Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SORUN CIVAP VERELİM BTLTM YAYIN Büyüme hormonu Türiciye'de uygufamyor mu? Ankara'dan Nurdan Ercan'ın sorusu şöyle: Gen teknoJoJlsl lle üretiton büyüme hormonunun uygulama alanı, hangi ülkelerda naaıl pazarlandığı, Türiciye'de uygulanıp uygulanmadığı konularında geniş kapsamlı bllgller edinmek Istlyorum. Bu soruyu istanbul Üniversitesi Bilimsel Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Tuncay Altuğ şöyle yanıtlıyor: Büyüme hormonunun keşfediliş hikâyesi, 19. yüzyıhn sonundan itibaren hipofizin büyük bir olaSılıkla büyüme olayına gereklı olduğu kanısı ile başladı. 1921'de Amerikalı araştıncılar, Evvans ve Long'un ilk olarak sığır hipofizlerinden büyüme hormonu saflaştırmaları için 1944'ü beklemek gerekti. Yeterli miktarda sığır hormonuna sahip olunca onu tedavide kullanmayı, yani cüce çocukların büyümesine stimile etmeyi deneme fikrini ortaya attılar. Ama 1950'de gerçekleştirilen bu deneme başarısızlıkla sonuçlandı. Sığır hormonunun insan türünde hiçbir aksiyonu olmayışını açıkladı Buna karşılık McGill Ünıversitesi'nin Kanadalı araştırıcıları 1957'de insan büyüme hormonunun çocuklar üzerinde çok olumlu etki gösterdiğini ortaya çıkardılar. Bu tarihten beri insan büyüme hormonunun kullanımı kısmi veya tamamen hormon yoksunluğu çeken çocukların büyümelerini stimile etmek için birçok ülkede yaygınlaştı. Pratikte bu hormon, kadavralardan çıkarılan hipofizlerden alındı. Bunlar ekstre edilerek elde edilen sıvı, saflaştırılıp çocuklarda kullanılacak hale getirildi. Fakat bu metot çok zordu ve oldukça pahalıydı. 1979'dan beri dunyada Qç grup, insan büyüme hormonu genine koli bakterisi nakletmeyi başard.ıar. Buniardan biri François Rougeon'nun Pasteaur Enstitüsü'ndeki grubuydu. Diğeri Goodman'ın Kaliforniya Ünıversitesi'ndeki grubu, sonuncusu da GENENTECH Amerikan firrrasındaki Goeddel'in grubuydu. Bu nakli gerçekleştirmek için üç grup, hormonun hipofizde fazia miktarda bulunan haberci RNA'sından yola çıkmışlar ve ondan bir DNA kopyası yapmışlardı. Özellikle 1981'den sonra başta GENENTECH olmak üzere bu hormonu bakterilerde sentezleştirmeyi başardılar ve hormonun sentezinden sonra bu ortamı alıp saflaştırma yöntemlerine getirdiler. Başarılı saflaştırma yöntemlerine kadar yapılan uygulamalarda bazı yan etkileri ortaya çıktı. Fa kat daha sonra saflaştırma metotlarının geliştirilmesiyle özellikle bu hormona karşı çocukların vücudunda antikor oluşturma ve hormonun etkisiz hale gelme mekanizması halledildi. GENENTECH firması, ilk kez Amerika'da hormonu satışa sunma iznini elde etti. Sonra giderek bu konudaki firmalar arttı. Ve bugün artık dünyada birçok ülkede bakteriye gen nakli metoduyla elde edilen büyüme hormonu tedavide kullanılmaya başlandı. Şu anda gen nakliyle elde edilen ürünlerden insülin hormonu Türkiye'de satılmaktadır, ancak büyüme hormonu henüz satılmamaktadır. Fakat dışarıdan getirmek koşuluyla bunlar Türkiye'de de boy büyüme problemi olan çocuklarda kullanılabilmektedir. Baş vurabileceğiniz en önemli merkez GENENTECH firmasıdır. Ancak Avrupa'daki pek çok eczaneden, bu hormonlar satın alınabilir. BHİmRebberi Ruh nedir? Ankara'dan Vayls Turan soruyor: Blllmsel olarak ruh nedlr? Ruhun varlığı ya da yokluğu hakkında bilinenler nelerdir? Bu soruyu istanbul, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Yıldırım Aktuna şöyle yamtladı: Ruh, eski Yunancada 'psyche" sözcüğünün karşılığı olarak alınabilir. Psyche; nefes, yaşam, ruh anlamlannı içeren bir kelimedir. Eskiden beden karşılığı kullanılırdı. Stanley Cobb, ruhsal olayların çok eski tarihlerden beri insanların dikkatini çektiğini belirterek, "Ruhiyat tıp sanatlarının en eskisi, tıp bilimlerinin en yenisidir" demiştir. "Ruh nedir?" sorusunun bilimsel olarak tam karşılığını vermek oldukça güçtür. Bilgilerimiz, kuşkusuz bizi ruhun cinperi gibi doğa üstü tanımlardan uzaklaştırmaktadır. Beyin tüm ruhsal organizasyonların başlatıldığı, fonksiyone edildiği bir değerler sistemidir. Ancak beynin kendi kendine yeterli olma niteliği yoktur. Onu harekete geçirecek, ateşleyecek bir şeye ihtiyaç vardır. Beyin hücreleri içindeki birtakım biyoşimik değişmelerle beyin fonksiyonlarını başlatan enerji ya da onunla ilgili olan güç her neyse bugünkü araştırma yöntemleriyle erişilemeyen bir fenomendir. İşte bu fenomene ruh adı verilmektedir Bir başka deyişle ruh, elle tutulamayan, gözle görülemeyen somut projestlerin tümünde yer alan soyut bir kavramdır. Onunla düşünce, dikkat, algı, bellek, bilinç gibi ruhsal fonksiyonları gerçekleştjrir, heyecanlarımızı ve fiziksel tepkilerirhizi düzenteriz. Sonuçları itibariyle ruhsal olaylar beyinin biyolojik fonksiyonundan başka bir şey değlldir. D Isaac Asimov. e Yayınlan, İstanbul. 7986. 664 s. Cev. Reşit Aşçıoğlu. Isaac Asimov, bir yaşama üç ayrı kariyeri sığdırabilmiş, üretken, dünyaca ünlü bir yazar. 1920'de Sovyetler Birliği'nde doğmuş, 1923'te ailesi ABD'ye göç edince tüm öğrenimini bu ülkede görmüş. 1948'de Columbia Üniversitesi'nde kimya doktorası aldıktan bir yıl sonra Boston Üniversitesi 'nde biyokimya alantnda öğretim üyeliği yapmaya başlamış. 1956'de vaktini tümüyle yazmaya ayırmak amacıyla ayrıldığı bu görevine, biyokimya profesörü olarak 1979'da yeniden dönmüş. İlk öyküsünü elli yıi önce yazan Asimov'un biıimkurgu, popüler bilim, mizah ve daha birçok dalda kendi adıyla yayımlanmış yapıtları olduğu gibi, takma adlarla yayımiadığı yapıtları da vardır. Asimov'un öğretim üyeliği dışındaki iki önemli etkinlik alanı, bilimkurgu yazarlığı ve bilimi geniş kitlelere yayma amacıyla 1960'tan sonra zamanmın önemli bir bölümünü ayırdığı popüler bilim yayıncılığıdır. Bilimkurgu alanındaki yapıtlarını 1940'larda vermeye başlayan yazar, robotlara ilişkin öyküleriyle 1963'te başlattığı Foundatlon (Kuruluş) adlı diziyle üne kavuşmuştur. Yaklaşık son otuz yılda bilimsel gelişmeleri aç.k bir dille kitlelere tanıtan yapıtlanyla belki daha da yaygın bir ün kazanan Asimov, çoğu dünyanın bellibaşlı dillerine çevrilmiş yapıtlannda astronomiden kalıtımbilime kadar çok geniş bir alandaki gelişmeleri ele almakta. Asimov'un popüler bilim alanında ayncalıklı bir yeri var. Doğa biiimlerinin tümünü Asimov kadar geniş kapsamıyla ele alan ve gelişmeleri yeni yapıtlarına katan bir başka yazar bulmak güçtür. Nitekim, zaman zaman Asimov' unkilerden daha yaygın bir kitleye yönelik popüler ürün veren ya da beiirli bir alanda daha yetkin bir çalışma ile kitleleri aydınlatan yazariar çıkmıştır. Ancak bilimsel gelişmeleri 40 yılı aşkın bir süre izleyip, gelişmeleri okurlara aktarmak taki sürekJHİk ve başarmyla Asimov, birkaç kuşağa bilimi sevdırmiş bir yazar olarak ayrı bir yere sahiptir. Popüler bilim dalında önemli yapıtlanyla Turk okuriannı aydınlatan Reşit Aşçıoglu'nun akıcı bir dille Türkçe'ye kazandırdığı Blllm Rehberi, yazarın Asimov's Gukto to Sclence (1972) yapıtının çevirisi. Asimov'un çoğu yapıtında olduğu gibi burada da okurun evrenin genleşmesinden parçacık fiziğindeki gelişmelere kadar çok geniş bir alandaki önemli bilimsel aşamaları ilgi ile (ve teknik aynntılar içinde kaybolmadan) izlemesi olanaklı. Yapıtın önemli bir özelliği, bu boyuttaki ansiklopedik yapıtlarda sık rastlanıkjığı gibi okurlara bir bilgl yığını sunmak yerine, bilimsel gelişmeler arasındaki ilişkilere ışık tutması, bu nedenle de okura daha sonraki gelişmeleri izleyebilecek bir "kuramsal" görüş ve kavrayış kazandırabilmesi. Bilim Nedir" bölümü ile okurlara temet bilgiler veren yazar, daha sonra sırasryla "Evren", "Yerküre", "Atmosfer", "Elementler", "Tanecikler", "DaJgalar", "Makine", "Reaktör" gibi bölümlerle kozmolojkden parçacık flziğine kadar geniş bir alanı, bHim ve teknoioji tarihine de yer vererek incelemekte. Bir başvuru yapıtı niteliği taşıyan bu calışmanın çevirisi, kimi terminoloji yanlışlıkları ve baskı hataları dışında okurların rahatlıkla izleyebileceklerl bir biçimde gerçekleştirilmiş. Ancak bir içerik sayfasımn olmayışı ve bu tür bir yapıtın kullanımını kolaylaştıracak bir dizinin bulunmayışı önemli eksiklikler. Popüler bilim yayımcılığımızda sık rastlanan ve okurlara yeterince saygı gösterilmediği izlenimî veren bu eksikliklerin, bu değerli yapıtın ikinci basımında giderileceği umulur. • YABANCI YAYINLAR Nobel Dreams: Power, Deceit and the Ultlmate Experiment G. Taubes. Random House, 1987. 262 s. Connaître et le Dire G. Pieraultle Bonniec. Pierre Mardaga, 1987. 278 s. Aux Origines de la Vie The Correspondence of Charles Darvvln, 18371843. Cambridge University Press. 1987 604 s. M.V. Locquin (Der.). Fayard / Fondation Diderot, 1987. 360 s. Geçen haftanın çözümleıi Keynes kitabını kazanan 25 okuyucumuz İstanbul: Lütfi Bulan, Semahattin Kınıkaslan, B«tul Çelebi, Eala Ergundoğan, Mukjan Ünver. Ankara: Mehmel Mumcu, Yalçın Akçalı, Saner Gülsöken, Mücahit Oral. izmlr: Hayatl Külekçioğlu, Selma özbahar, Cengiz Alican. Gazlantep: Kemal Hoşgeçin. Uzunköprü: Erdener Yücel. Kütahyı: Edip llkay Sunal. Aydın: Nurettin Yıldıran, Adana: Sencer Şıkım. Manlsa: Ulvi Arda Aracı. Slnop: Kemal 6zel, Dldem örs, KırW«r«ll: Türkan Samsun. Eaklf«hlr: Şafak Koşar. U«ak: Srtkı Erol Bodur. Buru: Recep Boyacıgil Kars: Hayrettin Uluman. Küplü Bulmaca Girlş Soruyla Karşılaştıklannda Ankara'dan aynı uzaklıkta olacaklardır. Aşağıda da gösterildiği gibi marangoz her bir küpü 8'e böler. Küçük küplerin her biri, büyük küpün alanının 1/4'üne sahip olduğundan, toplam alan bir kat artmış olur. D Scrlpta Mathematlca'dan bir bulmaca Trmo suçsuzdur, çünkü suçsuz oldugunu iki kez söylemiştlr Bu durumda (9) yanlıştır. (9) yanlıssa, (8) doğrudur; dolayısıyla (15) yalandır. (15) yalarsa, (14) dogrudur. Bundan da Judy'nln cuzdanı çaldığı anlaşılır. Adnan Kesklnsoy; Samsun, Türkman Coaan; Girne, Kıbrıs; Incl Nalan Gezmlş; istanbul; Hasan Ergül; Dıyarbakır; Mustafa Uslan; Çanakkale. Kazanan okuyucular: