Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B I Ll M T ARİ H I Bilimin gerçek temelleri cumhuriyet Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, bilim adına Osmanlı'dan devraldığı neredeyse sıfırdı. Koskoca Osmanlı, ne bilimin ne de teknolojiyi kavramıştı. Yeni cumhuriyet eski sistemi yıktı ve bilimin temellerini oluşturacak eğitim ve öğretimi sıfırdan örgütledi. Osman Bahadır C umhuriyet, kurulduğunda 600 yıllık bir imparatorluğun bilim ve kültür mirasını devraldı. 8u mirasın yeni cumhuriyet için anlamı neydi? Daha kurulduğunda çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmayı kendisine hedef olarak belirleyen cumhuriyetin olanakları nelerdi? Ilerleyen yıllar içerisinde bu hedefini ne ölçüde gerçekleştirebildi? Bütün bu soruları yanıtlayabilmek için önce Osmanlılar'dan devralınan bilim mirası üzerinde durmamız gerekiyor. son keşifleri gösteren mükemmel biçimde iki dünya haritası yapmıştır. Bunlardan ilki 1513, diğeri ise 1528 tarihlidir. Bu iki harita, Amerika'nın coğrafi durumuna uygun en eski dünya haritalarıdır. Pirî Reis, ayrıca Kitabı Bahriye adlı, kıyıları, limanları ve adaları anlatan çok önemli bir coğrafya kitabı yazmıştır (1521). Pirî Reis, 1554'te Mısır'da idam edilmiştir. öte yandan Pirî Reis'in haritasından yaklaşık 50 yıl kadar önce Mürsiyeli Ibrahim tarafından yapılan çok önemli bir başka harita vardır. Bu harita, Akdeniz, Ege ve Karadeniz'in tümü ile Batı Avrupa kıyılannı ve Ingiliz Adalan'nı kapsamaktadır. Klasik dönem Osmanlı bilim tarihinin belki de en ilginç ve parlak siması, Taklyüddin er rasıt'tır. Matematikçi ve astronom olan Takiyüddin (15201585), Muvakkithanelerdeki hesapların hatalarını bulmuş ve bu hataları düzeltmek amacıyla gözlem yapmak için rasahtahe kurma izni almıştır. Takiyüddin'in, Tophane sırtlarında kurulan bu rasathanede çağdaşı olan batılı astronomlardan daha iyi gözlem aletleri yaptığı ve güneş parametrelerini daha doğru hesapladığı bilinmektedir. Ancak zamanın Şeyhülislamının "Gözlem yapmak uğursuzluk getirir" şeklındekı fetvası üzerine, rasathanesi topa tutularak yıktırılmıştır. (Takiyüddin'in rasathanesinin yıktırılmasından sonra Osmanlı Devleti'nde yeni bir rasathane ancak 1911 yılında kurulabilmiştir). 1729 yılında, Ibrahim Müteferrika tarafından kurulan ilk matbaada Vankulu Lugatı adlı iki kitap yayımlandt. Ancak Ibrahim Müteferrika'nın ölümünden sonraki 38 yıl boyunca, Vankulu Lugatı'nm ikinci baskısı dışında hiçbir kitap yayımlanmadı. Matbaanın kuruluşunu izleyen 100 yıl içinde yayımlanan kitap sayısı ise sadece 180 kadardır. 17. yüzyılın sonu ve 18. yüzyılın başındaki ağır askeri yenilgi ve başarısızlıklardan sonra, orduyu ve devleti güçlendirmek amacıyla bir dizi reform hareketine girişildi. Yurtdışından askeri eğitmen ve uzmanlar getirildi. 1773'te gemi ınşaatı mühendisı yetiştirmek amacıyla Mühendishanei Bahrii Hümayun, 1795'te ise daha kapsamlı fen ve mühendislik eğitımi vermek için Mühendishanei Bertii Hümayun kuruldu. 1827'de, öncelikle aske Atatürk 1.2. 1933 yılında Izmir'de kız lisesi öğnnciİBriyto birlikte.... ri cerrahlar yetiştirmek amacıyla Tıbhanei Amire adıyla modern tıp eğitimi verecek okul çalışmaya başladı. 1834'te Harbiye Mektebi, 1847'de Ziraat Mektebi faaliyete geçti. İlk kez 1846'da kurulan ve başlangıçta halka açık dersler vererek eğitime başlayan Darülfünun, birkaç kez açılıp kapandıktari sonra nihayet 1900 yılında kesintisiz eğitimine başladı. Çeşitli dallarda eğitim görmeleri amacıyla ilk kez 1841'de olmak üzere Avrupa'ya öğrenci gönderilmeye başlandı. Ayrıca Avrupa'dan okullar için hocalar ve zumnalra getirtildi. Bu okullarda öğrenciler yerli ve yabancı hocalarının yönetiminde ilk kez modern bilim çağının bilgileriyle karşılaştılar. Mühendishanei berrii Hümayun'un Başhocası Hüseyin Rrfkı Tamani (ö. 1817), özellikle matematik, astronomi ve fizik alanlannda ilk kapsamlı bilgileri aktaran kimsedir. En önemli çevirisi, Ingiliz Matematikçisi Bonnycastle'nin 1789'da yayınladığı "öklid'in Elementleri" adlı kitaptır. Ayrıca batı kaynaklarından yararlanarak Mecmuatül Mühendisin" adlı fizik kitabını hazırlamıştır. Yine mühendishane başhocalarından Ishak Efendi (ö. 1836), çeviri ve telif olarak dört cilt halinde Mecmuaı Ulumı Riyaziye adlı kitabı yayımlamıştır. Bu kitap, matematik, fizik, kimya, astronomi, biyoloji, botanik, zooloji ve mineraloji gibi konuları bir arada ele alan ilk kapsamlı eserdir. Ayrıca kapsamındaki kimya konulu makale konusundaki ilk yayın niteliğindedir. Şanizade Ataullah Efendi (17711826), ilk çağdaş Osmanlı anatomi kitabını yazmıştır. Ayrıca tıp dilinin Türkçeleştirilmesi konusunda da önemli hizmetleri olmuştur. 19. yüzyıl Osmanlı biliminin daha sonraki döneminin iki büyük siması ise, her ıkisi de matematikçi olan Vidinli Tevfik Paşa (18321901) ve Salih Zeki (18641921)dir. Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa'nın Ingilizce olarak yazdığı Linear Algebra adlı kitabı, herhalde Osmanlı Türkleri'nin en büyük bilimsel eseridir. Osmanlılar'da bilim Osmanlı Devleti'nin temel eğitim kurumu, kuruluşundan itibaren medreseler olmuştur. Eğitimin ücretsiz ve yatılı olduğu medreselerin yüksek bölümünden mezun olanlar, müderris (medrese hocası), kadı ya da yönetici oluyordu. Eğitimin esasını dini ve ahlaki bilgilerin verilmesi oluşturuyordu. 15 ve 16. yüzyıllarda medreselerde, doğa bilimleri, tıp ve matematik eğitimine de rastlanıyordu. Ama buraları daha sonraki yıllarda çok büyük ölçüde dini eğitim veren kurumlara dönüştü. Eğitim kurumu olarak nitelendirilebilecek diğer bir kurum da Enderun'dur. Devşirme çocuklarının alındığı Enderun'da, devlet için yönetici kadrolar yetiştiriliyordu. Medreselerde okutulan doğa bilimleri, tıp ve matematik dersleri, Ortaçağ Islam ülkelerindeki bilimsel gelişmeye, Ibni Sina, Biruni, Farabi vb. bilimcilerin eserlerine dayanıyordu. Örneğin geleneksel Osmanlı tıbbı, 19. yüzyılda bile hâlâ Ibni Sina'nın eserlerini temel alıyordu. Klasik dönem Osmanlı tarihinde bu çizginin ötesine geçmeye çalışmış çok az sayıda bilim adamı vardır. Ali Kuşçu (ö. 1474) bunlardan biridir. Matematik ve astronomi ıle uğraşan Ali Kuşçu, Uluğ Bey'in astronomi cetvellerini tamamlamış, gök cısimlerinin hareketleri ve dünyamızdan uzaklıkları üzerine çalışmalar yapmış ve Istanbul'un enlem ve boylam derecelerini hesaplamıştır. Fatjh Külliyesi ne de bir güneş saati yapmıştır. Pirî Reis (14701554), Christophe Colomb tarafından 1489 yılında yapılan fakat kaybolan haritadan yararlanarak en Bilimi kavramayan imparatorluk Işte 600 yıllık Osmanlı Imparatorluğu'nun bilimsel mirası genel hatlarıyla butur. Ancak bu mirasın daha iyi değerlendirilebilmesi için bazı eklemeler yapmamız gerekiyor. Birincisi, modern bilime ait bilgilerin, okulların, kitaplar, dernekler (Cemiyeti llmiyei Osmanıye) ve dergiler (örneğin Mecmuai Fünun) aracılığıyla yayılmaya çalışılmasına rağmen, ne yayıcı durumda olanlar bu işin gerçek uzmanları, ne de alıcılar birikim bakımından yeterli durumdadırlar. Hüseyin Rıfkı Tamani ve Başhoca Ishak Efendi bilimin çeşitli dallarında bilgi sahibidirler ama herhangı bir dalın uzmanı değillerdir. Vidinli Tevfik Paşa ise devlette yöneticilik görevleri yapmakta ve örneğin mavzer silahlarının muayenesi için Almanya'ya gönderilmektedir. Salih Zeki ise elektrik mühendisliği eğitimi görmüştür. Bu yüzden bilim dallarında uzmanlaşmaya gidilememiş ve 19. yüzyıl boyunca herhangi bir konuda bilimsel araştırma yapılamamıştır. Ancak tıp alanı belirli ölçülerde bu değerlendirmenin dı 3976