24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

LO J İ ve mantık mak cinsel etkileşimleri <je olan başka bir kişiye yöneltilmiş bir tür mutluluktur. Öte yandan, kıskançlık, nefret etme ya da öfke üstüne kurulmuştur ve bir üçüncü kişi tarafından bir sevgi ilişkisinin bozulması buna neden olabilir. Oatley ve Laird, insanlar için olayları bu beş temel duyguyla değerlendirmenin etkin olduğunu ve evrimin bu durumlar için seçilmiş olduğunu ileri sürmektedir. Olaylar bu beşinden birini harekete geçirdiğinde, uygun alışkanlıklar ve genetik olarak programlanmış içgüdüler hazır olur. örnek olarak, korku duygusunun başlama aşamasını ele alalım: "Korku"yu farklı bir duygu için "kaygı"yı ise bu duygunun ruh haline dönüştüğü dönem için kullanalım. Kavramamızı vedüşünmemizi sağlayan sıstemin bir bölümü bir tehlike sezer. Bu durumda, beili bir eylem ya da en lyi seçenek olmayabilir. Fakat öte yandan, en iyi eylemi düşünmek için ne zaman ne de bilgi yoktur genellikle. Evrim, bizi duygu temeli üstüne kurulu bir aracı mekanizmayla donatmıştır. Tehlikenin tanımlanması, bir korku durumuna yol açar; bunu, genlerden ve alışkanlıklardan türemiş bir dizi eylem izler. Londra Psikiyatri Enstitüsü'nden Jeflrey Gray'in belirttiği gibi bu eylemler o anda yapttğımız durdurmayı da içerir. Donmaya, kaçmaya ve belki de dövüşmeye hazır oluruz. Dikkatlice, daha önce ne yaptığımızı kontrol ederiz. Ortamı gözlemleriz ve söz konusu durum için daha önce yapmış olabileceğimiz özel alıştırmayı çağınrız. Kesin olan nokta şudur: Acil bir durumda ya da dövüşte, düşünmek için fazla zaman ve genellikle en iyi çözüme ulaşma şansı yoktur. Bunun yerine, evrımde başarılı olduğu gözüken daha genel olan bu eylemler dizisine sahibizdir. ikinci karakteristik, duygulara, vücuttaki rahatsızhkların eşlik etmesidir. Dövüşmemiz ya da kaçmamız gerekiyorsa, kalbi miz daha hızlı kan pompalamaya başlar ve vücut, kaynaklan, sindırım gıbi askıya alınabilecek etkinliklerden kaslara aktarır. Üçüncü karakteristik, her duygunun ayırt edıcı bılınçlı bir duyumu vardır. Laırd ve Oatley, bazı süreçlerin sonuçları bilinçli olarak kavrandığı sıstemde, duygu sinyalinin en ust modüle ulaştığını düşünüyorlar. Bundan sonra sistem, sinyali bilinçli olarak yorumluyor. Sınyal, duyguların bir tür iletişim olduğunu gösteriyor. Bilinçli olarak onların farkında olduğumuzda, iletişim kuruyorlar. Her duygunun ayırt edilirliği, bunu tanıyabileceğimiz ve bunun hakkında başka kişilerle konuşabılecegımız anlamına geliyor. Bu kurama göre duygular, tüm zamanlarda amaçlarımızı görüntüleyen süreçlere bağımlıdırlar. Laird ve Oatley, birçok farklı duygu sinyali olduğunu ve duyguların ve ruh halinin, bunlara bağlanabilecek hıçbir olay olmadan ortaya çıktıklarını ileri sürmektedirler. Hıçbir özel ıçeriği olmadan "his"ler belirebilir. örneğin, mutluluk duygusu hiç kımsenin açıklayamayacağı biçimde belirir. Yine aynı şekilde, bazen kişi kaygı hisseder, fakat neden kortuğunu bılemez. Dördüncü karakteristik, duyguların başkalarıyla iletişim kurmalarıdır. İnsanlar dahıl birçok hayvan, birbirlerine mutluluğu, üzüntüyü, öfkeyi, korkuyu ve iğrenmeyi ifadelerle ve jestlerle iletirler. Korkunun sesli iletişimınin hayvan davranışı alanında özel bir adı bile vardır: Alarm haykırışları. Beş temel duygunun insanda yüz ifadesi, incelenmiş tüm kültürlerde tanımlanmıştır. layıcı bir etkisi olabilir; korku verebilir. İnsanlar arasındaki sinyaller, iç sinyaller gibi basittırler. Polis ya da ambulans sireni gibidirler: Siren, size ne olduğunu söylemez, fakat araba kullanıyorsanız, basit bir eyleme yönelir ve kenara çekilirsiniz. Beşinci karakteristik özellik, özellikle duygular ruh haline dönüşerek uzadıkları zaman, durdurulması zor akla gelen düşünceler bulabilmemizdir. Âşıksak, takıntılı olarak sevdiğimiz kişiyi düşünürüz. Öfkeliysek, intikam planları yapabiliriz. Aslında, bazı kişiler yaşamlarının önemli bir bölümünü başkaları hakkında böyle planlar yaparak geçirirler. Her duygunun özelliği Kaşlarımızı çattığımız zaman, kaşımızın biçimi niye öfkeli olduğumuzu ya da üzüntülü bir bakış neyi kaybettiğimizi söylemez. Fakat iletişim kurduğumuzda, bu tür sinyaller duygunun, karşımızdaki kişiye aktarılmasını sağlarlar. İfade edilen duygu öfke ise bunun başka birisinde tamam Duygu ve dünyayı kavramak Sonuçta, duygular evrimsel geçmişımizin işe yaramaz kalıntıları değildirler. Insanın dünyayı düşünmesinde önemlidirler, çünkü eylem birçok anlık amacın etkisi altındadır, dünyanın tamamlanmış aklî modelleri olmaksızın yönetilmektedır ve ötekı Kişilerle ortak düzenlemeyi kapsar. Dünya, bütünüyle tahmın edilebılir olmadığından, insan eylemınin her zaman mükemmel mantıklı olması çok zordur. Öte yandan, duyguların mantıksız olduklarını belirtmek, Platon'un dedıği gibi önemli bir noktayı atlamaktadır: ınsan eyleminin sorunlarına mantıklı çözümler bulmak çok seyrek olarak mümkündür. Duygular, ancak yetersizce bilebıleceğımiz bir dünyada bıze yardımcı olur. Duyguların bu özellikleri, amaçlarda ve planlarda başarıya ulaşmakta biyolojik ve psikolojik çözümdür. Bu tür çözümler, yeterince bilinmeyen bir dünyada eylemlerı planlamaya yetkin her zeki varlık için gerekli olacaktır. D Duygular ruh haline dönüşerek uzadıkları zaman, durdurulması zor akla gelen düşünceler yaratılabilir. Âşıksak, taktntılı olarak sevdiğımiz kişiyi düşünürüz. öfkeliysek, intikam planları yapabillriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle