Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B İ Y O T E K N O L OJ İ P A T E N T T A R T I Ş f Yaşam patentlenebilir mi? Amerika'da birçok insan hücresi, Avrupa'da bol proteinli ayçiçeği, yonca ve soya fasülyesi patentlendi... Biyoteknolojide büyük tartışma başlatan gelişme H arvard Universitesi'nden bir grup bilim adamı, bır farenin genlerini değıştırerek hayvanın kansere karşı duyarlı olması saglandı. Üç yıl önce üniversite, ABD sınırları ıçinde söz konusu farenin patent hakkını elde etti. Kimyasal madde üretiminde dünyarnn önde gelen kuruluşlarından Du Pont, bilim adamlarına fareyi satma iznine sahip. Ancak Avrupa'da yetkililer herhangi bir canlının bıtki ya da hayvan yaşamının patentlenemeyeceğıni öne sürüyorlar; Avrupa Patent Bürosu, Harvard Üniversitesi'nin bu fare üzerinde hak sahıbi olup olmadığı konusunda bir karara varmaya çalışıyor. Avrupa Komisyonu, genetik mühendısliğin sunduğu olanaklarla üretilen bltki ya da hayvanların patentlenebllecağl görüşünü savunan bir taslağı Avrupa Parlamentosu'na vermeyi kararlaştırdı; böylece konuyla ilgilı tartışma daha da önem kazandı. Biyotoknoloji •ndüstrlsl, taslak halindeki yönergenin Avrupa Parlamentosu'nca kabul edilmesi için yoğun bir kampanya başlattı; öte yandan çlftçllerln, çevre korumacılarının ve dlnl kuruluşların oluşturduğu diğer cephe ise yönergeye karşı çıkıyor. Bu kişiler, Harvard a tanınan patent hakkı sonucu üniversitede görevli bilim adamlarının gelecekte her tür deneğin ceninine kanserli hücreler aşılayarak bunlara sahipleneceklerine dikkat çekiyorlar. Onlara göre hiçbir kuruluş, denekleri kendi tekelinde bulunduramaz ve hiç kimse yaşamı bu şekilde patentleyemez. 1962'de imzalanan Avrupa Patent Konvansiyonu uyarınca, bitkiler ve hayvanlar patentlenemez. Ancak aynı konvansiyon, mikrobiyotojik buluşların patentine Izin ve özet çeviri: Anahid Hazaryan riyor; Avrupa Patent Bürosu'nun yargıtayı, Harvard'ın faresini bu kategoriye sokmasına karşın durumun halkın ahlaki değerlerine ters düşen buluşların patentinı engelleyen yasa kapsamında degerlendırilmesi gerektiğini belirtti; bu yasa kapsamında geçmışte doğum kontrolü ilaçlarının patentlenmesı yasaklanmıştı. öte yandan patent uzmanları ahlaki yargıların kendilerini ilgilendirmediğinı söylüyorlar. Tüm bu tartışmalar, insan vücudundaki genlerin işlevlerini çözümlemeyi amaçlayan uluslararası bir projeyi gündemin ilk sıralarına çıkardı. Bilim adamları, çeşitli hastalıklarda önemli rol oynayan genetik yapıyı incelemeyi tasarlıyorlar. Bu proje başarıya ulastığı takdirde uzmanlar ve sanayi kuruluşları işbirliği yaparak genleri çeşitli proteinlerin üretiminde kullanacaklar. Bu alanda hukukçulara düşen görev ise, araştırmacıların yararlandıkları DNA parçalarında yeni bir şey üretilip üretilmediğini belirleyerek patent konusunda bir karara varmak. Geçen temmuz ayında, California Anayasa Mahkemesi hastanın, onayı alındıktan sonra vücudundan çıkarılan doku üzerinde hak iddıa edemeyeceğini kararlaştırdı; ancak mahkeme bu durumda dokunun genetik açıdan ne şekilde kullanılacağının hastaya bildirilmesinı şart koşuyor. ABD'de şlmdlye dek pek çok İnsan hücresi patentlendi. Amerikan Patent Burosu yetkilileri, insanlara sahiplenmenin bir tür modern kölelik de diyebiliriz yasalarca suç sayıldığını ve bundan dolayı insanları patentlemeyi düşünmediklerini belirtiyodar. Fakat büro, insan hücreleriyle insan arasındaki ayırımı açıklamıyor Nitekim Avrupa Komisyonu'na sunulan taslakta da insan faktörü kesin olarak dışlanmıyor. Gelecekte bilim adamlarının insan ceninindeki bozuk genleıi düzeltme olasılığı göz önünde bulundurulduğunda gen terapisıne yönelik araştırmalar ve bu alanla ilgilı sorunlar daha da önem kazanıyor. Bir ürünün ya da işlemin patentlenebilmesi için insan tarafından ortaya konulma8i ve endüstriyel uygulama potansıyelıne sahip olması gerekiyor. Ancak burada temel sorun genetik müdahalelerde bulunulmuş bitkilerin ya da hayvanların buluş mu, yoksa salt bulgu nltallğlnde mi olduklarıdır Bu aşamada ayrım yapılabilmesi için işleme ınsanın katkı derecesi belirlenmelidir. Avrupa Patent Konvansiyonu uyarınca "özde blyolojlk Işlemler" patentlenemez. öte yandan Avrupa Komis yonu'nun taslak halindeki yönergesinde tüm biyoteknolojik ürünlenn bütünüyle biyolojik bir yapıya sahip olmadıklanndanpatentlenebileceğı belirtiliyor. Kısacası, temelde biyolojik işlemlere basit bir genetik yöntem uygulandığında bile patent hakkı verilebiliyor. Ayrıca yine yönergede çelişki yaratan diğer bir nokta ise bilim literatüründe o güne dek bulunmayan bir maddenin yenilik sayılarak patentlenebıleceği görüşüdür. Tarım da dertll Patentlenen insan hücrelerl insan dokusuyla ilgili tartışmalar sürerken tarım endüstrisi de benzer bir sorunla karşı karşıya. Bilindiği gibi, hayvanlarla kıyaslandıgında bitkilere yapılan genetik uygulamalar çok daha yaygındır; ABD: de ve Avrupa'da ziraate yönelik genetik yöntemler patentlenmektedir. Kısa adı ICI olan Amerikan tohum üreticisi bir kuruluş genetik mühendisliğinin olanaklarıyla geliştirdiğı, olgunlaştığında pelteleşmeyen domates türünün DNA dokusu için patent hakkı talep ediyor. Böyle bir hak tanınması halinde tohum üreticileri ya da çittçiler bu DNA'yı kullanmak istediklerinde ICI'ye işletme payı ödemek zorunda kalacaklar Avrupa'da ilk kez 1989'da, genetik uygulamalarla daha çok protein depolaması sağlanan ayçiçeği, yonca ve soya fasulye8i tohumlarının üreticisi olan Lubrlzol Genetics'e patent hakkı tanınmıştı. Avrupa'dakı durumla kıyaslandıgında ABD1 de canlı varlıklar daha kolay patentleniyor 1967'de Amerikan Patent Bürosu, insanlar dışında hayvanlar da dahil olmak üzere çok hücreli organizmaların patentlenebileceğini açıkladı. Çittçiler ise, ürünleri ne konan patentlerin kendı geçım kayn< larını tehdit edeceğini söylüyorlar; ayrı patentlenmış bir hayvanın doğurduğu yı ruların kendilerine değil patent sahibi ait olacağını belirterek bu durumun olu suz gelişmelere yol açacağını öne sü yorlar. Yeni ürünlerin patentlenmesi 1961 yıl da 18 ülke tarafından imzalanan ve kıs ca UPOV olarak bilinen uluslararası I konvansiyonla güvence altına alınmışi bu anlaşmaya göre, bitki yetiştiriciliğine \ ni bir yöntem uygulayan kişiye ürünü Ü 2 rinde bazı haklar tanınmış fakat aynı 2 manda herkesin bitkiden serbestçe yar; lanması saglanmıştır. Oysa patent yasc bu antlaşmayla çelişmektedır, çünkü k rallar uyarınca çittçiler ve tarım üreticilı "s, Buluş mu, bulgu mu? Harvard Ünivorsltesi, OncoMouse (kanser araştırmaları için özel olarak geliştirdiklgrl fare) üzerindekı tum hakların kendisine verilmesini Istiyor. Canlı organizmaların patentlenmemno narşı ^ınarıım, üu şokılde bırkaç üretıcinin sınırsız hakla elde edeceğini söylüyorlar. 2068