikinci bir doğa tarihi müzesi olan hinus sp) ait çene kemikleri dir;buralarda birçok araştırma (Alpagut, 1990; Andrews, 1990; Tekkaya, 1974; Saraç, 1977; Kaya, 1989; Ünay, 1976; Şen, 1990; Ozansoy, 1957) yapılmış ve elde edilen bulgular bilim dünyasına tanıtılmıştır. Bu konuda MTA'nın öncülüğü önemlidir. Kuruluşundan günümüze kadar birçok lokalitenin ortaya çıkartılmasında rol oynayan bu kuruluş karasal memelilere ait birçok fosili de bünyesindeki Doğa Tarihi Müzesi'nde sergilemektedir. Bunun yanı sıra üniversitelerimizin bir kısmı da konuya duyarlıdır ve Muğla (özlüce), Bursa (Paşalar) çalışmaları AÜ Paleoantropoloji Anabilim Dalının gayretleriyle yürutülmektedlr. özellikle Kenozoyik (3. zaman) de bu canlıların fosilleri, güvenilir yaş verilerinin elde edilmesinde önemli rol oynadığı gibi, bu nitelikleri nedeniyle de birçok jeoloji probleminin zaman açısından çözümüne de yardımcı olurlar. Ayrıca yaşadıkları ortamın iklimi, bitki örtüsü (Andrevvs, 1990) bu bölgenin paleocoğrafyası (Görür vb., 1993) konusunda bilgi vermeleri ve evrimlerine ışık tutacak verileri sunmaları bakı Muğla Özlüce'dekl kazılarda bulunan sırtlan (Hyaedae) glbl bazı etdl (Carnivora) hayvan fosillerine ait çene kemikleri. Fotoğraflan MÜJdat M. Özkaya Turolıan Park, bölgeye gelen turistlerin ilgisini cezbederek olmasından ziyade halkımızda özellikle de öğrencilerimizde, içinde yaşadığımız doğanın da bir tarihinin hem de oldukça canlı ve hareketli bir tarihinin olduğunu hatırlatacak olması ve onun kalıntıları olan fosillerin doğal, kültürel ve bilimsel varlıklanmız olduğu bilincini yerleştirecek bir mekan olması açısından da çok önemlidir. Umarız ki Muğla Müzesi içerisinde yer alan Tur.... Park bu konudaki çalışmalara örnek olur ve bundan sonra, halihazırda bulunmuş olan fosilli alanlar ile bulunabilecek fosilli alanlar ciddi bilimsel çalışmalarla insanlığın hizmetine sunulur. Başta Kültür Bakanlığı'na, Muğla Valiliği'ne ve Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi Paleoantropoloji Anabilim Dal| Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berna Alpagut'a ve öğrencilerine, Istanbul Teknik Üniversitesi Doğa Tarihi ve Paleontoloji Grubu olarak yarattıkları eserden dolayı buradan teşekkür ederken darısı Istanbul'umuzun başına. t.T.Ü. Doğa tarihi ve Paleontoloji Crubu geçen birçok karasal memeli hayvan (Hipparion, Mastodon vb.) buluntu yerini yok etmiştir. Istanbul'un daha sakin ve nüfusunun az olduğu dönemlerde (1930 yıllar) bugün aramızda olmayan Ord. Prof. Hamit Nafiz PAMİR ve Ord. Prof. Malik SAYAR tarafından Küçükçekmece, Rami, Eyüp, Bakırköy gibi bugün betonların altında kalan yerlerden toplanan fosillerin bir kısmı halen İTÜ Maden Fakültesi Genel Jeoloji Anabilim Dalı Paleontoloji Müzesi'nde koruma altında olup, bir kısmı da sergilenmektedir. Her şeye rağmen, şehrimizin Trakya kesimindeki kumçakıl ocaklarında, kömür ocaklarında ve yol yapımı sırasındaki kazılarda bu fosillere rastlamak uzak ihtimal olsa da yine de mümkündür. Böyle durumlarla karşılaşıldığında en kısa zamanda İTÜ Maden Fakültesi Genel Jeoloji Anabilim Dalı ve ilgili kuruluşlar uyarılmalı ve gereken hassasiyet gösterilmelidir. Bu yazımızda, Muğla'da (özlüce) fo rı yavaş yavaş orfadan kalkmış ve genişleyen kara köprüleri; memeli hayvanların coğrafik boyutta karalar üzerinde süratle yayılmalarına olanak sağlamıştır. Bu hayvanların bazıları evrimleşerek günümüze kadar gelmiş, bazıları yaşadıkları bölgeye özgü endemik topluluklar oluşturmuş, bazıları da soyları tükenerek yok olmuştur. özellikle Kuvaterner dönemi ortalarında (Geç Pleyistosen 11010 in yıl arası) yeryüzünde karasal birçok iri memeli hayvanın (Mega fauna) yaşamlarının sona erdiği bilinmekte, bunun da ortamsal koşulların değişmesi, iklim ve prehistorik avcılıktan kaynaklandığı sanılmaktadır (Stuart, 1992). Türkiye'de Tersiyer karasal memeli fosilleri ve önemleri Bunların fosillerine ülkemizin birçok bölgesinde rastlanılmaktadır. OrtaBatı Anadolu bu açıdan önemli bölgelerdir. özellikle Çanakkale, Bursa (Paşalar), Izmir, Yatağan, Muğla, Afyon, Manisa, Trakya, Ankara, Konya, Malatya bilinen yöreler mından da Paleonotoloji'nin (Fosil bilimi) içeriğinde önemli bir bölümü kapsarlar. Bu fosiller milyonlarca yıldan beri süre gelen korunmuşluğun yalnızlığından kurtulduklarında, doğa ve kültür mlrasımızın önemli birer varlığı haline gelirler. Bunları gelecek nesillere tahrip etmeden, koruyarak bilinçli bir şekilde değerlendirerek ve halkımıza tanıtarak aktarmak bilim adamlarımızın ve ilgililerin en önemli görevleri arasında yer almalıdır. Bu nedenle ülkemizin herhangi bir yerinde bu fosiller bulunduğunda, süratle ilgili kuruluş ve kişilere haber verip bunlar koruma altına alınmalı ve koruma alanları oluşturulmalıdır. Muğla'da bulunan yeni lokalite (özlüce Köyü) için Kültür Bakanlığı'nın ve valiliğin konu üzerine hassasiyetle gitmesi ve bir doğa tarihi müzeslnin açılmasına karar vermesi olayı son derece sevindirici bir yaklaşımdır. Ancak, yaşadığımız kent Jstanbul'da ise durum hiç de iç açıcı değildir. Yıllardır gittikçe artan oranda devam eden çarpık kentleşme ve insan tahribinin acımasızlığı, dünya literatürüne 36310
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle