Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Y E Ş ) L S A Y F A AKDENİZ'DE KİRLENME 1 BU.tGARİSTAN AVUTLUK Selanlk Banyodaki nahoş kokular ıllardır kullanageldiğimiz kimi ürünler vardır ki, onu ilk piyasaya sürmüş olan firmanın adıyla tanır ve öyle anarız: Selpak, ondülin, lego gibi. Yine üretici firmanın adıyla tanıdığımız ve uzun yıllardır kullandığımız bir başka ürün de, 'koku taşı' adını verebileceğimiz 'Ernet'tir. Renkli jelatin ambalajı içinde banyo duvarına astığımız 'Ernet' havayla temas ettiğinde kendiliğinden erimeye başlar ve bu arada içindeki esansı mekâna yayarak pis kokuların önüne geçer. Tahmin edebileceğimiz gibi bu 'koku taşları' da etkilerini ihtiva ettikleri kimyasal maddelere borçludur; örneğin para dilklor benzol. Para diklor benzol (PDCB), havaya karışan ve insan vücuduna solunum yoluyla girerek tahribata yol açan kimyevi bir bıleşim. Ülkemizde her şeye rağmen hâlâ 'lüks' tüketim maddeleri sınıfına giren 'koku taşlan'ndaki bu kimyasal madde, Batıda yapılan incelemeler sonucunda yalnız insan sağlığına değil, kanalizasyon sularıyla ulaştığı çevreye de zararlı bir bileşen olarak saptandı. Ayrıca bu tür ürünlerin daha yaygın kullanıldığı Batı ülkelerinde, 'koku taşlan'nı yanlışlıkla yaladıkları veya yuttukları için hastaneye kaldırılan çocuklara da rastlanıyor. Öte yandan banyodaki nahoş kokuları bastırmanın diğer bir yolu da bizde de sık sık kullanılmaya başlanan koku spreylerı. Limon yağı, ökaliptüs veya lavanta yağı katılarak hazırlanan bu spreyler yalnız banyoda değil evin her odasında kullanıiıyor. Hatta arabasına 'gözü gibi' bakmayı seven şoförlerimizin taksilerde sık sık spreye başvurduğu bile görülmekte. Spreylerin zararlarına daha önceki sayılarımızda değinmiştik. Okurlarımıza kısa bir hatırlatma yapacak olursak: Spreylerin içindeki gazlar atmosferdeki ozon tabakasını inceltiyor, böylece güneşin zararlı ültraviyole ışınları atmosfer süzgecinden daha yoğun biçimde geçerek yeryüzüne ulaşıyorlar. İşte bu nedenle banyomuzdaki havayı, daha sık temizlik yaparak kendiliğinden pis kokulardan arındırmaya çalışmalıyız. Ayrıca tuvalette oluşan nahoş kokularla baş etmenin daha 'doğal' bir yolu da banyodaki ampulü belirli aralıklarla yarıya kadar kolonyaya batırmaktır. Ampul ısınırken buharlaşan kolonya banyoda kendiliğinden güzel bir koku yaratacaktır. U Y 5 Sanayl artıkları ve atık suların tehdlt •ttlfll bölgeler az orta çok çok fazla Batlıca klrlenme odakları Petrol klrlenrhtal Akdeniz'de alarm çanları Her yıl yüz milyon turlstin akınına uğrayan Akdeniz sahllleri yakın gelecekte bütün çekiciliğini yltirebilir. Dilek Zaptçıoğlu gel kalmıştı: Cebelitarık. Bundan 5 milyon yıl önce Atlantik Okyanusu'nun suları Cebelitarık engelini yıkarak "vadiyi yeniden doldurmaya başladılar. Akdeniz'in dolması; Cebelitarık'tan Çanakkale Boğazı'na uzanan 3800 km. ile Yugoslavya'dan Suriye'yi ayıran 800 km.lik mesafe içindeki bütün körfezlerin ve koyların dolması her şeye rağmen yüz yılı aşkın zaman gerektirecekti. Akdeniz'de ilk uygarlıklar ise 4 bin yıl önce ortaya çıkmaya başladı. Greklerin anavatandan uzaklaşıp koloniler kurmasından, Roma İmparatorluğu'nun Akdeniz'i "Mare Nostrum" haline getirmesine, "Likya'nın sönmeyen ateşinden" Barbaros Hayrettin Paşalara ve günümüze değin bu uygarlıklar Akdeniz'le iç içe yaşadılar. Ancak deniz, on yirmi yıl gibi kısa bir sürede hızla kirlenmesini de bu uygarlıkların çağdaş torunlarına borçlu değil mi? eçen mart ayı sonlarında istanbul'daki Trabya Oteli bir uluslararası toplantıya mekân oluşturdu. 2526 mart tarihlerinde basına kapalı olarak gerçekleştirllen bu toplantıda, Akdeniz'e kıyısı olan 16 devletin temsılcılerı bir araya gelerek, denizin hızla kirlenmesine karşı alınacak acil önlemleri tartıştılar. Bu, 1975 yılından bu yana yürütülmekte olan bir "plan"ın yeni halkasını oluşturdu. Birleşmiş Milletler'in Çevre Koruma Programı UNEP çerçevesinde başlatılan plan, ilk kez 1975 yılının ocak ayında 16 ülkenin bakanlarını bir araya getirmiş ve "Akdeniz'in Kirlenmeye Karşı Korunma Anlaşması ve Ek Protokolleri" (AEP) adı verilen bir yazılı açıklamanın imzalanması sürecini başlatmıştı. Geçen 12 yıl zarfında Arnavutluk hariç bütün ülkeler protokole imza attılar. Dördüncü AEP toplantısı ise 1985'in eylül ayında Cenova'da gerçekleştirildi. Fakat biz, en "militan" çevre korumacıları bile ümit veren ünlü "Cenova Deklarasyonu"ndan ve içerdiği 10 maddelik programdan söz etmeden önce, Akdeniz'in dününe ve bugününe kısa bir göz atmak istiyoruz. Akdeniz direnmiyor "Mare Nostrum" nasıl oluştu Akdeniz yaklaşık 20 milyon yıl önce, Atlantik ve Hint okyanusları arasında uzun bir boğazdan ibaretti. Afrika ve Asya kıtalarının "çarpıştığı" ve birleştiği dönemde bu "boğaz" zamanla kurudu, milyonlarca yıllık bir süreç içinde önce tuz gölleri meydana geldi ve sonunda ortaya "ölü bir vadi" çıktı. Bu vadi ile Atlantik Okyanusu arasında tek bir en 12 "Akdeniz'e uçsuz bucaksız bir deniz muamelesi yapıyoruz. Öysa o bir iç deniz, hatta göldür. Suyunu değiştirmesi en aşağı 80100 yıl gerektirmektedir. Akdeniz, iki günde bir suyunu değiştirebilecegimiz bir yüzme havuzu degildir!" Bu sözler, yukarıda sözünü ettiğimiz UNEP toplantılarına uzman sıfatıyla katılan ispanyola ait. 35 yaşındaki Xavier Pastör, aynı zamanda uluslararası çevre koruma örgütü Greenpeace'in ("Yeşll Barış" ispanya sorumlusu. Pastor'un da işaret ettiği gibi, Akdeniz'in kirlenmesini hızlandıran faktörlerin başında, "iç deniz" karakteri taşıması geliyor. Ve insanlar bu süreci büyük llman kentlertnden boşalttıkları atık sularla, sanayi artıklarıyla, nehirlerden akıttıkları kimyevi maddelerle, tanker ve şileplerin sirttine ettikleri kirli yağlarla hızlandırıyorlar. Akdeniz'in suyu Cebelitarık Boğazı ve yağmur sularının yanı sıra üç katının belli başlı ırmaklarıyla beslenmekte. Ancak Mısır'da Nil, İşpanya'da Ebro, Fransa'da Rhone ve İtalya'da Po nehirleri, deniz kirlenmesine de önemli katkılarda bulunuyor. Yılda 12 ton fenol, 60 bin ton deterjan, 3800 ton kurşun, 320 bin ton fosfor ve 800 bin ton azot akıyor Akdeniz'e. Kent ve kasabaların yüzde 85'i atık sularını hemen hemen hiç arıtmadan denize veriyorlar. Ve gemiler, uluslararası kurallara uymaksızın kirli yağlarını kıyıdan biraz açıkta "büyük ambara" boşaltıveriyor. Dünya denizlerine boca edilen 67 milyon ton kirli yağın yaklaşık 1.7 milyon tonu Akdeniz'e akıyor. Yani dünyadaki tüm su hacminin yüzde birini kapsayan Akdeniz, kirli yağlardan ve petrolden dörtte bir oranında nasibini almakta. Başta sözünü ettiğimiz "Cenova Deklarasyonu" işte bu noktada önem kazanmaktadır. Biz burada Cenova'da alınan kararları hatırlatmak istiyoruz ve bu kararların kâğıtta kalmaması için gerekli adımların atılmasını diliyoruz.! J 1. Llmanlarda gemilerin kirli yağlarını seyk edeceği depolar kurulmalı; 2. Yüz bini aşkın nüfusa sahip olan kentlerde atık su arıtım tesisleri inşa edllmell; 3. Yeni yerleşim bölgeleri planlamasında çevre sağlığı göz önüne alınmalı; 4. Deniz yoluyla tehllkeli madde nakllyatında güvenlik önlemleri artırılmalı ve işbirliğine gidilmeli; 5. Nesli tükenmeye yüz tutan canlılar, özelllkle ayı balıkları ve deniz kaplumbağaları koruma altına alınmalı; 6. Sanayiin ve katı artıkların yol açtığı kirliliğe karşı somut adımlar atılmalı; 7. Kıyı şerldlnde yer alan tarlhl yerler korunmalı; 8. Denizde tüm ekolojik dengenin muhafaza edildiği elli koruma bölgesi yaratılmalı; 9. Orman yangınlarının, toprak kaymasının ve kıraçlaşmanın önüne geçilmeli ve; 10. Hava kirllllğlne karşı etkili önlemlere başvurulmalıdır. D Falafel Alternatif yemek M a l z e m e : 500 gr. nohut, 1 baş soğan, kimyon, tuz, karabiber, 2 kaşık un, (kızartma için) zeytinyağı. H a z i r l a n i Ş C Nohutları akşamdan sıcak suya yatırtn ve en az 12 saat bekletin. Ertesi gün süzgeçten geçirip mikserle püre haline gelinceye kadar çırpın. Soğanı rendeleyin. kimyon, tuz, karabiber, rendelenmiş soğan ve unla nohutu yoğurun. Yoğurduğunuz bu hamurdan yaklaşık 3 cm. çapında küçük toplar şekillendirin. Bu topları buzdolabına kaldırıp 1 saat bekletin. Sonra kızgın yağda kızartın. [ ı