21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 [email protected] 7 TEMMUZ 2020 SALI EDİTÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR TASARIM: SERHAN EREN OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Havai fişek felaketleri İRFAN YALIN Havai fişek fikri, ilk kez, MÖ 2. yüzyılda Çin’de, Liuyang Eyaleti civarında ortaya çıkmış; yani barutun icadından neredeyse tam 1100 yıl önce! Bambu ağaçlarının büyürken havayı hapseden birbirinden bağımsız odacıkları içindeki oksijenin, yakıldığında son derece gürültülü bir şekilde patlaması nedeniyle, dini ritüellerde ve kutlamalarda tarih boyunca kullanılmış. Yılbaşlarının, spor müsabakalarının, milli bayramların ve özel gecelerin neredeyse çeşnisiymiş gibi gösterilse de aslında ardında çok sayıda olumsuzluk var. WWF, (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) uzmanları, havai fişeklerin “hem insanların, hem doğanın hem de yaban hayvanlarının sağlığına ciddi zararlar verdiğini yıllardır söylüyorlar. Havai fişek kullanımıyla ortaya çıkan yoğun ışık ve gürültü, çok yakında olmayan kuşların bile olumsuz etkilenmesini, yaralanmasını hatta ölmelerini mümkün kılıyormuş. Dünyadan örnekler Birkaç örnek vermek gerekirse, ABD’nin Arkansas Eyaleti’ndeki 5 bin nüfuslu Beebe şehrinde, 2011 yılbaşı arifesinde, binlerce kuşun gökyüzünden ağaçlara, elektrik direklerine ve binalara yağarcasına düştüğü görülmüş. Olayı Katolikmuhafazakâr kişiler kıyamet alameti olarak yorumlamışlar ama asıl nedenin bir gece önce yapılan havai fişek gösterisi olduğu, kuşların vücutlarına isabet eden fişek parçalarından ve yaşadıkları travmadan olduğu anlaşılmış. Oranın da bize benzeyen özellikleri olmalı, çünkü bir yıl sonra aynı şehirde, aynı nedenden dolayı 100’den fazla kuş ölmüş. Geçen yıl, yine böyle bir eğlence (!) akşamında Avustralya’da gökyüzünden gözleri ve gagaları kanayan yaklaşık 60 kuşun çığlıklar atarak yere düştüğünü görenler yaşadıklarını korku filmine benzetmişler. Ölüler bir yana, yere sağ olarak düşen kuşlar, gagalarından kan gelirken çığlıklar atıyormuş. Yöre halkı düşen kuşların birkaç gün süren yavaş ve acılı ölümlerine şahit olmuş. Havai fişeklerin içerdiği kimyasalların, zehirli gazların ve ağır metallerin havaya karışarak zaman içinde suları ve toprağı kirletmesi de söz konusu. Mesela Hindu ışık festivali “Diwali” için atılan milyonlarca havai fişek, hava kirliliği ile başı dertte olan Hindistan’da ilave bir pisliğe neden olup, günlerce yöre halkının sağlığını tehdit ediyormuş. Havai Fişek kazaları o kadar çok ki! 2019 Eylül’de İspanyol şarkıcı ve dansçı Joana Sainz, Las Berlanas kentinde düzenlenen festivalde konser verirken, sahne önüne dizilen havai fişekler ateşlenmiş ve bunlardan biri sahnedeki Sainz’in karnına isabet etmiş. Ağır yaralanan Sainz, hemen hastaneye kaldırılmasına rağmen kurtarılamamış. Almanya’nın Krefeld kentinde, yılbaşı gecesinde atılan havai fişeklerin hayvanat bahçesine düşmesi sonucunda, maymunlara ayrılan bölümde yangın çıkmış ve içlerinden kurtulan olmamış. Hesap sorulmalı 2012 yılında Nijerya’da, 2013’te Çin’de, 2016’da Meksika’nın başkenti Mexico City’de; 2017’de Hindistan’ın Madhya Pradesh Eyaleti’nde, 2018 yılı temmuzunda, Meksika’nın Tultepec kentindeki havai fişek fabrikalarındaki patlamalarda yüzlerce kişi ölmüş, yüzlerce kişi de yaralanmış. Havai fişekle ilgili dünya basınına düşmüş o kadar çok kaza ve ölüm haberi var ki, hepsinin ortak yanları ölüm ve yıkım. Hesap sorulamayan devlet işleyişinde bu felaket de öncekiler gibi tatlıya bağlanacak! Gelelim periyodik olarak tekrarlanan bizim havai fişek felaketimize. Aslında kaza sonrasında mikrofon tutulan yöre halkı, yaşananları çok net kelimelerle anlatmış. Dediklerine göre kâğıt üstünde olsa da, iş güvenliği konusunda ciddi bir çalışma yokmuş. Birinci dereceden tehlikeli ve yanıcı kimyasal maddelerle imalat yapan bir fabrikada “güvenlik” konusunun göz ardı edilmesi utanç verici! Hoş Vali Bey yaptığı açıklamada her şeyin düzenli olarak kontrol edildiğini söylemiş ama yaşayanların dile getirdikleri farklı. Havaya uçan bu fabrikanın sahipleri ne kadar suçluysa, devletin o bölgedeki karar vericileri de en az onlar kadar suçludur, diye düşünüyorum. Buranın yanıcıpatlayıcı madde ile çalışan bir fabrika olduğunu Kaf Dağı’nın ardındaki sağır sultan duymuş ama denilenlere göre yetkililer gerekli hassasiyeti göster(e)memişler. Genel beklenti, büyük bir ihtimalle bu olayın da unutulacağı ve tatlıya bağlanarak sorumluların kurtulacağı yönünde. Günün birinde fabrika farklı bir isimle açılırsa, belki de bazı kutlamalarda valilik emrine ucuz havai fişeği vererek bu hatasını telafi eder. Havai fişeğin yaşattığı görsel şölenin (!) yanında lafı mı olur yaşanan felaketlerin! Alt tarafı kuşlar çalışanlar ölüyormuş, orman yangınları ve çevre felaketi yaşanıyormuş. Siz bakmayın yazılanlara, kurun yeni şirketi, alın çalışma ruhsatını, sıraya sokun çalışmak için kapıya gelenleri. Uzaktan eğitim, eğitim midir? PROF. DR. ECE KORKUT HACETTEPE ÜNIVERSITESI, EĞITIM FAKÜLTESI Yoksa sadece bilgi aktarımı mıdır? İdeal ve kabul gören anlamda eğitimöğretim insanlar arasında doğrudan, aracısız bir iletişimle gerçekleşir ve öğretenle öğrenenler arasında kurulan bağ ile her iki tarafın da ilgisi ve motivasyonu oranında kalıcı olabilir. Yüz yüze eğitim tiyatro gibidir, başka insanlarla paylaştığınız özel bir mekânda nefesinizi tutup her ayrıntıyı yakalamaya çalışır, dikkatinizi sahnede olan bitene odaklar, dış dünyadan bir süreliğine ayrılırsınız; aynı anda sanatçıların sözlerini duyar, beden ve yüz hareketlerini görür ve bunlarla anlatılan hikâye arasında bağ kurmaya çalışırsınız. Uzaktan eğitim ise sinemaya daha yakındır, ama sinema salonunda fiziksel olarak diğer izleyicilerle birlikte, karanlıkta izlenen bir filmden ziyade, bilgisayarda izlenen bir filme benzer: Çevrenizde dikkatinizi dağıtacak pek çok unsur vardır, arada bir filmi durdurup size zorunlu gibi görünen başka işlere dalar, sonra tekrar dönersiniz, ama filmin bütünlüğü de sanatın büyüsü de bozulmuştur bir kere. Dikkatinizi yeniden toplamak güçleşir. Aynı biçimde “ekran”, öğrenenle öğreten arasına bir “mesafe” koyar, paravan gibi bir engel oluşturur. Fransızcada “ekran” sözcüğünün ilk anlamlarından biri koruyan, diğeri gizleyendir. Örneğin “écran solaire” (güneş kremi) güneşle tenimiz arasında geçişi önler, ikisi arasına bir engel koyarak tenimizi korur; “sociétéécran” ise paravan şirket anlamına ge lir, gerçeği gizler, hayalidir. Yüz yüze eğitimin yapılma olanağı bulunmayan ve içinde yaşadığımıza benzer olağandışı durumlarda ve alternatif olarak elbette uzaktan eğitimin belli bir katkısı vardır, ancak bunun sürekli, tercih edilebilir ve yüz yüze eğitimin yerine konabilir bir eğitim olduğunu ileri sürmek doğru olmaz. Öyle olsaydı, yakınlarımızla, arkadaşlarımızla vs. evimizden hiç çıkmadan sadece ekranda “görüşmek” yeterli olurdu. Somut verilerin gösterdiği Bu dönemde zorunlu olarak eğitimin tüm basamaklarında uzaktan eğitim yürütülmüş ve sonuçlar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştır. Aslında yukarıda benzetme ve karşılaştırmalarla açıklamaya çalıştığım uzaktan eğitim türü yalnızca eşzamanlı (senkron), görüntülü uzaktan eğitimle ilgiliydi. Bir de her hafta yalnızca ders malzemelerinin “paylaşıldığı” (yani bilgisayara “yüklendiği”) eşzamanlı olmayan (asenkron) uzaktan eğitim uygulanıyor, ki bu şekliyle eğitim tanımı ve kavramından iyice uzaklaşılmış olduğuna kuşku yok. Göreceli olarak daha etkili olan eşzamanlı ve görüntülü uzaktan eğitimi üniversite düzeyinde somut veriler ve deneyimlerle kısaca desteklemek isterim: 1) Genel koşullar: Ülkemiz koşullarında birçok bakımdan fırsat eşitliği olmadığı anlaşılmıştır. Bazı öğrencilerin internet bağlantısı, bazılarınınsa GB kapasitesi canlı ders izlemeye uygun değildir. Öğrencilerin bir kısmı “dersleri” telefon ekranlarından izlemek zorunda kalmışlardır. Olanların çoğunun bilgisayarı ise eski ve kamerasızdır. Bu durumda öğreten ile öğrenenlerin ekrandan bile birbirlerini görme olanağı kısıtlanmaktadır. Diğer yandan 2) Ders sırasındaki koşullar: Öğretmen de öğrenciler de evlerinde ve hareketsiz durumdadır. Oysa ev ortamı dikkat dağıtıcıdır ve sınıf ortamının gerektirdiği kurallardan yoksundur. Tüm öğrencilerin kameralı bilgisayarları olsa dahi öğretmenin bir yandan ekranda ders malzemesi paylaşıp aynı anda derse katılan 3040 öğrenciyle göz teması kurması olanaksızdır. Öte yandan öğrenciler ekran karşısında söz almakta çekingen davranmakta ya da aynı anda verilen cevaplar, sorulan sorular birbirine karışmaktadır. 3) Ölçmedeğerlendirme koşulları: Ders dönemi sonunda yapılan uzaktan sınav türleri çok çeşitli olmakta birlikte, sınav ortamı oluşturmanın güçlükleri nedeniyle hiçbirinin bilgiyi ve/veya beceriyi ölçme ve değerlendirme anlamında tam olarak güvenilir ve adil olmadığı anlaşılmıştır. Bütün bu koşullar eğitimde insan ilişkilerinin önemi, kurumsal bir ortamda “birlikte öğrenmenin” etkililiği, ölçme ve değerlendirmede eşitlik ve adalet gibi konular açısından uzaktan eğitimin yüz yüze eğitimle karşılaştırılamayacağı sonucunu ortaya koymaktadır. Sonuç olarak uzaktan eğitime yalnızca özel koşullarda başvurulması, normal koşullarda ise ancak tamamlayıcı bir eğitim olarak düşünülmesi doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu yazı, eğitim konusuna ve uygulama sürecinde yaşananlara “uzaktan” bakan bazı mecraların uzaktan eğitimi çağdaşlık gibi göstermesi üzerine yazılmıştır. Abdülhamit döneminde, siyasal egemenlik kaybı görüntüsü A bdülhamit dönemi, sadece 1 milyon 600 bin kilometrekare (bugünkü Türkiye’nin yaklaşık iki katı) toprak kaybı ve Düyunu Umumiye’nin kuruluşu yani maliekonomik egemenliğin yitirilmesi dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü simgelemez: Aynı zamanda tümüyle yabancı devletlerin etkisi ve hatta egemenliği altına girdiği için siyasal bağımsızlığını yitirmiş olarak görünmesi açısından da İmparatorluğun çöküşünü simgeler! Aşağıda neden siyasal bağımsızlığın yitirilmiş olarak göründüğüne ilişkin önemli bir tarihsel olay aktarıyorum! HHH Prof. Rona Aybay’ın 2 ay kadar önce yeni basımı yapılan “Tarih ve Hukuk Açısından Konsolosluk” (Literatür Yayıncılık, İstanbul, 2020) kitabının 32 ve 33. sayfalarında, Abdülhamit döneminde (1905 yılında) geçen bir “konsolos” olayı aktarılıyor... Olay Osmanlı’nın parçalanışında ve işgal edilerek Sevr Antlaşması ile bölünmesinde önemli bir rolü olan Ermeni Milliyetçiliğinin ve onun adına bazı örgütler tarafından yapılan terör eylemlerinin, Rusya ile bütün Batılı devletler, özellikle de Fransa tarafından desteklenmesinin de bir örneği olarak görülebilir. HHH Prof. Rona Aybay’ın Devlet Arşivi’ndeki belgelerden derleyerek özetlediği olay şöyle: İki milliyetçi eylemci eşkıya (terörist) Muş’ta yakalanıyor ve karakola getiriliyor. Bunun üzerine, Fransa’nın Van’daki Konsolosu, çevirmeni ile birlikte Muş’a gidiyor, polis karakolunu basıyor ve iki Ermeni’yi, bugünün diliyle “teröristi” (o zamanın diliyle, eşkıyayı), polislerin elinden zorla alarak çıkıp gidiyor. Bundan sonraki gelişmeler, siyasal egemenliğini yitirmiş görünen Osmanlı’nın son dönemlerinde, uluslararası ilişkilerdeki çaresiz durumunu açıkça ortaya koyuyor: Karakoldaki olayın, İstanbul’a bildirilmesi üzerine İçişleri Bakanlığı (Dahiliye Nezareti), Başbakanlık’a (Sadaret Makamına) başvuruyor ve “Hükümetin ihlal edilen onurunun iadesi” amacıyla, olayı çıkaran Konsolosun (ve çevirmeninin) görevden alınmasını (değiştirilmesini) istiyor. Bunun üzerine, Sadaret Makamı, Konsolosun yakışıksız tavırlarından dolayı azledilmesi için Fransa Büyükelçiliği’ne tebligat yapıyor. Ancak, Büyük Elçiliğin yanıtında, Konsolos hakkında şikâyette bulunulmasının “Şaşırtıcı” olduğu ve “Osmanlı Hükümetinin iyiliğini isteyen böyle bir kişinin azlini istemenin uygun olmadığını” bildiriliyor. Sonuç olarak karakol basarak, Devletin elinden eşkıya alan bu saygısız ve kural tanımaz Konsolos görevine devam ediyor! HHH KAHROLSUN İSTİBDAT... YAŞASIN BAĞIMSIZ VE DEMOKRATİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ! HÜNER TUNCER Savaşları ÇIKTI Siz nasıl isterseniz. Braas’ta her tercihe göre bir kiremit var. İster klasik, ister modern. Braas’ın zengin renk ve doku seçenekleri ile çatınızda dilediğiniz görünümü yaratın. Her ayrıntısı titizlikle çözülmüş kusursuz Braas Çatı Sistemleri ile evinizde konforu hissedin. bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle