18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

D A V R A N I Ş B İ L İ M Görmeyi öğrenmek!. Gençler, görmeyi öğrenmeli. Canlı çevre ile haşır neşir olmalı, doğal uyumlu dengeleri görmelidir. İnsanoğlunun öğrenmesinde eksik kalan budur. elki de Konrad Lorenz, yeryüzündeki, sudaki ve havadaki yaşamın gelmiş geçmiş en ınce duygulu, sabırlı ve en geniş düşgücüne sahip gözlemcisiydi. Bu özelliği, onun bilime hizmetinin ön şartı olmuştur. "Kalıtsal" olan ile "çevresel" olan, yani sonradan öğrenilen arasında aslında sanıldığı gibi bir zıtlık olmadığını anlatmaya çalışmıştır Lorenz. Lorenz'in vardığı basit sonuç, pratikte yaşamı oluşturan her şeyin kalıtsal olduğudur. Sonradan öğrenilenlerin muazzam katkısı, bu temel gerçeklikle çelişmez; çünkü kalıtımla geçen en önemli özellik ki canlılar o özellik sayesinde deneyim kazanırlar "ögrenmek"tir. Lorenz'in bu yaklaşımla geliştirdiği "Evırimsel Bllgi Kuramı"nın özü, oluşumu ve oluşmuşluğu bilgıye dönüştüren beynin, bu oluşumun şimdilik en yüksek ürünü olduğudur. Konrad Lorenz, bir rastlantı sonucu Kant'ın Königsberg'teki kürsüsünde ders verirken Kant'ın büyük "a prlorl" ile "a posteriori" çelişmesini de böylece çözmüş oluyordu: "a posteriori" olan her şey aslında "a priori1'dir. Çünkü biz bireyler, ancak evrimin bize ders olarak verdiği şeylerı öğrenebiliriz, ama bu a posteriori bilgi edinmenin a prlori ön Konrad Lorenz'in ardından Fatma Bursalı B şartı, yaşamın evrim boyunca öğrenmiş olduklarıdır. Sözün kısası Lorenz, "yaşam öğrenmektir" diyor. lyi güzel de homo sapiens sapiens'in evrim içinde gösterdiği olağanüstü başarı, onu dünyanın efendisi yaptığı halde insanoğlunun öğrenmesinde eksik kalan ne olmuştur ki insan yozlaşarak Lorenz'in deyişi ile "ehlileşmiş domuz"a dönüşmeye başlamıştır? "Bu aptal hayvan, sahip olduğu beyni sayesinde, kendini ve bütün diğer canlılan yok edebilecek durumdadır. Bu kolay inanılacak bir olgu değildir. Bu gerçeğin kabul edilmezliği, insanın bu durumu ciddiye almasını engellemektedır. inanılacak gibi değil! Güvenilecek biricik şey, insana asla güvenmemektir!" Aynı konuda ölümünden az önce yaptığı bir söyleşide ise şunları söylüyor Lorenz: "insanlığın karsı karsıya olduğu sorunlar, •ninde sonunda ahlak sonınlarıdır... Hep ahlaksızlar haklı sayılıyor nedense. Bir kekümet tarzının Insanların sorunlarının üstesinden en lyi geleblleceğlni konuşuyorduk aramızda, sonunda şunu dedlk: iş« yarar tek hükümet tarzı, lyllerln terör yönetlmidlr. Eh Iste, bu paradoks da zaten resinde saka olsun diye ne çeşlt bir hü her şeyl söylüyor." Lorenz, tek tek insanların belki ahlaklı davranabildikleri halde, toplu halde ahlak dışı davrandıklarını tespıt edivor... "Divelim ki, son derece saygıdeğer kırk Isviçreli beyefen | dıden oluşan bir kimya tröstü var. Bu beyefendılerin her bırıne, ben öldüğüm zaman çocuklarıma bakmast için çocuklarımın vesayetini hiç tereddütsüz teslım ederdım. Gelgelelım bu söz konusu beyefendilerin bir araya geldıklerinde tıpkı bir gangster çetesi gibi davranmalarını, yani tepeden tırnağa ahlaksızca ve namussuzca hareket etmelerini engellemez." Lorenz, insanlığın silahlanma yarışı ya da nükleer patlamalar sonucu dramatık bir şekilde yok olmasından çok, yavaş yavaş ve ıstıraplı bir şekilde son bulmasından korktuğunu söylüyor. Bugün için en büyük tehlike "zehirlenme ve moral bozukluğu"dur. "Ama" diyor, Konrad Lorenz, "şayet bütün bu olumsuz olgulara rağmen hâlâ yüreğimde bir tutamcık umut olmasaydı, oturup bunları söylemezdim. En gerekli, en zorunlu şey, bütün değerlerin yeniden değerlendirilmesidir. Paraya verllon değer alaşağı edilmek zorunda. Zaten bana azıcık lyımser baktıran da bu. Genç ınsanların arasında paraya tapan pek fazla kimse bulamazsınız, kırk yaşın üzerindekiler arasında bunların sayısı epeyce artar, altmış yaş üzerindekilerde ise paraya tapanlar doludur. İşte bu nedenle diyor um ki eğer insanlığın bir kurtuluş ümidi varsa, o da gençliktir. Aslında bunu başkaları da biliyor ve söylüyor. Ama maalesef genç insanlara sunulan eğitim, müfredat programları, 'finans' tarafından dikte edilmektedir, hemen hemen her yerde böyledir bu. Konrad Lorenz son yıllarda Yeştllerin mücadelesine destek vermişti. Lorenz, atom santrallarına karsı bir toplantıda konuşurken. ter istemez, bir Cadillac arabayı güzel bulacak, bir ağacı ise yabancı, garip bir şey olarak görecektir. Ruhsal ve fizik çöküntü, büyük ölçüde el ele gider. Aynı şekilde ruhsal çöküntü ve kültür çöküntüsü de el ele gider. "Uyumu görmek, genç bir insanın sağlıklı gelişmesi için canlı çevreyle haşır neşir olması kadar önemlidir. Ama işte insanların ikna edilebilmesi ve eğitılebilmesi için belli bir güvene ve beslenme temeline ihtiyaçları vardır. Siz ... bir deri bir kemik kalmış ve eğer bu hasat da kötü olursa çocuklarının açlıktan öleceğinden korkan bir insana DDT'nin insanlara zararlı bir zehir olduğunu anlatamazsınız. Ama bugünkü Avrupa ve Amerikan refah toplumlarında küçük çocuklara 'doğal, uyumlu dengeler'i öğretmenin mümkün olacağını düşünüyorum Bu doğal, uyumlu dengeler, karşılıklı optimal etkıleşimleri ile bugüne kadar biyolojik dünyamızı ayakta tutmuştur." Konrad Lorenz, Gestalt algılamamızın bir edimi olan uyumu görmenin de pek çok başka şey gibi bir öğrenme ve alıştırma meselesi olduğu görüşünde. Aynı şeyin, optik olarak algılanabilen uyumlar mesela doğanın güzelliği, bir ormanın güzelliği için de geçerli olduğunu söylüyor. "Ancak her kim her türden değişik serbest mekânlar yani hem tabii ve dengeli mekânlar hem de insan eliyle zedelenmış mekânlar tanımışsa, Gestalt algılaması yoluyla, uyumu uyumsuzluktan ayırdetmeyl ögrenebilir. Bakımsız ve yer yer kelleşmiş bir tarla, göze çirkin gelir, oysa göz alabildığıne ufukta uzanan sağlıklı başaklarla dolu bir tarla güzeldır. Çünkü bu da ınsan elinden çıktığı halde, biz bakımlı tarlada insan ile doğanın dengesinı görürüz... İnsan ile çevresi arasında ideal bir dengeyi yansıtan tarım alanları, duygusal olarak hoşumuza gider, çünkü uyum ve denge içimizi rahatlatır... Ve aklımız da bu duyguyu onaylar!" işte diyor Lorenz, "bu dengeleri görme eğitimi, uyumu duygusal olarak içinde duyma eğitimi... bence... bütün dünyada demokratık bir biçimde uygulanacak doğa korumasının tek etkili ön şartıdır... şiddetle bir yere varılmaz... hele benim ümıdimi bağladığım gençler için, duygusal deneyımle eğitme yolu, en bilimsel, ussal biyoloji eğitim programından bin kere iyidir." Pratik önerileri de var Lorenz'in gençlere... "güzel bir kızı kolunuza takıp kırlara gidin..." ...eh, bahar da geldiğine görel Kaynaktar: Chanchen 9/1988, Natur 11/1988, Blld der Wlssenschaft 4/1989 Gençler neyi öğrenmeli? 1903'te Viyana'da doğan Konrad Lorenz tıp ve zooloji okudu, 1940'ta königsberg'te kıyaslamalı psikoioji profesörlüğü yaptı. Hltler'ln ordusunda doktor olarak savaşa katıldı. Sovyetler'de tutuklu kaldı. Münlh Ünlversitesi'nde ders verdi. 196173 arası MaxPlanck Enstitüsü Deniz Canlılan Davranış Flzyolojls! dlrektörlüğünü yaptı. Sonra Avusturya Bilimler Akademlsi Karşılaştırmalı Davranış Araştırmalan Enstitüsü Hayvan Sosyolojisi Bölümünü yönetti. 1973'te Nobel kazandı. Fotoğrafta Lorenz, bir kaz maketlyle diğer kazların davranışlannı öğrenmeye çalışıyor. Gençler neyi öğrenmeli? "Görmeyi" diyor Lorenz. insanlar, doğaya ya da birbirlerinebaktıklarında, paylaştıkları geçmışleri olan o milyonlarca yılı görebilmelıdırler. Evrendeki uyumu görebilen insanların mesela ekvator ormanlarını, mesela soluduğumuz oksijene kaynaklık eden yosunların yurdu okyanusları tahribe elinin varmayacağını düşünüyor Lorenz. "Hiç kimsenin içi, harikulade güzel, uyumlu bir sistemin tahribi karşısında acımıyor" diyor, oysa uyumu gören göz, "bir hayvan türünün soyunu tüketmenin ya da bütün bir ekosıstemi yok etmenın ınsan elınden çıkma bir katedralı yıkmaktan en azındarv belkı de daha taziakötü olduğunu" anlardı. Lorenz, kendinden örnek vererek doğayla iç içe geçirdiği çocukluğu boyunca "öğrendiklerinin", daha sonra okullarda, üniversitelerde "öğrendiklerinden" daha etkili olduğunu söylüyor: "Çocuklara canlı doğayı anlamayı ve ona saygı göstermeyi öğretmek çok kolaydır. Yaşlılar, maddiyatçı düşünmeyi bellemiş olduklarından, bu iş için fazla bozuimuşlardır. Ne yazık ki bugün koskoca kuşaklar boyunca insanlar şehirlerde yetişiyor ve şehirlerde doğa güzelliği yok denecek kadar azdır; kendim kırlarda büyümek şansına sahip olduğum için onlara karşı vicdanım rahatsız. Bir Amerikan büyük şehrinde büyüyen ve sadece beton binalar, otoyollar ve otomobiller tanıyan genç bir insan, is
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle