21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 13 13 TEMMUZ 2020 PAZARTESİ ‘Salgınların tek efendisi vardır: Önlem’ İzmir’deyim. 3 Temmuz’da “yeni normal” kapsamında “Kuvayi Milliye” provalarına yeniden başladık. Ben risk grubuyum, oyuncularımın hepsi genç, dolayısıyla önlemleri ciddiyetle, hiç gevşetmeden uygulamamız gerekiyor. “Önlem” kavramı hayatımın o kadar parçası haline geldi ki başlıkta da kendine yer buldu. Bu cümle, 1947’de yayımlanan Veba romanı hiç gündemden düşmeyen ve pandemi günlerinde yeniden çokça hatırlanan yazar ve düşünür Albert Camus’ye ait. Şu sıralarda yeniden okuduğum romanı 1940’ların başında tasarlamaya başlayan Camus, aldığı notlardan birinde böyle demiş: “Salgınların tek efendisi vardır: Önlem.” Veba Cezayir’in Oran kenti 1940’lı yıllarda, kendi halinde, kaygısız bir yaşam sürerken binlerce farenin sokaklarda, evlerde, meydanlarda ölmelerine tanık olur. Önce izah edilemeyen bir tuhaflık olarak karşılanan ve belediye önlemleriyle atlatılmaya çalışılan bu ölümlerin ardından, veba salgını giderek artan dehşetiyle patlak verir. Roman bu süreci ve salgına karşı verilen mücadeleyi anlatıyor. Başta hiçbir yetkili çok uzun süredir görülmeyen vebanın hortladığına inanmaz, inanmak istemez. Ama sonunda kamuoyuyla açıkça paylaşılan vaka ve ölüm sayılarının hızla artmasının yanı sıra bildiğini söylemekten asla vazgeçmeyen doktorlar sayesinde salgının adı konur. O noktada da devreye gerekli önlemler girer. Bilgi, bilimsel bilgi sayesinde alınan bu önlemler, doktorlara işlerini iyi yapma, salgınla gerektiği gibi savaşma olanağını verir. Gericiliğin saldırmaktan hiç vazgeçmediği bilimsel bilgi, felaket geldiğinde insanlığın kurtarıcısı olur. Bilginin, aydınlığın, işini iyi yapma sorumluluğunun simgesi olan Doktor Rieux’nün aynı zamanda anlatıcı rolünü de üstlendiği romanda, böyle bir felaket karşısında insanlık durumunun çeşitli çehreleri farklı kişilikler ve olaylar üzerinden mercek altına alınıyor. Veba salgını, kendi halindeki kente hiç değişmez sandıkları o yaşamın aslında ne kadar çürük temellere dayandığını gösterirken, salgına karşı mücadeleye katılanlar da dayanışma içinde kendi kişisel kaygılarından daha üstün bir amaç için fedakârca uğraşarak ve kolektif davranış biçimleri geliştirerek hayatlarına yeni bir anlam katıyorlar. İnsanlık durumunun ve hastalığın absürdlüğü, bu koşulların yarattığı umursamazlık, değersizlik, toplumsal örgütlenme ve kolektif eylem içinde aşılıyor. Diğer yanda, ateşli vaazlar veren bir rahip, bu salgının insanların işledikleri günahlar yüzünden Tanrı’nın verdiği bir ceza olduğunu, tek yapılması gerekenin dine yeniden sarılmak olduğunu haykırıp dururken, sonunda bilimin insanlık uğruna verdiği mücadele, kolektif eylemin de cazibesi sayesinde, onu da vebayla savaş saflarına çekiyor. Veba sadece veba mıdır? Roman 1947’de yayımlanmış ama Camus bu kitap üzerinde 1940’lı yıllar boyunca çalışmış. O yıllarda başka ne yapmış yazar? Cezayir’den tedavi için gittiği Fransa’da Alman işgali güneye doğru tüm yolları kesince, bir yandan Cezayir’de kalmış eşinden ayrı düşmüş (romandaki Dr. Rieux gibi), diğer yandan da Fransız Direniş Hareketi’ne katılmış. Yazar, Veba sadece veba mıdır tartışmasına 1955’te Roland Barthes’a yazdığı açık mektupla son noktayı koymuş: “Çeşitli açılardan okunabilmesini istediğim Veba’nın yine de gayet belirgin bir içeriği var: Avrupa’daki direnişin nazizme karşı mücadelesi.” “Kahverengi Veba” diye de adlandırılan nazizm, gericilik, cehalet, karanlık arka planıyla birlikte “Veba” romanını düşünmek, hem insanlığın tepesine çöken felaket hem de Dr. Rieux ve arkadaşlarının bu felakete karşı verdikleri mücadele açısından ilginç çağrışımlar yaratıyor. Tiyatrocular, ihtiyaç duydukları destek ve şartlar oluşana kadar Karanlığa sahne açmayacak CEMİL CİĞERİM Tiyatrocular önceki gün Türkiye’nin birçok şehrinde aynı saatte bildirilerini okuyarak ihtiyaç duydukları destek ve şartlar oluşana kadar sahne açmayacaklarını belirtti. Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi’nin katılımcısı olan tiyatroların açıklamasında, devletin ilgili kurumlarının tiyatro emekçilerinin yanında durması talep edildi. Koronavirüs sürecinde perdelerini kapalı tutan tiyatrocular, 1 Temmuz itibarıyla sahnelere sorunlarla döndü. Birçok tiyatrocu maddi zorluklar karşısında mücadele veriyor. Samsun'da tiyatrocular yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek için renkli bir eyleme imza attı. Gazi Sahnesi önünde bir araya gelen tiyatrocular, sahnelerini açamaya caklarını açıkladı. Küçükeller Çocuk Tiyatrosu sahi bi Fatoş İpekdal Özbenli, tiyatrocular adına yaptığı açıklamada, ilgili bakanlıkları tiyatrocuların yaşadığı sorunlara çözüm bulmaya davet etti. Özbenli, “Gönül ister ki sahnelerden selamlayalım sizleri, ancak bu ekonomik koşullarda sahnelerimizi açmamız maalesef mümkün değil. Tiyatroların KDV, Gelir Vergisi, Stopaj vergi oranları yeniden düzenlenmeli, mevcut borçlarla ilgili düzenlemeler acilen yapılmalıdır. Elektrik, doğalgaz, su gibi giderlerimiz 2021 Ocak ayına kadar dondurulmalı, var olan borçlar taksitlendirilmeli ve sonrası için de indirim uygulanabilecek bir düzenleme yapılmalıdır. 2021 Ocak ayına kadar tiyatroların salon kiralarına ilgili bakanlıkça destekte bulunulmalıdır” dedi. inat yaşasın sanat Özbenli şöyle devam etti: “Tiyatrolarda çalışan personelin maaşları ile ilgili destek olunmalı ve 2021 Ocak ayına kadar olan SGK primleri geçici bir yönerge ile ilgili bakanlıkça ödenmeli, geçmiş prim borçları ile ilgili düzenlemeler yapılmalıdır. Tiyatro sezonu sağlıklı biçimde başlayana dek tüm tiyatro emekçilerinin asgari yaşamsal koşulları bireysel maddi desteklerle sağlanmalıdır. Zaman kaybetmeden ‘Tiyatro Yasası’ çıkarılmalıdır. Türkiye’de tiyatro yapan ödeneksiz özel ve bağımsız kurumlar ‘Kamusal Tiyatro’ unvanı almalı, ticarethane kimliğinden kurtarılıp ‘Kamusal Hizmet Üreten Sanat Kurumu’ statüsüne geçirilmelidir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen ‘Özel Tiyatrolara Devlet Desteği’ olarak tanımlanan yönetmelik teki yapılan değişiklikler tekrar gözden geçirilerek, hem Bakanlığı hem sanat kurumlarını rahatlatacak şekilde net bir yapıya kavuşturulmalıdır. Ancak bunlar yapıldığında nefes alabilir, hayatta kalabilir ve üretimlerimize devam edebiliriz. Bu sorunlar çözülmediği takdirde sahnelerimiz ve salonlarımızın kapısı maalesef açılmayacaktır.” l SAMSUN Artun Ünsal, “Yeni Deniz Mecmuası”nda İstanbul’un deniz ulaşımında rol alan kayıkların izini sürüyor İstanbul’un kayıkları NURDURAN DUMAN “Fış fış kayıkçı / kayıkçının küreği / hop hop eder yüreği / akşama fincan böreği / Eeeeeeee yavrum eeeeeee”... Hepimiz biliriz değil mi bu ezgiyi? Tüm yurdun yaşayışının içinde, kültüründe yeri vardır fış fış kayıkçının, oysa İstanbul’un akıntılı, rüzgârlı, dalgalı sularıdır onu oluşturan, İstanbul’un kayıkları, kayıkçıları. Kültürümüzde önemli yeri olan konular üzerine her çalışmasında (balıklarımız, simidimiz, çayımız, kaymağımız, yoğurdumuz, peynirimiz vb.) tanık olduğumuz birikimi, donanımı, özeni ve konuya yaklaşımında görülen sevgisiyle aydınlandığımız Artun Ünsal, bu kez de İstanbul’un kayıklarını odağımıza getirmekte. Haritalar çizimler... Ünsal, “Yeni Deniz Mecmuası” dergisinin yeni sayısının kapak dosyasında yüzyıllarca İstanbul’un deniz ulaştırmasında rol alan araçların (kayıkların) izini sürüyor. Dosya içeriğinde sunduğu bilginin, okuma lezzetinin yanında bize de birçok izi sürülecek yolun ilhamını da vererek. Kaynak olarak adı geçen kitaplar, gravürler, resimler, haritalar, çizimler, fermanlar, narh defteri, minyatürler, şiirler bunun gibi bir dolu belgenin peşine düşmeye çağıran entelektüel izlek bunlardan biri. Ya da metinde adı geçen iskelelerin hâlâ yaşayanlarına yapılabilecek ziyaret gezileri. Ya da İstanbul halkının yüzyıllar içinde değişmiş olan, değişmeden kalan sosyal ve ekonomik alışkanlıklarının ardından gitmek... Günümüzde kullandığımız “dolmuş” örneğin, bu sözcük ve ulaşım hizmeti, ta İstanbul’da yakın kıyıların ilk kayığı peremelere dayanmakta. Yazı, meraklısına daha sonra takip etmek isteyebileceği bir dolu şey sunmakta. Geçmişle şimdinin ayrıldığı, geçiştiği ne çok çekici izlek, patika... Fatih’ten bu yana sürekli genişleyen, nüfusu sürekli çoğalan kentin, ihtiyaca göre sürekli gelişen kayıklarına bakınca sadece peremeleri, pazar kayıklarını, mavnaları, payitaht küreklerini, çırnıkları, alamanaları, kancabaşları, salapuryaları, şaykaları vb. görmüyorsunuz, aynı zamanda İstanbul halkı nasıl yaşamış, ne yemiş, ne içmiş, ne giymiş, zengini nerede oturmuş, yazları yalılarına hangi eşyasını taşıtmış, hangi köylüsü ne yetiştirmiş, hangi köylüsü ne dokumuş da pazara götürmüş izliyorsunuz. Eminönü o zamanlar da halkın alışveriş yaptığı gözde yeriymiş, biliyor musunuz? Sarıyer kayıklarına ağırlıkla tuzlu balık fıçıları, Beykoz kayığına sepetçi çubuğu, Yeniköy kayığına balık, Kanlıca kayığına ise kaynak suyu fıçıları yüklenerek İstanbul’a Eminönü’ne götürülüyormuş. Deve başına altı akçe Üsküdar’a deve geçirdiklerinde, her biri için on iki akçe ödenirken, develer “mirî” yani devlete ait iseler, tarife yarıya düşüyor, deve başına altı akçe isteniyormuş. At ve katır geçirildiklerinde “beherine” beş akçe, kamu malıysa üç akçe yetiyornuş. “Hımar”, yani eşek başına alınan ücret de üç akçeymiş. Mavnalar Galata’dan İstanbul’a ya da İstanbul’dan Galata’ya at ve bargir (yük beygiri) geçirdiklerinde ise hayvan başına iki akçe alıyorlarmış. Evliya Çelebi, “İstanbul Halici ve Boğaziçi’nde nice bin pereme, kayık ve diğer gemilerin yelkenlerini açıp yüzdükleri birer birer görünür cihan seyri bir avludur” der. Yolcu ve yük taşıyan, deniz gezintilerinde kullanılan ya da unvan göstermek için sahip olunan kayıklar, aynı zamanda, tipleri, işlevleri, estetik biçimlerine göre değişen adları, kayıkçı esnafı, kayık marangozları gibi farklı ekonomik sosyal kesimlerinden kullanıcılarıyla bu avluyu bizlere, imgelememize de taşımaktalar. Artun Ünsal’ın birçok disiplin açısından kıymetli bu hatırayı canlandırma sorumluluğunu üstlenmesini, canlı tutma hedefini bizler de paylaşabiliriz. 'TESLA' FILMINE GERI SAYIM Ünlü fizikçi Nikola Tesla'nın hayatının anlatıldığı, Ethan Hawke’ın başrolde olduğu ve Michael Almereyda'nın yönetmenliğini üstlendiği "Tesla" filminden ilk fragman yayımandı. Film, Tesla'nın farklı elektrik akımları ve isimsiz bobini de dahil olmak üzere keşiflerinden bazılarını kapsarken, bu yaşananlar sırasında gelişen diğer sosyal olaylar da hikâyede anlatılıyor. Dünya prömiyerini yaptığı 2020 Sundance Film Festivali’nden ödülle dönen Tesla'da Thomas Edison karakterini Kyle MacLachlan canlandırıyor. Film, 21 Ağustos'ta gösterime giriyor. Şiddete karşı şarkı... Eminem ile Kid Kudi’nin yeni çı kardığı 'The Ad ventures Of Moon Man & Slim Shady' adlı şarkıda polis şiddeti ve koronavirüs de dahil ol Eminem mak üzere güncel olaylara yer verildi. Trump hükümetini eleştiren Eminem, şarkının koronavirü se ilişkin bölümünde şu ifade leri kullandı: "[Başkanlık] Ofisinde bir sü rü aptal. Yarımız zombi kıya meti gelmiş gibi dolaşıyoruz / Diğer yarısı ise sinirli ve dal ga geçercesine maske takmak istemiyor / Bu b...ku onlar dan işte böyle kapıyoruz / Se nin kullandığın alışveriş sepeti ni kullandım ve şimdi öksürdüğün için ben bir tabuttayım.” Mayıs ayında polis tarafından gözaltına alınırken öldürülen George Floyd’dan ve şubat ayında koşu yaparken vurularak öldürülen Ahmaud Arbery’den de bahsedilen parçada, "George Floyd ve Ahmaud Arbery için dua ediyorum / Nasıl oluyor da bu kadar fazla polis yozlaşmış olabiliyor? / Dur dostum, lütfen memur bey, üzgünüm / Sen üzerimdeyken nefes alamıyorum / Lanet olası dizin şahdamarımın üzerinde duruyor" dizeleri yer aldı. MADEN HÜKÜMET KONAĞI 258 yıllık tarihi konakta 18 yıldır restorasyon yapılmıyor. Yıkılacak mı, Onarılacak mı? Elazığ’ın Maden ilçesinde 18 yıldır restorasyon bekleyen 258 yıllık tarihi Maden Hükümet Konağı Kültür Bakanlığı’ndan geçen yıl ödenek çıkmasına rağmen 18 yıldır restorasyonu yapılamıyor. Bakımsızlıktan yıpranan tarihi yapının kapı ve pencereleri ise dökülüyor. Hükumet Konağı 9 Haziran 2020’de Erkaya Yırık’ın Elazığ valiliğine atanmasıyla da 8. valiyle tanışmış oldu. 18 yıl içerisinde restorasyonu için TBMM’de 4 kez yazılı soru önergesi verilen tarihi konak hakkında Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) Türkiye Milli Komitesi de 25 Kasım 2019’da Elazığ Valiliği’ne “kaderine terk edilen konağın acilen korunması, onarımı ve işlevlendirilmesi” için mektup yazmıştı. Şimdi gözler yeni Elazığ Valisi Erkaya Yırık’ta, acaba restore ettirebilecek mi? Resim ve dans atölyeleri... Pera Müzesi Öğrenme Programları kapsamında, Eğitmen Seda Güney eşliğinde düzenlenen “Resimlerle Dans ve Hareket Terapisi” başlıklı atölye 18 Temmuz'da saat 14.00'te Pera Müzesi'nde yapılacak. Katılımcılar, Kesişen Dünyalar sergisindeki eserlerden ilhamla farklı temalarda hareket doğaçlaması yapacak. Dans ve hareket terapisi ve uygulama örnekleri ile ilgili paylaşımlarının ardından, sanatçı Jean Baptiste Hilair'in Yeni Cami ve İstanbul Limanı eserinden ilhamla hareket doğaçlaması ve Fausto Zonaro'nun İngiliz Elçisinin Kızı Tahtırevanda adlı eserinden yola çıkarak postür, kostüm ve güç temaları üzerine çalışılacak. Seda Güney, “Bu atölye bedenle ifade konusunda biraz merak, biraz keşif içeriyor. Bunun için bulunduğunuz mekanda hareket edebileceğiniz bir alan olması yeterli” diyor. Büyük Ev Ablukada Müziğin kalbi Trakya'da... Trakya bölgesinin müzik festivali Trakya Fest 16171819 Temmuz'da Erikli sahilinde yapılacak. “Tüm Renkleri Buluşturan Festival” slo ganıyla geçen üç yılda binlerce müzikseveri onlarca sanatçıyla buluşturan festivalde, Ezhel Büyük Ev Ablukada Pera Murda konser verecek. CERMODERN’DE FILM GÖSTERIMI Açık havada film zamanı Açık Hava Film Gösterimleri kapsamında Jérémy Clapi'nin yönettiği "I Lost My Body Bedenimi Kaybettim'', yarın saat 20.30'da Cermodern Açık Hava'da gösterilecek. Paris’te bir laboratuvardan kaçan kesik elin ait olduğu bedeni bulmak için yapmayacağı şey yoktur. Bedeninden kopmuş yalnız bir el için Paris sokak larının barındırdığı tehlikeler onu yıldırmaz. Kütüphaneci Gabrielle ile motorla pizza dağıtan Naoufel’in kırık aşk hikâyesinin düğüm noktası bu kesik eldir. Amelie’nin senaristi Guillaume Laurant’ın Mutlu El adlı romanından uyarlanan bu animasyon film, türün medarı iftiharları arasına girmeyi hak ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle