Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PSİ KlYATRİ Beyin araştırmalarında Nazilerin gölgesi Bilim çevrelerinde, araştırma ahlakı ve hasta haklarında duyarlılık ön planda geliyor Yankı Yazgan vrupa ve Kuzey Amerıka'dakı tıbbı araştırmalar, bu alanda tum d.unyada yapılan dışe dokunur ve ses getıren araştırmaların, neredeyse hepsını oluşturuyor Bu araştırmaların ustun sayılmalarında, tıbbı kamuoyunu belırleyebılırlıklerınde pek çok etken rol oynar ilk akla gelen, her zaman çok dahıyane olmayan hıpotezlerın bıle, mukemmellyetçl yöntemlerle sınanması. Avrupalı ve Kuzey Amerıkalı araştırmacıların yöntem konusundakı bu kusursuzluk arayışlan onları on sıralara yukseltıyor, ancak aynı ulkelerde, araştırmacıların çok şlkayetçl oldukları, bazı araştırmaları neredeyse ımkânsızlaştıran, yıne yönteme ılışkın kurallar var Örneğın, araştırmalarda yer alan ınsanların yazılı rızalarının alınmadığı, bır araştırmaya konu olduklarını bılmedıklerı bır durum (en azından teorık olarak) soz konusu olmuyor Hastaların tedavı ve bakımlarının ıhmalı sonucunu doğurabılecek araştırma dızaynları pek uygulama şansı bulmuyor Dergı edıtorlerı, her araştırmacıdan verılerı nasıl toparladığını, hasta haklarını korumak ıçın ne tur ünlemler atdığını ıspatlamasını ısteyebılıyor A sı yeterınce mıde buiandırıcı gözüktü Bu kuşku açığa vurulduğunda, araştırmayı yayımlayan Alman ekıbı, hastaların ölum nedenlerını ınceledı Tıbbı dosyalarına bakıldığında, hemen hepsı normal kabul edılebılecek nedenlerle ölmuştu Yalnızca, 1942'de ölen hastanın dosyası ortada yoktu Nazı rejımı dönemınde ölmuş olan dığer hastanın dosyası ıse ılgınçtı Araştırma hastası olduğunu belırten çeşıtlı ıbareler yanı sıra, anlaşılamayan hastane değışıklıklerı dıkkat çektı Hastanın dosyasında bır hastalık kaydı yoktu, ancak bırkaç ay ıçınde kılo kaybettığı ve ölum nedenının otopsıde bronkopnomonl olarak bulunduğu anlaşıldı Işın ılgıncı, hastaya herhangı bır tedavı de uygulanmamıştı Daha pek çok ayrıntı, ABD'de soz konusu yayımı ızleyen, Nazı suçlarına duyarlı Yahudı psıkıyatrıstlerın araştırma ıle ılgılı kuşkularını doğruladı Ölüm nedenleri inceleniyor kanıtlar vardı. Bu kuşku dahı, yapılan araştırmaya yaklaşımı değıştırmeye yetertı oldu Her araştırmada hastaların rızası gereklı koşulken, burada bu kışılere boyle bır hak tanınmadığı gıbı, araştırmaya katkılarını "hızlandırmak" ıçın bır tur cınayete kurban gıtmışlerdı Araştırmayı yaklaşık 40 yıl sonra tekrarlayan (daha doğrusu, o donemde etde edılmış materyalı tekrar değerlendıren) ekıp, bu ıkı hastanın malzemesını 'geçersız' saydı ve araştırma dışına çıkardı Ancak eleştırılere her zaman bu tur bır cevap alınmıyor Kımılerı, sonuçta ortaya çıkan materyallerı ahlakı nedenlerle geçersız saymanın pek akılcı olmadığını öne suruyorlar, "Nasıl elde edılmış olursa ol Mikro düzeyde demokrasi sun, materyalı bılimsel değerlendırmeye tabı tutmak hem öluler hem bılım açısından en uygunudur" dıyorlar Fakat ahlakı gerekçe dışında bır nedenle daha bu yaklaşıma karşı çıkabılır Doğal seyrı bozan, yapay koşullar yaratan bu tür "dıştan" mudahaleler, araştırmanın nesnellığını ve elde edılen verılerın genellenebılırlığını de bozuyorlar Bılım çevrelerının esas olarak duyarlılık taşıdıkları nokta, araştırma ahlakı ve bu çerçevede insan (hasta) haklarının her zaman en ön sırada gelmesı İnsan haklarının kolayca çığnenebıldığı, bıreyın yok edılmeye çalışıldığı rejımlerde, bu tur duyarlılıklara pek mustehzı bakılabılır. Araştırmalar sırasındakı hasta hakları, butun bu tablonun kuçuk bır parçası dıye duşunulebılır Bu doğru Ama geneldekı bır demokratıkleşmenın, ancak hayatın her alanında tek tek olacak demokratıkleşmelere bağlı olduğunu duşunuyorsanız, bu kuçuk parçaya da tıtızlık göstermek gerekecektır Tedavı ve araştırma sureçlerı ıçersınde yer alan hastaların haklarının korunmasını temel alan bır araştırma zıhnıyetı, kendı alanında ve toplum duzeyınde bır demokratlığın en âlâ örneğı olur Yahudı psıkıyatrıstlerın (ve toplumunun) "aşırı" duyarlılığını garıpseyenler ya da çeşıtlı anlamlara çekenler bulunabtlır, ancak hakların her ulkede, her dönemde çığnenemez hale gelmesı ıçın başka bır yol yok Hem bız nıye "aşırı" duyarlı olmayalım kı? D Holocaust'un sağladığı Materyal 12 Bu konuda ılgı çekıcı bır lartışma, Archives of General Psychiatry dergısının Ağustos '88 sayısında patlak vermıştı Tartışmaya konu olan araştırma şizofrenlsl olan 13 kışının beyınlerındekı yapısal değışıklıkler ıncelenerek, şızofrenı ve beyın yapısı arasındakı ılışkı ustunde duruluyordu Araştırmanın özgun yanı, beyınlerın antıpsıkotık ılaçların keşfınden öncekı döneme aıt olmasıydı 1928 ıle 1953 arasında ölmuş olan bu kışılerın beyinlerınde ortaya çıkan değışıklıklerın ılaca bağlanma olasılığı yoktu, dolayısıyla şuofrenı ve beyın yapısı arasında doğrudan bır ılışkı kurmak mumkun oluyordu Ancak araştırmayla ılgıyı esas problem de, butun hastaların 1928 ıle 1953 arasında ölmesıydi Özellıkle iki hastanın, Berlln'dekı VVıttenauer Heılstâtten psıkıyatrı hastanesınde 1941 ve 1942'de ölmelerı, bazılarının dıkkatını çektı Araştırmaya konu olan beyinlerin, özellıkle ıkısının, Nazl Iktldarı dönemlne aıt olması ve Almanya tarlhlnln bu karanlık dönemınde, Holocaust kurbanlarının tıbbı araştırrralar ıçın bol mıktarda kullanılma Almanya'dakı Nazı dıktatörluğu dönemınde, psıkıyatrık hastaların toplumdan "arındırılması" amaçlı temızlık hareketlerı bırkaç kanaldan yuruyordu Yahudl hastalar, krematoryum ve gaz odalarını hemen boylarken, Yahudı olmayan ruh hastaları ışe yararlık ölçutune göre bır muamele göruyorlardı Işe yaramaz ya da ırkın saflığını bozacak nıtelıkte olan hastalar, bakımsız bırakılarak ve tedavı edılmeyerek ortadan kaldırılıyorlardı "Paslf ötanazl" olarak adlandırılan bu yöntemın Nazı dönemınde yaygın kullanıldığı kabul edılıyor Tabıı butun bu hastaların o dönemdekı ortak akıbetı, bırer araştırma nesnesı olmalarıydı Isteklerı dışında ve araştırma amaçları hızmetınde geçırdıklerı yaşantıların pek hoşlarına gıttığı söylenemez Pek çoğu uzerınde uygulanan deneyler sonucunda ya da oldukten sonra yapılacak tetkıkler uğruna kaçınılmaz olarak hayatlarını kaybettıler Yahudı olanların Holocaust suresınce çeşıtlı araştırma merkezlerıne materyal oldukları da bılınen bır durum Yahudi olsun olmasın pek çok psıkıyatrık hasta da aynı kaderi paylaştı ABD'dekı Yahudı psıkıyatrıstlerın tepkısi, tam bu noktayı vuruyordu Araştırmada, beyınlerı ıncelenen hastalardan ıkısının Nazı dönemın sırasında, ölüme terk edllerek öldürüldüklerine ılışkın kuvvetli "Saf ırkta psikiyatrlk hasta olamaz" "Eğer yaşarsa Homo Sapiens'ten daha farklı olmayacak"