Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
UZ A Y kaları binlerce hastanın HLA oesonini bılgısayara yukluyor Beneluks ulkelerı, Avusturya ve Federal Almanya'nın bırlıkte kurdukları "Eurotranaplant" (1967), Iskandınav ulkelerinin kurduğu "ScandlaTrensplant" ve Doğu Blokunun oluşturduğu "InterTranaplant" (Prag) Avrupa'dakı başlıca verı banka ları Bu kuruluşlar ABD'dekı verı bankalarıyla bılgısayar kanalıyla sureklı ıletişim ıçindeler Otuz bır ülkeden 204 transplantasyon merkezınin üye olduğu "Ortak Transplant Çalışması" (CTS), 1981'den 1986 yıiı sonuna dek 30000 bobrek transplantasyonu gerçekleştırmış CTS ve TRAINS projeleri organ transplantasyonu ıçin dünya çapında kurulacak bir ıletişim ağının ilk adımı nıteliğinde Geçırdığı bır kafa travması sonucunda (örneğın trafık kazalarında) komaya gıren ve beyın ışlevlerını kaydeden EEG aygıtına bağlandığından beyınlerı hiçbır elektrıksel aktlvıte gostermeyen hastalar, 12 saat bu durumda kalıriarsa organlarının ahnması ıçın elverışlı bırer aday oluyorlar Hastanelerin acıl servıslerı bu durumdakı hastalan, aılelerınden ızin alındıktan sonra veri bankalarına bildlriyor Bu arada hastanın HLAtıplemesı yapılıyor ve bankanın bilgisayarı bu HLAdesenını organ bekleyen hastalarınkıyle karşılaştırarak en uygun alıcıyı buluyor Bu şekılde yapılan bır alıcıverıcı seçimınde % 80'ın uzerinde başarılı sonuçlar elde edilmekte HLAantl|enlerlnln en çok önem tasıdığı tranaplantasyonlar, kalp, akclğer, böbrok, karaciğer ve pankraas glbl büyük organ tranaplantasyonlan. Buna karşın dış kulak, orta kulak kemlkçlklerl, kornea transplantasyonlannda doku uyuşmazlığı fazla bır sorun yaratmıyor, çünkü alıcının lenfosıtlerı buralara kolay ulaşamıyor HLAtıplerı hiçbır transplantasyonda ıdeal bır bıçımde uyuşmadığı ıçin hastaların ımmunolojık (bağışıksal) yanıtının ayrıca ımmunsupresıf adı verılen bır ilaç grubu kutlanılarak bastırılması gerekıyor İmmunsupressıf kullanımıyla bağtşıksal reaksıyon rıskı en aza ındırılmiş oluyor Eyrenin yapısı ve büyük patlama Astroflzikçller ve fizlkçller evrenl, yerkürede elde edllmesi mümkün olmayan doğal blr laboratuvar olarak kullanmaya başladılar. Doç. Dr. Halil Kırbıyık apılan bılımsel araştırmaların duzeyı ne denlı yuksek olursa olsun, teknoloji ıle etkileşmesı bazen ınsan yaşamına göre kısa zaman ıçınde, bazen de daha uzun bır zaman surecı ıçınde olmakta, ama mutlaka olmaktadır Gelışmenın temelı değışımdır Teknolojı bıze bılımdekı ılerlemelere yardımcı olacak gözlemsel olanakları sağlamakta ve bılımın urettıklerını kullanarak ınsanlığın hızmetıne sunmaktadır Unlu yazar Popper'ın belırttığı gıbı bılım ve teknolojı arasındakı ılışkı, bacaklarının bırısınde "bılım" dığerınde "teknolojı" yazan bır adamın Bataklıktakı ılerleyışıne benzemektedır önce acı duyarak bacağının birısını bataklıktan çıkarıp bır adım ılerler, daha sonra aynı şeyı dığer bacağıyla da tekrarlar Yanı bırısının onde gıttığı, dığerının onu takıp ettiğı söylenemez duşunulurse Evren her yönde aynı gözlenmektedır Evrenin ıkıncı bıleşenı "ışınım" (radyasyon) dur Evrenı dolduran enerjının ne kadar olduğunu "fon" (background) ışınımının yönden bağımsız olan kısmını ölçerek bulabılırız Böyle bır fon ışınımı şımdıye kadar radyo, mıkro dalga, Xışını ve gama ışını dalda bantlarında gozlenmıştır Ancak evrenbılım ıçın en önemlı bıleşen mıkrodalga fon ışınımıdır Bu bır kara cısım ışınımı olup en fazla (şıddetlı) ışıma 1 mm lık dalgaboyunda olmaktadır Eınsteın'ın E=mc 2 denklemını kullanarak bu ışınımın kutle (veya madde) karşılığını bulduğumuzda ışınım kutle yoğunluğunun bıldığımız normal madde yoğunluğundan 1000 kez daha kuçuk olduğunu goruruz Mıkrodalga fon ışınımının ılgınç ıkı özellığı daha vardır Bırıncısı her yönde aynı şıddette gözlenmesı (ızotropık olması), ıkıncısı ıse bu ışınımın yaklaşık 3 kelvın derecehk bır karacısım ışınımı olmasıdır Bunu uzayda rastlanabılecek en lyı karacısım ışıması olarak duşunebılırız Önemı ıse geçmışte belırlı bır zamanda madde ve ışınımın aynı sıcaklıkta dengede olmuş olduğudur Evrenin son bıleşenı ıse "normal olmayan madde" dıye adlandırılabılır Bunu da ıkıye ayırabıhrız Bırıncısı manyetık alan ve ışık hızına yakın hızlarla hareket eden plasma, ıkıncısı de "karanlık" veya "saklı" maddedır Gökadaların yaydıkları ışınım mıktarından hareketle, bu sıstemlerın dınamığınden, içerdıklerı madde tahmın edılebılmektedır Ancak bu yolla tahmın edılen maddenın tumunu gözlemsel olarak gorememekteyız Yanı konvansıyonel aletlerle göremedığımız bır maddeden sözedıyoruz işte kara madde veya saklı madde dedığımız budur Ne olabılır bu madde 9 Yıldızlararası gezegenler çok kuçuk kutlelı yıldızlar, ağır nötrınolar (yuksek enerjılı parçacıklar), bılınmeyen zayıf etkıleşen parçacıklar, kuçuk karadelıkler, buyuk karadelıkler, super kara delıkler, vs Bunların çoğunun varlığı ılerıde yapılabılecek gözlemsel çalışmalarla anlaşılabılır ve bazıları da laboratuvarlarda ıncelenebılır Öncelerı buna "kayıp madde" denıyordu, ancak bu kullanım yanlıştır, çunku bu madde kayıp değıl evrende bır yerlerde bulunmaktadır Sadece bız onu göremıyoruz 1987 yılında, astronomı ve evren hakkında bıldıklenmızı kısaca özetleyecek olursak şunları sıralayabılırız Yıldızlar ve evrımlerının temel fızığı anlaşılmıştır Yıldızlar dev molekul bulutları bır de yoğun gazlardan oluşmaktadır Gökadalar evrenin temel taşlarıdır "Büyuk patlama" Y Bılım ve teknolojı arasındakl ihşkıyı belırttıkten sonra evren hakkmda ılerı surulen ve gunumuzde oldukça kuramsal görunen bılgılerın ılerıde gunluk yaşamda yer alabıleceğı gozden uzak tutulmamalıdır Son yıllarda uzayın gızlerını çözmemıze yardımcı olan gözlemsel olanaklar onemlı ölçude artmıştır modelı evrenin bugunku yapısını açıklayan en lyı kuramsal modeldır Mıkrodalga fon ışınımı 1965 yılında keşfedıldı O zamandan berı kabul edılen çerçeve ıçınde buyuk patlama ıkı gerçeğe ve bır varsayıma dayan maktadır Gerçekler a) Evren, buyuk ölçude yönden bağımsızdır Yanı her yönde evrenin yapı sı aynıdır Bunu 3 kelvın derecehk for ışınımının gözlenmesınden anlıyoruz Bulunduğumuz yönden hangı yöne ba karsak bakalım 3 kelvın derecelık ışını mı aynı şıddette gözlemekteyız b) Bugun evrenin duzgun bır şekılde genışledığını gözluyoruz Genışleme hızı uzakhkla orantılıdır Dığer bır deyışle gözledığımız gök cısmı ne kadar uzak ta ıse bızden uzaklaşma hızı da o kadar buyuktür Varsayım ıse, bızım (dunyamızın veya Samanyolumuzun) evrenin ayrıcalıklı bir yerınde bulunmadığımızdır^ Evren her yerde aynı görunmektedır veya evrenın her noktası merkezdedır Bu kurama göre evren başlangıçta bır ateş topu halınde ıdt (sıcaklık bın mılyar kelvın derece ıdı) Ateş kuresı zamanla evrımleşerek bugunku yapı oluşmuştur Bugunku fızık bılgılerımızle evrenın başlangıcına zaman eksenınde 106'ncı sanıyeye kadar gıdılebılmektedır İlk 180 sn ıçınde bıldığımız madde oluşmuştur (hıdrojen, helyum gıbı atomlar) Ancak evrene 100 bın yıl kadar ışınım hakım olmuştur Ondan sonra yavaş yavaş madde hakım olmaya başlamış ve bu gunku gökadalar başlangıçtan ıtıbaren yaklaşık bır mılyar yıl geçtıkten sonrft oluşabılmıştır Evrenin yaşının yaklaşıPr 20 mılyar yıl olduğunu varsayarsak go kadalarm henuz yenı oluştuğunu göruruz Evrenin içeriği Şu andakı ıçerığınden başlamakta yarar var önce "bıldığımız maddeyı" sayalım Bıldığımız madde yıldızlar, gaz ve tozları ıçermekte Bunlar optık gözlemlerle elde edılen maddeyı temsıl edıyorlar Bu madde evrenin ıçındekı 3000 kelvın derece ıle 10000 kelvın derece (sıfır celsıusC derece 273 kelvın dereceye karşılık gelmektedır) arasında sıcaklıkta olan maddedır Bu sıcaklık aralığı da "kara cısım" sıcaklığına karşı gel mektedır örneğın Guneş bır kara cısım gıbı ışınım yapar Evrendekı maddenın çoğu bu haldedır Nedenı ıse yaygın halde bulunan kararlı yıldızların yuzey sıcaklıklarının bu sıcaklık aralığında bu lunmasındandır Yıldızlar, gaz ve toz, Gokada dıye adlandırılan "Evren adaları"nı (örneğın Samanyolu) oluştururlar Gökadalar belki de başlangıç şartlarından ve çevre şartlarının farklı olmasından değışık tıplerdedır Başlıca uç tıp, spıral, elıptık ve duzensız gokada vardır Bızım galaksımız spıraldır Gökadalar evrenin temel taşı sayılırlar Tek başına bulunanları pek nadır olup daha çok gruplar halınde bulunurlar Bazı Gokada grupları bın ve daha yu karı sayıda uyeye sahıptır Evrende de ğışık buyuklukte oluşumların da var olduğu anlaşılmaktadır Bununla beraber yeterı kadar buyuk bır alanda ortalama Evrenin geleceği Babalık tayini HLAantıjenlerının transplantasyon dışında kullanıldığı bır alan, babalık tayinl. Kalıtım kurallarına göre baba ıle çocuk arasındakı HLAantıjenlerınin en az yarısı uyuşmak zorunda Babalık tayınınde HLAdesenlerının karşılaştırılması % 100'e yakın doğru sonuç vermekte HLAantıjenlerı hastalık nedenlerınln anlaşılmasına da ılginç bır katkıda bulunuyor Kımı HLAdesenlerıne sahıp bıreylerde bazı hastalıklara daha sık rastlanıyor örneğın HLADR3 grubunda şeker hastalığına dığer gruplara göre ıkı kat daha fazla rastlanıyor Aynı şekılde kımı gruplarda Multlpl Skktroz, Romatold artrld, Spondlllt glbl hastalıklar daha sık görulüyor Listeyı daha uzatmak mümkün Lıstedekı hastalıklann ortak özellığı ise, nedenlerının tam olarak bılınmemesı Soz konusu hastalıklann HLAsıstemindekı genlerle ılışkısı bunların kısmen kalıtsal oiduğunun bır kanıtı Gelecek kuşakların, embrıyonlar uzerinde yapılacak bır genetik seçimle birçok hastalıktan kurtanlıp kurtarılmaması ıse ahlaksal yaklaşımların da hesaba katılması gereken ayrı bır tartışmakonusu (Blld d«r VVIuenschaft, 19874) Evrende bugun hakım olan şey mad dedır Hakım olan kuvvet de doğal olarak çekimsel kuvvettır İşte bu çekımsel kuvvettır kı evrenin sureklı genışlemesını yavaşlatabılır ve bu yavaşlama da evrenin geleceğmı bellrler Yavaşlamayı ölçmekle gerçekte evrendekı madde yoğunluğunu ölçuyoruz demektır Bu ölçur" sonucu evrenıft açık (sonsuza ka dar genışleyen veya sonsuza kadar genışleyıp orada duran bır evren) veya ka palı (yeterlı maddeyı ıçerdığınden çekımsel kuvvet genışlemeyı belırlı bır zaman sonra durdurur, evren tekrar çöke rek sıcak ve yoğun duruma gelır ve ateş kuresı fazına döner) olduğunu anlayabılırız Evrendekı madde yoğunluğunu gözlemlerle ölçebılıyoruz Bugunku göz lemsel sonuç'ar açık evren modelını desteklıyor ıse de, teknık yetersızlık sonucu gözlemlerdekı betırsızlıU, nedenı ıle bunun doğru olduğunu söylemek zordur Yukarda sözu edılen saklı maddeyı tam göremedığımız surece geleceğımızın sureklı genışleyen bır evren mı yoksa salınım yapan bır evren mı olduğunu söylemek doğru olmasa gerek Geleceğımızın ne olacağını anlamamızı kolaylaştıracak bılımsel ve teknık gelışmelerın daha da ılerlemesını uman astronomlar "BEKLEGÖR" prensıbını tercıh etmektedirler n Bu konu^ma 1 Temmuz 1987 tarlhlnda 1. Astronoml Haftası'nda yapılmıştır