17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PS İ KOLOJ İ H AFTA N I N G Ü N D E M İ B Geştalt terapisi ve içimizdeki çocuk Nevzat Erkmen Çocuksu duygular, aşılması gereken geçmişin bir parçası mı? surdurecektır Çocuksu duygular, aşılması gereken geçmişin bir parçası olarak değil, yetişkin yaşamın yeniden kavuşulması şart olan en guzel, en görkemli guçleri olarak onemlidir. Schachtel'ın dedığı gıbı •yapılması gereken şey çocuğun dunyayı algılayışını geri getlrmemizdlr'; ozyaşamoykusel olayların değıl, "temel duşunsel sureç"ın ozgurleştırılmesıdır Gunumuzun ınsanı ne yazık kı "çocukluk" ve "olgunluk" sozcuklerını gelışıguzel kullanmakta, "çocukça davranışlar"a çocuklarda göz yumuluyorsa da bu nıtelıklerın topu doğal olarak aşılanları, varlığı ya da yokluğu fark etmeyenlerı, kalıcı olması gerektığı halde hemen hemen tum yetışkınlerde örtulu olarak kalanları "olgun" kımselerde ayıplanıyor "Kışısel ozgurluk"ten yana olduklarını özellıkle ılerı suren kımselerce "olgunluk", değerlılığı su goturen, tatsız tutsuz gorev ve odemelerın zorakı yerıne getırıldığı, sıradan bir toplumsal yaşama gereksızcesıne sıkı bir uyum sağlamanın onkosulu olarak gorulmektedır "Çocuksu davranışlar"a, aşılması gereken bir seymış, "olgun davranışlar"a da bunun tam tersine ulaşılması gereken bir amaçmış gıbı bakılması hatalıdır Insan gelıştıkçe duygu turlerı ve kalıcı olan duyguların amaçlarıyla anlamları da değısır Çocukluk ozellık ve davranıslarından bırçoğu onemını yıtırır, yenı yetışkınlık ozellıklerı ortaya çıkar zıra, artan guçluluk, bılgı ureme yeteneğı ve teknık uzmanlıklar gıderek yenı bir butunu oluşturur Ama aynı zamanda, değışım çoğunlukla sadece bırtakım nesnelerde olur Duyguların sureklılığını görmezlıkten gelemeyız Özellıkle psıkoterapıde Sureklı ölçunme, kılı kırk yarma, yan tutmama ve aşırı sorumluluk gıbı çoğu yetışkınlere ozgu ozelllıkler sağlıksız (neurotıc), kendılığındenlık, hayal gucu, ıçtenlık, oyunculuk ve duyguların doğrudan ıfadesı gıbı çocuklara ozgu ozellıkler de sağlıklıdır I KAYNAK. Gestall Therapy Excıtement and Growth ın the Human Personalıty Frıtz S Perls Ralph Hefferlıne Paul Goodman USA 1951 (Bu kıtabı çevırmekleyım NE) (Ayrıca Alternatıf Tıp Dergısı nın Ağusios Eylul (7 8 ) sayısında ve P S I ' nın 5 sayısında bu konudakı yazılarımıza bakın ) NOT. Geştalt terapısıyle ılgılı bılgı edınmek ya da grubumuza katılmak ısteyenler (P K 7 Levent 80622 Istanbul) adresımıze yazabılırler C umhurıyet Bilim Teknik'in 130. sayısında "ABD'de yeni bir akım: "Gerçek ben'i arayış..." başlıklı ılgınç yazıdan esınlenerek şu 2 noktayı okurdaşlarımla paylaşmak istedim: 1 Turkıye'de de "gerçek ben" arayışlarını surduren grupların bulunduğu Bunlardan bırı de kışının kendını gerçekleştırebılmesı amacıyla yoğun bıçımde çalışmasını gerektıren Geştalt Terapisi grubudur (Bu grubu bir sure once Istanbul'da kurduk) 2 Sozu geçen yazıda değınılen ve goruştuğum bırçok okurun son derece çekıcı bulduğu "gerçek ben" ve "ıçımdekı çocuk" kavramlarının Geştalt Terapısı'nde yoğun bıçımde ışlenmekte olduğu Şımdı de Geştalt Terapısı'nde "ıçımızdekı çocuk" bağlamında neler soylenıyor kısaca gorelım "Olgunluk" kavramının karşıtı olarak "çocukluk" kavramının gosterilmesindeki isabetslzlik. Ruhsal sağaltım çalışmaları sırasında ısrarla ortaya çıkan gereksınme ve duygularımızın ' çocuksu", geçmışe aıt şeyler olduğu duşunulur Hatta Freud, "Sadece bazı gereksınrnelerımız değıl, tum duşunsel konumumuz, 'bırıncıl sureç' çocukçadır ve bu yuzden zorunlu olarak baskı altında tutulur" dıyecek kadar ılerı gıder Kuramcıların bırçoğu da kımı cınsel gereksınmelerle kışılerarası davranışları çocukça ve olgunlaşmamışhğın urunu olarak gorurler Oysa bızım goruşumuze gore sureklı hıçbır ıstek ya da eğılım çocukça ya da onemsız olamaz Orneğın, bir çocuk, anası tarafından okşanmak ve sevılmek ıster Bu çocuk buyuyuncegeneoksanmak ve sevılmek ısteyecektır Bunlar sağlıklı ve yerıne getırılebılecek ısteklerdır Yerıne getırılemeyecek olan şey, yetışkın kısının bir "ana" aramasıdır Gelın gorun, çocuklukla ılgılı her şey oyle aşağılanmaktadır kı yetışkın bırının okşanma gereksınmesı "kotuhastalıklı = çocukça" gorunur, oysa bir başka kımseyı okşama eğılım ya da eylemı, bir anaya yakıştırıldığından, "lyısağlıklı = annece" dıye değerlendırılır Kısacası, terapının amacı bir kımseyı kımı arzu ve ozlemlerınden caydırmak değıldır Hatta bıraz daha ılerı gıderek dıyelım kı Şu anda o gereksınme gıderılemeyecek bir şeyse ve bir turlu gıderılemıyorsa, tum gerılım ve hedefıne ulaşamamanın yarattığı sınırlılık surecı yenıden başlayacak ve o kımse, ya gene bılınçlılığını ortup nevrozuna tutsak olacak ya da kendını tanımaya çalışarak, gereklı çevresel değışımlerı sağlayana dek acı çekmesını ' ilim ve hayal gücünün el ele yürüdüğü öteden beri bilinir. Hayal gücü, bilimadamımn araştırdığı ve keşfettiği nesnel gerçeği, salt bir nesnel gerçek, salt bir bilimsel veri olmaktan kurtarmasına, onu yaşamla yoğurmasma, geniş bakış açısıyla görmesine, çeşitli derinliklerde yorumlamasına yardımcı olur. Bu noktada ise bilimin yaratıalıkla, sanatla yoğun ilişkisi başlar. Nîçin Einstein 'ı da örneğin Picasso gibi, büyük bir sanatçı olarak değerlendirmeyelim ? Günümüz bilim dünyasınm bir özelliği de büyük buluşlarm, yaratıcılıkların daha çok kolektif bir nitelik kazanmasıdır. Çeşitli ütkelerde aynı konuyu araştıran bilim adamlarının, bilgi ve bilim havuzuna aktardığı irili ufaklı görüşlerin, düşüncelerin, küçük ayrıntılann, büyük buluşlarm oluşmasına zemin hazırladığı, katkıda bulunduğu görülüyor. Tabii en sonunda, artık olgunlaşan konuyu "toparlayan"parlak bir beyin veya beyin takımı çıkıveriyor. Günümüz biliminin vurgulanması gereken diğer bir özelliği de işbölümüdür. Bu sayımızda okuyacağımz "mikrobotlar" yazısına, bir yönüyle de bilimle geniş hayal gucunün birlikteliğinin ve işbölUmünün tipik bir örneği olarak bakabiliriz. Pire boyunda hava türbini üretilmesi, mikroskopik büyüklükte, programlanmış robotların yaratılması, apayrı alanlarda uzmanlaşmış bilim adamlarının, tasarımcıların katkılarıyla gerçekleşebiliyor, gerçekleşebilecek. Bir tıp bilimcisinin, virüsleri öldürmeye programlanmış hücre boyutlarında robotlardan "filolar oluşturulmasını" veya bir makine mühendisinin, uçak motorlarını onaracak mikrobotlar yapılmasını düşünmesini; bilime, planlamaya, hayal gücünün etkilerinin birer örnekleri sayabiliriz... Yaşamı, düşlerden bağımsız düşünmek mümkün mü? Gelecek cumartesiye kadar, hoşçakalm... Sonuç O K U R D A N BİZE yalnız matematık Bilimkurgu öyküleri 16 Eylul 89 tanh 732. sayıda Haftanın Gündemı koşesinde "One, fvvo, three.. ınfınıty" adlı kitap (kitapçık değil, Türkçe çevırisi 280 sayfa) Asimov'un değil, George Gamow'undur. Bir yanlışlık sonucu Asımov diye yazıldığından eminim; ancak sonraKİ sayılarda bunu düzeltmek gerektiğini döşunerek sizlere yazıyorvm. Asırı ölçüde ciddıye aldığım Cumhuriyet ve ekine olan saygımdan ötürö bu uyarıyı yapıyorum. Ayrıca dergide bilim kurqu öykülerine yer ayırırsanız, en azından liseli genç/enn bilimi ve türevlerıne olan tlgılennı uyarırsınız dıye düşünüyorum. Çünkü fizik ve kimya gibi derslerin soğukluğunu bilimKurgunun giderebileceği gibi bu tür danara ilgiyi de uyandınr. MUSTAFA YELKENLİ Fr. Öğrefmenı BODRUM değil aynı zamanda sımgesel oıaraK estetik bır bulmaca" diyor. Aynı görüşfey/m Size mektubumun ekinae bu "estetik" bulmacalardan gönderiyorum. Bulmacalar da cevapları da tamamıyla bana aittir. Sizlere daha önce yazdığım mektubumda, "Rubik'in sabır küpü kadar ilginç, çözömü onun kadar kafa yorucu" diye nitelediğim bir zekâ oyunu bulduğumdan söz etmiş ve sizaen yardım istemıstim. Aslında bu tür oyunlaraan bir tane değil bırkaç tane icat ettim Tahtadan prototiplennı imal ettım. Bana vereceğiniz en güzel "ödül", icat ettiğim oyunlarımın ımal edılmesi ve pazarlanması konusunda bana yardım etmeniz. Yanı hangı imalatçıların (yurtiçi + yurtdışı) konuya ilgi göstereceklerıni, adreslerini bana gönderm&nız Nevzat Moraç İZMİT Cumhuriyet Bllim Tcknlk • Sahlbı Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecılık Türk Anonım Şırketı adına Nadlr Nadl • Genel Yayın Müdürü' Hasan C«mal • Muessese Müdürü: EmiiM Ufakhgll • Yazı Işlerı Müdürü: Okay Göncnsln • Yayın Yönetmenı Orhan BurMlı • Grafik Yönetmen: T Ü I M Haadamlr • Zekâ oyunlan üzerinde Bı/ım Jeknık'ın "Okurdan Bıze" koşesinde Sayın Bozkurt Güvenç'in yazısını okudum, hoşuma gitfi. "Oniki + Sekiz = Yirmi bulmacau
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle