25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NÜKLEER K A Z A L A R Çernobil'in gerçek yüzii saklandı Ukraynalıların, Çernobil olayının boyutları hakkında bilgi vermeyerek halkı korumasız bırakan ve facianın etkilerini buyüten devlete güveni sıfır... Derleyen: Pınar Yeşilkaya S ovyetler Bırliği'ndeki Çernobil Nükleer Santralı'nda 26 Nisan 1986 tarihinde meydana gelen patlamanın yol açtığı sorunlar, her geçen gün daha da korkunç boyutlara ulaşıyor. Aradan geçen beş yılın ardından ortaya çıkan tablo oldukça karamsar. Dünya Sağlık örgütü WHO adına bölgede araştırmalara yapan uzmanlar grubu, Çernobil'dekı patlamadan zarar gören insan sayısını dört mılyon olarak belirledı. Bunlardan 800 bın kadarı, kılometrekareye 185 bın bekerelden fazla radyoaktif madde yayılmış olan kırsal kesımlerde yaşıyor. Buna ek olarak casıum 137 etkısi altında bulunan toplam 2224 yerleşim bölgesl var Beyaz Rusya'da Gomel, Ukrayna'da Şitimir, kilometrekarede 75 ila 110 bin bekerel strontiyum 90 saptanan şehirter Radyoaktif maddeler arasında en zehirlisi olan plütonyum 239 ise reaktör çevresinde 30 km'lik alana yayılmış durumda. Facianın gerçek boyutlarının yıllarca halktan saklandığını ıtiraf eden Ukrayna Başbakan Vekriı Konstantın Masık "Artık glzleyecak bir şey yok. Şu anda Ukrayna'da 36 bln kllometrelik blr alan radyoaktlf maddelerin etklsl altında. Patlamadan etkltonen 1.8 mllyon Ukraynalının 480 blnl de çocuk" diyor. Gerçekten de olayın belki de en trajik yanı, zararlı maddelerden en çok çocukların etkilenmesl Okullar sık sık baygınlık geçiren çocuklarla dolu. Bronşit ve çeşitle virütik enfeksiyonlarda çoğalma var. Lösemi ve tiroit kanserinde de artış olduğunu belirten yetkililer, lyonun tiroit toplanarak dığer organları etkılediğini söylüyorlar. Bundan en çok çocuklardaki bağışıklık sistemi zarar görüyor ve bir çeşit AIDS'e yakalanıyorlar. Bütün bunlara bir de yetersiz beslenme eklenlnce durum daha da kötüleşıyor. Kontrol, etkili bir biçimde yürütülmedigi için halk daha çok kendi yetıştirdığı ve kontrol edilmeyen besinleıî yemeye devam ediyor. Sovyet yetkililer bir litre sütün 370, bir kilo patates veya sebzenin 750, bir kilo etin ise en fazla 200 bekerel içermesi grektiğini belirtiyorlar oysa. Başlangıçta bu oranlar şımdikinin on katı kadar fazlayken şu anda Batı Avrupa'da geçerll ölçülerek yaklaşmış durumda. Yapılan açıklamaya göre, 1986 yıiında patlamadan hemen sonra bölgeden 116 bin kışı tahlıye edılmış. Bu yıl ıçınde de Narodıçı şehrının tahlıye edılmesı planlanıyor. Bu şehırdekı erken dogum oranı, 86 yılından bu yana üç katı artmış. BOtün bu Istatistiklerin ardında, blreysel trajediler de yatıyor kuşkusuz. Tahliye bu insanların sosyal yaşamlarını allak bullak ettığı gibı, ailelerini parçalamış. Yüzyıllardır selalet ve fakirlik ıçındekı yaşamları boyunca ayakta kalmalarını sağlamış olan geleneklerı, bağlılıkları yok olmuş. Tabıı hıçbırımn, patlamanın etkılerı hakkında kendılerıne bilgı vermeyen, ölçümleri saklayan devlete güveni kalmamış. Bütün bunlar olurken, Çernobıl'de yaşam bütün hızıyla devam ediyor Nükleer santralin I, II ve III. blokları patlamanın meydana geldiği yıl sonbaharda tekrar çalışmaya başlamış. Patlamanın meydana geldiği dördüncü blok ise diğerlerinin bırkaç metre ötesinde 71 metre yüksekliğinde çeliklı betondan dökülmüş bir halitayla kaplı duruyor. Bir grup arastırmacı da orada eskiden reaktörün çatısının bulunduğu yerde, beBlnlerce, yüzblnlerce çocuk radyasyondan etkilendi. Blrçoğu lösemi oldular. Acaba kaçı kanser tedavisıyle hayatta kalacak Radyasyondan etkllenen anneler sakat bebekler dünyaya getlriyor. Işın saçan köpek Çemobll'de patlayan santralin yaydığı radyoaktlt ışınlardan etkllenen köpek, ötdukten sonra tehlikell bir "atom ç6pü"ne dönüştu. ton kaplamanın mukavemetini ölçuyorlar. Hepsı de bu ışı yaparken öldürucü miktarda radyasyona maruz kaldıklarını biliyor Neden böyle bir tehlikeyı göze aldıkları sorulduğunda ise, "Bırılerının bu işı yapması lazım" diye cevap veriyorlar. Dördüncü bloğun üzerini örten çelikbetondan lahıdin ıçınde halen ne kadar radyoaktif yakıtın bulunduğu konusunda çelışkılı görüşler var. Sovyet yetkililer, içerideki yakıtın sadece yuzde üç buçuğunun dışarı sızdığını iddia ediyorlar. Yetkililere göre bu oranın yüzde 0.5'i reaktörün içinde. Yüzde 1.5 ila 2 kadarı 20 Km'lik bir alana, yüzde 1 ıla 1.5 kadarı ise daha uzak bolgelere yayılmış durumda. Ancak pek çok kışı, Sovyet yetkilılerce açıklanan bu sayıların gerçekte olduğundan çok daha düşük gösterildiği görüşünde. Halen Çernobil'dekı santralda görevlı uzmanlardan biri, dışarı sızan radyoaktif yakıt oranınının yüzde 70 olması gerektığini iddia ediyor. Birleşmiş Milletler Komisyonu ise bu oranı en az yüzde 10 olarak belırledi. Şu anda reaktörde bulunduğu düşünülen 180 ton radyoaktif yakıt kısmen erımiş, kısmen de kumla karışmış halde. Bir bölümü ise toz halınde duvariara gömülü. Patlamanın yol açtığı yangını söndürme çalışmaları sırasında 27 nısan ve 7 mayıs tarihleri arasında helikopterlerle reaktöre, nötronları emmesi içın toplam 40 ton Borkarbit atılmış Buna ek olarak, sıcaklığı azaltmak amacıyla, 800 bin Dolomlt; yangını söndürmek ıçin çalışanları radyoaktif maddelerine ışınlarından koruyacak bir şemsıye görevı ustlenmesı ıçın de 2500 ton kurşun kullanılmış Bütün bunların sonucunda radyoaktif sızıntının birkaç gün boyunca zayrflamasına karşın, üzerinin kapanması reaktörün sıcaklığının artmasına neden olmuş. Ancak reaktörün altın da kurulan azot soğutma sistemi sayesinde sıcaklık sabıtleştırılerek, sızıntı önlenmlş. Sonraki birkaç gün içinde yoğun bir çalışma sonucu, bir mılyon ton beton kullanılarak tamamlanan dev lahit, koruyucu duvarlar üzerinde yükseliyor Reaktörün Radyasyon Düşük dozda alınsa dahi ışınlar 'kanser'e neden olabiliyor... merika Birleşik Devletlen'nde gerçekleştirilen bir araştırmada, düşük dozda alınsa dahl radyoaktif ışınların kansere neden oiduğu saptandı. Araştırma kapsamındaki, 19431972 yılları arasında OakRidge atom bombası fabrikasında çahşmış olan 8318 kişiden, 1977 yılına kadar ölenlerdt kanser oranı oldukça düşük. Ancak iı.um sonra değişmiş ve lösemi oranı ' . 35'e ulaşmış. Bugüne kadar radyoaktif ışınlarla ilgili yanlış bılgılerın nedenını, atom santrallarının ızlenmesının yeterlı zamandan önce kesilmesine bağlıyor araştırmacılar. Bu yüzden de kanser oranı beklenildiğinden daha düşük çıkıyor. Oysa tümörün ortaya çıkması kimı zaman 20, 30, hatta 40 seneyi bulabılıyor. Böylece atom santrallarında çalışanlarda kanser riski gözardı edilmiş oldu Bu arada akla hemen düşük dozdaki ışınların ne kadar tehlikeli olabileceğı sorusu geliyor Nükleer enerji taraftarları, Hindistan'da Kerala ve Brezilya'da da Gualapari'yi örnek gösteriyorlar. Bu iki böl A 2766
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle