Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YAŞAM ÛDAK 40 yaşında ikinci buluğ çağı Amerikalı araştırmacılara göre daha az kaygı, fakat depresyonlara karşı daha fazla duyarlılık bize 40 yaşın armağanları. Çeviri: Murat Ann K ırk yaşını geçen birçok kişide görülen kaygılanmanın azalması durumuna locus caeruleus adlı beynin küçük bir bölümündeki nörobiyolojik değişimler neden oluyor. Ancak bu, kişinin yaşamındaki ilk depresyonlarla karşılaşmasını önleyemiyor. 40 yaş... Bir geçiş dönemi, bir kriz genellikle. Bu dönemin başka hiçbir yaşın sağlayamayacağı olgunluk, kendine güven duyyularını aşıladığı psikologlar tarafından birçok kez vurguianmıştır. Hafif fiziksel yitirimler ve daha fazla emosyon yaşam üstüne düşünmeye yol açar; bu da kişinin iç çatışmalardan sıyrılıp kaygılara sırtını dönmesinı sağlar. Uzun zaman beynin çocuklukta büyüdüğüne, buluğ çağında son bıçımini aldığına ve sonra yavaş yavaş yaşlandığına inanıldı. Yeni araştırmalarda, beynin her bölgesinin yaşamı boyunca tek taraflı olarak geliştiği belirlendi. Buna göre, sinirler yenı bağlantılar oluşturmayı sürdürüyorlar. 40 yaş dolaylarında izlenen nörolojik değişimler, özellikle, kaygının ve korkunun regülasyonunda önemli bir rol oynayan beynin küçük bir bölgesi locus caeruleusta izleniyor. 4060 yaş arası kişilerde yapılan otopsıler locus caeruleusun bu yaşlarda bozulmaya uğradığını gösteriyor. Columbia Üniversitesi'nde düzenlenen bir konferans sırasında, New York Psikiyatri Enstıtüsü'nden Steven Rose, bu nöronal kaybın, davranışta, kendine daha fazla güvenme, öfke ve heyecan gibi emosyonların azalmasıyla kendini gösterdığını belirtti. "4060 yaş arası kişilerde locus caeruleus etkinliğinin önemli bir bölümünü yitiriyor ve doğal olarak, beynin bu kadar önemli bir yapısındaki değişim kişilik üstünde de etkili oluyor." Bu muhteşem locus caerulus, aslında çok küçük; beyin yapılan birkaç milyon gözeye sahipken locus caeruleusun yalnızca 20000 gözesi var. Ancak beyinde çok özel bir konumu var; diğer beyin bölgeleriyle yoğun bağlantıların bulunduğu bir şebekenin merkezinde bulunması ussal yaşamımızda önemli bir rol oynamasını sağlıyor. Locus caeruleus, aslında sinirsel bir alarm sistemi gibi çalışıyor. Hayvanlar üstünde yapılan çalışmalar, şiddetli korku yaşayan hayvanın locus caeruleusunun özellikle faal olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu canlılık insanda, gerçek bir panik kriziyle kendini gösterir. Locus caeruleusun etkinliği daha normal düzeyde ise kişi dlkkatli bir uyanıklık (vi gilance) yaşar. Etkinlik çok azsa kişi dikkatsiz bir cesaretlilik içindedir. Columbia Üniversitesi'nden nörolog Dr. Lucien Cote ise, bu kez kimyasal yönden incelemelerde bulunarak bir başka durumu belirledi: 4060 yaş arasında, beyinde, norepinefrinin üretimi ıçin mutlaka bulunması gereken bir enzimin azalması. Kaygı ve korku anlarında önemli bir rolü olan bu nörotransmiter (sinirsel iletici) locus caeruleusta bulunuyor (Norepinefrin alıcılarıyla donanmış gözelerın % 70'i burada toplanmış bulunuyor). Buna karşın, norepinefrinin metabolize olmasına yarayan diğer bir enzimle 40 yaşından sonra daha fazla karşılaşılıyor. Sonuç: Beyindeki norepinefrin dozu azalıyor ve geri kalan da çok daha az sürede kullanılıyor. Duke Üniversitesi nörobilim uzmanlarından Dr. Doyle Graham tarafından gerçekleştirilen bir diğer araştırmada, norepinefrinin artığı olduğu düşünülen nöromelanin adlı bireşimin locus caeruleusta bir yığın oluşturduğu gözlendı. Bu bireşim gözelerın ışlevlerinı yerine getirmelerini önlüyor ve ölümlerine neden oluyor. Gözelerin ölümüyle, bu yapıya bağlı olarak belıren hastalıklar kayboluyor. Böylece kaygı, panik krizlen ve aynı zamanda uyuşturucu bağımlılığı gibi bazı davranışlar artık izlenmiyor. Ancak, bu noktada bir karşıtlıkla kar şılaşılıyor: 40 yaşından itibaren ilk depresyonlar ortaya çıkmaya başlıyor. Oregon Üniversitesi'nden psikolog Peter Lewinshon 1887 yaş arası 6742 kişiyi bazı testlerden geçirdi. 40 yaş dolaylarında ilk depresyon tehlikesi erkeklerde binde 15, kadınlarda binde 25'ti Sonuçlar, bu yaşın kritikliğıni kanıtlıyor. Görüldüğü gibi 4050 yaş arası, kişi daha az kaygı duyarken, ciddi bir depresyon tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Aslında biyoloji her şeyi açıklamıyor Davranışlarımızın önemli bir bölümü psikolojik etkenlerden kaynaklanıyor. Peter Lewinshon'un bu konudaki yaklaşımları şöyle: "Bir an geliyor, artık hayal ettiğiniz kişi olamayacağmızı anlıyorsunuz. Bu aynı zamanda başarısızlıkların ve yinelenmiş kayıpların altında ezildiğiniz andır: Boşanma, evı terk eden çocuklar, kariyerin sonu. Üstelik 40 yaşından itibaren geçmişte var olan duygusal desteklerden kopulmuştur. Dr. David Gutmann ise, kişiliğin bazı gizli kalmış yönlerinin 40 yaşla birlikte ortaya çıktığını belirtiyor: Erkekler daha nazik, kadınlar daha otoriter oluyorlar. öyleyse bu değişimin bir depresyona neden olmasında şaşılacak bir şey yok. Dr. Gutmann, depresyon geçiren birçok erkek hastanın anne sevecenliğini aradığını gözlemiş. 40 yaşının öz yapısını oluşturan bu psikolojik karmaşık düzen, emosyonel gerılemeye yol açıyor. Columbia Üniversitesi Psikanaliz Merkezi Müdürü Ethel Person, bu yaştaki annebabaların, çocuklarının aşk yaşamlarını bile kıskanabıleceklerini vurguluyor. Neyse ki kişilerin büyük kısmı bu kritik yaşı sorunsuz atlatıyor. Ama yıne de 40 yaş kişilik krizinin, huzura geçiş döneminin yaşandığı devre oluyor (1418 yaş krizine benzetilebilir). Her şey bir yana, yaşamımızın ortasında yeni bir buluğ çağıyla tanışacağımız düşüncesi sizce rahatlatıcı değil mi? D (Aujourd'hui") Yılı Yarılarken BilimYayınlarına Bakış Bilimveteknlk konulannın, yoğun ilgl görmesi, gazetelerin bilimsel habertere geniş yer veımesini sağladı. Reşit Canbeyli Okumakta olduğunuz bu dergi, BilimTeknik'in 26. sayısı. Bir başka deyişle dergi altıncı ayını tamamladı. Gelişmiş ülkelerde birçok gazetenin bilimsel konulara, gazetenin normal haber akışı dışında genellikle haffada bir şün özel bir bölüm ayırdığı bilinır. Elinizdeki yayının bu bağlamda ayncalığı, haffalık bir dergi olarak verı/mesidı'r. Dünyada çok sayıda popüler bilim yayını olmasına karşın, bunlann çoöu aylık dergi biçimindedir ve haffalık yayın oldukça azdır Ibunun en önemli ömeklerinden biri, belki de önde gelen örneöı ingiltere'de yayımlanan Newscientîst derşisidir.) Bu bakımdan, haffalık bir popüler bilim dergisi, Türkiye açısından önemlidir. Bu arada, TÜBİTAK'ın yayımlamakta olduğu Bilim ve Teknlk dergisinin de yoğun ilgi görmesi ve arfık birkaç gazetenin daha bilimsel haberlem ağırlık vermesi olumludur. Ne var ki, ülke gene/inde ortaya çıkan tablo, diğer ülkelerdeki yayınlar ve bilim alanındaki nızlı gelismeler de göz önünde bulundurulauğunda pek de sevindirki değildir. Geçmişte, matbaaya yaklaşık 250 yıllık bir gecikmeyle kavuşulduğu, büyük kan dolasımından ya da mikroskop ve teleskop gibi araştırma araçlarından bir yayında söz edilmesi için bile yüz yılı aşkın bir süre beklemek gerektiği düşünülürse, bugünkü yayın etkinliklerinin bu alanaa önemli bir ivme oluşturduğu söylenebilir. Ancak, dünyadaki gelişmelerin ışığmda ele alındığtnda bu'pınltıların yetersiz olduğu anlaşılır. Somut bir örnek olarak, bu sayıda 'Yayınlar' bölümündeki yapıtlar ele alınabilir. Biyolojide, özellikle de hücre biyolojisi (ve kalıtım) konusundaki gelişmelerin son yıllarda baş döndürüçü bir hız kazandığı, bu alandaki yayınlann da o oranda arftığı bir gerçek. Buna karşılık, bu gelişmeleri okurlarımıza yansıtmaya yönelik yayın sayısı son yıllarda üç ya da aördü geçmemiştir. Aynı durumun birçok alan için geçer/ı olduğu, kimi alanlarda ise (örneğin kimya, nörofizyolofı, mantık vb.) son yıllarda ortaya çıkan önemli bulgular ya da geliştirilen kuramlann bir yapttla okurlarımıza hemen hemen niç yansıtılmadığı söylenebılir. Eldeki yayınlann çoğunun da, hızlı bilimsel gelişmelerin ışığmda eski sayılacak (on yıl ya da daha eski) yapıtlann çevirihri olduğu göz önünde bulundurulursa,Du alandaki eksiklik açıkça ortaya çıkar. Bu bağlamda popüler bilim yayıncılığı ve çeviri geleneği bir başka yazıda konu edilecek. I I Locus caeruleus: Beynin bu kuçuk bölgesi kaygının regulasyununda onemlı rol oynuyor.