Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Y E Ş U SAYFA Hızlı nüfus artışı kalkınmayı köstekliyor Türkiye Çevre sorunları Vakfı'nın düzenlediği Nüfus ve Çevre konulu konferans 89 ekim günleri Ankara'da yapıldı. Nüfus ve çevre konferansı Buket Uzuner T ürkiye Çevre Sorunları Vakfı konferanslarından biri daha Ankara'da yapıldı. Yedi oturumdan oluşan ve yoğun iki gün boyunca, yer yer homurtular ve kahkahalarla renklenen konferansta nüfus ve çevre ilişkileri değişik bağlamlarda ele alındı. Hacettepe Üniversitesi, Ekonomi Bölümünden Doç. ibrahlm Tanyerl "Kalkınma, Nüfus ve Çevre" konulu ilk oturumda sunduğu bildiride şunları vurguladı: • Hızlı nüfus artışı gelişmekte olan ülkelerde tasarruf oranını ve sermaye birlkim hızını yavaşlatıyor ve böylece teknolojik gelişmeyi de olumsuz etkiliyor. Ekonomik kategorizasyonda tüketici grup olan 014 ile 65 yaş üstü, özellikle "genç nüfus" tipine giren ülkemizde üretim artışını yavaşlatıyor. • insan ihtiyaçlarını karşılayan mal ve hizmet üretimi sırasında bir 'girdi' olarak kullanılıp kirletilen çevre, beri yandan üretim faaliyeti sonucunda üretilen artık maddelerle de olumsuz etkileniyor, bu yüzden artan nüfusla bu etki de büyüyor. • Zaten kıt ekonomik kaynaklara sahlp olan gelişmekte olan ülkelerde maaliyeti yüksek arıtma teknolojisi kurma sorunu, çevrecilerle ekonomistler arasına kara kedi sokan noktadır. Çevre kirlenmesini önlemek Için, biri m kirliliğe bir fiyat koymak ve kirletene bu fiyat yoluyla kirliliği ödetmek, uygun bir ekonomik önlem olabilir. Aynı gün "Tarımsal Üretim, Nüfus ve Çevre" konulu ikinci oturuma katılan Doç. Mahlr Flsunoğlu, 2020 yılında 90 milyona ulaşması beklenen ülkemiz nüfusunun, sürdürülmekte olan tarımsal projeler sayesinde gelecekte bir darboğaza girmeyeceğini ileri sürdü. "Kentleşme, Nüfus ve Çevre" oturumuna, nüfus yığılmasıyla oluşan toplumsal ve çevresel değişmeyi olumlu bir yöne kanalize etmenin ancak kent topraklarının duyarlıkla kullanılmasıyla gerçekleşeceği mesajıyla katılan Prof. Rusen Keles'in ilginç bildirislni, İTÜ Çevre Müh. Bölüm Başkanı Prof. Ahmet Samaunlu yorumladı. Konferansın diğer renkli bir siması da Biyolog Ediz Hun idi. İkinci günün İlk oturumu "Turlzm, Nüfus ve Çevre" konuluydu. Bildiri sahibi Boğaziçi Üniversitesi, Meslek Yük sek Okulu'ndan Şükrü Yarcan, sermayesi deniz, güneş, kum olan turizm ülkelerinin, turiste sunduğu bu doğal kaynakları çok akıllıca korumayı bilmek durumunda olduklarını belirterek sözlerine başladı. Türkiye'nin doğal, insan yapısı ve sosyokültürel kaynaklarını işleyerek turistik çekim potansiyeli oluşturmakta, böylece ülkeye yönelik yabancı turist talebini arttırmayı amaçladığını, ancak aynı yoldan giden İspanya'daki turizmin yarattığı çevre kirliliği örneğini asla göz ardı etmemek gerekliliğine dikkat çekti ve özetle şöyle dedi: • Belirli turist çekim bölgelerinde turizm üstyapı birimlerinin (otel, tatil köyü, lokanta vb.g.) çoğaiması, nüfus artışı ve artan fiziki yatırımlar o bölgenin çekiciliğini giderek yok edeceğinden, yeni çekim bölgelerine yönelerek, önceki bölgenln kullanılmaz, eskitilmiş kaynak haline dönüşmesi kaçınılmaz olacak. • Turizmin akıllıca yönlendirilmemesi sonunda, çekim öğeleri yıpranacak, orman alaniarı azalacak, kıyıları, denizleri kirletecek, doğal çevre özellikleri yok edilecek. • öte yandan, kamu otoriteleri ve halk, turizm sayesinde "çevre bilinci" edinecek, bu bilinç turistik hareketle doğru orantılı olarak artacak. Salonda zincirleme soru ve yorumlarla uzayan bir hareketlenmeye neden olacak kablumbaÇalar örneğinde Yarcan, turistik devinım sonunda yıllardır ancak Dalyanlıların bildiği kaplumbağaların artık bütün Türkiye'nin farkına vardığını, halbuki ülkemizin nice bölgesinde, nice değişik türlerin korunmaya muhtaç olduğunu, ancak bundan habersiz olduğumuzu belirtti. Bu konuda konferans ızleyıcisi çevrecilerden gelen en ilginç iki yorumdan biri, bir bayan biyoloğun heyecanla yerinden fırlayıp, kaplumbağalar olayında Türkiye kamuoyunu yine 'dışardan' bilgilendirenlerin olduğunu, yoksa bizlerin bunun asla farkında olmayacağımıza dikkati çekmesi, ikincisl de Prof. Samsunlu'nun, böylesi 'dışarı' kaynaklı uyarılara karşı uyanık olmamız, bizi uyaran ülkelerin 'çevre koruma' bilinci kadar, hatta daha fazla endüstrileşmiş olduklarının unutulmaması gerekliliğini, ABD'de yaşayan ve teknolojiyi tamamen reddeden 'Amish' dincileri uç örneğiyle anlatması oldu. Kahve arasında biraz yatışan çevreciler, sonraki oturumda sunulan bildiri ve yorumuyla yine çok hareketli bir tartıçma ortamına girdller. Bu kez, Doç. Kenan Mortan, "Saglık, Nüfus ve Çevre" bildirisinde nüfus artışı ve hızlı nüfus göçünden, bugünün artık nüfusunun % 54'ünün kentlerde yaşayan Türkiyesi'nden söz ederken, salondaki çevrecilerden, kent tanımı yapması, çevresı gecekondularla zincirlenmiş, arabeskleşmiş büyük köyleri kent mi saydığı yolunda soru ve tepkilerle karşılandı. sektörün bütçesini arttırmanın yararsız olduğunu belirtti. "Çarpık kentleşme ve yeşil alanların' azalması inşanlar üzerinde olumsuz sağlık etkileri yapıyor" diyen Doç. Mortan'ın bildlrisini yorumlayan Prof. Kişnişçi, konuşmasına tıp doktorlarının (umalım) kendi gençliğinde sosyal bilimleri "laf bilimleri" diye ciddiye almadıkları esprisiyle (I) başladı. Tepkiyle , karşılanan bu şakayı daha sonra geri alan Prof. Kişnişçi, tıp doktorlarının mesleki güçlüklerini dile getirdi. Salonda bulunan Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Muzaffeb, güzel Üsküp Türkçesiyle yaptığı konuşma sonrası uzun uzun alkışlandı. Muzaffeb, adına kentleşme denen olgunun köyden kente geçmekle olmayacağını, kente gelen köylünün, köydeki zihniyetini sürdürmesi önlenmedikçe, kentlinin köyleşmekte olduğunu belirttikten sonra, köylerin artık % 48'de donması gerektiğini, bunun da köylere gidip, onlara hizmet sunmakla olacağını açıkladı. Ailenin temeli olan kadının tek rolü olan "annelik"in artık değiştirilmesi, ona da üretme ve birey olma şansı verilerek sağlıklı bir sosyal değişimin sağlanacağını, aksinin çarpık kentleşme ve kaybolan köyler yolunda bir gidiş olduğunu anlattı. Annellk ve sağlıklı sosyal değişim Konferansı "korsan bir bildiri" (I) ile renklendiren bir başka bilim adamı da, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden Prof. Baha Tunalıgil'di. Prof. Tunalıgil, ülkemiz tuvaletlerinin sefilliği üzerine dikkatleri çektikten sonra, bu konuda ciddi bir çalışma yapma arifesinde olduklarını müjdeledi. Turizminin ve nüfusunun patladığı haberleriyle çok heyecanlandığımız (!) ülkemizin gerçekten yüzkarası olan yüznumaraları konusunda ilk kez yapılan bu ciddi çalışma haberi içtenlikle alkışlandı. Konferansın son iki oturumu Prof. Tolga Yarman'ın sunduğu "Ensrjl, Nüfus ve Çevrs" bildirisi ve Mehmet Demlrer, Ediz Hun, TÇSV Gn. Sekreteri Engin Ural, Doç. Sunday Üner'in katıldığı, genel değerlendirme oturumlarıydı. Prof. Yarman, nüfus artışıyla beraber artan enerji tüketimi ve enerji kaynaklarıyla, çevre tahribi, kirliliği konularında bilgi verdikten sonra, kirlilik ve enerji üretimi noktasındaki tercihte kitlelerin talep ve baskılarının rol oynayacağını belirtti. Konferansın bitiminde birçok çevreci iki günde bunca önemli konunun işlenmesine olanak bulunamadığı, her oturum konusunun tek başına bir konferansta işlenmesi gerektiği konusunu tartışıyordu. [J Nüfus artışı ve sağlık sorunları Nüfus artışının, ekonomik ve sosyal problemler kadar, sağlık sorunlarını da aıttırdığını belirten Doç. Mortan, sağlık sektörüne ayrılacak para kadar, insanların sağlık bilinci edinmelerinin önemi üzerinde de durdu. Sigara içmenin, alkolün, zararlı yiyeceklerin kendi sağlığı üzerindeki etkilerinin ayrımında olan bireyin sağlık bilinciyle sağlık sektörüne katkısı olacağını, aksi halde bu 12