17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 7 TEMMUZ 2020 SALI EDİTÖR: ALPER İZBUL / ASLAN YILDIZ TASARIM: SERHAN EREN HABER Abdülhamit tutkusu Cumhuriyetin 97. yılında, defteri 101 yıl önce dürülmüş, Osmanlı reformcu” gibi bir abes tanımlamaya ulaşırsınız. Ulus bilincinin uyandığı, ulusal Padişahı Abdülhamit aleyhinde devletlerin çağının geldiği, konuşma yapıldığı gerekçesiyle, ulusların kendi kaderlerini bir TV kanalına ekran karartma tayin hakkının kapıyı çalmaya cezası verilmesi gibi Abdülhamit hazırlandığı bir dönemde, dönemine taş çıkaracak bir üzerinde yabancı ulusların garabetin yaşanması, hem yaşadıkları toprakları vatanınız ağlanası hem de gülünesi sanarak, kaybetmemeye trajikomik bir olaydır. çalışma gibi beyhude bir çabayı Ama gelin görün ki yüzyıl kahramanlık olarak görürseniz, önce tarih olmuş olan II. ne bugününüzü kavrar ne de Abdülhamit, günümüz sağlıklı yarınlara yönelebilirsiniz. Türkiyesi’nin en aktüel HHH tartışma konularından biridir. Toplumlar, bu yanlışlara Tevatürün belge yerine düşmeden sağlıklı yarınlara kaim olduğu, olayların ve ulaşabilmek için bakarlar kişilerin sosyal, ekonomik geçmişlerine. çerçevelerinden soyutlanarak Tabii bu bakışta, nasıl ele alındığı, belli başlı figürlerin bir gelecek amaçladığınız içinde bulundukları sosyal belirleyicidir. ekonomik koşullardan çok, Bu kural bizim için de günümüz değer yargılarıyla geçerlidir. değerlendirilerek, iyi Örneğin olanaklarını, bölgenin kötü, kahraman hain “abi”si olmak için seferber olarak sınıflandırmalarının eden, görünüşte Ortadoğu’nun yadırganmadığı bir toplumda egemeni, aslında gerçek tarihe sağlıklı bir şekilde egemenlerinin taşeronu olmak yaklaşmak zordur. istiyorsanız, kendi torakları Oysa toplumlar tarihlerine üzerinde vergi toplamak hakkını eğilirken, figürlerin kolayca iyi bile emperyalizme kaptırmış, kötü kalıplarına sokuldukları ama unvanıimparator olan, masallar gibi değil de her olayı Abdülhamit’i yüceltir, hatta ve kişiyi dönemin koşulları kutsarsınız. içinde değerlendirerek Yok, eğer gelecekte yaklaştıklarında yarınları Türkiye’nin Cumhuriyet için daha sağlıklı gözlemler kazanımlarının geliştirilmesiyle oluşturabilirler. laik, demokratik sosyal bir Bütün imparatorluklar hukuk devleti olarak refah için alarm zillerinin çalmaya toplumuna evrilmesini başladığı bir dönemde öngörüyorsanız, tarihinize yurtta Rönesans’ı, dinsel reform barış, dünyada barış diyen hareketlerini, aydınlanmayı, görüşün açısından bakmalısınız. birinci sanayi devrimini Çünkü tarih geleceğe yönelik ıskalamış, yarı sömürge amaçların gözlüğüyle okunur. konumuna düşmüş, tasfiyesi Sansürün, baskının, kaçınılmaz çağdışı bir sözde sürgünün, siyasi karşıtlarını içeri imparatorluğu yaşatmak gibi tıktırmanın, öldürtmenin egemen bir misyon ile tarih sahnesine olduğu Türkiyeyi özleyip çıkmış Abdülhamit’i, tarihin önerenler, tabii ki Abdülhamit’i “iyi”leri arasına sokacak mucize kutsayacaklardır. ancak efsanelerde olur. Eğer bir ülkede kimileri Bir yandan geriliğin simgesi Abdülhamit’e sataşıldığı için olmuş bir tahtı korurken, bir ekran karartıyorlarsa, bilin ki yandan da ıskalanmışları bunlar geçmişin değerlerini yakalamak isteyen bir figürü, kendilerince savunmak içinde bulunduğu koşullardan değil, geleceğimizi de Taif ve misyonunun imkânsızlığından zindanlarıyla bezeli bir karanlığa soyutlayarak irdelerseniz mahkum etmek amacıyla ister istemez, “muhafazakâr hareket ediyorlardır. ‘ÇOKLU BARO’ TEKLİFİ GENEL KURULA GELİYOR İtirazlara kulak tıkadılar Baroların yapısını ve seçim sistemini değiştiren, illerde birden fazla baro kurulmasının önünü açan “çoklu baro” teklifi yoğun tepkilere karşın Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Teklif bu hafta TBMM Genel Kurulu’na gelecek. AKP ve MHP milletvekillerinin imzasını taşıyan teklif, Meclis önünde günlerce oturma eylemi yapan baro başkanlarının eleştirilerine ve komisyon görüşmelerinde muhalefet milletvekillerinin tepkileri ne karşın 52 saatin sonunda Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Teklifin görüşmelerine perşembe günü TBMM Genel Kurulu’nda başlanması bekleniyor. Komisyon boyunca Meclis’in Çankaya kapısında oturma eyleminde olan baro başkanları da görüşmelerin tamamlanmasının ardından bekleyişlerini sonlandırdı. Edinilen bilgiye göre teklifin genel kurula geldiği gün baro başkanları tekrar Meclis kapısında bir araya gelecek. l ANKARA/ Cumhuriyet Meclis’te başkanlık yarışı TBMM Genel Kurulu, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un görev süresinin dolması nedeniyle bugün yapılacak seçim ile 27. Dönem’in ikinci devresinde görev yapacak yeni Meclis Başkanı’nı seçecek. AKP, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’u ikinci kez aday gösterirken, CHP’nin adayı Ankara milletvekili Haluk Koç, HDP’nin adayı İstanbul milletvekili Erol Katırcıoğlu, İYİ Parti’nin adayı Gaziantep milletvekili İmam Hüseyin Filiz oldu. TİP Genel Başkanı Erkan Baş da aday lığını açıkladı. MHP ise aday göstermeyerek Şentop’u destekleyecek. Gizli oyla yapılacak seçimde, birinci ve ikinci turlarda üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu yani 400 oy, üçüncü turda ise salt çoğunluk olan 301 oy aranacak. Üçüncü turda salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılacak. Dördüncü turda en fazla oy alan aday, TBMM’nin yeni başkanı olacak. l ANKARA/Cumhuriyet OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK n Baş tarafı birinci sayfada Resmi ilanların adil dağıtımını sağlamak üzere kurulmuş olan Basın İlan Kurumu’nun, “resmi ilan cezası verme kurumu”na dönüşmesinin hukuka aykırı olduğu, bu müdahalenin anayasanın 13. maddesinde belirtilen koşullarla çeliştiği için anayasanın 26. maddesinin ihlal ediliğini açıkça ortaya koydular. BİK’in ilan kesmeye karar vermesinin, Türk Ceza Kanunu’nun 3. maddesinde ceza ve güvenlik tedbirleri için öngörülen “İşlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olması” ve anayasanın 13. maddesinde belirtilen “Ölçülülük” ilkelerine aykırı olduğunu da vurguladılar. Eski Meclis Başkanı, saygın devlet adamı Sayın Hüsamettin Cindoruk, “Bugün Basın İlan Kurumu’nun yanlı tutum ve uygulamaları bir demokrasi karşıtlığıdır. Devleti yöneten siyasal irade, bu kurumu bir sansür organı gibi kullanmakta kararlı gözüküyor. Cumhuriyet gazetesinin asırlık yayın niteliğini, içeriğini eleştirmek, değerlendirmek, geri kalmış bir devletin bile yapmayacağı kökten bir yanlıştır” dedi ve “Üstelik bu uygulama geçmişte denenmiş, sınanmış, sonuç vermemiştir” diye de ilave etti. Böylece denendiğinin, sınandığının ama sonuç vermediğinin de altını çizdi. Bu durumun “hukuk devleti” gereklerine aykırılığının, baskı ve yıldırma sayılacak işlemlerinin anayasanın 25, 26 ve 28. maddelerine aykırı bulduğunu belirtti. Eski AİHM Yargıcı Sayın Rıza Türmen ise AİHM’nin çeşitli kararlarını ortaya koyarak bu konuda “koca bir külliyat” olduğunu ve bu kararların AİHM’den dönmesinin doğal bir sonuç olacağını belirtti. Saygın hukukçular, BİK ve RTÜK’ün, verdikleri kararlarla, “iktidardan yana olmayan” basın kuruluşlarının uyguladıkları cezalarla, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde iktidarın baskı ve sindirme araçlarına dönüştüklerini açıkladılar. 40 yıllık yargıç, Yargıtay Onursal Ceza Dairesi Başkanı Hamdi Yaver Aktan ise “Hemen belirtmelidir ki Anayasa Mahkemesi ile AİHM’nin yerleşmiş kararları gözetildiğinde, eğer kararlar kesinleşirse ihlal kararı verileceğinden hiç kuşku olmamalıdır. O zaman da Cumhuriyet gazetesinin uğradığı zararların tazmini söz konusu olacaktır ki ‘rücu mekanizmasının’ varlığı gözetildiğinde karar mercilerindekilerin sorumlu olacakları unutulmamalıdır” diyerek konuya hukuksal ve nedensel açıklık getirdi. Tüm bu hukuksal veriler ve değerlendirmeler karşısında Basın İlan Kurumu ne yapacak? Bu bilimsel hukuki değerlendirmeler bizi ilgilendirmez, biz ceza vermekle görevliyiz, deyip ceza mı kesecekler? Yoksa hukuka bağlı mı kalacaklar? Genç yaşında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı gibi önemli bir kamu görevine gelmiş olan Prof. Fahrettin Altun, bu hukuksal gerekçeler karşısında ne tavır alacaktır? Osmanlı idari geleneklerine uygun “kâmil” bir kişilik mi sergileyecektir, yoksa ne kendisine ne de AKP iktidarına yararı olan “kindar” bir görüntü mü verecektir? Bu kararlar mahkeme, Yargıtay ya da AİHM’den dönerse, özgeçmi şine böylesine olumsuz bir paragraf eklenmesini isteyecek midir, istemeyecek midir? Cumhuriyet gazetesi kuşkusuz bu kararlara karşı gerekli hukuksal mücadeleyi sonuna kadar götürecektir. Yasaya ve anayasaya aykırı olduğu tartışmasız olan bu ceza kararları inanıyoruz ki ya mahkemeden ya Yargıtay’dan ya da AİHM’den dönecektir. Bu durumda, ne yazık ki Türkiye’nin demokrasi itibarı, saygınlığı bir kez daha zedelenecektir. “Bunlar bizi ilgilendirmez, biz vereceğimiz cezaya bakarız” derlerse o zaman bizim yanıtımız, 150 yıl önce, Namık Kemal’in yazdığı dizeler olur: Felek her türlü esbâb’ı cefâsın toplasın gelsin Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten (*) Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler Ki ednâ zevki a’lâdır vezâretten sadâretten (**)   Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhayı hürriyet Çalış idraki kaldır muktedirsen ademiyetten (***) (*) Felek her türlü acı nedenini toplasın gelsin Dönersem kahpeyim millet yolunda bu gidişten (**) Anılsın mesleğimde çektiğim tüm eziyetler En kötüsü bile daha zevklidir vezirlikten, hükümetten (***) Zulümle, haksızlıkla özgürlüğü yok etmek olası mıdır? Çalış, anlayışı kaldır becerebilirsen insanlıktan. CHP’li Öztrak, havai fişek fabrikasında 11 yıldaki 5 patlamaya dikkat çekti: Kimler koruyup kolladı? IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN HDP’Lİ SARUHAN OLUÇ: Biat etmeyen tasfiye edilsin istiyorlar HDP Grup Başkanvekili Hakkı Sa tepki göstererek “Barolar, yargının bir ayağını ruhan Oluç, Meclis’te oluşturuyorlar. Dolayı düzenlediği basın top sıyla herhangi bir mes lantısında, TBMM lek örgütü gibi davrana Adalet Komisyo rak barolarda yapılan bu nu’ndaki görüşmeler değişiklikler aslında hu de muhalefetin eleşti kuk sisteminin de cid rilerine karşın teklifte Saruhan Oluç di ölçüde tahribi anlamı hiçbir değişiklik yapıl na geliyor. İktidar, baro madığını söyledi. “İktidar par lar insan haklarını, hukukun tileri teklifi savunamadı” di üstünlüğünü savunmasın, bi yen Oluç, baro başkanlarının at etsin, biat etmeyen barolar görüşmeler boyunca Meclis tasfiye edilsin istiyor” ifadele kapısı önünde bekletilmesine rini kullandı. l ANKARA Demirtaş’ın tahliyesine ret Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) uzun süre tutukluluk halinin hak ihlali olduğuna karar verdiği eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için yapılan tahliye başvurusu reddedildi. Demirtaş’ın avukatları, tutukluluk süresinin makul olmaması, tahliye talebinin karara bağlanmaması ve tutukluluk incelemesinin yapılmaması gerekçesiyle AYM’ye başvurmuştu. Mahkeme, konuya ilişkin kişi hürriyeti ve güven liği hakkının ihlal edildiğine karar vermişti. Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Kahraman, AYM’nin bu kararından sonra Demirtaş’ın tahliyesi için sulh ceza hâkimliğine başvuruda bulundu, fakat başvuru reddedildi. Kahraman, kararı “Demirtaş hukuk dışı saiklerle tutuklu tutuluyor. Demirtaş hukuku bir karar üzerine değil, siyasi karar üzerine tutuklu. Bu karar da yine ayni saikin tezahürü” ifadeleriyle değerlendirdi. l ANKARA CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Sakarya’da 7 kişinin yaşamını yitirdiği, patlamanın yaşandığı fabrikada 11 yılda 5 kez patlama olduğunu belirterek “Bundan önceki patlamalarda 4 işçi hayatını kaybetmiş, 40 işçi de yaralanmış. Bu kadar iş cinayeti ve patlamaya rağmen bu fabrika, bugünlere kadar sahip değil isim değiştire değiştire nasıl geldi? Kimler burayı koruyup kolladı” dedi. Öztrak, partisinin MYK toplantısına ilişkin özetle şunları dile getirdi: Duman tüterken yemek yediler: (MÜSİAD’ın verdiği yemek fotoğrafını göstererek) Arkada lüks araçlar, önde yandaş işadamları, Sakarya’da havaya uçan havai fişek fabrikasının sahibine destek yemeği veriyorlar. Hem de işçileriyle birlikte havaya uçan fabrikanın dumanları üzerinde tüterken. Neden Saray’ın kibirlisi, ölen vatandaşlarımızın yakınlarına telefon açıp başsağlığı dilemeden, patlayan fabrikanın sahibini bir de değil, birkaç kez aradı? Bu neyin telaşı?: İçişleri Bakanı’nın telaş içinde “Üç ay önce burayı denetlemiştik” demesi... Sonra yandaş işadamları cemiyetinin apar topar bir araya gelip dayanışma yemeğiyle güç gösterisi yapması... Bu neyin korkusu, neyin üstünü örtme çabası? Bu yandaş şirket kurulduğundan bu yana, devlet törenlerine ne kadar fişek satmıştır? 11 yılda beş kez patlamasına göz yuman lar, bugün, bu ülkede nükleer reaktör inşa ettiriyor. Teklifte FETÖ projesi var: Hâkimleri, savcıları götürdüler bir cemaate teslim ettiler. Şimdi de anlaşılan avukatları teslim edecekler. Avukatların cüppelerine düğme diktirip ilik açtıracaklar. Adaleti tamamen Saray’ın vesayeti altına alacaklar. Daha da önemlisi bu yasa teklifinde, müellifi FETÖ olan “Paralel/çoklu baro projesi” var. FETÖ’nün kendisi okyanus ötesinde ama fikirleri iktidarda. Bundan yüz yıl önce işgal altındaki İstanbul’da işgal güçleri etnik ve dini esaslara göre barolar kurmuşlardı. Vatan toprağını parçalama: Bu teklifte emperyal güçlerin, mütareke döneminde uygulamaya koydukları “Adaleti böl ve yönet projesi” var. Bu teklifte etnik, mezhepsel, siyasi meşrebe göre ayrı ayrı barolar kurarak Cumhuriyetin modernleşme projesinin adalet ayağını tamamen bitirmek var. Lafa gelince tek bayrak, tek devlet, tek millet, tek vatan. Ama iş baroya ve hukuka gelince çok baro, çok hukuk... Bugün bakanlıklar tarikatlar arasında paylaşılıyor, anlaşılan yarın da barolar paylaşılacak. Bu ülkede hukuk birliği bozulursa üniter yapı yani devletin birliği nasıl korunacak? AK Parti ve MHP koalisyonunun getirdiği bu teklif, 784 bin kilometrekarelik vatan toprağını parçalama projesidir. l ANKARA/Cumhuriyet KILIÇDAROĞLU: ÇOKLU BAROYU HALKA IYI ANLATMALIYIZ MAHMUT LICALI CHP’nin dünkü merkez yönetim kurulu (MYK) toplantısında, Adalet Komisyonu’nda kabul edilen çoklu baro düzenlemesini öngören yasa teklifi ele alındı. Edinilen bilgiye göre toplantıda, teklifin TBMM Genel Kurulu sürecinde nasıl bir politika izlenmesi gerektiği ve hangi mesajların verilmesi gerektiği ele alındı. Bu kapsamda CHP grubunun genel kurul görüşmeleri sırasında TBMM İçtüzüğü’nden kaynaklı bütün haklarını kullanarak düzenlemeye karşı çıkacağı ifade edildi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun çoklu ba ro düzenlemesinin teknik detayları yerine, Türkiye’de neden olacağı zararın yalın bir şekilde anlatılması gerektiğini ifade ettiği belirtildi. ‘Türkiye’yi bölme projesi’ Kılıçdaroğlu’nun “Vatandaşa iyi anlatılmalı. Bu yalnızca bir avukatlık meselesi değil, Türkiye’yi bölme ve ayrıştırma projesidir. Bu düzenlemeyi halkın anlayabileceği şekilde anlatmalıyız. Çok teknik detaylarla değil, Türkiye’yi nasıl ayrıştıracağını, böleceğini anlatmalıyız. ‘Cemaatçi, tarikatçı baro kurulacak’ diye anlatmalıyız” değerlendirmesinde bulunduğu belirtildi. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle