Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B İ L İ M İ N ÖNCÜLERİ ARAŞTIRMA Zararlıların biyolojik denetimi: Aşırı çoğalan tür nasıl engellenir? Genellıkle belli bir yöredeki besın kaynakları, aşırı nüf"su beslemede yetersız kalır ya da doğal ouşmanlar, kendılerine düşeni yapar. Ne ki, insanoğlu, bu dengeyi kolaylıkla bozar ve zararlıların çoğalmasına kendi elleriyle zemln hazırlar. işte bu nokta bilim, doğanın kendi silahına başvurmak zorunZararlılarla bivolojlk mücadeleye... Altını artık mikroplar arıyor Bir mikrop türü, madenlerdeki altınların elde edilmesinde çalıştırılıyor. g ^Hlh'lobazlllus terrooxidans" mikrobunun bazı I özel tutkuları var: Demir ve kükürt ylyor. Bu I elemanları okside ediyor ve onlardan metabolizması için enerji sağlıyor. Altından ise, uzak durmayı yeğliyor. Çünkü reaksiyona yatkın olmayan altının "hazmedilmesi" de zor. Kanadalı "Giant Bay Recsources" firması şimdi sulfit maden filizlerinden altın elde edebilmek için söz konusu mikrobun bu özelliğinden yararlanma yoluna gitti. Altın çıkarmak giderek güçleşiyor. Yalnız serüvencilerin altın damarlarına rastladığı dönemler çoktan geride kaldı. Günümüzde artık modern kuruluşlar gittikçe daha rafine hale gelen yöntemlerle yer altındaki altın konsantrasyonlarını tespit edip, işletmeye çalışıyorlar. Pyriten diye adlandırılan ve içlerinde minicik altın parçacıklar barındıran metal sülfit filizlerinden altın elde etmek, özellikle sorun. Çünkü bu minicik parçacıkları çoğu durumda mikroskop altında bile tespit etmek bir hayli zor. Muhtemelen gezegenimizdeki altının yüzde 2530'una ulaşabilmek bu nedenle zor. Genelinde, demir ve kükürt, okside oluncaya kadar maden filizleri "kızartılıyor", sonra da küllü suda yıkanarak altına ulaşılabiliyordu. Ancak bu yöntemin bir dezavantajı var: Uygulama sırasında zehirli kükürtdioksit, cıva ve arsenik atmosfere sızıyor. Bu konuda uygulanan bir başka yöntem de, yüksek basınç altında oksidasyon. Bunların alternatifinin adı "bioleaching", yani saf metal Içeren maden flllzlerinln mikroplar tarafından Işlenmesl. Öğütülmüş Pyritmaden filizleri asitli solüsyondolu büyük tanklara dökülüyor ve bunlara "Thiobazillus ferrooxidans" şırınga ediliyor. Yaklaşık 60 saat ıçinde bu minicik yaratıklar demir ve kükürtü okside etmiş oluyorlar. Artık iş, altını ayrıştırmaya kalıyor. Bu yolla altının yüzde 95'ini elde etmek mümkün oluyor. Klasik yöntemlerden çok daha yüksek bir oran bu. Ve bir "bioleaching" tesisi nedenli uzun işletilirse, o kadar ekonomik olarak çalışıyor: Mikrop nüfusu içindeki doğal mutasyon ve seleksiyon sonucu bu minik metal yiyiciler zamanla giderek daha effektif bir hale geliyor. (s.n) aşamın en hayranlık uyandırıcı yanların doğanın türler arasındaki dengeyi koruma mekaniz masıdır. Insan, doğadaki dengeyi ki, zararlıların aşırı çoğalmasını önleyen bu dengedir çeşitli biçimlerde bozar. Türlerden birı, aniden aşırı çoğalacak olursa, doğal etmenler onu yeniden hizaya sokar. Kıtalararası ulaşım da, bazen kimi ülkeye yeni yeni zararlı taşır... Ve bu ülkelerde o zararlının doğal düşmanı yokturl rneğln doğal karışık bitki örtüsünü yok ederek tarım alanına dönüş türür Buralarda artık tek blr tür bitki üretilir Nitekim en ciddi sorun, yeni bir uF keye bu yolla yeni bir türün girmesi ve orada doğal düşmanı bulunma dığı Için de alablldiğlne üremesi h, linde ortaya çıkar. Aynı şekilde kimyasal zarar cüler de, zamanla "dayanıklı" zararlıların üremesine yol açar ya da doğal parazitlerle yırtıcı hayvanları da olumsuz etkileyerek doğal denetimi yok ederler Bir ara bütün kıtayı silip süpürme tehdidi oluşturan tavşan örneğinden çıkarılan ders, sürekli bir uyarıdır... 5, ^ ^ f>m • ı m ^ ı ı r ~ T I I Sonradan gelen zararlılara karşı Günümüzde bilim, bu problemı ç6z| çok dikkatli olması gereken bir ülmek için o zararlının kendi doğal düş ke de Avustralya'dır. manlarını da bir araya toplamayı öğ burada dünyanın en büyük entorendi... işte zararlıların biyolojik dene moloji araştırma örgütlerinden biri «f timinin temel ilkesi budur. Avustralya'da 1920'lerde hintincirine karşı yürütülen kampanya, zararlıların biyolojik denetimi konusundaki en dramatik örneklerden biridir. Amerika'lardan kıtaya getirilen bu bitki, başıboş bir şekilde üremış, yayılmış ve 1925 yılında atmış milyon ark'lık ekili alanı kaplayarak ülkeyi bir ekonomlk felaketin eşlğine getirmiştirl O böceğın anavatanı olan Avustralya'da yapılan araştırmalar, doğal düşmanın o bocekle beslenen bir tür kırmızı kınkanatlı olduğunu göstermiş Avustralyalı bilim adamları bunun üzerine Kuzey ve Güneyı Bunlardan bir türün (uacAmerika'yı tarayarak hintinciri toblastis Cactorum) tırtılı, bitkisinın doğal düşmanlarını| hintinciri için okadar zararlı araştırdılar ve kaktüsler üzerin idi ki, neredeyse bırkaç yıl de yaşayan pek çok böcek sap içinde bütün kıtadaki hintincirlerinin kökünü kuruttu Bugün bilim, kimyasal ılaçların yetersız kaldığı pek çok durumda zararlılarla mücadele için doğal düşmanlarmdan yararlanıyor. Kıtalararası uçuştan sonra güneş banyosu ıtalararası uçuşlardan sonra ortaya "biyolojik K saat" bozukluğunu aşabilmenin en iyiçıkangüneş. Ayyolu dınlık ışık, iç saatin, saat farkına uyum göstermesini lyofojık zararlı mucadefesinin ili ömeğine geçen yüzyılın sonlarında rastlıyoruz.. Kalilorniya'nın mon bahçelerını tehdıt eden bir böcek biyolojik yoldan yok edildi... 14 I konusu kırmızı kınkanatlı ÂBD'ye I getirildi ve iki yıl ıçinde zararlı boceği de1 netim altına aldı... O gün bu gündür kır1 mızı kınkanatlı, tam elli ayrı ülkede limon plantasyonlarının bakımında kullanılmıştır... önemli ölçüde hızlandırıyor. Harvard Medical School'dan Charles Czeisler ile Massachussets/Cambridge'teki Harvard Üniversitesi'nden Richard Kronauer 14 genç erkek üzerinde yaptıklan araştırmadan bu sonuca vardılar.. Buna göre, iç saati ikiüç gün içınde ıstenıldiği şekilde değiştirebilme imkânı var. Bunun için her gün yalnızca birkaç saat güneş banyosu yapmak gerek. önemli olan ışık terapisinin, organizmanın uyku pozisyonunda oiduğu sübjektif gece saatlerinde gerçekleştirilmesi. Uzun bir uçuştan sonraki ilk günlerde bol bol açık havada gezinildiğinde, iç saatin erken ritmi güneş ışığı tarafından nispeten hızlı bir şekilde ortadan kaldırılabilinir. Aydınlık ışığın böylesine güçlü bir etkiye sahip oiduğu, Amerikalı araştırmacıların görüşüne.göre şimdi ilk kez kanıtlandı. Henüz yayımlanan neticeler, örneğin vardiya çalışması sonucu ortaya çıkan çeşitli uyku bozukluklarının tedavisi için de yeni bir zemin hazırhyor. (sn.)