Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM KÜLTÜR Zekâyı arttırma yolları Doğanın bize verdiği bu en güzel ödülü, bîr türlü kullanmasını bilmiyoruz. Vehbı Belgıl ekâ, çözüm bulma yeteneğı dıye tanımlanıyor uzmanlarca Yanlışı doğrudan ayırma, sorunlara çözum bulma yeteneğı Insan, bununla, doğanın olumsuz guçlerinı kaldırıyor veya olumluya çevırıyor Yıldırım sıperı bırıncı ıçın, su baskınlarının barajlarla önlenmesı ıkıncı ıçın örnek gösterılebılır Başka örneğe gerek yok Hepımız bılıyoruz Zekâ, gıttıkçe artan bır şekılde ınsana hızmet edıyor Ama, tabıı, bu, kendi kendıne olmuyor Vucudun öbur organları çalışma ıle nasıl guçlendırılebılıryorsa zekâ da öyle guçlendınlebılıyor Z hatırlamayız, ama 34 yaşında tanığı olduğumuz olayları gayet net bılınz Bu yuzden, bu yaşta öğrenılenler çok önemlıdır Vuçut organlarımız neyle gorevlı ıseler onu yapmak ıster Göz görmek, kulak ışıtmek, dıl tatmak, parmaklarımız dokunmak, bacaklanmız hareket etmek ıster Beynımız de bılgı toplayıp ışlemek ıster Bu en önemlı organımız, topladığı bılgılen karşılaştırır, birbırı ıle ılgılendırır, hemen hepsını belleğe geçırır, gereksınme anında da hızmetımıze sunar nu öğrenır Elektrığı, uçağı, trenı, otomobılı çok önceden görerek öğrenır, hatta kullanır Işleyış nedenlerını de çok sonra öğrenır Telefonun, radyonun, televızyonun çalışma ılkelennı pek çok kımse ölene kadar bılmez, ama kullanır Bu nedenle, çocuğu en kuçuk yaştan başlayarak her olayla ılgılendırmelıdır Çocuk ızah edemedığı bır dunya ıçınde yaşar, her şeyın nedenını öğrenmek ıster Nedenler anlatılır, bır de uygulanırsa zekâsını kulianmaya başlar Bunda basıtten karışığa çıkılır Çocuk, ağaca çıkmanın guçluğunu bılır Ama bunun kolayhğını gösteren bır buluş karşısında hayranlığını gızleyemez Ben yedek subayken muhaberede ıdım Yenı erlere, bu sınıfta neler yapıldığı öğretılır ılk gunler Telsızler, pırıldaklar, radyolar, beş on dakıkada 50 metrelik anten kurmalar En çok hayranlık uyandıran buluş, telgraf, telefon dıreklerıne tırmanmada kullanılan dıkenlı çengellerdı Bunu, "Ne fen, ne fen " dıye hayranlıkla ızliyorlardı Çunku her ınsan ağaca kolayiıkla çıkmanın yollarını denemış, fakat bulamamıştır Yakınlara kadar buluşlar bılgınlerce rastgele ortaya atılırdı Telefonun, gramofonun, camın, çamaşır makınesı sıkma kolunun bulunması böyle olmuştu Ama, bugün, buluşların, ustune ustune gıdıhyor VValkıetalkıe denen el radyosu, walkıelookıe denen el tolevizyonu, uçağı hızına göre havada vuran uçaksavarlar hep sıparış uzerıne bulunmuştu Buyuk fırmalann buluş laboratuvarları sıparışe gore çalışıyoıiar Patron emır verıyor "Bana hemen çalışan lambasız televızyonlar yapın" ve transıstor bulunuyor Kol saatlerınde hemen her gun ınanılmaz buluşlar yapılıyor Bunlar kendılığınden Japonya'nın AIDS'le başı dertte AIDS butun dunyayı ılgılendıren bır afet olduğuna gore Japonya'nın bu bakımdan özellığı ne? özellık şundan Bu ulke, çok yakın bır zamana kadar, hastalığın kendısınde olmadığı ıddiasında ıdı Hastalık her yerde var, gıttıkçe de yayılıyor, ama Japonya'da yok Buna ıkı deyışımızle yanıt verebılırız Bln "Sutten çıkmış ak kaşık", oburu müstehcen "Şey gormedık sıpacık " Olur mu böyle şey? Japon ışadamları, pazariamacıları, öğrencılerı, turıstlerı butun dunyada Ama, nedense AIDS yok hıçbınnde lyı bır şey tabıı Boyle bır ülke de Turkıye Turkıye, nedense salgınlara şerbetlı oteden berı Dunyayı kasıp kavuran tıfo, kolera, veba, çocuklarca "estepeta" denmışçesıne sınırlarımızdan gıremıyor Japonya AIDS'ı uzun sure dışlamaya çalıştı, ama sonunda takke duştu, kel açıldı Meğer ulkede, hukumetın rakamlarına gore 3 500'den çok AIDS'lı varmış Tokyo AIDS Merkezı Başkanı Jun Takeda, sayının en az 10 kat olabıleceğını söylemış Japon kuruluşları AIDS'lı memur ıstemedıklerı, boylelerını hemen kapı dışan bıraktıkları ıçın ışkıllı Japonlar dışarda yaptırıyorlarmış AIDS testlerını Durum bu olunca, ulkede hastalar ıçın ayrı onlemler alınmıyormuş Yanl, hastalık hastalardan bıle saklanmış Bulaşıcı hastalıklar bölumune konan bır hasta, lastık eldıvenlt doktor ve hemşırelerce yaklaşılmasından kuşkulanarak kendısını pencereden atmış. Sağlık ve Refah Bakanlığı geçen yıl ülkenın 47 valısıne gönderdığı bır genelge ıle her valının en az ıkı hastaneyı AIDS'lılere ayırmasını ıstemış, ama sadece 4'unden yanıt almış Işin asıl garıp yanı şu "Kendı başını bağlayamayan kadın gelın başı bağlamaya kalkar" sözumuze uygun olarak, Japonya, Onuncu Uluslararası AIDS Konferansı'na 1994 ağustosunda evsahıplığı kararı almış Buna, tabıı, bırçok hastalar da gelecek Ama, oteller hastayı kapılarından çevınyormuş Işın bu noktasında hukumet araya gırmış Konferansın toplanacağı Yokohama da otel çalışanlanna, taksi şoforienne hastalık hakkında bılgı verecek kurslar duzenlenmış Ama oteller, muşterılennı gene de sıkı kontrolden geçırıyorlarmış "Doğan Guneş Ulkesı" bır yandan da kabahatı yabancılara yukluyormuş Onlar getırmış AIDS'ı 16 ve 17 yuzyıllarda da benzer bır olay yaşanmıştı Çeşıtlı dın ve mezhepten mısyonerler ulkeye hırıstıyanlıgı sokmuş, bu yuzden ıç savaşlar başlamıştı Çareyı, Japonya'yı yabancılara kapatmakta bulmuşlardı Gırenler ya öldunjluyor, ya hapıslerde çurutuluyordu Bunun Amenkalı kazazede balıkçılara da yapılması uzerıne Amıral Perry 1854'te ulkeyı dunyaya açtırmıştı Sorunlar ve çözümler Zekânın durumu Buna en parlak örnek Eınsteın Newton Fızığı'nı temelınden sarsıp yerıne Gorecelık Fızığı'nı getıren bu bılgın, hocasının "adam olmaz" demesı uzerıne eğıtımını ozel yapmış ve ınsanlığı hâlâ şaşırtan bır dâhîiık duzeyıne ulaşmıştı Boyle, yaşamının ılk donemınde 'kafası çalışmaz" notu alıp sonradan dunya tarıhıne geçmış pek çok bılgın, devlet adamı, sanat adamı, asker, ışadamına rastlıyoruz Sonuç şu Zekânın olanakları arttırılabılıyor Ancak, bu yolda sureklı çalışma gerekır Böyle bır çalışmanın özellıkle ulkemız açısından çok önemı olduğu kanısındayım Uç nedenle Insanların çoğu kafalarını çalıştırmaktan mümkun olduğunca kaçınır Ikı satırlık bır yazıyı dınlemeyı, kuçük blr bulmacayı çözmeyı bıle ıstomezler Çoğunluk ıçın bu böyledır Buna bır de bızde ezbercılık geleneğını ekleyebılırız Kuran kurslarında, dın okullarımn çoğunda gencecık çocukları "hıfz"a çalıştınyorlar Maksat 600 sayfalık kutsal kıtabımızı bır tek kehmesını anlamadan ezberletmek Devletımızın eğıtım geleneğı bundan kaynaklandığına gore bu alışkanlık surdurulmektedır Uçuncu neden hocalardan gellyor Oğretmen her çocukla ayrı ayrı ılgılenmek yerıne butun sınıfla birden ılgılenme eğılımındedır Ver dersını, oğrencıler kuzu kuzu dınleyıp oğrensın En kotu oğretım yöntemıdır bu Ama, en az 5070 kışılık sınıfta başka türlusu de yapılamaz Bu yuzden, sınıflar dolu olduğu halde dersler boş geçmış sayılır Ve tabii, öğrencı fazla bir şey öğrenemez Buluş okulları Daha önceden Ben burada, okul çocuklarının durumundan değıl, okul öncesı durumlardan soz etmek ıstıyorum Çoğumuz akşam yedığımız yemeğı Bundan şu sonuca varırız llgılıler, bu bılgı ışleme olayında doğru bılgılenme, doğru değerlendırmede çocuğa yardımcı olmalıdır Dedığımız gıbı, çocuk görmek, koklamak, dokunmak, tırmanmak, kesmek, koparmak, zıplamak, atmak ıster Zekânın gelışmesıne yardımcı başka bır olgu da oyuncaktır Kutular, kıtaplar, kemıkler (çene kemığı) atık şeyler hep derstır Bu ımkânlar kent çocukları ıçın daha çok olduğundan kent çocukları köy çocuklarına göre daha uyanık olur Kent çocuğu bılımı oğrenmeden sonucu olmuyor Batı'nın butun ulkelerınde gençlerı buluşçu yetıştıren okullar var Kısaca, zekâ, anadan doğarken kazanılan değışmez bır yetenek sayılmıyor, durmadan gelıştırılebılen bır bılgısayar gözu ıle göruluyor Buluşçulukta adımız hiç geçmtyor Gençlenmızı ona göre hazırlamıyoruz Zekâ, doğanın bıze en değerlı ödulu Ama bır turlu kullanmasını bılmıyor, hurafelerle dolduruyoruz Bu yuzden de bır çıkışa varamıyoruz 397 13