Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TIPVE K A L I T I M B İ L İ M S Böbrek, kalp, karaclğer, akciöer, pankreas nakllierlnde doku uyumu rt. "Uygun organ1' nkaları, dünya çapında bllglsayar ağıyla birblrlne baglı çalışıyor. Derleyen: tsmail Murat Organ nakillerinin başarısında genetik kimliketkili rgan nakll öykülerl genellikle heyecanlı başlar. Sabahın alaca karanlıgında bir helikopter hastanenin çatısına iner. Helikopterden çıkan birkaç klşl ellerindekl kutuyu koşaradım ameliyathaneye yetiştirlrler. Bu arada, dlyellm ki kronik bir böbrek hastasının evlnde telefon çalar. Telefonun öbür ucunda hastanın doktoru vardır, hastaya uzun süredir beklediği haberi verlr. "Aradığımız uygun böbreğl «onunda bulduk. Hemen bavulunuzu toplayıp hastaneys gelin." Genç hastanın üç yıldır beklediği an gelmiştir. Artık haftada üç kez yapay böbrek makınesıne bağlanıp kanının temizlenmesine gerek kalmayacak, işlemeyen böbrekleri yenisiyle değiştirilecektir. Yeni bir yaşama başlangıç demektir bu. Ve onun gibi böbreklerinin ya da baska organlarının "ihanetine uğrayan binlerce hasta bütün umutlarını başarılı bir organ nakline bağlamış durumda. Bir gün doktorlannın telefon edip uygun organın bulunduğunu haber vermesini bekliyorlar. "Uygun" sözcüğü burada kuşkusuz "uygun büyüklükte bir organ" anlamında kullanılmıyor. Organ nakli bağlamında uygun sözcüğü, organın alındığı kişi ile takıldığı kişinin dokularının ne kadar bağdaştığını anlatıyor. Nakledilen organ, konuk geldiği vücudun dokularıyla uyum içinde çalışmalı, yeni ailesi tarafından "reddedilmemeli". Organ naklinde böyle bir sorun bulunmasa, teorik olarak işln cerrahi yanı pek zor değii, ama doktorların karşılaştıkları doku uyuşmazlığı sorunu, yani alıcı ile verici arasındaki immunolojik farklılık birçok organ nakli tçin en büyük engeli oluşturuyor. İşte bu yüzden hastalar yeni organlarına kavuşmak için uzun süre beklemek zorunda. Organ naklinde doku uyuşmazlığı olayının tıp tarihi açısından oldukça kısa bir geçmişi var. Bir organizmaya başka bir organizmadan aktanlan dokuların reddi, ilk kez 19. yüzyılda cer O len organı aynen vücuda girmiş bir mikrop gibi, "yabancı Wr organizma" olarak kabul ediyor ve sert bir savunma yanıtıyla karşılık veriyordu. Vücudun savunma sisteminin "askerleri" lenfositlerdlr. Lenfositler, kandaki yabancı hücreleri, bakteri ve virüs zarları üzerindekı antijenlerden tanırlar. Antljenler insan organizmasına ait olmayan, bakteri veya virüslere özgü proteinlerdir ve bu yüzden hemen lenfositlerin dikkatini çekerler. insan ve hayvanlara ait vücut hücrelerinin zarı da alyuvarlar dışında antijenlerle bezelidir. Doğal olarak insan antijenleri, insana özgü proteinlerdir; ancak bu antijenlerin kombinasyonu, "deseni", kışiden kişiye farklılık gösterir. Bu farklıUktonfosltlertn"tedlrgin olması" için yeterlidir. Organ nakillerinde uyuşmazlık reaksiyonundan sorumlu doku antijenlerinin izini ilk kez bulan, bilim adamı Fransız immunolog Jean Dausset(1954). insan hücrelerinin zarlarındaki en önemli antijenlerin "tiplenmesi" ve böylelikle organ nakilleri için uygun alıcıverici çiftlerinin ortaya çıkması, 70'li yıllara rastlıyor. önceleri "transplantasyon (nakil) antijenleri" diye anılan söz konusu antijenler günümüzde "doku uyuşması" (Histokompatabilite) antijenleri ya da üzerinde en kolay tanındıkları hücre tipine göre insan lökoslt antljenlerl (Human Leukocyte Antigens), kıaaca HLAantl)«nler( olarak adlandınlıyor. Bu antijenlerin tümü HLAsistemini oluşturuyor. HLAantiienlerinin çeşitliliği (polimorfizm), özellıkle kombinasyon olasılıklarının astronomik sayısı, günümüzde transplantasyon (organ nakli), tıbbın en LaboratUVarda HLAtiplemeSİ: Kan ömeklerinden akyuvariar (KikosMer) tzole büyük sorunu. Kan naklinde esas olaedillyor. Lökosttfer 60 damlacıklı bir mikrotestplağı üzerinde HLAgruplanna göre test rak sadece dört grubun ayrımı söz koedlliyor. Bir boya reaksiyonu sonucunda negattf teat mlkroakopta açık renk, pozitit nusu olurken, organ naklinde uygun vereakslyon lae koyu renk alıyor. "Pozltif" test, kan örneğl dolayısıyla organın söz koriciyi bulmak için binlerce kişi arasından nusu HLAantljenlnl Içerdlğl anlamına gellyor. seçim yapmak gerekiyor. Kişinin HLAdeseni aynı zamanda onun biyokimyasalgenetik parmak izi anlamına geltek yumurta ikizleri. 1954 yılında Bosrahların dikkatini çekmiş. mekte. Bu bakımdan hastaların büyük ton'da gerçekleştirilen ilk başarılı böb1850 yıllannda, gözün ön bölümüntransplantasyon merkezlerinde bile rek naklinde hastaya tek yumurta ikizi deki saydam kornea tabakası hasar aradıkları organı şıp diye bulmalakardeşinden alınan böbrek takılmıştı. görmüş kişilere hayvanlardan kornea rı mümkün değil. En azından bu şanNe yazık ki tek yumurta ikizi olmayannakli yapan becerikli göz doktorları, sı biraz olsun artırmak amacıyla 6O'lı yıllarda böbrek naklinde aynı başarı sağhayvan korneasının insan gözünde tutlardan beri transplantasyonveri banlanamıyordu. Hastanın vücudu nakledimadığını ve reddedildiğini görmüşler. 1905 yılında doktor Eduard Zlrm, gözüne sıçrayan kirec yüzünden korneası yanan 45 yaşındaki bir işçiye ilk kez ölü bir insandan aldığı korneayı takmış ve böylece ilk başarılı doku naklini gerçekleştirmiş, hastası yeniden gözüne kavuşmuş. Aslında Zirm'in ve hastasının şansı varmış, çünkü kornea vücudun kan damarı olmayan ve dolayısıyla reddedilme HLAsisteminin antijenleri hücre zaolasılığı en düşük olan dokusu. Nitekim rının yüzeyinde yer alan protein molecerrahlar hayvânlar üzerinde yaptıklakülleridir. Yapımları hücre çekirdeği tarı organ nakli çalışmalarında organların rafından yönetilen antijen molekülleri, birkaç gün yaşadığını, sonra bozuldukhücre plazmasında üretilir ve oradan larını görünce, olayın düşündükleri kahücre zarına geçerler. HLAdar basit ve mekanik olmadığını anlaantijenlerinin sentezi için gerekli genemışlar. Yirminci yüzyılın başında faretik bilgi insanda 6 numaralı kromozoHLA Gen • Sistemi ler üzerinde yapılan deneylerde, aynı mun üzerinde yer alır, buradaki HLA1 • HLA DveDRbolgesi anne babadan türeyen farelerin arasıngenleri ve onlara ait komplement siste2 • HLA B Genleri da yapılan deri nakillerinin başarılı somi hep birlikte ana doku uyuşurluğu 3 • HLA C Genleri nuçlar verdıği, oysa akraba olmayan fakompleksini oluşturur. Sentezlendikle4 HLA A Genleri relerde başan sağlanamadığı görülmüş. ri 5 gene göre, HLAantijenleri önce beş Dokular arasındaki uyuşmanın kalıtsal gruba ayrılır: HLAA, HLAB, HLAC, antikor reaksiyonlarında "yapışkan" rodoğası, ilk kez bu deneyierie ortaya çıkHLAD, HLADR. HLAA, HLAB ve lü oynayan ve yapısal olarak HLAmış. HLAC genleri SınıfI genleri, HLAD, antijenlerine benzeyen ve antijenik et1927'de Alman cerrah Bauer, tek yuHLADR ve kısa bir süre önce bulunan kileri dolayısıyta doku uyuşmazlığı reakmurta ikizleri arasında yapılan deri nakHLADP ve HLADQ şenlen Sınıfll gensiyonuna yol açabilen moleküllerdir. linde hiçbir sorun çıkmadığını gösterelerini meydana getirır. Doku tiplemesı yönünden önem tarek bu kanıyı güçlendirmiş. ilk başarılı Sınıflll'te ise "komplement faktörü" şıyanlar SınıfI HLAantijenleri ve HLAböbrek nakline konu olan hastalar da genleri bulunur. Kompiementler antljenDR'dir. D Genetik "benliğlmizi biçlmlendlren 10 tane gen HLASistemi: