Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ELEKTRON İK H A F T A N I N G Ü N D E M İ Radyo vericileri ve uçak kazaları ilim adamları, radyo vericilerinin antenlerinin çevreye yaydıkları elektromanyetik dalgaların uçak kazalarına neden olabileceğini belirtiyor. Radyonun doğuşundan bu yana gezegenimizin elektromanyetik bir "zarla" kaplanıyor olmasının, ilerde daha büyük tehlikelere neden olabileceğine işaret ediliyor. Münih'te bir radyo televizyon istasyon kulesinin üzerinden geçmekte olan bir uçak (askeri tornado) düşerek yere çakılmıştı. Kazaya mekanik bir arızanın neden olduğu açıklanmasına rağmen, uzmanlar bir pilotaj veya mekanik hatayı kabul etmemekte ve uçağın düşmesine, kule üzerindeki elektromanyetik dalgaların neden olduğunu öne sürmektedir. Ayrıca bu dalgaların yarattığı tehlikeleri küçümsemek de, konunun ciddiyetine yeteri kadar inanılmadığını gösteriyor. Günümüz teknolojisinin elektronik aletleriyle donatılmış uçaklar, pilot hatasından doğacak kazaların oranını önemli ölçülerde düşürüyor. Münih üzerinde düşen askeri uçağın pilotunun normal koşullarda bir hata yapmadığı, ancak elektromanyetik alanı fark etmemiş veya bu alan üzerinde uçmakta bir sakınca görmemiş olabileceği belirtiliyor. Suudi Arabistan'da Kral Fahd Stadyumu'nun yapımında da ilginç bir olay yaşandı. Stadyumun üzeri kapatılırken, metal direkler ve kirişler kullanılmıştı. Stadın üç km yakınında da çok güçlü bir radyo vericisi bulunuyordu. (1 megavattan daha fazla). Bu ayrıntı başlangıçta göz önüne alınmamıştı. Stat dev bir anten işlevi görmeye başladı. Böylece stadyumda elektrik arkları oluştu ve şantiyede çalışan Radyo vericilerinin antenlerinin, çevreye yaydıkları elektromanyetik dalgaların uçak kazalarına neden olabileceği belirtiliyor. B işçiler tehlikeler yaşadılar. Olayın nedeni sonradan anlaşıldı ve sorun stadyumun yakınına, elektrik akımını toplayan bir faraday kafesi yerleştirilerek çözüldü. Radyo sinyali ne kadar güçlü olursa yayıldığı alan da o kadar geniş olur. Sinyaller yüksek frekanslı amplifikatörlere verilırler. Buradan da madenden bir plaka veya antene geçerler. Antenden çıkan elektromanyetik dalgalar çevreye bütün doğrultularda yayılmaya başlar. Vericilerin gücünü arttırmak tehlike doğurmaktadır; çünkü bütün ileticiler birer antene dönüşüp kazalara neden olma riskini taşıyorlar. Bilgisayarlarda bilgiler de 5 volt akımı geçmeyen zayıf elektrik sinyalleri tarafından taşınır. Bunun sonucunda, başlangıçta nedeni zor anlaşılan arızalar meydana gelmiştir. Bu arızaların nedeninin bilgisayar ekranları olduğu anlaşıldı. Aslında bu tur aygıtlarda bilgiler TV ekranına benzer bir katot tüpünde gösterilırler. Bununla birlikte böyle bir tüpün doğru çalışması için yüksek gerilime bağlanması gerekir. Bu renksiz monitörde 12 bin volt, renkli monitörde ise 26 bin volttur. Böylece her terminal bilgisayardaki bilgi alışverişini bozan parazitler yaratacak bir elektromanyetik ortam oluşturur. Bu sorun, ekranlann bilgisayara göre pozisyonunun değiştirilmesiyle çözümlenmiştir. Yine de bazen bu tip arızalarla karşılaşılmaktadır. Bilim adamları, elektromanyetik izolasyon tekniklerinin geliştirilmesinin şart olduğunu, aksi takdirde kaza ve arızaların beklendiğinden daha büyük hasarlar ortaya çıkartacağını belirtiyorlar. (b. a.) nsan, bilimin, tekriolojinin büyük atılımına ayak uydurabiliyor mu? Gündemden eksik olmayan, tartışılan sorulardan biridir bu. Tabii, buraâa söz konusu olan, insanın, tekriolojinin ve bilimin ürünlerine uyum sağ/ayıp sağlayamadığı, onları kullanıp kullanamadığı değildir; sorunun bu yönü sadece bilgi ve ahşkanlık edinmeyle, öğrenmeyle ilgilidir. Sorunun özü ise, insanoğlunun, siyasi yönetimlerin, düşünce ve davranışlanyla bilim ve teknolojideki atılıma ayak uydurup uyduramadığıdır. Sorunun yanıtı, kolayca ve bir çırpıda kocaman bir "hayır"dır. Bilim adamları, kendi alanlannda kaydedilen gelişmeleri anımsatarak, bu sayımızda okuyacağınız Prof. Jean Bernard gibi, insan düşünce ve davranışlarının çok çok geride kaldığını vurgulamakta ve haklı olarak "sağduyu eksikliğinden" yakınmaktadır: Baksamza, yerel savaşlar yeryüzünden eksik değil, üstelik topyekun savaş tehlikesi var. Yeryüzünün ekolojik düzeni altüst olmakta; uygarlaşma, bir yandan doğal uyumu bozmakta vs. vs... Konrad Lorenz gibi bazı bilim adamlarının tutumları ise çok daha karamsardır. Fransız bilim adamı Bernard ile yapılan söyleşiyi ve geçen şubat ayında ölen etolog Konrad Lorenz üzerine yeni bir değerlendirmeyi ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz. • •• Bu sayımız. güncel yaşamdan bir dizi yazıyla dolu: Kapak konumuz "öfke ve şiddet", hemen herkesi ilgilendiriyor. Yazı, öfke ve şiddetin beyin içindeki serüvenini inceliyor. Çağın hastalığı kanserin kökenini insanın sosyal yaşamdaki kimliğinde arayan yazımız, aslında tıp dünyasında da tartışma konusudur... Ortak Pazar ülkeleri üniversiteleri arasında başlayan "öğrenci transferi" haberimiz de bilimin, öğrenimin Avrupalılaştınlması, yeni bir öğrenci kimliği yaratması açısından bizim için de önemli bir gelişmedir... • • • Haftaya buluşmak umuduyla, hoşçakalın. İ O K U R D A N Beyaz kaplanların soyu tükenmedi Bilim ve Teknik Dergisi'nin 11 Şubat 1989 tarihli sayısında beyaz kaplanın soyunun tükendığini, 195 7 'den beri görülmediğini yazmıştınız.flenhayvanları çok sevdiöim için her gihiğim şehirde mutlaKa bayvanat bahçesini gezerim. Böylece Avrupa'da 10, Amerika'da 1 nayvanat bahçesini gezmiş bulunuyorum. 1982 sonbahannda San Fransisko'da iken gitiiğim hayvanat bahçesinde seyirci önüne ancak birkaç gün önce çıkarılmış olan bir beyaz kaplan yavrusu gördüm. Adı da Prince Charles idi. Seyircilerden büyük sevgi ve hayranlık topluyordu. Ben de birkaç slaydını çektim (Fotoğraf olsa size yollardım.) Hayvanseverler sevinsin diye bu mektuou yazıyorum. Demek ki beyaz kaplanların soyu henüz tükenmemiş! Müzehher ERİM AtaköyİSTANBUL BİZE Belli bir konu çevresinde dizi yazılar bekliyorum Tıp fakültesine yeni girmiş bir doktor adayı olarak aerginızi her yönden yeterli buluyor ve elimden geldiğince takibe çalışıyorum. Dileğim belli bir konu çevresinde odaklaşmış dizi yazılara yer verilmesi. Bir dizi yazıların öğretici ve bir konudaki temel bilgi eksikliğimizi giderecek yönde, en basitien zora doğru tamamlayıcı yönde olması, eminim benim gibi düşünenleri de çok mutlu edecek. örnek mi? Bilgisayar teknolojisi; basit bir programcı olabilmemiz için öğreneceğimız temel difler ve bunlann nasıl kullanılacağı immün sistem vb. gibi. Oya AYGÜN BakırköyliSTAN&UL Cumhurlyet Bilim Teknik • Sahibi Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilık Türk Anonim Şirketi adına Nadlr Nadi • Genel Yayın Müdürü: Hasan Cemal • Müessese Müdürü: Emlne Uşaklıgll • Yazı işlerı Müdürü: Okay Gönensin • Yayın Yönetmeni: Orhan Buraalı • Grafik Yönetmen: Tüles Hasdemlr •