Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURDAN BİZE HAFTANIN GÜNDEMİ Kültiire aç bir gençlik Sayın Bilim Teknik yetkilileri, Önce, Türkiye'deki bilime aç kesimin açlığını gidermek amacıyla çıkardığınız bu elıt dergide emeği geçen herkesi içtenlikle kutlanm. Ben derginizin 355 haftalık kesintisiz okuruyum. Fakat ne yazık ki onları biriktirme mutluluğuna erişemedim. Son sayınızda bir yazısı çıkan sayın Prof. Dr M. Tahir HATlPOĞLU'nun düşüncelerine katılmamak elde değil. Kendisini, gerçekleri bu kadar yalın ve net bir şekilde dile getirdiği için kutluyorum. öğretim üyeleri ve üniversitelerimizin, hatta toplumumuzun birçok kesiminin böylesine okuma ve kültür açlığından uzak olması, gerçekten üzüntü verici. Yüksek tahsil görmemesine rağmen, kendisini yetiştiren, kültür ve eğitimini arttıran, (her konuda olmasa bile ki bu imkansızdır) birçok konuda, yüzeysel de olsa bir bilgi düzeyıne sahip olan, bir meclise girdiğinde az da olsa tartışılan konu hakkında fikir beyan edebilen ve bu tip insanların sıfatının ukala olarak nitelendirilmediği güzel bir toplum dileğiyle, çalışmalarınızda başarılar diler, saygilar sunarım efendim. ffaluk Ertan Hangi tarih ? Anadolu demek için bin şahit gereken hir ada parçasım, bugünkü coğrafi yerimizde harita üzerinde işaretlenmiş görürseniz biraz şaşırmaz mısınız? Gözleriniz Karadeniz 7 arar bulamaz; doğu komşularımızdan hiç biri var değildir, ne Suriye ne Apo, ne Iran ne şeriat. Ege, Ege adaları henüz doğmamıştır. 25 milyon yıl kadar önce bütün bölgeyi kaplayan Tetis denilen denizin ortasında öyle garip bir ada, Anadolu. Anadolu mu? Sanki bugünkü Anadolu 'nun yerinde gibi atna belki de adanın bugünkü Anadolu 'nun toprağı ile, ana kayaları ile hiç ilgisiyok. Yer bilimcilerimizin gönlü orayı Anadolu olarak görmek istemiş! Tetis, tarihin kayıp, daha doğrusu yokolmuş okyanusu. Yerbilimcilerin, tektonikçilerin bugün arkasından ağıt yaktıkları o devasa denizi bugün arada bulasın! Kıtaların milyonlarca yıl içinde yeryüzündeki alabildiğine özgür hareketleh, açılıp kapanmaları ve kapanıp açılmaları sonucu sadece Tetis değil, bütün denizler, okyanuslar, dağlar, ovalar tıpkı masallardaki gibi bir varmış bir yokmuşlar! Bir batmışlar, bir çıkmışlar. Yepyeni karalar, denizler, dağlar oluşmuş. Günün birinde kıtalar aşağıdan gelip kapanarak Tetis 7 de ortadan kaldıracak ve aşağı yukarı 100 milyon yıllık bir süreç içinde kıtaların bölgemizde yeniden ayrılmasıyla oluşan Akdeniz 'e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu doğacaktır! Anadolu'nun bu ilginç oluşum öyküsünü orta sayfamızda, ilk memelilerin ortaya çıkışıyla birlikte okuyacaksınız. *** Şimdi iki ayrı takvim yaşıyoruz. Jeolojik tarih takvimine göre, ilk canlıların ortaya çıkmaya başladığı Fanerozoik çağının üçüncü dilimi olan Senozoik zamanının Kuvaterner devrinin Holosen dö'neminde yaşıyoruz.. Önümdeki jeoloji zaman çizelgesine göre, Kuvaterner devri 4 milyon yıldır sürüyor; içinde yaşadığımız Holosen döneminin ise 10 bininci yıllarındayız! Kuvaterner devrinde ortaya çıkan insanın yazılı tarihi esas Holosen 'de başlıyor. Bugün insanoğlu, tarihi kendi varlığıyla baslatıyor ve tarihi MÖ ve MS diye ayırarak insan merkezli bir tarih bakışı geliştiriyor. Böylec jeolojik tarihle insanlık tarihi yan yana gider oluyorlar! Hangi tarih gerçekçi, kalıcı, hükmünü sürdürücü ? *** Burada nefes alıp bir saptama yapalım: İnsanoğlu eğer isterse kendi yarattığı bu özel tarihine kendi elleriyle son verebilir. Melih Cevdet Anday "Tarihin dıştnda mıyız, içinde mi?" başlıkh yazısmda (Cum. 25 şubat) belirttiği gibi, topluma "Atalardan kalnta inançlar egemen olur ve tarih biter ". "tlerlemek dü'şüncesine yer " olmayan "ilkel toplum"yeniden kurulabilir. İnsan kendi tarihini durdurabilir, dondurabilir, hatta geri götürülebilir. Bunun ötesinde kendini yokederek kendi tarihinin kökünü de kazıyabilir! Ancak kulların asla başaramayacağı ise, Tannsal inanç adına bile olsa yeryüzünün kendi tarihine son vermektir. Işe bakm ki, zavallı kulların yazgısı da durdurulması, dondurulması, yokedilmesi olanaksız yeryüzü tarihinin elinde olmuştur ve gelecekte de öyle olacağa benzer. Kendi minik penceremizden bakarsak, Anadolu 'nun hangi dağa, tepeye veya okyanus dibine evrileceği bilinmez ise de, evrileceği kesindir. Yerbilimcilerin yeryüzü tarihinin derinliklerine doğru yolculuklarında, Dünya'nın bugün yaşadığımız Anadolu 'ya denk düşen parçasının evrimini aktardıkları hahtalara bir bakm! Anadolu nerelerden gelmiş ve nasıl var olmuş! Ve nereye bu yolculuk dersiniz? Ya insan?! Gelecek cumartesi yeniden birlikte olmak umuduyla sağlıklı ve gönlünüzce bir hafta daha dileriz... "Gen mühendisi olmak istiyopum 11 Eskışehir Anadolu Lisesi son sınıf öğrencısiyım. Şu günlerde bütün son sınıf öğrencileri gibi, üniversite giriş sınavlarına hazırlanıyorum. Idealimdeki mesleğe, Türkiye'nin şartlarında en iyi eğitimi görerek ulaşmak dileğim. Işte bu sebeble size yazmak, sormak istedim. 1415 yaşımdan bu yana bütün ilgim genetik alanı üzerinde. Bu ilginin bende uyanmasına sebeb sanırım Cumhuriyet bilim Teknik ekini takip etmemdi. Bildığiniz gibi ülkemizde gen mühendisliği dalında eğitim veren üniversite bulunmamaktadır. Sizin fikrinizi almak istediğim konu, bu idealime ulaşmam için biyoloji, ftimya, kimya mühendisliği dallarından hangisine yönelmem gerektiğidir. Hangi bölümü seçersem daha iyi eğitim almış olabilirim. Diğer sorumda, Türkiye'mizde bu alanda (kimya, biyoloji) en iyi eğitimi veren üniversitenin hangisi olduğudur. Kıvanç Taşkan Bilim Teknik: Lısans ustu eğıtımle gen mühendisi olabclmek ıçın fen fakultelerının bıyoloıı ve kimya bolumlerınden bınnden mezun olmanız en lyısı olur Tabıı, tıp. eczacılık, veterıner ve botanık bölümlen de genetığe eleman verıyorlar ODTU bıyolo|i ve Bogazıçi btyolo|i bölumlennde genetik ve molekuler biyoloji konularına oldukça ağırlık verdığı bılınıyor. Cumhuriyet ŞİLİMTEKNİK »No: 363, 5 Mart 1994 »Basan ve Yayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.. »Genel Yayın Yönetmenı Ozgen Acar »Genel Yayın Koordınatörır Hikmet Çetınkaya «Genel Yayın Danışmanr Ortian Erinç • Yazı Işlerı Muduru: Ibrahim Yıldız (sorumlu), Dinç Tayanç «Yayın Yönetmenı. Ortıan Bursalı »Grafik Yönetmenı: Tüles Hasdemir «Reklam: Reha Işıtman 3633