02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PSİKOLOJİ ## H A F T A N I N G Ü N D E M İ Batılinançve saplantılara bilimsel köken arayışı Her durumda eldeki hazır bağıntılardan medet ummak insanı bir kıskaca sokuyor. N.Ekrem Düzen ODTÜ Psikoioji Böiümü iyelim ki sizi zorla tutup bir odaya kapattılar. Kapısı, penceresi ya da benzer herhangi bir girişçıkışrolmayan, sesten ve ışıktan yalıtılmış bir oda olsun bu. (içeri nasıl girdiğiniz sorununu bir yana bırakalım). Dışarı çıkmak için herhangi bir yol olmadığı gibi dışarıya haber iletmeniz de mümkün olmasın. Umutsuz çıkış arayışlarınızın sonuç vermemesi üzerine, oda içinde aşağı yukarı volta attığınızı varsayalım. Bu voltalarınız sırasında odanın herhangi bir köşesinde amaçsızca durduğunuzu ve örneğin sağ bacağınızı bilinçsizce ilerigeri salladığınızı da varsayalım. (Bir sıkıntı anında yapılabilecek türden bir hareket olabilir bu). Ansızın sağınızdaki (ya da solunuzdaki) duvarda doğrudan dışarı açılan bir kapı belirdiğini ve derhal dışarı çıkıp kurtulduğunuzu düşünelim. Kurtulma sevincinin sarhoşluğunu yaşarken sizi yakalayıp tekrar aynı odaya kapatsalar ne yapardınız? Ihtimal ki bir önceki kapatılışınızda yaptığınız hareketleri hatırlamaya çalışır ve aynı köşeye gidip aynı biçimde durup yine aynı biçimde sağ bacağınızı sallardınız. Ve hayret ve sevinçle görürdünüz ki duvardaki kapı yeniden ortaya çıkmaktadır. Peki gerçekte ne olmuştur? Şöyle olmuş olabilir: Önünde durduğunuz köşeyi oluşturan duvarlar arasında, duvarların birleşme yerlerine yakın bir noktada, bir manyetik alan vardır ve bu manyetik alan arasına bir cisim girdiğinde duvardaki gizli kapı açılmaktadır. Yani siz bacağınızı, kolunuzu ya da başka bir nesneyi de o köşeye uğratsanız, kapı açılacaktır. ille de bacağınızı köşeye doğru sallamanız şart değildir Ama siz ikinci kez odaya kapatıldığınızda yüzde yüze yakın bir ihtimalle kolunuzu değil, bacağınızı sall.ardınız. Bu davranışta bir tur şartlanma (işlemsel şartlanma) söz konusudur. Bir bağıntı keşfedilmiştir, ancak bu bir nedensonuç ilişkisi olmaktan uzaktır. Daha doğrusu nedensonuç ilişkisi olup olmadığı bilinmemektedir. Ne var ki belirli bir hareket dizisi, kapının açılmasına neden olmuştur. Ayrıca ikinci kez aynı hareketleri yinelediğinizde kapının açılması, davranışınızı pekiştiren bir ödül halini almıştır. Kuşkusuz gündelik yaşantıda keşfedilemeyen nedensonuç ilişkileri yerine, keşfedilmiş ve pekiştirilmiş bağıntıların kullanılması bu örnekte olduğu derecede yalıtılmış değildir. Ama bilinmeyen bir güçle uğraşmanın çaresizliği aynıdır. Batıl inanç denen şey de işte tam bu bilinmeyen güce karşı keşfedilmiş yegâne bağıntının, nedensonuç ilişkisini aramaya fırsat bulamadan (ya da izin verilmediğı için) sürekli yinelenmesidir. Doğal olarak bu bağıntı(lar) her durumda işe yaramaz. Örneğin ikinci kez odaya kapatıldığınızda, odanın tam ortasında bir kafes içinde olduğunuzu, dolayısıyla sihirli köşenize gidip ritüelinizi gerçekleştiremeyecek durumda olduğunuzu düşünelim. Ancak odada ulaşabileceğiniz bir çubuk bulunsun ve bu çubuk da o sihirli köşeye ulaşabilecek denli uzun olsun. Bu durumda çubuğu kullanma ihtimaliniz oldukça düşüktür. Çünkü artık kafanızda dışarı çıkabilmeye dair bir yolyordam bir şema oluşmuştur. Bu şemada da çubuğun ve ona bağlı eylemlerin yeri yoktur. Çubuğu kullanmayı ya hiç akıl edemeyecek ya da çok sonra ve belki de bir oyalanma sırasında sihirli değneği elinizde tuttuğunuzu fark edeceksiniz. Bu örnekler bize, batıl inançların neden bilimsel ve teknik açıdan az gelişmiş toplumlarda daha yaygın olduğunu açıklayabilmektedir. Öyle görünüyor ki eldeki hazır bağıntılan her durumda kullanmak ve onlardan medet ummak insanları kişi ve toplum olarak yalnızca batıl inançların büyülü egemenliğinde bırakmakla kalmıyor, düşüncelerini ve eylemlerini kısıtlayıp dar bir hareket alanının kıskacına alıveriyor. O halde darda kalmamak ve ufku genişletmek için sürekli şunu sormamız gerek:Bu, neden ve nasıl böyle? Kaynak: The Psychology Of Learning; D "iz hep böyle birbirimize konuşuruz. Asıl eylem yapacak kimseler burada yok. Değişim gerekir. Bu değişim ya alttan üste ya da üstten alta hareketle olur. Biz, alttan, hiçbir şeyi değiştirecek yetkiye sahip değiliz." Prof. Nejat tnce, TUBİTAK'ın panelinde, Türkiye'nin bilim gerçeğinin bir kısmını böyle dile getirdi. tktidarda kalacağı 45 yıllık bir görüş açmndan ülke kalkınmasma bakan ve "ikinci 45 yılı garantiye" almayı düşünen bir iktidardan, ürünleri uzun vadede görülecek ve ülkenin geleceğine yönelik yatırımlara girişmesini, hele Türkiye gibi bir ülke politikacısından beklemek, hem de kendiliğinden bunu yapmasını ummak, fazla hayalperestlik olurdu. Peki, bilimöğretim kurumlarımızın etkili ve yetki'i akademisyenleri, bilim adamları, araştırmacıları, yıllardır gördükleri, bildikleri bu durumu değiştirmek için neler yaptılar? Bu soruyu yöneltmek .gerekir. Hükümetlere "manifestolar" mı verdiler? tktidarlan eyleme, kararlar almaya zorlayacak sürekli toplantılar, haftalar mı düzenlediler? Hadi biraz daha ileri gidelim: Sokağa çıkıp yürüdüler mi? "Bilim, araştırma yapmak istiyoruz, hani para?" pankartlarım sokakta açmak ve bu pankartların arkasında yürümek, Türk bilim adamı için sadece onur olabilirdi, başka bir şey değil... Panelin kapanış konuşmaları sırasında Doğu Avrupa ülkelerinde halkın iktidarları alttan sarsması ve değişimleri başlatması olgusunun, toplantıda en azından hatırlanmasını bile sevindirici bulduğumuzu söyleyelim. Ama gene de "bilim bürokrasisi"nin, "bilim mızrağının ucunu" iktidarlara gösterebileceği konusunda çok derin şüphelerimiz var. Üstelik, iktidar ağızlara bir parmak bal Çalabileceğini söylemiştir: "Bakın, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu işlerlik kazandı, artık bilim politikalarını saptayacağız. Ayrıca bir de fon kurulacak. Üstelik kalkınma planında bilim ve araştırmaya aynlacak paranın binde 2'den yüzde Ve çıkartılacağı yazılı, daha ne isüyorsunuz?" Evet, bilim bizce gene uzun bir bekleyiş dönemine girmiştir... Bakalım nereye, ne zamana kadar... • • • Gelecek sayımızda da bilim ve teknoloji haftasında yapılan değerlendirme konuşmalarına yer vererek bu konuyu sürdüreceğiz.. Hoşçakalın... B OKURDAN Bilgisayar oyunlan yararlı mı? 4 Kasım 1989 tarihli çocuk bilgisayar ilişkisini inceleyen yazıyı ilgıyle okudum. Ancak Çompufer Age maaazin dergisinin bilgisayar şirketlerıni çok sevindiren bu yazısının tartışılması taıaftarıyım. Bilgisayarlar e/beffe ki çocuklara birtaktm yararlar sağlamaktadırlar, (aynı TV gibi). Ancak bilgisayarlar da maalesef TV'ler gibi insanları bireyselleştiren, onları uyuşturucu gibi kendine bağlayan bir niielik tasımakfadırlar. Sürekli bilgisayarla (yani tek başına) oynayan çocuk, toplumsallıktan soyutlanmak ve yalnızca kendi dünyasına kapanmak gibi bir iehlikeyle karşı karşıyadır. Şimdi geçtiğimız haftalarda TV1 'de yayınlanan bir'çocuk programından rastgele duyduğum (izlediğim) bir konuşmayı aktarmak istiyorum: BİZE Kapalı oda içerisindeki çaresiz durum göz önüne alındığında, farklı bir eylem so nucu doğabileek "hiç kurtulamama" ihtimalini ortadan kaldırmak için aynı hareketlerin tekrarlanması kaçınılmazdır. Köşede durup bacak sallama ile kapının açılması arasında bir bağıntı keşfedilmiştir ve bunun nedenininasılını araştırıp kurtuluşu riske atmanın âlemi yoktur. Üstelik başka bir hareketin, kapının açılmasıyla ilgili olduğuna dair bir ipucu bulunmadığından aynı hareket dizisi körü körüne tekrar edilecektir. İşlemsel şartlanma Sunucu, çocuğa soruyor, bilgisayarla mı yoksa arkadaşlannla mı oynamayı seviyorsun? Çocuk yanıt veriyor: "Arkadaşlanmla oynamayı daha çok seviyorum, çünkü onlarla bir arada olunca çok mutlu olv/orum." Lütfen çocuklarımızın elinden bu mutluluğu almayalım. Çünkü onlar henüz kendi kararlarının bilincinde değiller. Amacım bu yazının yayımlanmasından çok, konunun toriışılmasıdır. Bu kadar kısa bir yazı ile konu elbeffekı oydınlonomaz. Ali SAÜH I YALOVA Cumhurlyet Bilim Teknik • Sahibi Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Nadlr Nadi • Genel Yayın Müdürü: Hatan Otnal • Müessese Müdürü: Emlne Usaklıgll • Yazı Işleri Müdürü: Okay Oönansln • Yayın Yönetmeni: Orhan Bur•alı • Grafik Yönetmen: Tüles Haademir • Stevrart H. H U I M et al.)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle