23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 13 TEMMUZ 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Hükümete yakın Hakİş, getirilmek istenen değişikliğin talepleri karşılamadığını açıkladı Hakİş’ten kıdem çıkışı İSİG MECLİSİ GİRİŞİMİ’NDEN AÇIKLAMA Sakarya’da gerçek sorumlular yargılansın Sakarya İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi Girişimi, Sakarya’da Büyük Coşkunlar Havai Fişek fabrikasında 3 Temmuz’da 7 işçinin yaşamını yitirdiği 100’ü aşkın işçinin yaralandığı, kalan patlayıcıları taşırken meydana gelen patlamada da 3 askerin şehit olduğu soruşturmada gerçek sorumluların ortaya çıkarılarak yargılanmasını talep etti. Şeffaflıkla yürütülmeli Sakarya’da AKM önünde toplanan İSİG Meclisi Girişimi üyeleri adına açıklama yapan MMO Sakarya İl Temsilciliği Yürütme Kurulu Başkanı Salim Aydın, patlamadan sonra hükümet yetkililerinin “İhmal varsa gereği yapılacaktır” şeklinde açıklama yaptığını anımsattı. “İhmal yoksa yıllardır bu patlamalar ve bu ölümler neden oluyor” diye soran Aydın, her yıl yüzlerce in sanın iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini, meslek hastalıklarından yaşamını yitirenlerin sayısının ise bilinmediğini anlattı. Aydın, “Meclisimizin verilerine göre iş cinayetlerinin yüzde 98’i sendikasız işyerlerinde meydana gelmektedir. Bu işyerinde durum benzerdir. Yine düşük ücret, kötü çalışma şartları ve bu şartların sonucu olan meslek hastalıkları emekçilerin kaderi olmamalıdır. Bu kara tabloyu kader ve fıtrat ile açıklamak, her iş cinayetinden sonra suçun iş güvenliği uzmanı, ustabaşı ve mühendislere yüklenmesi ise gerçek sorumluların korunması içindir. Kanunlar işyerinde her türlü önlemi alma, gerektiğinde üretimin durdurulması gibi sorumlulukları işverene vermiştir. Soruşturmalar gizlilikle değil, şeffaflıkla yürütülmeli, sorumlular kamuoyunun gözünden kaçırılmamalıdır” dedi. l Haber Merkezi T.C. ERZURUM 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2020/131 Esas Davacı Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından; aşağıda belirtilen davalılar aleyhine açılan Kamulaştırma Bedel Tespiti ve Tescili davasının yapılan tensibinde verilen ara kararı gereğince, Mahkememizin 2020/131 Esas sayılı dosyasında taşınmaz malikleri davalı Recep Uluğ, dava konusu Yakutiye ilçesi Kavak Mah. 3336 ada 4 parsel, Maliklerin tebligat veya ilan tarihinden itibaren 30 gün süre içerisinde kamulaştırma işlemine ve davacı Erzurum Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na karşı idari yargıda iptal veya adli yargıda maddi hatalara karşı düzeltim davası açabileceği mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedelinin hak sahipleri adına açtırılacak banka hesabına yatırılacağı, taşınmazın mali değerine ilişkin tüm savunma ve delillerini tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde mahkememizin yukarıda esas numaraları yazılı olan dosyalarına sunulması, 4650 sayılı Kanun ile değişik 2942 sayılı Kanunun 10/4 Maddesi gereğince ilan olunur. 09/07/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1189707) T.C. ADANA 10. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NDEN Dosya No: 2018/1107 Esas, Karar No: 2019/1475 Göçmen Kaçakçılığı yapma suçundan Muhammed Cemaleddin ve Halime oğlu, 20/02/1992 doğumlu, sanık Muhammed ElHammud hakkında yapılan yargılama sonucunda, 5237 sayılı TCK’nın 79/1a maddesi gereğince suçu sabit görülmekle, 5237 sayılı TCK’nın 79/1a maddesi gereğince, neticeten 2 yıl 1 ay hapis ve 80,00TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmekle, tebliğden itibaren 7 gün içerisinde Adana Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolunun açık olmak üzere verilen hüküm sanık MUHAMMED ELHAMMUD’a tüm tebligatlara ve aramalara rağmen tebliğ edilememiştir. 17201 Sayılı Tebliğat Kanununun 29. maddesi gereğince hüküm özetinin, gazetede İLANEN TEBLİĞİNE, 2Hüküm fıkrasının ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağına, 3Hükmün 1412 sayılı CMK’nun 310 maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde istinaf kanun yoluna başvurmadığı takdirde kesinleşeceği ilan olunur.10/07/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1189801) T.C. İZMİR 16. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NDEN Dosya No: 2019/491 Esas Mahkememizin 03/03/2020 tarih 2019/491 esas 2020/184 karar sayılı kararı ile sanık Ali İhsan ve Emine oğlu 15/11/1983 doğumlu ŞABAN KESKİN’in hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını ihlal suçlarından beraatine karar verildiği, verilen kararın ve katılan Ayhan Türköz tarafından sunulan istinaf dilekçesinin sanığa tebliğ edilemediği anlaşılmış olmakla, 7201 Sayılı Tebligat Kanunun 30. Maddesi uyarınca mahkememiz gıyabi hükmünün ve katılan tarafından sunulan istinaf dilekçesinin ilan yoluyla tebliği, ilan yapılan gazetenin yayın tarihinden itibaren 7 gün sonra tebliğinin yapılmış sayılacağı, tebliğinin yapılmış sayılacağı tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde mahkememize dilekçe verilmesi veya zabıt katibine beyanda bulunulması halinde dosyanın istinaf incelemesi için ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesine gönderileceği hususu İLALEN TEBLİĞ OLUNUR. 10/07/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1190417) Türkİş ve DİSK’e göre kıdem tazminatında değişikliğe daha sıcak bakan Hakİş de hükümetin getirmek istediği düzenlemeye karşı çıktı. Hakİş Başkanı Arslan, “Hakİş olarak kırmızı çizgimiz, kazanılmış haklarımızdan geriye gitmeden yeni hedeflere ulaşmaktır” dedi. Türkİş ve DİSK’e göre kıdem tazminatında değişikliğe daha sıcak bakan Hakİş de hükümetin ge tirmek istediği düzenlemeye karşı çık tı. Hakİş Başkanı Mahmut Arslan, getirilmek isteni len düzenlemenin “talep leri ile uzaktan yakından MUSTAFA ÇAKIR alakası” olmadığını belirterek “Bu düzenleme hem yöntem, hem usul, hem de içerik olarak bizim taleplerimizden uzaktır” dedi. Arslan, hükümetin getirmek istedi ği kıdem değişikliğinin içeriği hakkın da görüşlerini kamuoyuna yönelik ilk kez ÖzPetrolİş Genel Kurulu’nda di le getirdi. Türkiye’nin salgına karşı bü yük bir sınav verdiğini belirten Arslan, işini kaybeden, kısa çalışmak zorunda olan, ücretsiz izne çıkarılan veya hâlâ çalışmaya başlayamayan pek çok işçi nin sorunları çözüm beklerken, kıdem tazminatı tartışmalarının zamanı ol madığını her platformda söylediklerini anlattı. Cumhurbaşkanı’na doğrudan mesajlarını ilettiklerini ve müdahil ol masını istediklerini belirten Arslan, “Ülkenin bu kadar sorunu varken, bu kadar zor bir süreçten geçerken, kıdem tazminatı gibi toplumun yarıdan faz lasını doğrudan ilgilendiren bir konu da alelacele düzenleme yapılmaya ça lışılmasının doğru olmadığını ifade et tik. Kıdem tazminatı konusu makul bir dönemde taleplerimizi dikkate alan bir şekilde önümüze gelirse bunu konuş maya ve tartışmaya hazırız. Hakİş ola rak kırmızı çizgimiz, kazanılmış hakla Mahmut Arslan rımızdan geriye gitmeden yeni hedeflere ulaşmaktır” diye konuştu. Emek kurultayı önerisi Bu arada Girne Amerikan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Engin Ünsal’dan “Emek kurultayı toplansın” önerisi geldi. Ünsal, yaşanan kapitalist krizin bedelini işçilerin ödediğine dikkat çekerek, çalışma yaşamındaki yasaların da artık ihtiyaçlara yanıt veremediğini belirtti. Ünsal, “AKP hükümeti işçi yararına değil işçi zararına girişimlerle meşgul. İşçi kuruluşlarının bir araya gelmeleri ve yasaları gençleştirmenin, sendikalı işçi sayısını artırmanın yollarını mutlaka aramalıdırlar” dedi. Bunun için de öncelikle “emek kurultayı”nın toplanması gerektiğini vurgulayan Ünsal, emekle ilgili yasalarda yapılması gereken değişikliklerin “emek manifestosu” adı altında kamuoyu ve siyasi partilerle paylaşılmasını istedi. l ANKARA KOMŞU FIRINDA 100 ÇALIŞAN İŞTEN ATILDI İDDİASI İşten çıkarılanların tazminatları ödenmedi MEHMET KIZMAZ Geçen ay konkordato talep etmesine karşın Panista adıyla faaliyetlerini devam ettiği belirtilen Komşu Fırın’ın işten çıkardığı çalışanlar halen tazminatlarını alamadı. Komşu Fırın adıyla faaliyet yürüten Doruk Unlu Mamüller Sanayi Yatırım ve Perakende Hizmetleri Anonim Şirketi, 20172018 yıllarında banka borçlarıyla icralık oldu ve fabrikaların bazıları icradan satışa çıkarıldı. Bu süreçte şubelerinin çoğu kapatıldı, çalışanlarının birçoğu da işten çıkarıldı. Geçen ay da konkordato talep eden Komşu Fırın’ın Panista adıyla Kile Un ve Unlu Mamüller Sanayi Yatırım ve Perakende Hizmetleri Anonim Şirketi olarak faaliyetlerini sürdürdüğü belirtildi. ‘100 işçi çıkarıldı’ Komşu Fırın’dan tazminatsız işten çıkarılan ve 9 yıllık çalışan olduğunu söyleyen Fatih Doğruöz (44), “2017 yılın ocak ayında, ‘Zarar ediyoruz, küçülmeye gideceğiz’ denilerek işçileri çıkarmaya başlandı. Geçen aya kadar işçi çıkarma devam etti. Şu an tazminatsız işten çıkarılan yaklaşık 100 yakın işçi var. 1215 yıl çalışan var. Benim 200 bin civarı ama toplamda tüm işçilerin 2 milyon TL’ye yakın tazminatımız var. Bizi çıkardıklarında ‘Tazminatlarınızı ödeyeceğiz’ dediler. Daha sonra da, ‘Ödemeyeceğiz, mahkemeye başvurun’ dediler. Tazminat davası sonuçlanan arkadaşlar var ama onlar da tazminatlarını almış değiller. Mahkeme kararlarını tebliğ ettik, herhangi bir dönüş olmadı. Misal benim işe iade davam bitti ama ne işe aldılar ne tazminatımı alabildim” diye konuştu. Komşu Fırın ile Panista’nın aynı olduğunu söyleyen Doğruöz, sosyal medya üzerinden bu durumu dile getirmeye başladıktan sonra Panista’nın avukatının geçen hafta kendilerini aradığını anlattı. Doğruöz, “Avukat, ‘Hakkınızın yüzde 50’sini vereceğiz. Bunun 34 binini peşin verelim geri kalanını da 78 taksit yapalım dediler’ dedi. Ama geçen senelerde de birkaç işçiye 34 bin verilip geri kalanını ödemedikleri için kabul etmedik. Yıllarca çalışıp emeklerimizin karşılığını alamamak bizi derinden üzüyor. Çoğumuz uzun bir süredir işsiz” diye konuştu. CHP’Lİ GÜRER’DEN ÖNERGE Sözleşmeliler kadroya alınsın CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM Başkanlığı’na sunduğu Meclis Araştırma önergesinde, kamuda çalışan personeller arasında oluşan kadrolu ve sözleşmeli ayrımının yarattığı olumsuzlukları sıraladı ve statü farklılıklarının kaldırılması gerektiğini belirtti. Gürer, 2009, 2011 ve 2013 yıllarında kadro düzenlemesi yapılmasına karşın kısa bir süre sonra sözleşmeli memurlukların tekrar oluşmaya başladığını anımsatarak, personel ayırımı yapılmasının neden olduğu olumsuzlukların incelenmesi ve çözüm yollarının bulunması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi. Personeller arasındaki statü farklılıklarının iş barışını bozduğuna dikkat çeken Gürer, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 157 bin 201 olan sözleşmeli personel sayısının bugün 455 bine yükselmiş olmasının da incelemeye değer olduğunu belirtti. Tüm kamu emekçilerinin aynı statü Ömer Fethi Gürer de istihdam edilmesi gerektiğini vurgulayan Gürer, “Kamuda çalışan 455 bin 4/B statüsündeki sözleşmeli personelin, bir an önce iş güvencesine ereceği düzenlemeler yapılmalıdır” dedi. Gürer, AKP iktidarının, genel seçimler öncesi sözleşmeli personelin “kadroya” geçirileceği yönündeki sözünü tutmadığını ifade etti. l Haber Merkezi Siyaset ve iktidar “mümkünlerin oyunu”dur; Ayasofya ve muhalefet Ayasofya konusunun, arkada şüphesiz güçlü bir ideolojik siyasal İslam düşüncesi olan, ama zamanlaması açısından tamamen siyasi bir olay olduğunu yazdım ve söyledim. Erdoğan, 18 yıldır bu kozu elinde tuttu, ama en zor zamanda da kozunu açtı. Yakın adamları bunu ilk, Twitter’da üstü kapalı duyurduklarında, iktidar ülkeyi ekonomik olarak batırmış ve geniş işsizlik oranı yüzde 24 (Mahfi Eğilmez’in yazısı) gibi, görülmemiş yüksekliklere vurmuştu. Kendilerine göre Ayasofya konusunun tam zamanı idi... İki yazıdır açıkladığım büyük çöküşlerin bu anında itibar devşirmesine soyundular. Onların yerinde olsam bu konuyu seçime yaklaşırken gündeme getirirdim, ama demek ki kendilerini o kadar kötü ve sıkışmış hissediyorlar ki başka çare bulamadılar! Doğru politika zor iş Bakıyorum, CHP’ye yüklenmeler aldı başını gidiyor: İlkelerine uygun davran, Atatürk’ün mirasına sahip çık, yürü iktidarın üzerine önerileri gırla... 2007 Ağustosu’nda da benzer olaylar yaşadık: Türban olayı ve cumhurbaşkanı seçiminde, eğer en önemli mücadele konusu olarak belirlenmişse, “kaybedilmesi garanti” konularda, başta sözde askeri ve siyasi ve hukuki muhalefet kurmayları olmak üzere, “kılıç” çekmişlerdi. Yarattıkları ise büyük bir mağduriyet ve AKP’nin yükselişi oldu. Sonuç alamayacağımız konularda söz söylemeyelim mi, savunmayalım mı, görüşlerimizi açıklamayalım mı, sorusu haklıdır. Ben sadece “kaybedip üstüne dayak yiyeceğiniz” konularda (cephe) taraf olmayın derim. Ayasofya böyle bir konudur. Bu anlamda, konuyu önemsizleştirmek belki de iyi bir strateji olabilir. Muhalefetin ikincil kalemleri, yazarları, konuşmacıları bu konuda “tarihi gerçeği” savunmalı; zaten savunuyorlar. Ama bunu partinin ilkesel bir politikasına dönüştürerek suçlamalara girişmek, sırtında yumurta küfesi olmayanların davranışıdır. Ağır tahakküm koşulları Özgür Mumcu’nun dün iyi bir paylaşımı vardı: “Şartlar eşitse kutuplaşmadan bahsedebiliriz. Bir taraf her türlü baskı aracını eline geçirmiş, hiçbir şekilde denetlenmiyor ve hukuk tanımıyorsa ortada kutuplaşma değil, tahakküm vardır.” Ayasofya konusunda bir cephe ve gerilim, bu tahakkümün altında ezilebilir. Çünkü Ayasofya konusu geniş çoğunlukça kabul edilir. Kazanacağınız bir şey olmaz. Zaten MetroPoll’un son anketinde Ayasofya konusu “ekonomik krizleri örtbas etmek” amaçlı deniyordu yüzde 43 gibi ve gençlerin yaklaşımı daha büyük bir orana sahipti. Bu iyi bir karşı propaganda argümanıdır. CHP yönetimi bu yönlerden eleştirilmeli. Tüm parti, yaşadığımız ağır kriz koşullarını ve güncel politik davranışları pratikte halkla konuşuyor mu? Parti lideri ve milletvekili demeçleriyle işler yürüyor gibi duruyor... Gerçekten belediyeler çok başarılı örnek işler yapıyor mu, yoksa çoğu boş siyasi söylem ön planda mı? Mümkünlerin oyunu İktidar olasılığı, iktidara gelmek, “mümkünlerin oyunu”dur. Bu oyunu iyi oynamanız şarttır. Oynayamazsanız kaybedersiniz. Önemli olan, ülke için, vatan için, yarınlar için iktidarın değişimidir ve muhalefetin bu amaca odaklı politika araçlarını bir araya getirme becerisidir. “Mümkünlerin oyunu”, olabilirlikleri bir araya getirip iktidar olmaya, var olmaya çalışmayı içerir. İktidar ve adamları muhalefetin mümkünlerin oyununu iyi oynamasını engellemeye çalışacaktır, bunu yapıyorlar da. Bunlardan bir tanesi “Abdullah Gül’ün yeniden Cumhurbaşkanlığına aday gösterileceği” ucubesidir. Amaç, tüm muhalefeti ve odaklarını parçala ve dağıt, birbirine düşür. İktidar olamazlar, biz gidersek ülke çöker, bunlar on para etmez vb. düşüncesini topluma yay.. Not: Kısmetse yarınki yazımda şunu tartışacağım: İktidarın seçime doğru torbasında başka büyük balık ne olabilir? TBB’de altı ‘tepki istifası’ daha Türkiye Barolar Birliği’nde (TBB) Başkan Me tin Feyzioğlu’na tepki istifalarına yenileri eklendi. TBB Emek Komisyonu Başkanı avukat Ali Çetin Aygün, Selçuk Ertan, Sadık Onur Gelbal, Necati Erdem, Hasan Erdem ve Ayça Ulaş, dün TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun TBMM’de kabul edilen ‘çoklu baro’ düzenlemesini içeren teklife ilişkin tutumuna tepki olarak görevlerinden istifa ettiklerini bildirdi. İstifa metninde “Güvenlik güçlerinin ‘avukatlık mesleğinin onuruna yakışmayan’ tutum ve hukuksuzlukları karşısında Feyzioğlu’nun gösterdiği pasif ve hatta mesleğin ve meslektaşlarının karşı safında yer alan davranışlarını, TBB kurumsal kimliğine yakıştıramadığımızdan, mevcut görevimize devam etmemizin mümkün olmayacağı açıkça ortadadır” denildi. TBB İnsan Hakları Merkezi Genel Sekreteri Mustafa Kemal Karahan, Sibel Torun, Cem Cemal Coşkan, Ferhat Karataş ve Bayram Baykal da geçen günlerde istifa etmişti. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle