Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YAŞ AM ÖĞLE SEKERLEMESİ ÖĞ Ğ Bazı Insanlar öğle ve akşam "şekerlemelerl" lle vücudun gerokslnlmlne cevap verirken, bu dönemler genelllkle uygun çalışma programları ya da çay, kahve ıçilerek geçlşlirlliyor. Araştırmalar, insanların gece uykusu dışında, gündüz ikl "şekerlemeye" göre programlandığını gösteriyor. Çeviren: Asım Baykan aslan için 16 saat gibi) büyük değişkenlikler gösteriyorsa da, hiçbiri bu kadar uzun süre uykusuz kalamaz, gün boyu birçok kez kısa süreler için uykuya dalarlar. Bilim adamları destekliyor Fırsat bulan, "şekerleme" yapıyor Aynı zamanda antropologların gözlemlerine göre, ekonomileri tarıma dayalı toplumların bıreylerı ıster Iskandinavya, ıster Ekvator'da olsun, çoğunlukla öğle uykusuna yatıyor. Ve bilim adamları Almanya'da anılan araştırmadan hareketle, isteyen ve fırsat bulan herkesin "öğle üzeri şekerlemesi" yapabileceğini, zaten öyle yaptığını söylüyorlar. Zulley, uyku araştırmasının bu kez öğle uykusunu da kapsayacak yeni bir etabına başlamaya karar verdiğinde, enstitünün yeraltı koğuşundaki denekler üzerinde gerçekleştırdiği önceki deneyi de gözden geçirdi. Dikkatli bir inceleme, uyuklamaları (bilim adamlarının da öngördükleri gibi) bastırmanın çok zor olduğunu gösterdı. "Gerçekte" diyor Zulley, "deneklerin yarısından çoğunun, aksine uyarılara rağmen, öğle üzeri şekerlemesi yaptığından ya da uyuya kaldıklarından eminız." "Bazı denekler, kablolarla donatılmış yataklardan kaçınmak için yeri yeğledi, hatta birkaçı kendilerini laboratuvara bağlayan kabloları söktü." Bu, dolaylı olarak, önceki deneylerin Zulley ve Campbelle'in şimdi söylediklerini destekledıği anlamına geliyor. Uykuuyanıklık düzeni saf bir döngüsel salınım izlemez, aynı zamanda daha kı sa ve dalgalı bazı salınımlardan etkilenir. Bu, insanların gün boyu düzenli olarak "uykuya hazır dönem"lerden geçtikleri anlamına gelir. Ancak bu ikincil uyarılar, bir gece uykusu kadar güçlü ve düzenli değildir. Bu noktadan hareketle Zulley ve Campbell özellikle "sıkıcı" bir deney ortamı düzenlediler. Üç gün üç gece yeraltı odalarında kapalı tutulan deneklere ilginç olabilecek her türlü uğraş yasaklandı. Ne okumalarına, ne yazmalarına, hatta müzik dinlemelerine, ne de yemek yeme, yıkanma ve giysi değiştırmek gibi, günlerini düzenN aralıklara bölebılecekleri sanılan şeylere ızın verildi. Alkol, kahve ve çay kesinükle yasaktı. "Bütün bunlar uyku eşiğini düşürebilmek için, her türlü uyarıdan korunmak amacıyla yapıldı" diye açıklıyor Zulley. "Denekler havaya girdikleri anda uyuyabileceklerdi İnceleme boyunca, gönüllülere, beyin dalgalarını ve göz nareketlerini kayıt ederek uyku dönemlerinin derinlik ve sürelerini izleyebileceğimiz elektrodlar (kayıt aletinin cilde bağlanan iletken uçları) bağlandı. Aynı zamanda vücut hareket ve ısısını ekrandan izledik" ki uykuya hazır dönemin engellenmesiyle öğle uykusu daha erken bastırıyor. Eger herhangı bir nedenle uyku eşiği düşürülürse, anılan dalgalı düzen gereği, sabah ve akşam üzeri uyuklamaları da ortaya çıkıyor. Sadece bebekler izinli Kendi içsel düzenlerine uymasına izin verılen insanlar ancak bebeklerdır ve 3 aylık bebekler, artık uzun bir gece uykusuyla, buna eşlik eden üç kısa gündüz döneminden oluşan çok evreli bu uyku düzenine tam olarak uyarlar. Zulley ve Campbell öğle uykusunu incelediler ve aynen gece uykusunda olduğu gibi giderek derinleşen bir dönem ve bunu izleyen "düş görülen" evreden oluşan, iki bölümlü bir döngünün tekrarlandığı düzenle karşılaştılar. Öğle uykusu süresınin (yapılan kayıtlara göre 1,5 ile 3,5 saat arası) kısalığı, az sayıda döngüden oluşmasındandır. (Çoğunlukla 2 ile 3 döngü) Zulley ve Campbell uykuuyanıklık düzeninin tüm günü ele alacak şekilde gözden geçırilmesıyle ek olarak birçok soru işaretinin de belirdiğine inanıyorlar. öncelikle "şekerleme" kendini iyi duyumsama ve öğleden sonra iş yapma verimliliğini gerçekten arttırıyor mu? Zulley ve Campbell, bulguları ışığında, vardiya işçilerininkini bir hayli arttırabileceklerini umuyorlar. Max Planck Psikiyatri Enstitüsü araştırmacıları uyku bozuklukları ve depresyon konusuyla ılgılenmektedır ve büyük bir olasılıkla daha derinde yatabılecek doğal uyku salınımının bozukluklarım araştırdıkça, gündüz uyku evrelerini de gözden geçireceklerdir. Zulley ve Campbell'in bir sonraki amacı, Batı Almanya'nın uzay laboratuvarında çalışacak astronotlarını hazırlamak ve çalışmalarını uzaya taşımak. Uzay görevinin zamanı bölebilecek gece ve gündüz kavramlarından yoksun olduğunu düşunerek, acaba bu yenı keşfedilen düzen astronotların çalışma ve dinlenme zamanlarını düzenlemede kullanılabılecek mi? ğle tatili ya da "siesta", bugüne kadar tembeilik ve oburlukla özdeşleştirerek taşlamalarına malzeme yapan, çizgi film yapımcılarının sevilen konusuydu Ancak şlmdi, konuyla ilgilenen yalnız onlar değil. Munich Max Planck Gesellschaft Psikiyatri Enstitüsü'nde uyku üzerine araştırmalar yapan iki bilim adamı "şekerleme"ye doğal bir olay gözüyle bakıyor ve bugüne kadar araştırmacıların öğle uykusunu ihmal edip çalışmalarını salt gece uykusu üzerınde yoğunlaştırmalarını eleştiriyor. Jürgen Zulley ve Scott Campbell, normal kişilerin öğle uykusu için kuvvetle programlandığını, hatta bir engel olmasa, ek olarak iki "şekerleme" daha yapabileceğini savunuyor ve uykuuyanıklık salınımının klasik 24 saatlik döngülerden çok dalgalı bir yapıda olduğuna inanıyorlar. Araştırmacılar çalışmalarını, insanların günün sonunda uykuya daldığı an ve gece uykusunun dönemleri üzerınde yoğunlaştırdılar. Max Planck Enstitüsü'nce uykuları ıncelenmek üzere, bırkaç haftaya varan süreler boyunca yeraltı koğuşlarında tutulan gönüllulerden, uyumamaları ıstendi. Böyle bir araştırmanın sonuçları çok ılgınç olabilirdi. Nitekim dışarıdaki zamanı izleyebilecek saati olmayan bazı denekler, büyük bir gerilim içinde 30 saate varabilen uzun süreler boyunca uyanık kaldılar. Bu, insanların uykuuyanıklık düzeninin hayvanlardan farklı olduğu anlamma gelıyor. Çünkü hayvanların günlük uyku gereksınımı her ne kadar (zürafaa için 20 dakikaya karşılık O Sonuçlar ikna ediciydi: Gece uyku dönemine ek olarak "artmış uyku olasılığı"na uyan net bir tepe noktası belirlendi. Ayrıca bu 13.00 sıralarındaki "öğle üzeri uyuklama" evresıne eşlik eden, daha az netlikte iki ayrı "gündüz uyukiama döneml" gözlendi. Bunların zamanlaması, deneklerin gün boyu hareketsız olarak kaldığı daha ileri deneylerle tam olarak saptandı. Anılan iki dönemin sabah 9.00 ve akşam 17.00 sıralarına denk geldiği belirlendi. Bütün bu gözlemlerden, uyku uyanıklık düzeninin, gece uykusu hariç 4 saatlik bir salınımı olduğu görülüyor. Uyku eğiliminin arttığı bu dönemler, sabit olarak anılan aralıklarla yineleniyor. Günlük hayatta, bu uyuklama dönemleri uygun çalışma programları ya da çay, kahve içerek geçıştiriliyor. Sabah Gündüz uyuklama döneml