Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O K U R D A N BİZE HAFTANIN 6ÜNDE Mİ Yayın = bilim mi? Yazıma Sayın Ter'ln Cumhurıyet BilımTeknık dergislnın 353 sayısında yayımlanan yazısında başlık olarak kullandığı "Yayın = Blllm ml?" sorusuna genel olarak "evet" yanıtını vererek başlamak ıstıyorum Gunumuzde bılımsel verı ve gozlemlerı bılımsel gerçeklere dönuşturmenın onkoşulu, uluslararası platformda tartışmaya açmak ve paylaşmaktır Bılımı uretmek de akademısyenlerın, yanı unıversıtelerın gorevı olduğuna göre, unıversıtelerın uluslararası yayın sayıları bılımsel etkınlıklerı hakkında genel bır fıkır vermektedır Gerek temel bılımlerde, gerek klınık bılım dallarında ozgun araştırmaların daha değerlı bılımsel katkılar olarak kabul edıldığı, herhangı bır bılımsel dergıyi ızleyen herkes tarafından bılınen bır gerçektır Ote yandan bılımsel yayınları radıkal bır bıçımde sınıflandırarak bunların ıçınden ozgun araştırmaları "gerçek bılımsel etkınlık" olarak seçıp ayırmak ve dığerlerı ıçın "bunu yazanlar bılım adamı değıldır" yargısına varmak en azından haksızlıktır Ayrıca ozgun araştırmaların dışında kalan yayınların getırdığı bazı onemlı kazançlar ve bu nıtelıkte ve yayının oluşmasına neden olan bazı zorunluluklar vardır Bu noktalar şu şekılde ozetlenebılır 1) Materyalın çok az olduğu konuda başka bır seçenek yoktur 2) Klınık araştırmaların bırçoğu soyut onermelerden çok somut gozlemlere dayanır Basıt bır klınık gozlem veya olgu sunusu ozgun bır araştırmaya temel olabılır 3) Bu tur yazılar meslek hayatına yenı başlayan bır akademısyen ıçın uluslararası bılımsel etkınlığe katkıda bulunma yolunda oldukça eğıtıcı, oğretıcı ve teşvık edıcı başlangıç noktalarıdır Genç akademısyenlerın bu tur etklnlıklerı sadece daha lyı bır ekonomık gelecek kaygısıyla yuruttuklerını soylemek de çok gerçekçı bır genelleme değıldır Ulkemızın mevcut duzenı ıçınde ekonomık olarak akademısyenlıkten çok daha cazıp seçenekler bulunmaktadır öte yandan bu tur kaygıların yonlendırdığı elemanlarla yola çıkılan bır unıversıtede, belırlı bır statuye ulaşıldıktan sonra bılımsel etkınlığın duracağı da su goturmez bır gerçektır Sayın T«r In Turkıye'de gerçekleştırılen ozgun araştırmaların ayrıca değerlendırılmesı gerektığı konusundakı goruşune tumuyle katılıyorum Bu kategorıde yer alan yayınlar açısından ulkemızde buyuk bır darboğaz yaşandığı gerçeğını de bılıyorum Uluslararası prestıjlı dergılerde yer alan guncel yayınlar ıncelenecek olursa bu kısırlığın temelınde yatan nedenler ve kuramsal çozumlerı kendılığınden ortaya çıkmaktadır Bu tur araştırmalar aşağıda çok genel olarak ozetlenen ıkı nesnel koşula dayanmaktadır 1) Yeterlı bır eklp (Temel bılımcı, klınısyen, ıstatıstıkçı vd) 2) Ulusal ve/veya uluslararası maddı kaynak ve altyaPi Turkıye'nin sorunu bu nesnel koşulların sağlanamamasında yatmaktadır Genç akademısyenlere ust kurul tarafından yayın yapma zorunluluğu getırılırken bırçok eğıtım kurumunda yerleşık akademık kadro bu koşulları sağlayamamaktadır Bır klınık çalışmada yeterlı bır prospektıf ızlem ıçın 5 yıla gereksınım varken, araştırma grubunun temel elemanları perıyodık olarak sıstem dışı kalıyorlarsa doğal olarak telaşa duşerler Fıkrın uretılmesınde laboratuvar koşullarının sağlanmasına dek tek kışının çabasına dayanan ve daha da onemlısı "yeterlı bır bılımsel danışman" olmaksızın gerçekleştırılen çalışmalar belırlı bır duzeyı aşamamaktadır Ulkemızın bılımsel alanda daha saygın bır yere gelebılmesı ıçın genç akademısyenlerın tum çabaları ayırım gozetılmeksızın desteklenmelıdır Gorecelı olarak "basıt" yayınlarla bılımsel ıletışıme katkıda bulunmaya başlayan kışıler, daha mukemmel ve çağdaş bır eğıtım kurumu ıçın eleştırel bır bakış açısı yakalayabılır ve bunu gerçekleştırmenın koşullarını araştırabıiırler Boylece unıversıtelerdekı yerleşık akademık kadronun, bılım uretmek ıçın gereklı nesnel koşulların sağlanması ve yenı "bllım adamlarının" seçımi konusundakl kriterlerıni guncelleştırmış olurlar Doktora nerede ve nasıl yapılmalı? Geçen pazar günü Cumhuriyet'te yayımlanan Tosun Terzioğlu ile TÜBİTAK'm son bir yılı etkinlikleri üzerine söyleşide, ver darlığından koyamadığım çok önemli bir konu daha vardr Türkiye'de doktora konusu. Terzioğlu ve arkadaşları, Ankara'da bazı iiniversite rektörleri veva yardımcılarının da katılmnyla, Türkive'de bilim adamı yetiştirilmesinin geleceğinı de dıkkate alarak ve uzıın vadeli bakarak alternatif bir öneri geliştirdiler ve bu önerilerini de Başbakan'a bir rapor haliıuM sundular. Doktora yapmak, araştırma dünyasına adım atmak demek. Ayını zamandcı yarınm bilim adamınm yetişmesi demek. Türkiye'de kurulan yeni üniversitelerin öğretim üyesi ıhtiyaımı hir an önee karşılayabilmek için son yıllarda yurtdışma çeşitli kanallardan doktora öğrencisi gönderilmesi hız kazandı. Terzioğlu, bu konuda ıkı vanlış yapıldığına dikkat çekiyof "Birincisi bu programlan çok acele bir şekilde hayata geçirmeye çalışıyoruz; ikincisi, hangi öğrenciyi nereye ne amaçla göndereceğimizi hiraz daha iyi planlamamız gerekiyor. Öğrenci seçimi, yer seçimi program seçimi ve giden öğreneilerin izlenmesi ve öğrencilerin döndüklen sonra istihdamı çok önemli. Artık zorunlu hizmet sistemini iyicene gözden geçirmemiz gerekiyor.. Öğrenciye önceden saptanan yerde şu kadar çalışacaksın diyen sistem anlayışı artık çağ'daş değil.." 10 üniversitesi rektörü veya yardımcısınm kutıldığı toplantıda kararlaştırılan öneriler, Türkiye'de bazı bölümlerin araştırma kapasitelerinin, vurtdışıyla olan ılişıkilerinin ineelenerek, bilimsel düzeylerinin geliştirilmesi ve yükseltilmesini ve bu bölümlere belirli sayıda doktora öğrencisi alınmasmı öngörüyor.. Öneri, bu öğrencilere burs ödenmesini, mutlaka iyi yabaneı dil bilmelerini , bilıniyorlarsa burslu olarak öğretilmesini öngörüyor.. Ayrıca doktora öğrenimine başlayanların iki yıl burslu olarak yurtdışma gönderilmesi de programm bir parçası.. Öğrenci iki yıl oranın imkânlarmdan yararlanacak ama sonuçta gelip doktorasını Türkiye'de verecek. Bu programm adı "yurtiçi yurtdışı entegre programı". Böyle bir doktora programı Türkiye üniversitelerinin bilimsel kapasitelerini yükseltmesinin yanı sıra, daha ekonomik olacak. Sözgelimi 1000 öğreneinin doktora için doğrudan yurtdışma gönderilirse 4 yıllık maliyetleri Türkiye'ye 100 milyon dolar kadar. Entegre programı çcrçevesinde gönderilirse 50 milyon dolar. TÜBİTAK'm geliştirdiği öneri, devletin bu öğrenciler için üinversitelere öğrenci başııuı bir katkı pavı ödemesini de öngörüyor. Devlet yurtdışma öğrenci yolladığı zaınan öğrenci başına en azından 10 20 bin dolarltk bir öğrenim harcını yabaneı iiniversite ödüyor. Devletin Türk üniversitelerine katkı payı ise 5 bin dolar civarında tutuluyor. Üniversiteler de bu parayı kendi araştırma altvapılarını gelıştirmek için harcayacaklar; cihaz alacaklar, kütüphanelerini geliştirecekler, "hatta doktora programını hızlandırmak için yurtdışından ders vermek ıçın bilim adamı da duvet edecekler" Tabii, Türkiye'nin her alanda doktora öğrencisi yetıştirmesi mümkün değil şimdilık. Bu alanlar saptanıp öğrenci doğrudan dışanya gönderileıek. Terzioğlu bu programm yararlarını şöyle özetlivor: * Üniversitelerimizde bazı bölümler birer mükemmeliyet merkezi haliııe gelecek. * Bu merkezterın vurtdışıyla ilişkileri ortak doktora öğrencisi bağı ile gi^leniyor. * Doktora öğrencisi \urtdışına gitmeden burada ivı bır şekilde hazırlanacağı için, yabancılık duygusu gibi komplekslere kapılması çok azalmış oluyor. * Doktorasını burada alıyor, böylece yurtdışmda kalma olasılığmı azaltıyorsunuz. Doktora sonrası zorunlu hizmet ne olacak? A "TÜBİTAK'm kendi burslarmda tek şartı var Öğreneinin Türkiye'ye dönmesi. Bu şart konabilir.. Öğrenciler YÖK tarafından yenı üniversitelere yerleş tirilebilirler.. Dok toralılar Eğer şu üniversiteye gidersen senin araştırmalarına destek olmak için şu kadar da fon verebilirim' biçiminde teşvik edilmeli. Böylece gönderileceği, gideceği yerde onun gönüllü olarak kalmasmı sağlayabiliriz". Türkiye'yi, Türk bilim yaşammm geleceğini ve çıkarlarmı gözeten bir doktora programı bir an önce vürürlüğe girmeli. *** Gelecek cumartesi yeni bir dergide buluşmak umuduyla hepinize güzel ve sağlıklı bir hafta diliyoruz. Dr. Cem Sungur Iç Hastalıkları Doçentı Nefrolog Bayındır Tıp Merkezı 06250 Soğutozu/ANKARA Cumhurlyot BİLİMTEKNİK « N o 357.22 Ocak 1994 • Basan ve Yayan Yenı Gun Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A Ş •Genel Yayın Yonetmenı OzgenAcar •Genel Yayın Koordınatoru Hikmet Çetinkaya •Genel Yayın Danışmanı Ortıan Erinç • Yazı Işlerı Muduru Ibrahlm Yıldız (sorumlu), Dinç Tayanç • Yayın Yonetmenı Orhan Bursalı •Grafık Yonetmenı Tüle* Haademlr •Reklam: Raha Işıtman 3573