21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 13 7 TEMMUZ 2020 SALI Ferzan Özpetek’ten beklenen her şey var! Ferzan Özpetek’in son romanı “Bir Nefes Gibi” yaşadığı İtalya’da yayımlanır yayımlanmaz büyük ilgiyle karşılandı. Türkçe baskısı da elbette yazarın doğum yeri olan İstanbul ve Türkiye’de ilgi görecekti, nitekim öyle oldu, çünkü o bir marka. Pandemi günlerinde evde kalındığı sırada kitap satışlarının da yükselmesi boşuna değil. Bu kitap; üstelik yaz tatili için yazlık evler ve eğlenceden uzak yerler seçildiğine bakılırsa tam da şezlongda oku nacak cinsten. Ben henüz bir yere gidemediğim için evde olduğum bir cumartesi akşamüstü başladım ve gece olmaYAZGÜLÜ dan birkaç saatte bitirALDOĞAN dim. Severim böyle kendini hızlı okutan kitapları. Tipik bir Ferzan Özpetek kitabı, filmi, (senaryolaştırılmış halini görür gibiyim) yazarın tanıdığımız bütün izlerini taşıyor. Daha önce bir filminde kullandığı ve hayli dedikodusu yapılmış “Hamam” burada da çıkıyor ortaya. Üstelik ilginç bir biçimde, kahramanımız beklenmedik biçimde işletmecisi oluyor, hani müdavimi olan semt kafesi işletir gibi, gelenlerin tanıdık olduğu! Tabii ki filmin, pardon, kitabın büyük bölümü hatta en önemli sahneleri mutfakta büyük bir ahşap masanın etrafında geçiyor, yemekler yapılıyor, makarnalar haşlanıyor ama alışageldiğimizin aksine bu kez o yemekler yenemiyor; aşk, nefret, kıskançlık ve intikam pişiyor masanın üzerinde! Heteroseksüel evlilikler Ve yine tabii ki beklediğimiz biçimde resmi ilişkilerin arka planındaki gizli ilişkiler, heteroseksüel evliliklerin arkasındaki kaçamak homoseksüel aşklar kapalı kapılar arkasında ve aşkın gözü kör denilecek biçimde, sanki kimse fark etmeyecekmiş gibi yaşanı yaşanıveriyor! Yazarın cinsel kimliğinin vazgeçemediği küçük dokunuşlar, kıyafetlerdeki ayrıntıların Ferzan Özpetek betimlenmesi, düğmeden, kumaş desenine, etek boyundan şalın rengine, kadınların makyaj hilelerinden erkeklerin bukleli saçlarının ayrıntısına, maskülen yazarlarda rastlanmayacak türden ayrıntılı. Nostaljik zamanlarda... Hikâye, Roma ve İstanbul’da bir yüzyıl kadar önce, hayli nostaljik zamanlarda geçiyor. Ama o zaman var olan Pera Palas, Büyük Londra Oteli gibi mekânların hâlâ yaşıyor olması hepimizin hoşuna gidiyor. Dönemin bir yaşam biçimi olan ünlü tren, Orient Express’in ihtişamı, İstanbul’da Nişantaşı ve Boğaz yalılarındaki partiler, nişanlar, sünnet düğünleri hikâye boyunca hemen hemen hiç yokluk, yoksunluk, aşk ve ihanet dışında dramlar olmayışı belki de bende hoş bir tatil kitabı izlenimi uyandırıyor. Ama bir süre sonra usta yönetmenin elinde bunun daha içerikli bir senaryoya dönüşeceği ve belki de orada bir cümleyle geçiştiriliverilen 67 Eylül olayları gibi toplumsal geri planın daha çok işleneceği hissini uyandırıyor. Ha unutmadan, ünlü yönetmenler, filmin bir yerinde nasıl kafalarını uzatmayı severlerse, yazar da burada bir yerde kafasını uzatıveriyor, kendisini tanıyanlara göz kırpıyor. Edebi değerinden çok, bestseller olmaya soyunması, bir zaaf değil. Yazarın da farklı bir iddiası olduğunu sanmıyorum. Çok şapkalı... Bir Nefes Gibi/ Ferzan Özpetek / Can Yayınları /160 sayfa (Bu sayfada sanat kitapları dışında kitap eleştirilerine yer vermeme durumu, yazarın çok şapkalı olmasından ötürü aşılmıştır desem?) San Sebastián’da Cannes 2020 etiketiyle 5 film Ennio Morricone Any Cry Babies Around Besteci Ennio Morricone yaşamını yitirdi Dünyaca ünlü İtalyan bestekâr Ennio Morricone 91 yaşında hayatını kaybetti. Birkaç gün önce kalça kemiğini kırdığı belirtilen Morricone, Roma’da bir klinikte tedavi altına alınmıştı. Morricone, 400’den fazla filmin müziklerinin altına imza attı. Western film müziklerinin efsane isimlerinden biri olarak bilinen Morricone, Birkaç Dolar İçin, İyi, Kötü, Çirkin ve Bir Zamanlar Amerika’da gibi kült filmler için yaptığı müziklerle de tanınıyordu. İspanya’da bu yıl 1826 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek olan, Avrupa’nın önemli film festivallerinden San Sebastián Film Festivali’nin ana yarışma bölümünde Cannes 2020 etiketiyle gösterilecek 5 film duyuruldu. Festival direktörü José Luis Rebordinos aynı zamanda filmlerin ana yarışma kategorisinde yarışacağını da açıkladı. San Sebastián Film Festivali resmi seçkisinde yer alan ve yarışma kategorisinde yarışacağı açıklanan filmler şöyle: Litvanyalı yönetmen Sharunas Bartas’’ın “In the Dusk /Au Crépuscule”, Gürcü yönetmen Dea Kulumbegashvili’nin “Beginning”, Japon yönetmen Takuma Sato’nun “Any Cry Babies Around” filmleri dünya prömiyerlerini yapıyor. Cannes Film Market etkinliğinde dikkatleri üzerine toplayan François Ozon’un yönettiği, “Summer of 85/ Été 85” ve Thomas Vinterberg imzalı “Druk / Another Round” Toronto Uluslararası Film Festivali’nde prömiyeri yapılacak olan Naomi Kawase imzalı “True Mothers – Asa ga Kuru” , festivalde izleyiciyle buluşacak. 41 yaşında Covid19 nedeniyle hayatını kaybetti Broadway’in önde gelen isimlerinden tiyat nı kaybetti. Cordero’nun hastalığa bağlı gelişen ro sanatçısı Nick Cordero 41 yaşında hayatı kan pıhtılaşması nedeniyle bir bacağı kesilmişti. Nick Cordero Elton John adına hatıra parası basıldı Elton John, İngiltere Kraliyet Darphanesi tarafından adına para basılarak onurlandırılan ikinci sanatçı oldu. Sanatçı Bradley Morgan tarafından tasarlanan parada John’un kendine has hasır şapkası ve bir çift müzik notasından çıkan gözlükleri resmediliyor. Bu şekilde anılmanın “muhteşem bir onur” olduğunu söyleyen 73 yaşındaki sanatçı, “Son birkaç yıl, kariyerimin en unutulmaz anlarıyla dolu ve bu da serüvenimde başka bir köşetaşı” şeklinde konuştu. Elton John Trump’a rakip olacağını duyurdu Donald Trump’a verdiği destekle bilinen Kim Kardashian’ ın eşi ünlü rap şarkıcısı Kan ye West, ABD Başkanı olmak için yarışa girece ğini duyurdu ancak aday olmak için hareke te geçmedi. Trump’a rakip olmaya hazırla nan 43 yaşındaki West, seçimlere sade ce dört ay kalmasına rağmen Federal Se Rapçi Kanye çim Komisyonu’na kayıt yaptırmadı. Kayıt West yaptırmasının ardından West’in bir kam panya platformu sunması ve kasımdaki seçimde bağımsız aday olarak oy pusula sına girebilmesi için binlerce seçmen im zası toplaması gerekiyor. Hâlâ kayıt şansı bulunan West, son başvuru tarihleri temmuz ayı içinde dolan Florida, Güney Carolina, Missouri, Michigan ve Colorado gibi eyaletlere kayıt yaptırabilir. West’in 3 Kasım’daki seçime adaylığını açıklamasının ardından birçok hayranı rap’çiye destek verirken, Tesla’nın CEO’su Elon Musk da bu hamleyi desteklediğini duyurmuştu. Musk, Twitter üzerinden “Benim tam desteğim senindir” mesajını paylaşmıştı. Kim Kardashian da eşinin, adaylığını duyurduğu sosyal medya mesajına ABD bayrağı emojisi koyarak paylaşmış ve West’e desteğini göstermişti. Sıra tiyatroları ‘normalleştirme’ye geldi mi? Mart ayından bu yana, gündemin başköşesindeki yerini koruyan pandemi olgusuna bağlı olarak, önce toplum yaşamında alınacak sağlık önlemleri ve kısıtlamalar, sonra işsizlik, ardından çalışma ve üretim ortamlarının zorunlu sınırlanması nedeniyle yüzleşilen ekonomik darboğaz, doların Türk Lirası karşısındaki değerinin ikiye katlanmasıyla her alanda ortaya çıkan fiyat artışları ve alınan ücretlerin açlık sınırının altında kalmaktan kurtulamadığı olumsuz koşullar, doğal ki yaşamımızı ağır biçimde etkiledi, etkilemeyi de sürdürüyor. Temmuz ayına gelindiğinde ise ülkemizdeki sağlık koşulları istenen noktada geliştirilmemiş olsa da AVM’lerden restoranlara, otellerden sinemalara, yolculuk etme ve tatil yapma kurallarına uzanan birçok alanda “sınırlı normalleştirme” adına adımlar atıldı. Sahne sanatları ne zaman ‘normal’e yakın bir düzene girecek? “Ödenekli” olanlar dışında kalan sahne sanatları ise şimdilik öksüz çocuk durumunda… Mart ortalarında orkestra konserleri, bale ve opera temsilleri ile tiyatro oyunları durdurulmuştu. O gün bugündür, tek yaygınlaşan bilgi, sahne sanatlarının sunulduğu mekânların yüzde 50 oranında seyirciyle etkinliklerini sürdürebileceği oldu. Devlet Tiyatroları 1 Eylül’de perde açacağını bildirdi. Yazlık yörelerde “sağlıklı mesafe” kuralına uygun konserler tek tük verilmeye başlandı. Ne ki söz konusu alanların “özel” statüde çalışan sanatçıları çoğunlukla sonu belli olmayan bir tatile girmiş gibiler. “Özel” tiyatrolar, bir başka deyişle kendi yağıyla kavrulan ve sundukları sanat hizmeti karşılığında devlete çeşitli biçimlerde vergi ödeyen topluluklar korkunç bir çöküntüyle karşı karşıyalar. Mart, nisan ve mayıs aylarında seyirciyle buluşamadıkları, haziranda da yaz turnesi yapamadıkları için hiçbir gelir elde etmedikleri gibi 20192020 dönemi için hazırladıkları yapımlar da tam değerini bulamadan ellerinde kalmış durumda. Bu yapımların dekorları nerede saklanır, topluluğun personeli ile teknik elemanların ücretleri nasıl ödenir, salon kira masrafı nasıl karşılanır, dağılmış olan kadrolar yeniden toparlanabilir mi, yeni yapımlar için parasal kaynak bulunabilir mi gibi sorular yüzlerce özel tiyatrocunun bitmeyen karabasanı olup çıkmıştır. (Unutulmasın, topluma sanat hizmeti veren bu insanlar da ev kirası ödemekte, aile geçindirmekte, çocuk okutmaktadır). Sonuç olarak da, temmuz ayında tiyatro etkinliklerinin başlayabileceği yönündeki açıklamaya karşın, çoğu özel toplulukların üretimlerini verimli biçimde sürdürmeleri olasılığı zayıf görünmektedir. Devlet, özel sektör, seyirci desteği zorunlu Yıllardır ekonomik zorluklarla boğuşan özel tiyatrolar, içine girdikleri bu son açmaza çözüm üretme adına, çeşitli kuruluşlar aracılığıyla devletten, belediyelerden, özel sektörden ve seyirciden isteklerde bulunmaktadır. Bunların arasında, salon kirası, salon bakımı, satıştan alınan vergiler, personel giderleri gibi yapılmış/yapılacak masrafların ödemesinin ertelenmesi, yakıt, aydınlanma vb. borçlarının bağışlanması ya da resmi kuruluşlar tarafından karşılanması, devletin özel tiyatrolara proje karşılığında verdiği birçok sorun içeren yıllık desteğin, toplulukların içinde bulunduğu bunalımı giderici yönde yeniden düzenlenmesi, seyircinin gelecek tiyatro dönemi biletlerini önceden satın alması gibi öneriler bulunmaktadır. Kazanç getirmediği için özel tiyatroya destek vermekten hep yan çizen özel sektörün, sponsorluk (tiyatro etkinliklerine parasal kaynak aktarma) sistemini çalıştırması en çok bu sancılı dönemde yararlı olacaktır. Seyirciye gelince, sağlık koşullarına uymak koşuluyla, tiyatroya olan ilgisini ve kültür harcamalarını sürdürmesi, sanatçıların yüzünü alkışlarıyla güldürmesi vazgeçilmez olmalıdır. Özel tiyatroları yaşatmak için sözü edilen önlemler sanatın şu temel ilkesi çiğnenmeden alınmak zorundadır: Toplumun sanatla iç içeliğini korumakla yükümlü olan yetkili kuruluşlar, bu yönde attıkları adımlarda sanat kurumlarının “özerk” konumuna saygı göstermek durumundadır. Ödenekli/ödeneksiz tüm sanat kuruluşları için geçerli olan bu ilke, toplum adına yapılan kültürsanat hizmetini, “parayı veren düdüğü çalar” düşüncesinin yanına bile uğrayamayacağı bir zorunluluk olarak öngörmektedir. Gelecek kuşaklara doğru dürüst bir tiyatro mirası bırakmak istiyorsak, doğru adımlar atmalıyız… KEDI MERAKTA? Şiddetsiz ayrılık yok mu? Ortada bir şiddet varsa Cem Yılmaz’ın da çok net söylediği gibi “taraf” yoktur. Doğal olarak şiddete uğrayan tarafın yanında olunur. Hele bu iki kişiden biri kadın biri erkekse; biri 50, biri 80 kg. ise birinin gözünde morluk, çenesinde kesik, diğerinin kolunda tırnak izi var ise belli ki güçlü ve kuvvetli olan taraf, diğerine şiddet uygulamış, zayıf olan taraf da kendini korumuş. Ozan Güven’le Deniz Bulutsuz’un medyaya düşen hayli flu ilk birlikte yakalanma fotoğraflarının tarihi 25 Mart. Yani ilişki çok yeni. Ne ara birbirlerine düşecek ve darp edecek kadar eskittiler di ye düşünüyor kedi! Ozan Güven, o fotoğrafı çeken muhabire, korona var, yaklaşma demiş. Sonrası zaten çoğunlukla evde tıkılıp kalınan pandemi günleri. 24 saat paylaşılan bir hayat. Bunalım, sıkıntı. Belli ki yürümemiş. Hayli renkli, hareketli bir hayata alışkın Ozan Güven’in iddasına göre bitsin bu iş ayrılalım deyince patırtı kopmuş. Kısıtlama da bitti tabii. Deniz Bulutsuz, Galatasaray Üniversitesi Fransız dili mezunu, sosyal medya uzmanı diye geçiyor mesleği. Çeşitli magazin dergilerinde markaya dayalı içerik üretmiş, editörlük yapmış. Bundan 4 yıl önce bir barda basketbolcu Caner Erdeniz’in kendisine sarkıntılık ettiği iddiasıyla şikâyetçi olup mahkum ettirmiş. Deniz Bulutsuz, hakkını arıyor, susmuyor, pes etmiyor. Ünlülerle birlikte olmak da her iki tarafa sıkıntı yaratıyor. Medya ilgi gösteriyor. Yoksa sıradan kadınlar, ayrılmak istedikleri, hatta ayrıldıkları ama isimsiz eski eşlerinin bırakın tokadı, sayısız bıçak ve ateşli silahla şiddetine maruz kalıyor da bir küçük haber oluyor, ölse bile unutulup gidiyor! Deniz Bulutsuz kadar şanslı olamıyor. Kedi kızıyor... Deniz Bulutsuz Ozan Güven
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle