22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KISA K ISA ISAAC ASIMOV \ En yaşlı kayalar Kuzeybatı Kanada'da 3 milyar 960 milyon yaşında, dünyanın en yaşlı kayaları keşfedildi. Çeviri: Ali Kaleli 4 milyar yıl önce dünya oluşumundan itibaren ilginç değişimler geçirdi. Elbette ki bütün bu işler söylendiği kadar basit değil. Dakik ölçümler yapmak ve bunları doğru bir biçimde yorumlamak her zaman kolay olmaz. P olyon Şirketi, mahsülleri dondan koruyacak bir sistem geliştirdi. Çiftçilerin Tarım Bakanlığı'na anlattıklarınagöre 'koruyucu sistem' bitkinin çevresindeki sıcaklığı, dışardan altı derece daha sıcak tutuyor. Bitkinin çevresindeki ısıyı stabilize eden bu sistem plastikten yapılmış ve belli oranda su akımı ihtiva ediyor. Işlemin ücreti, aynı alana bir ısıtıcı yerleştirmek için gerekli olan 1.000 dolarla karşılaştırıldığında, sezonluk 300 dolar civarında olacak. Üstelik sistemi kullanan çiftçilermahsülün daha fazla olduğunu belirtiyorlar. ( ] ı, dona karşı koruyucu U zun yıllar boyunca jeologlar, yeryüzü yüzeyinde sahiden yaşlı kayalar bulmak için didinmişlerdir; bu yaşlı kayalardan Dünya'nın yaşını çıkarmayı umarlar. Yaşlı kaya bulması zordur, zira bundan milyarlarca yıl önoe katılaşmış ve o gün bu gündür de yerin altında ciddi bir sarsıntıya uğramaksızın kalmış kayalara her yerde rastlanmaz. Yapılması gereken Son zamanlara kadar bilinen en yaşlı kayalar Batı Grönland'da idi, fakat St.Louis VVashington Üniversitesi'nden Samuel A.Bovvrlng ve arkadaşları, kuzeybatı Kanada'da daha da yaşlı kayalar keşfetmiş, 1989 Kasımı'nda bu keşiflerini bildirmişlerdir. Kanada'da bulunan kayaların 3,96 milyar yaşında olduğu tahmin edilmekte. Anlaşılan bunlar, Dünya henüz 600 milyon yaşında iken ya da Dünya bugünkü yaşının sadece sekizde biri kadar yaşlı iken oluşmuşlardır. Kayaların bu yaşta olduğunu bilebilmek nasıl mümkün? Bu sorunun cevabı, kayaların içinde bulunan minik zircon kristallerinde yatıyora benziyor. Zircon, "zirconium silicate"tir; pek o kadar ender bulunur bir metal olmayan zirconium atomları ile silicon ve oksijen atomları içeren kayaç bir madde. Elbette çevrede başka metalik atom tipleri de vardır. Bu metalik atomların bazıları kafes örneğine uyar, ara sıra bir zirconium atomunun yerine geçebilirler. Başka metalik atomlar ise kafese uymaz, bu nedenle de minik kristalin dışında kalırlar. Zircon kristalinin iyi tarafı, uranyum atomlarını barındırabilmesine karşın, kurşun atomlarını barındırmamasıdır. Bunun sonucu olarak zircon kristalleri çok az mıktarda uranyum içerir, fakat kurşun içermez. En azından, başlangıçta içlerinde kurşun yoktur, ama sonra oluşur. Bildiğiniz gibi uranyum atomları radyoaktiftirler. içlerinden biri, bazen, bölünerek başka bir tipe dönüşür ve bu böyle sürer. Sonunda bütün bu bölünmelerden bir kurşun atomu oluşur. Kurşun atomu istikrarlıdır ve olduğu gibi kalır. Burada yapılması gereken en mantıklı iş, belki de tüm zircon kristalini almak ve tüm kristalin uranyum ve kurşun içeriğini tahlil etmektir. Ama ne yazık ki hiçbir şey mükemmel değıldır. Mesela zircon kristalinde minicik kıl incelığınde kırıklar bulunabilir ve kurşun bunlardan dışarı sızmış olabilir. Demek ki yapılması gereken, minik kristalin değişlk kısımlarını tahlil etmek ve kurşun içeriğinin en yüksek olduğu kısımları, kristalin en az kurşun kaybına uğradığı kısımları bulmak olmahdır. İşte bunu yapmak için Bovvrlng, kayalarını Avustralya'ya götürdü, çünkü Avustralya'da tam da bu tür bir ölçüm için uygun bir aygıt vardır. Bu aygıt, zircon kristaline yüklü partiküllerden oluşan bir ışın gönderdi ve ışının çarpma enerjisi ile maddenin bir gramının iki milyarda biri buharlaştı. Bu minik zircon buharı parçası, "kütle spektrometresl" adı verilen bir aygıt ile tahlil edildi, bu aygıt, kurşunu neredeyse atom atom sayabilir. Ve bunun sonucunda da kayaların 3.96 milyar yaşında olduğu bulundu. İşin tuhafı, bundan da daha eski zircon kristalleri bulunmuştur. Avustralya kayalarında bulunan minik zircon kristallerinin yaşı 4.3 milyar yıl olarak ölçüldü. Ne ki başka ölçümler, kayaların göreceli olarak genç olduğunu gösteriyor. Bunlar bir zamanlar, ultrayaşlı kayaların bir parçası olmuş olmalı, fakat zamanla erozyon bu kayaları parçalamış ve kristaller de. böylece daha genç kayaların içine girmiştir. Sadece ultrayaşlı zircon kristallerinin varlığı, bize dünyanın ilk zamanları hakkında bir şey söylemez. Bu tür ultrayaşlı zircon kristallerini kendi orijinal kayalarının içinde bulmak zorundayız. Jeologların gün gelip bunu başarabileceğine dair şimdiden bir şey söylemek mümkün değildir. Bu arada Kanada'nın kuzeybatısındaki kayalar ilginçtir. Doğaları itibarıyla granittirler... Yeryüzünün kıtalarını oluşturan kaya türü yani. Bu da aşağı yukarı 4 milyar yıl Önce dünyada kıtaların var olduğuna işaret eder. Dahası, bu granit kayalar, bizim ilk kayalardan beklediğimiz gibi şeyler değildir. Jeologların öğrenmiş olduğu her şey, bu tür granit kayaların daha basit öncülerden evrildiğini gösteriyor. Bunun anlamı ise 4 milyar yıl önce,'Dünya'nın, oluşumundan itibaren haylı karmaşık değişimler geçirmiş olduğudur.. Kimbilir, belki bir gün başka kayalar bize bu değişimlerın ayrıntıları hakkında daha fazla ipuçlan verecektir. G Yaşları nasıl biliniyor? F ıtık hastaları için önemli bir ameliyata gerek kalmadan "bot bağlama" yöntemi ile tedavi olma şansı doğdu. Söz konusu yöntem, Hayfa Karmel Hastanesi Cerrahi Bölümü Şefi Dr. Jack Abramson'un, İsrail askerlerinin botlarını bağlama yönteminden esinlenerek geliştirdiği bir yöntem. ABD'de yayımlanan uluslararası bir başvuru kitabı olan Current Surgical Therapy'nin son baskısında yöntemın genel cerrahıde kullanımı önerildi. Büyük fıtık çgğunlukla önemli mide ameliyatlarmdan sonra oluşur. Amelıyatın artık önerilmediği yaşlılık, kalp hastalığı ve diğer engellerın var olduğu durumlarda fıtıkla mücadele özellıkle güçtür. Abramson tekniğınde mide duvarı açılır ve kaslar İsrail askerlerinin botlarını bağladıkları şekilde bağları çapraz değil de bir ucunu ileri, geri geçirerek ibrişimle güçlendirilir. Bu göreceli olarak basit ameliyat çok kısa sürede gerçekleştiriliyor ve hasta açısından tehlikesı çok az. Dr. Abramson "bot bağı" yöntemi uygulanan 500 hastasının nekahatını izledikten sonra sonucun başartlı, nekahatın hızlı, tekerrürün vok az olduğunu açıkladı. D Fıtık hastalarına bot bağı ameliyatı Uranyum kursuna dönüşüyor Uranyumun bölünmesi çok hızlı olmaz. Aslında bu bölünme o kadar yavaştır ki bir zircon kristalindeki uranyumun yarısının kurşuna dönüşmesi için tam 4,5 milyar yıl geçmesi gerekir. öte yandan bölünme, son derece muntazamdır ve laboratuvarda belirlenebılen gayet basit kurallara uyar. Şayet bir zircon kristali tahlıl edilir ve içinde şu kadar uranyum, şu kadar da kurşun bulunursa, uranyumun o miktar kurşunu üretebılmek için ne kaojar zamandan beri bölündüğünü, dolayısıyla o kayanın yaşını hesaplamak mümkün olur. Kıtalar ne zamandır var?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle