Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ULAŞIM T E K N O L O J İ S İ H AFTAN I N G Ü N D E M İ Japon uçan treni ile yollar daha kısa Japon mühendisler trenleri "havalandıran" elektromanyetik etki için yeni ve daha etkili bir düzenleme geliştirdi. J apon Ulaştırma Bakanlığı'ndan bir görevli, projenin gelecek yıl 55 km'lik yeni bir yolda test edileceğini açıkladı. Şimdiki hızlı tren yolunda rayların iç tarafına konan siper demirlerinin U şeklindeki kenarları ile tek tek bobinler bulunmakta. Trende taşınan mıknatıslar, bobinlerin içinde manyetik alan yaratarak trenin havalanmasını sağlıyor. Projenin mühendislerinden Fuminao Okumura, yeni yolun ise zeminde değil, ama rayların iç tarafındaki siper demiri boyunca sekizli olarak yerleştirilmiş bobin sı1 ralarından oluşacağını söylüyor. Yeni yol biri treni kaldırmaya diğeri de, yanlamasına hareketini kontrol etmeye yarayan iki ayrı bobin takımının işlevlerini bir1 leştiriyor ve aynı zamanda üretim ve enerji harcamalarını da büyük ölçüde düşürüyor. Çok yüksek hıza erişebilmek için trendeki mıknatıslar, alt ve üst bobinlerden 8 şeklinde akımlar oluşturuyorlar. Alt bobin itici bir alan yaratırken, üst bobin mıknatıslardaki gibi çekici bir alan yaratıyor: Bu çekmeitme hareketi, trenin havalanmasını ve gitmesinı sağlıyor. Siper demirlerinin kenarlarına yerleştirilmiş uzunlamasına bir motor, yol boyunca saatte 500 km'ye varan bir hızla gitmesini sağlamakta, treni adeta uçurmakta. Eski ve yeni sistem: Yeni bobinler mıknatısları bir çekip bir ıVyorlar. Daha büyük manyetik güç Japon tasarımı 1984'ten beri Batı Almanya'da üzerinde çalışılan, yerden hafifçe havalanan manyetik tren Transrapid'den daha farklı. Okumuro'ya göre başlıca fark, Almanların normal mıknatısları kullanması. Oysa Japonlannki, biri niobium ve titanium, diğeri de niobium ve tin'den oluşan 2 güçlü taşıyıcı alaşımı. Bu da onların aynı ağırlıkta daha büyük manyetik güce sahip olmalarını sağlıyor. (Japon trenini yoldan 10 cm'ye kada/ kaldıran bu fazla güce ihtiyacı olmasının nedenlerinden bir», Japonya'daki küçük depremlerin sıklığıdır.) Alman ve Japon projeleri arasındaki diğer büyük bir fark, Transrapid'in üzerinde yol aldığı raylardaki mıknatısların elektrik akımları yaratan bobinlerden oluşması. Bununla birlikte prensipte iki projenin de aynı olduklarını söylemek mümkün.Okumuro 'ya göre Alman tasarımıyla ilgili başlıca sorun, yüksek hız sırasında trenin hava ile teması nedeniyle çıkan rahatsız edici gürültü. Bu sorun, trenle raylar arasındaki hava akımını arttırarak Maglev'de önlenebilmekte. Bu arada Alman sistemininbir avantajı var. Onlar mıknatısları yolculardan uzağa yerleştlrerek, vagonlar ıçındekı manyetik alanı kesmış oluyorlar. Oysa aşırı iletken mıknatıslar ıçındeki yolcu vagonlarında 200 gausluk manyetik akım yoğunluğu bulunan Maglev'de bu, hâlâ çözülememiş en büyük teknik sorun. Bu akımın dijital saat veya vvalkman türleri üzerinde yapacağı zararlı etkiyi bir kenara bırakın, ekspertler tarafından belirlenen 20 gausluk emniyetli sınırın oldukça ilerisinde. Okumuro, bu alanın sadece aşırı iletkenler kullanılarak azaltılacağına inanmakta. (*g) üneydoğu'da Devlet Üretme Çiftliği'nde görevli olduğum yıllarda bir gün ansızın parlak bir ışık belirdi karşımda. 150200 metre uzaklıkta yere kondu. Daire biçimindeki ışık saçan araçtan, yine ışıklı birileri indi. Bir süre sonra araçlanna bindiler ve gittiler..." 60 yaşlarında görünen kavruk yüzlü adam, Dergimiz bürosuna girdiğinde önce uzakta durmuş, neden sonra koltuğu altında sıkı sıkıya tuttuğu büyücek ve kalın zarfın içinden daktilo edilmiş 6070 sayfalık bir metin çıkartarak masamızın üzerine koymuştu. Fiziğe merakı, bu olaydan sonra başlamış. Yıllarca okumuş, öğrenmiş ve sonunda "fizik yasalannca böyle bir uçan dairenin varlığının mümkün olabileceğini" görmüş. Masanın üzerine bıraktığı metin de bunu kanıtlıyormuş... UFO'lar, çok satışlı gazetelerimizin manşetlerine tarmandı son aylarda. En son, bir Türk pilotun "gökyüzünde gördüğü" uçan daireler masal gibi anlatılıyordu Hürriyet Gazetesi'nde. Haberin zamanlaması da çok iyiydi doğrusu... İki gün sonra yine aynı gazetede. kendi haberlerinin uluslararası UFO'cular taplantısında nasıl ilgiyle karşılandığı ve Türk pilotun gördüklerinin UFO'ların gerçek varlığına yeni bir kanıt oluşturduğu haberini okuyacaktık... Önemli olan, okura, "tatlı tatlı, merakla" okuyacağı, "vay canına!" dedırtecek "ilginç haberler" sunmak olunca, UFO, yeniden diriliş ve benzeri konular, doğrusu bitmez tükenmez bir kaynak ve malzeme oluyor. Amerika'da, sadece UFO'ların, öbür dünyaya gidip gelenlerin, hayaletlerin öykülerini anlatan dergiler yayımlamyor ve satışlarından bu konuların aslında oldukça geniş bir "tüketici pazarı" olduğu görülüyor. Bu dergilerde yayımlanan masallann günlük gazetelerimize aktarılmasına da çok sık tanık oluyoruz. Bilimin sınıra vardığı, henüz ulaşamadığı noktalarda, insanın sınır tanımaz düşgücü kaçınılmaz olarak devreye giriyor. Mars'ın yüzeyinin yakın fotoğrafları "Marslılar" söylencelerine son verince, düşgücü bu fotoğraflarda bile "pazarlayabileceği işaretler" keşfetmekten geri kalmamış, "uygarlık kanıtları, binalar vs" bulmuş ve yine "meraklı tüketiciye" ulaştırmıştır. Bilimin sınırları ne kadar genişlese, tüketicisi olduğu sürece bu tür haberler her zaman gündeme gelecektir... • • * Gelecek cumartesiye kadar, UFO'suz bir hafta dileklerimizle... G O K U R D A N 1954 yılmdan beri, yani altı yafindan bu yana Cumhuriyet Cazetesi okurum. Cazeteniz kifiliğimin ve düşünce yapımın biçimlenmesinde bir "okul" ij/ev/' görmüştür. Her şeyin ötesinde, benim için ciddiyetin, doğrulvğun ve giivenilirliğin simgesi olmuftur. Tüm bunlart size övgüler düzmek için yazmıyorum. Çünkü gazetemle aramda kurulan bağda kifiler geçici, ilkeler kalıcıdır. O bağı kimsenin sarsmasına izin veremem. Ge/e/ım yazmakiaki amacıma... 21 Ekim 1989 tarihli Bilim Teknik ekin'm "Tıp" köfesinde görduğüm "karikatür" yüzünden tam anlamıyla şofca uğrodım Çünkü, aynı zamanda ben bir şeker hastauytm; en büyük korkum da kolumda ya da bacağımda gelifmesi olası nöropati. Yaflart 619 arasında değisen küçük bir çocuk diyabetli grubunun da moral teyzesiyim. 12 yaşında diyabetli çocuklardan biri aradı ve ağlayarak, "Ne zaman kaybedeceğimbacağımı? diye sordu. Onu diğerleri izledi. En büyüğü "niye yalan söylüyonun, bak karikatürhr bile bizimle dalga geçiyor. BİZE Editör'e eleştiri Tokluk duygusu ve yeniterapi emektensonraki tokluk duygusu, sinir hormonu Cholezystokinin tarafından yönlendiriliyor. İngiliz Harlow'daki Merck Sharp ve Dohme araştırma laboratuvarlarından bılim adamları, karnı tok farelerin, hayvanların derisinin altına Nörotransmitter'in etkisini bloke eden bir madde enjekte edildiğinde, yemek yemeye devam ettiklerinı gözledıler. Bilim adamları şimdi "zayıflık hastalığına'' yakalanmış olanların bu yolla tedavisinin mümkün olup olmadığını araştırmak istiyor. Cholezystokinin doyurucu etkisini antagonist olarak taklit edebilen maddelerden, belki de iştah açıcı olarak yararlanılabilecek. Yan etkisinin azolduğu sanılıyor, çünkü burada sınırları belirienmiş bir terapi söz konusu («n.) Y Sen moral vereceğim diye kendini kandırıyorsun teyzeciğiml" diye konuftu. Yazı yetmediyse boj/uöu dolauracak baska bir ;ey bulamaaınız mı? Böy/es/'ne ciddi bir kronik hattalıkla ilgili, bu denli aamasız, bir karikafürü ne amaçla yayımladınız? Türkiye'de resmı kayıtlardaki feker hastası sayısı 700 bini afmak üzere, biliyor musunuz? Acaba iiz sağlıklılardan kaç kifi, kaç gün sonra aramıza kattlacak? Hiç düfündünüz mü? Bu, tıpkı bizlerin nöropatiye yakalanması kadar vüktek bir olasıltk. Lütfen insan onuruyla bağdaşmayan bu türden şeyleri bir daha yayım/amayın. Maide SELEN Bilim Teknik'in özürü: Daha dikkatli, daha duyarlı seçimler yapmamızı sağlayacak uyarı .ve eleştirinız için teşekkür ediyoruz. Cumhurlyet Blllm Taknlk • Sahibi Cumhurlyet Matbaacıhk ve Gazetecillk Türk Anonim Şirketl adına Nadir Nadl • Genel Yayın Müdürü: Hasan C«mal • Müessese Müdürü: Emlna UşaMıgll • Yazı Işleri Müdürü: Okay Oöncnsln • Yayın Yönetmeni: Orhan Bur•alı • Grafik Yönetmen: TülM Hasdemlr •