Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ARKEOLOJİ Jean Michel Cousteau Sürükleme ağla av denizleri bitiriyor S ntik dönemın ve Mısır'ın en unlü yapıtlarından olan bu mezar zaman içınde, tanınmayacak derecede aşındı. Bilgisayar üzerinde gerçekleştirılen iki yıllık bir çalışma gerçek yüzünün yeniden ortaya çıkmasını sağladı. Sfenks'in aşınması ilk değil. M ö 2250yılında yaptınlan bu mezar M.ö. 1400 yılına kadar geçen süre içinde kumlar larafından ortulup hasara uğradı. Bunun üzerine dönemin firavunu 4. Tutmosis yapıtı onarmaya karar verdi Şikago Universitesı Doğu Bilimlerı Enstitüsunden Mısır Uygarlığı bilgini Mark Lehner, Sfenks'le ilgili bütün belgeleri toplayarak bilgisayar üzerinde bu dev anıtın orijinal biçiminioluşturdu Elde edilen sonuca göre Sfenks'in yüksekliği 6.80 metre, kiriş bölümünde 4 Tutmosis'in babası 2. Amenofis'in heykeli bulunuyor. Krallık simgesi niteliğindeki Sfenks'in uzun sakalı 2. Amenofis'in başı üzerinde yer alıyor Ancak bu noktada insan, bu görkemli anıtın salt resminin bilgisayarda oluşturulması yerine tekrar onarılmasının daha uyğun olacağını düşünüyor. Sfenksin aslı A ualtındayken, ilk duygu ozgurlüktür. Bununla birlikte, her gün, Pasifik Okyanusu'nun kuzeyinde, Güney Kore, Japonya ve Tayvan'dan gelen bin tekne nerdeyse gözükmeyen naylon iplikten örülmüş geniş ağlar atarlar. Bu ağlar uç uca getirilirse toplam uzunlukları 50 bin kilometreyi bulacaktır; yani dünyanın çevresini sarabileceklerdir. Bu uluslar, küçük mürekkep balığı avlannı arttırmak ıçın öldürucu olma açısından çok etkili bir yöntem olan sürükleme ağı icat ettiler. Ağlar, yalnızca tonlarca mürekkep balığıyla değil, deniz ayıları, yunuslar, deniz kuşları, kaplumbagalar, balinalar, kısacası yüzen her şeyle dolar. Ayrıca, sürükleme ağlar, her yıl milyonlarca olgunlaşmamış som balığını durdurarak bunların Kuzey Amerika'nın yumurtalama alanlarına dönmelerini önlemektedir. Sürükleme ağlar okyanus kaynaklarını yağmalıyor, ancak bunların kullanımını engellemek ıçin basmakalıp balıkçılık anlaşmalarından daha fazlası gerekiyor. Modern balıkçılık anarşisini Atlantik Okyanusu'nda, ingiltere ve Arjantin arasındaki savaştan sonra, 1985'te, Falkland Adaları'nda 200 millik kara sahasındaki yargılama yetkisinin belirsiz olduğu dönemde gözledim. Ingiliz hükümetinin raporuna göre, bu polıtik karmaşa nedeniyle, balıkçı teknelerınin sayısı 198286 yılları arasında üç kez artarak 200'den 600'e çıktı. 1985'de Ingiliz Hava Kuvvetleri'nin bir helıkopteriyle uçarken bir günde denizde 262 tekne saymıştım. Arjantin, İngiltere ve komşu Uruguay mürekkep balığı stoklarının tükenmekte olduğunun farkında. 1987'de, İngiltere, Falkland Adaları Koruma Bölgesi'ni oluşturdu. Buna göre, 150 millik bir alan içinde mürekkep balığı avcılığı Ingilizler'in verdiği bir lisansla yapılabiliyor. Arjantin de koruma önlemleri alıyor. Fakat bu önlemlerin mürekkep balığı avcılığının kurtarılması için yeterli olup olmadıklarını zaman gösterecek. Pasifik'te yapılan sürükleme ağ balıkçılığı, bundan daha önemli bir sorun yaratıyor, çünkü dünyanın en büyük balıkçı filosu burada bulunuyor. Her balıkçı gemisi, yüzeyden 10 metre derinliğe kadar inen 50 kilometre uzunluğunda ağ bırakıyor. Sürükleme ağa çarpan herhangi bir deniz canlısı bir anda yakalanıyor ve ince ağ tarafından öldürülüyor. Yunus ve deniz kaplumbağaları gibi büyük türler ağdan kurtulmaya çalışıyor, ancak daha çok dolanıyor. Amerikan Ulusal Balıkçılık raporuna göre, her yıl on binlerce deniz hayvanı ve deniz kuşu sürükleme ağlarına takılarakölüyor. Balıkçı filoları, bunları "kazayla avlama", "kasıtsızca avlama" olarak nitelendirerek olayı örtbas etmeye çalışıyor. Japonya, Güney Kore ve Tayvan hükümetleri, ölüm miktarının ABD'nın iddia ettiği kadar yüksek olduğunu reddediyor. Pasifik'te, Japonya dahil balıkçılık yapan birçok ulus, kendi karasuları içinde bu yöntemı yasakladı. Buna karşın, Japon tekneleri uluslararası sularda sürükleme ağlar atıyor. Amerikalılar, sürükleme ağlarının çoğunluğunun karides avlama amaçlı olduklarını, bununla birlikte, bir kısmının "kazara avcılık"ın yanı sıra yasak sularda som balığı avladıklarını belirtiyor. Böylece, kaçak ya da korsan som balığı avcılığı yapılıyor. Japonya ile ABO arasında balıkçılık yöntemlerinin da ha sıkı kontrolü amacıyla bir anlaşma yapıldı. 32 gözlemciden oluşan bir ekip, Kuzey Pasifik'te çalışan sürükleme ağla avlanan 400 Japon teknesini izliyor. Japonlar, teknelerin hareketlerinin izlenebilmesi için radyo verıcılerının yerleştirilmesini reddetti. Gerçek şu ki Amerika, Japonya'yla deniz ürünlerinde 1 milyar dolarlık ticaret açığı olmasına karşın daha çok gözlemci bulundurulması ve uluslararası kara sularında sürükleme ağla avlanmanın yasaklanması için yeterince baskı yapamıyor. Oenize kıyısı olan her ülkenin sürükleme ağla avlanma gibi açgözlü uygulamaları yakından izlemesi gerekiyor, çünkü balıkçı filoları, mevsimden mevsime bir denizden ötekine gidiyor. Yeni Zelanda'dan Küba'ya bütün ülkeler, ulusal karasularına döviz kazanabilecekleri kaynaklar olarak görürlerse bunun sonuçlarına da katlanmak zorundakalacaklardır. Balıkçılık teknolojisi ilerledikçe ve gemiler daha oto matikleştikçe, geleneksel "kota" yaklaşımının (bir teknenin yakalayabileceği en yüksek miktarın belirlenmesı) kontrolü çok daha zorlaşmaktadır Tayfasız gemiler, artık daha fazla avlayamayacakları zamana kadar avlanmayı sürdürebilirler. Uluslarası alanda dürüst işbirliği ve akılcı yönetim, denizlerden sürekli besin sağlamanın tek yoludur. Okyanuslarda sınırlar olmamasını yasaların burada geçerli olmaması için bir bahane olarak kabui edersek sorumsuzca davranışlarımızın sonuçları üzücü olacaktır (m.a.LATS) 30576