17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER EDİTÖR: EZGİ KARDEŞ TASARIM: SERHAN EREN 7 [email protected] 13 TEMMUZ 2020 PAZARTESİ BMGK, Suriye’de insani krizin çözümü için gözlerin çevrildiği kararda anlaşma sağladı Yardımda eksik uzlaşı Suriye’de yardıma muhtaç milyonlarca sivile insani yardım konusunda yaşanan krize kısmi çözüm bulundu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Suriye’ye insani yardımların ulaştırılmasını öngören, Almanya ve Belçika’nın hazırladığı sınırlandırılmış karar tasarısını kabul etti. Buna göre, yardımların yapıldığı sınır kapısı sayısı bire indirildi. Karar, Konsey’de günlerce süren yoğun tartışma ve müzakerelerin ardından, cumartesi günü yapılan beşinci oylamada alındı. Alınan karar doğrultusunda, insani yardım malzemeleri Türkiye’nin Suriye sınırındaki Cilvegözü Sınır Kapısı’nın karşısındaki Babülhava üzerinden, Nusra bağlantılı militanların etkin olduğu ülkenin kuzeybatısındaki sivil halka ulaştırılacak. Rusya ve Çin’in veto ettiği önceki karar tasarısında, Cilvegözü ile birlikte Öncüpınar Sınır Kapısı üzerinden de yardımların gönderilmesi öngörülüyordu. Yardımlar, öncüpınar Sınır Kapısı karşısındaki Babüsselame’den, Konsey’de günler süren tartışmaların ardından kabul edilen tasarı doğrultusunda, ülkeye insani yardım Türkiye üzerinden, Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan gönderilecek. İdlib’de geçici kamplarda kalan siviller zorlu koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Halep’in kuzeyinde yerinden edilmiş yardıma muhtaç 300 bin Suriyeliye ulaşıyordu. Açık kalacak Babülhava’dan ise İdlib’de 2.8 milyon kişiye yardım gönderiliyor. ‘1.3 milyon kişi tehlikede’ Ayrıca kabul edilen karar tasarısında, yardım programının bir yıl süreyle geçerli olması kararlaştırıl dı. Geçerliliği cuma geceyarısı dolan yardım programı altı yıl boyunca yürürlükte kalmıştı. Suriye’ye insani yardımlar daha önce 4 sınır kapısı üzerinden yapılırken Rusya geçen yıl Suriye ve Ürdün arasındaki El Remse ve Irak ile olan El Yarubiyye sınır kapılarını da yardımların girişine kapatmıştı. Rusya ile ilgili öneriyi BMGK iki kez veto etmişti. Öte yandan, Suriye’de faaliyet gösteren insani yardım kuruluşları yayımladıkları ortak açıklamayla, tek kapının açık olmasının gıda ve ilaç yardımı bekleyen 1.3 milyon kişiye malzemelerin ulaştırılmasını zorlaştıracağı uyarısını yaptı. Açıklamada, “Suriye’nin kuzeybatısında hayati önem taşıyan sınır geçişi kapatılmasıyla artık BM’nin sınırdan geçirerek taşıdığı gıda ve ilaçlara ihtiyaç duyan 1.3 milyon kişiye bunların ulaştırılması daha zor olacak. Bu kişilerden birçoğuna ihtiyaç duydukları yardımlar ulaştırılamayacak. Bunun sonucunda da yaşamını kaybedenler olacak. Çekilen çileler daha da artacak” denildi. Açıklamada, Suriye’nin büyük oranda cihatçıların kontrolündeki İdlib vilayetinde yeni tip koronavirüsün yol açtığı ilk Covid19 vakasının tespit edildiği hatırlatıldı. Yardım kuruluşları, “Ciddi anlamda zayıflamış bir sağlık altyapısına sahip İdlib’de ilk Covid19 vakasının tespit edilmesinin ardından bu, ağır bir darbe daha oldu” dedi. G. Afrika’da kilise baskını Güney Afrika Cumhuriyeti’nde Zuurbekom kasabasındaki bir kiliseye önceki gün düzenlenen silahlı baskında 5 kişi yaşamını yitirdi. Baskın sırasında rehin alınan onlarca kişi polis tarafından kurtarıldı, olayla ilgili olarak aralarında polis ve askerlerin de bulunduğı 40 kişi gözaltına alındı. Polis tarafından yapılan açıklamada, silahlı şahıslarca düzenlenen baskının kilise üyeleri arasındaki kan davası nedeniyle yapılmış olabileceği belirtildi. Saldırıda en az 6 kişinin yaralandığı açıklandı. Saldırının yapıldığı Uluslararası Pentekostal Kutsallık Kilisesi’nin Güney Afrika’da en büyük ve en zengin kiliselerden biri olduğu biliniyor. Saldırıya ilişkin yayımlanan görüntülerde, gözaltına alınan şüphelilerin yerde yattığı ve çevrelerinde çok sayıda tüfek, tabanca, bir beyzbol sopası ve mühimmat kutuları bulunduğu görülüyor. MALI’DE SIYASI IKLIM KARIŞTI Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita, 10 Temmuz’da kendisine karşı düzenlenen ve en az 4 kişinin öldüğü protesto gösterisinin ardından anayasa mahkemesini feshetti. Protestolardaki ölüm ve yaralanmalarla ilgili soruşturma açılacağını vurgulayan Keita, ülkedeki krizin çözümü için Batı Afrika Ekonomik Devletleri Topluluğu’nun (ECOWAS) tavsiyelerine uyma doğrultusunda hareket edeceğini kaydederek yeni anayasa mahkemesinin kurulmasıyla genel seçimlerden kaynaklanan tartışmalara çözümler bulunabileceğini dile getirdi. Anayasa mahkemesinin genel seçimin resmi sonuçlarını açıklarken, geçici sonuçlara göre seçilemeyen 31 vekilin kazandığını duyurması ülke genelinde protestolara yol açmıştı. Yemen’de Husiler BM’yle anlaştı Yemen’in Husiler ile Birleşmiş Milletler’in savaşla bölünmüş ülkenin kıyılarında çevre felaketine neden olma riski taşıyan, karaya oturmuş bir petrol tankerine erişim konusunda anlaşma yaptığı bildirildi. 1.1 milyon varil ham petrol taşıyan Safer adlı tanker beş yıldan fazla bir süredir Kızıldeniz’deki Ras Issa petrol istasyonunda mahsur kalmıştı. Limanı kontrol eden İran destekli Husi cephesinin tankere bir ABD teknik ekibinin konuşlandırılmasını onaylayan bir mektup gönderdiği belirtildi. Birleşmiş Milletler ayrıca Yemen’de savaşan taraflarla ham petrolün satışını düzenleme ve gelirlerini Yemen’in Suudi destekli hükümeti ile 2014’ün sonlarında başkent Sanaa’dan iktidardan uzaklaştıran Husiler grubu arasında bölüştürme konusunu da tartışıyor. BM Güvenlik Konseyi’nin limanların ve gelirlerin kontrolü konusundaki anlaşmazlıkları görüşmek üzere çarşamba günü bir toplantı yapmayı planladığı kaydedildi. Yemen’in petrol üretimi, Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon güçlerinin Mart 2015’te Sanaa’yı ve Hodeidah’ın ana Kızıldeniz limanı da dahil olmak üzere büyükşehir merkezlerini kontrol eden Husilere müdahale etmesinden bu yana çökmüş durumda. Evsizler isyanda Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan anayasa binası önünde önceki gün bir araya gelen yüzlerce evsiz ve kiracı, hükümetin söz verdiği fakat çözmediği lojman sorununu protesto etti. Göstericiler, ülkede binlerce konutun boş olduğuna ve çürüdüğüne dikkat çekerken, on binlerce insanın başını sokacakları bir çatıya sahip olmadıklarını dile getirdi. Fransa’da yapılan son araştırmaya göre ülkede 3.5 milyondan fazla insanın kalacak düzenli bir evi bulunmuyor. Tel Aviv’de işsizlik protestosu İsrail’de uzun süredir devam eden koalisyon krizini aşan hükümet cephesinde gözler Filistin’i işgal politikalarındayken halkın gündemini, koronavirüs salgını nedeniyle giderek daha da zorlaşan ekonomik koşullar ve işsizlik oluşturuyor. Başkent Tel Aviv’de bulunan Rabin Meydanı’nda önceki gün bir araya gelen 10 bine yakın kişi, salgınla birlikte tetiklenen ekonomik krizi protesto etti. Göste riciler, Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin salgın döneminde verdiği sözleri tutmadığını savundu. Netanyahu ve Finans Bakanı Israel Katz’ın salgında ulusal ekonomiyi destekleme sözü verdiklerini hatırlatarak, maddi olarak zor durumda olduklarını vurguladı. Yapılan basın açıklamasında, “Bu gece politikacılara meydandan uzak durması çağrısında bulunuyoruz. Politikacıların bizler için çalışmaya yeterli vakitleri vardı. Bu protestoyu düzenleyenler ne sağcılar ne de solcular sadece halk” ifadeleri kullanıldı. İsrail’de koronavirüs salgınının başladığı mart ayından bu yana işsizlik oranı yüzde 21 artış gösterdi. Vaka sayılarının artması ile birçok kısıtlama geri getirildi. Ülkede toplam koronavirüs vaka sayısı 37 bin 464’e, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 354’e ulaştı. HAFTER NEDEN VAZGEÇILMEZ? Özellikle malum medyamızın Libya’da Halife Hafter’in etkisinin azaldığı, Türkiye’nin çabaları sonucu artık “topal ördek” konumuna itilmiş bir figür olduğu haberle ri gerçekleri yansıtmıyor. Çünkü Hafter, Libya’da ki etkili aktörlerin bü MUSTAFA K. ERDEMOL yük çoğunluğu için, son zamanlarda hâkim oldu ğu bölgeleri kaybetse de hâlâ işbirliğine ihtiyaç duyulan, lider liği üzerine planlar yapılan önemli bir isim olmayı sürdürüyor. Yakın bir tarihte, Hafter’e bağlı güçle rin Libya’nın kuzeybatısında gerçekleş tirdiği ölümcül hava saldırılarını kınama konusunda BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) bir karar alamadığını anımsa yalım. BMGK’nin üyelerine yolladığı taslak kınama bildirisinin ABD tara fından engellendiğini hatırlamak da gerekir. Oysa BM Genel Sek reteri Antonio Guterres saldırı yı şiddetle kınamış, bunun bir “savaş suçu” olarak değerlen dirilebileceğini bile açıklamıştı. Terörle mücadele kartı O gün buna katılmayan ABD’nin bugün de tutumu farklı değil. Neden? Çünkü Hafter petrol açısından hayli zengin bir bölgede etkili. “Petrol Hilâli” olarak adlandırılan bölgedeki gücü yabana atılacak gibi değil. Bu nedenle ABD, Rusya ve Batı’nın koşulsuz desteğine sahip. İkinci olarak, Libya’daki İslamcı yapılara, özellikle Müslüman Kardeşler’e olan kararlı karşıtlığı nedeniyle Mısır, Suudi Arabistan ve BAE’nin desteğini de kazanmış durumda. ABD Başkanı Donald Trump, Libya’ya ilgisizliğini (!) “terörle mücadele dışında bir şey olmamasına” bağlamıştı önceleri. Ancak Hafter’i “terö Bingazi, sık sık Hafter yanlılarının protesto gösterilerine sahne oluyor. rizmle mücadele ile petrol kaynaklarını güvence altına alma konusundaki çabaları” için sık sık öven de odur. Dahası, Hafter’in Trablus hükümetine karşı askeri operasyonuna bile dolaylı destek vermişti Trump. Trump’ın bu tutumunun Mısır Devlet Başkanı Ab dülfettah Sisi, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman ve BAE yetkilileriyle yaptığı bir dizi görüşmeden sonra gelmesi dikkat çekiciydi. Burada Hafter yanlısı geniş bir blok olduğu görülüyor. Fransa’nın Libya’daki pozisyonu da belirsizmiş gibi görünmesine karşın, bu “pozisyonu” en iyi değerlendiren BM destekli, Türkiye’nin de tanıdığı hükümetin Başbakanı Sarraj oldu. Fransa’yı “çatışmanın iki tarafında ikili oynamakla” suçladı ki, doğruluk payı var. Sarraj hükümetini destekleyen ancak BM’den Hafter aleyhine karar çıkmasını engelleyen bir Fransa var ortada. Bu ülke, ikili tutumuna rağmen Hafter ile sıkı bağlarını sürdürmekten çekinmiyor. Hafter’i hem petrol bölgelerinin güvenliği için hem de İslamcılara karşı mücadelesindeki kararlılığı yüzünden desteklemekte. Hafter’le ilişkisinin iyiliği Fransa’nın Mısır, Suudi Arabistan ve BAE ile iliş kilerini de güçlendirdi bu arada. “Hiçbir şekilde Libya’daki çatışma larda taraf olmayacağını” açıklamasına rağmen Rusya’nın da Hafter güçlerinin durdurulmasını içeren BM çağrısına imza vermediğini anımsatarak belirtelim ki Hafter Rusya için de “vazgeçilmez” bir figür. 2017’de Rusya’nın ünlü uçak gemisi Kuznetsov’da ağırlanması sembolik açıdan hayli önemli bir destek gösterisiydi. Yakın zamanda Moskova’ya da ziyaretler gerçekleştirdi Hafter. Öyle ki Rusya, ateşkes görüşmelerinde Hafter’in nasıl tutum alacağını, onun sözcüsüymüş gibi açıkladı zaman zaman. Rusya faktörü Ortadoğu’da çatışan güçler Libya’da da aynı konumdalar. (Rusya ile Türkiye’nin Suriye’deki kırılgan ve kapsamı dar işbirliğini bunun dışında tutuyorum). Ancak kimi tuhaf görüntüler de var. Örneğin Türkiye ve Cezayir Sarraj hükümetini destekliyor. Ama Mısır’la birlikte Cezayir, Rusya’dan en çok silah alan ülke. Cezayir, Rusya’nın desteğini kazanmış Hafter’e ne kadar karşı çıkabilir? Müslüman Kardeşler karşıtlığı nedeniyle Suudi Arabistan ile Mısır’ın kesin desteğine sahip Hafter’in Trablus’taki hükümeti alaşağı edip iktidarını sağlamlaştırması, Libya’nın başta petrol olmak üzere doğal zenginliğinin “istenmeyen güçlerin” eline geçmesine engel birçok aktör açısından. Dolayısıyla Hafter, Müslüman Kardeşler karşıtlığıyla Mısır, Suudi Arabistan ve BAE, aynı karşıtlık nedeniyle olduğu kadar petrol bölgelerindeki hâkimiyetinden ötürü de Batı’nın ve ABD ile Rusya’nın desteğinden asla mahrum kalmayacak bir figür. O nedenle Libya’nın bugününde olduğu kadar yarınında da olacağı kesin olan Hafter için “Bitti, etkisi kalmadı” gibi yorumlar gerçeği yansıtmıyor pek. Trump Trump sonunda maske taktı Dünyayı sarsan yeni tip koronavirüs salgını (Covid19) nedeniyle dünya genelinde yaşanan can kaybı sayısı dün itibarıyla 568 bin 314’e ulaştı. Küresel çapta vaka sayısı ise 12 milyon 872 bin 655’e yükseldi. Çin’de ortaya çıkan salgının merkez üssü konumundaki ABD’de ise günlük vaka sayıları her geçen gün rekor yeniliyor. John Hopkins Üniversitesi’nin verilerine göre önceki gün 24 saatte tespit edilen vaka sayısı 66 bin 588’i buldu. Virüs nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı ise son 24 saatte 851 artarak 136 bin 720’ye çıktı. Virüse karşı alınan karantina ve izolasyon kurallarının bir an önce son bulmasını, giderek yaklaşmakta olan seçimler öncesinde ekonomide tam açılmayı savunan ABD Başkanı Donald Trump ise salgının ülkede görülmeye başlamasından beri ilk defa maske ile görüntülendi. Washington yakınlarındaki Walter Reed Askeri Hastanesi’nde savaş gazilerini ziyaret eden ABD Başkanı, üzerinde Beyaz Saray forsu bulunan siyah bir maske taktı. Beyaz Saray’dan ayrılırken kendisini takip eden muhabirlere “Maske takılmasına hiçbir zaman karşı değildim ama maske takmanın da bir yeri ve zamanı olduğunu düşünüyorum” dedi. Kutuplaşma gölgesinde seçim Polonya’da halk cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu için dün sandık başına gitti. İlk turu 28 Haziran’da yapılan cum hurbaşkanlığı seçimlerinde en yüksek oyu, görevdeki Cumhurbaşkanı Andrzej Duda almıştı. Ancak Duda oyların yüzde 43.5’ini alsa da yüzde 50’nin üzerinde oy alamadı ğı için seçim ikinci tura kalmıştı. Duda’nın en yakın rakibi ise ilk turda yüzde 30.46 oy alan Varşova Belediye Başkanı liberal görüşlü Rafal Trzaskowski. Milliyetçi Hu kuk ve Adalet Partisi’nin (PİS) adayı mevcut Cumhurbaşkanı muhafazakâr Du da eşcinsel çiftle rin çocukları evlat edinmesini engellemek ve okullar Trzaskowski da LGBTİ sorunla rı hakkındaki dersleri yasaklamak için ana yasayı değiştirerek geleneksel aileyi ve Katolik değerleri korumayı hedefliyor. Ka tolik bir liberal olan Trzaskowski ise LGBTİ hakları desteklemekle beraber LGBTİ çift lerin evlat edinilmesine karşı olmasıyla ta nınıyor. İki aday arasındaki dünkü müca dele yaklaşık 5 yıldan beri oldukça kutup laşmış Polonya toplumu için olduğu ka dar, ülkedeki mevcut siyasal iktidar için de büyük önem taşıyor. 5 yıl önce iktidar daki PiS’in adayı olarak seçilen cumhur başkanı Andrzej Duda toplumun milliyet çi, muhafazakâr duygularına hitap eder ken açıklamalarıyla birçok kez Avrupa Bir liği (AB) kurumlarıyla karşı karşıya gelmiş ti. Trzaskowski ise seçmenlere her din, dil, ırk ve cinsel yönelimden insana açık bir Polonya vaat ederken, son yıllarda özel likle yargı alanında yapılan reformlar ne deniyle ülkesiyle AB kurumları arasında oluşan çatlağı gidereceğini dile getiriyor. Trzaskowski, halihazırda ülkede belirli hal ler dışında yasak olan kürtajın ise kadınlar için doğal bir hak olduğunu vurguluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle