23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 3 HAZİRAN 2020 ÇARŞAMBA EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET DİZİ/HABER CHP’Lİ MUHARREM ERKEK: Çoklu baro FETÖ PROJESI CHPGenel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “yürütme nin tahakkümü altında olan ve bir ki şinin belirlediği Hâkim Savcılar Kurulu eliyle yargının ele geçirildiğini” söyledi. CHP’li Erkek, parti genel merkezin de yaptığı açıklamada özetle şunları di le getirdi: n HSK yargıyı ele geçirdi: Bugün maalesef Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) eliyle yargı ele geçirilmiş durum da. Tarih boyunca iktidarlar yargıyı ele geçirmeye çalıştıklarında, yargı deneti minden uzaklaştıklarında demokrasiyi ve hukuku da yok ediyorlar. Bugün HSK yürütmenin tahakkümü altında. Çünkü HSK’yi bir kişi belirliyor, Meclis’teki ço ğunluğuyla ve kendi atamalarıyla... n Saray’ın alerjisi var: Çoklu baroyu getirmek istiyorlar. Bizde ve tüm dünya da tekli baro esas tır. Her ilde, o ilin barosu olmalıdır. Avukatların o baro ya üye olma zorun luluğu avukatlığın kamu hizmeti olma gereği zorunluluk tur. Çoklu baro bir FETÖ projesidir. Da ha düne kadar ay Erkek nı maklubeye kaşık sallayanlar bugün maalesef baroları ve meslek örgütlerini dizayn etmeye çalışı yorlar. Bağımsız, özgür kurumlara karşı bir alerjisi var Saray iktidarının. Bağım sız yargı, basın, Merkez Bankası, RTÜK, TÜİK istemiyorlar. Bağımsız, güçlü, öz gür bir baro da istemiyorlar. n Arka bahçe yapmak istiyorlar: Baroları muhatap almadan onları düzen lemek, arka bahçeniz yapmak istiyorsu nuz. Çoklu baroyu avukatlar istemiyor, Adalet Bakanlığı istemiyor, uzman hu kukçular istemiyor, bir tek kişi istiyor: Recep Tayyip Erdoğan. Baroları ve mes lek örgütlerini siyasi birer enstrüman haline getirirsiniz. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. n Demokratlar birleşecek: Hiç kim se umutsuz olmasın. Ülkemizin tüm de mokratları birleşecek ve demokrasiye inanan milyonlar temel ilkelerde uzlaşa rak bu tek adam rejimine karşı demok rasi mücadelesini kararlılıkla verecek. Ülkemizdeki tüm adaletsizlikleri adalet le ortadan kaldıracağız. l ANKARA / Cumhuriyet AYM’DE ‘NORMALLEŞME’ Genel kurul yarın toplanıyor Yeni tip koronavirüs (Covid19) nedeniyle video konferans yöntemiyle yapılan Anayasa Mahkemesi (AYM) genel kurul toplantısı, yarın sosyal mesafe kuralına uyularak düzenlenecek. AYM’den yapılan açıklamaya göre, Covid19 salgını sonrası normalleşme süreci kapsamında AYM bölüm toplantıları dün başladı, bugün de devam edecek. AYM genel kurul toplantısı ise yarın yapılacak. Toplantıların düzenleneceği salonlarda oturma düzeninin sosyal mesafe kuralına göre yeniden belirlendiği kaydedilen açıklamada, salonlarda dezenfeksiyon yapıldığı da belirtildi. l ANKARA / Cumhuriyet SAĞLIK MESLEK ÖRGÜTLERİ ‘Bölünemez, parçalanamaz’ İktidarın çağrısıyla baro ve odaların seçim sistemlerinin değiştirilmesi ve yetkilerinin sınırlandırılması için başlayan çalışmalara karşı sağlık meslek örgütlerinden birlik mesajı geldi. Ankara Diş Hekimleri Odası, Ankara Eczacı Odası, Ankara Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası ve Ankara Tabip Odası, dün yaptıkları ortak basın açıklamasıyla “Kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri bölünemez, parçalanamaz” dedi. Dayatmaya direneceklerini belirten Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Vedat Bulut, “Çok sayıda HSK, çok sayıda cumhurbaşkanı fikri nasıl kamusallık ile bağdaşmaz ise çok sayıda meslek kuruluşu da aynı oranda bağdaşmaz” diye konuştu. l Haber Merkezi CUMHURIYET, MESLEK ÖRGÜTLERININ SESI OLUYOR 14 Anayasal görevimiz İBRAHIM M. TATAROĞLU MMO İSTANBUL ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI Dünya, halkların sağlığını ciddi derecede tehdit eden bir salgın ile mücadele ederken iktidar, yıllardır gündeminde olan, anayasanın kamu kurum ve kuruluşu niteliğindeki 135. maddesine dayalı 6235 sayılı TMMOB Kanunu’nu değiştirme girişimini tekrar gündemine almıştır. Tasarladığı değişikliklerle, benimsediği neoliberal politikalar gereği karşısına aldığı, kamutoplum yararı kavram ve uygulamaları ile anayasanın 135. maddesine dayalı kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu, kamu tüzel kişiliği, yerinden yönetim özerk kuruluşu olma hüviyetimizi dönüştürerek yok etmek istemektedir. Denetlemek ve onaylamak Odamızın kuruluş amaçları arasında, ülke ve toplum yararları doğrultusunda yurdun doğal kaynaklarının işletilmesini, üretimin artırılmasını, yurt sanayiinin ulusal çıkarlara uygun yönde gelişmesini sağlamak için teknik ve bilimsel çalışmalar yapmak ve bunları üyelerinin ve sanayinin yararına sunmak, makine mühendisliği hizmetleri ile ilgili her türlü araştırma, inceleme, proje ve raporların hazırlanmasını, uygulanmasını ve teknik uygulama sorumluluğunun uzman makine mühendisleri tarafından yapılmasını sağlamak ve bunların teknik kurallara uygunluğunu incelemek, denetlemek ve onaylamak yer almaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda uzmanlık alanına giren konularda, ülkemizin ve toplumumuzun sorunlarının çözümünde aktif bir organizasyon olarak Makina Mühendisleri Odası, 66 yıllık geçmişinde ülkemiz genelinde gerçekleştirdiği çok yönlü etkinliklerle demokratik mesleki kitle örgütü olarak Türkiye’de etkin bir kuruluştur. Periyodik kontroller Odamız işçi sağlığı, iş güvenliği ve toplum sağlığına yönelik birçok mesleki alanda kamusal denetimler gerçekleştirmektedir. Özellikle asansörlerin periyodik kontrolleri, fabrikalarda, işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik periyodik kontroller ve yine pandemi sürecinde çokça gündeme gelen binalarda havalandırma ve BİLİMİ VE TEKNİĞİ, İKTİDARIN DEĞİL EMEKÇİ HALKIN HİZMETİNE SUNMAKTA KARARLIYIZ... Korona salgını asansör ve AVM’lerde 4 alınması gereken önlemleri bir kez daha gündeme getirdi. İbrahim M. Tataroğlu: Odamız işçi sağlığı, iş güvenliği ve toplum sağlığına yönelik birçok mesleki alanda kamusal denetimler gerçekleştirmekte. Özellikle asansörlerin periyodik kontrolleri, pandemi sürecinde çokça gündeme gelen binalarda, AVM’lerde ve hastanelerdeki havalandırma sistemlerinde acilen alınması gerekenler önlemlerle ilgili bilgilendirmeler paylaştık. İbrahim M. Tataroğlu yangın sistemlerinin kontrolleri gibi alanlarda tüm engellere rağmen kamusal bir anlayışla faaliyetlerini yürütmeye devam ediyor. Mesleki uzmanlık alanlarımız doğrultusunda birliğimiz olan TMMOB ile birlikte toplumun çıkarına olmayan projelerin denetlenmesi ve bunlarla ilgili raporlar hazırlamak anayasal görevimizdir. İktidarın hoşuna gitmeyen “Kanal İstanbul, 3. Havaalanı, 3. Köprü” gibi rant projelerine karşı duruşlarımız, kentimizi yaşanamaz bir beton yığını haline getiren anlayışlara karşı verdiğimiz mücadeledir. İktidarın saldırılarına maruz kaldığımız bugünlerde biz neler yaptık, yapıyoruz? Salgının ilk başladığı günlerde, özellikle 65 yaş üstü üyelerimizi arayarak onların ve yakınlarının ihtiyaçlarını karşılamak için MMO Üye Daya nışma Ağı kurduk ve yoğun bir çalışma yürüttük. Aynı dönemde, tüm kamuoyu ve ilgili bakanlıklarla, AVM’ler ve hastanelerde havalandırma sistemlerinde acilen alınması gereken önlemlerle ilgili bilgilendirmeler paylaştık. Çalışmaktan kaçınma Ciddi ve yakın bir tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanların, bilgi sahibi olması gereken önemli bir konu olan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 13. maddesinde yer alan çalışmaktan kaçınma hakkı ile ilgili başta üyelerimize yönelik olmak üzere açıklamalar yaptık, online söyleşiler düzenledik. Salgının başladığı günden bugüne dek, diğer şubelerimizle koordineli olarak siperlik üretimine ve dağıtımına başladık. 30 bin adet hedefiyle baş ladığımız siperlik üretiminde toplam 25 bin adet siperliği sağlık emekçilerimize ulaştırdık. Bunun yanı sıra MMO İstanbul Şubesi olarak, karantina günlerini mesleki gelişimleri için avantaja dönüştürme amacıyla üyelerimiz için 60’a yakın ücretsiz video konferans gerçekleştirdik ve 11 bin üyemizin katılımını sağladık. Video konferanslarımız ücretsiz olarak yayımlanmaya devam ediyor. Bu süreçte bize destek olan ve MMO Üye Dayanışması Ağı’na katılarak ücretsiz eğitim veren eğitmenlerimize ayrıca teşekkür ediyoruz. Burada saydığımız ve sayamadığımız pek çok konuda üyelerimiz ve halkımız için çalışma yürütmeye devam edeceğiz. Bilimi ve tekniği, iktidarın ve sömürgenlerinin değil, emekçi halkın hizmetine sunmakta kararlıyız. ‘AVUKATLAR OLMASA YARGIYI NE GÜZEL İDARE EDERDİK(!)’ Baro susarsa hukuk susar Av. ONUR TATAR SOSYAL DEMOKRAT AVUKATLAR DERNEĞİ BAŞKAN YARDIMCISI Avukatların meslek örgütü olan “barolar” bir okul. Hukuk fakültesi mezunlarının “avukatlık mesleği”ne adım atmadan önce, yasal olarak zorunlu olan bir yıllık staj sürelerinde eğitimlerinden sorumlu olan barolar, onlarca farklı fakülteden stajyerlerine, yani geleceğin avukatlarına “temel insan hakları, hukuk devleti, demokrasi, avukatlık mesleğinin tarihi, meslek kurallarını” öğreten bir akademi. Baroların mesleki faaliyetlerinden önce mesleki eğitim fonksiyonlarını Adalet Bakanlığı’na bağlamak istediler. O henüz gerçekleştirilmedi. Bir bahaneyi bekliyor. Yeri gelmişken bir başka bahane ile baroların genel kurullarına, seçim sistemine, bir ilde birden fazla baronun kurulup kurulamayacağına ilişkin düzenlemeyi gündeme getirdiler. İktidar sahipleri hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Neyin fırsata dönüştürüleceği ise o günün gündemine, konjoktüre, siyasal işbirliklerine, ittifaklara ve biraz da insafa kalmış. Gönül isterdi ki... 80 baronun, Türkiye Barolar Birliği’ni de peşlerine takarak yaptıkları açıklama elbette yerinde. Gönül isterdi ki Türkiye Barolar Birliği bu açıklamaya öncülük etsin. Ancak uzun zamandır başkanının kişisel ajandasına hapsolmuş Türkiye Barolar Birliği’nin bunu yapmaya mecali yoktu. Açıklama, TBMM gündemine getirilmesi düşünülen teklifin özetle geri çekilmesi, Türkiye Barolar Birliği, barolar ve akademisyenlerden oluşacak bir Baro olmazsa, bir daha ‘Soma’ olur... komisyonun önerilerinin dikkate alınması gerektiğini söylüyor. “Avukatlık kanununda barolar ve seçim sistemlerine yönelik değişiklik girişimlerini doğru bulmuyor, bu girişimlerin durdurularak geri çekilmesini, ülkemizin gerçek gündemlerinin çözümüne dönülmesini talep ediyoruz. İleride, avukatlarımızın ve barolarımızın ihtiyacını ve beklentisini karşılayacak Avukatlık Kanunu hazırlanması aşamasında asıl muhatap, barolar ve TBB olmalıdır. Türkiye Barolar Birliği nezdinde, 80 baronun, uzmanlar ve akademisyenlerin katılımıyla bir komisyon oluşturulmalı, bu komisyonca hazırlanacak tasarı, kamuoyu ve ilgililerle paylaşılmalıdır. Doğru, adil ve hukuki olan hareket tarzı bu olmalıdır.” Hükümet edenlerle uzun zamandır teşriki mesaisi olduğunu ve her gelişmeden haberdar olduğunu söyleyen Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın ise gelişmelerden haberdar olmayı bırakın, gelişmelere müdahale edecek me calinin de olmadığı anlaşılıyor. Nereden mi? Yazının yazıldığı tarih itibarıyla AKP tarafından hazırlanan, henüz TBMM’ye sunulmayan taslak teklife göre “avukat sayısı 1000’den 2 bine kadar olan illerde en az 500, 2 bin 1’den 4 bine kadar olan illerde en az 750, 4 bin 1’den 10 bine kadar olan illerde en az 1000, 10 binin üzerinde olan illerde en az 2 bin üye kaydedilmesi halinde bir ilde birden fazla baro kurulabilecek. Alternatif baroya üye olan avukatlara da 4 yıl geçiş yaptığı baroda kalma şartı getirilecek.” Meslek hedef alınıyor Pek “çoklu baro kırmızı çizgimizdir” beyanatlarına itibar edilmiyor gibi. Ankara, İstanbul , İzmir, Antalya, Adana, Mersin, Diyarbakır, Bursa gibi büyükşehirlerdeki baroları hedef aldığı düşünülen “çoklu baro” olarak adlandırılan sistem, özünde “avukatlık mesleği”ni hedef alıyor. Staj eğitimi, CMK, adli yardım, meslek içi eğitim, disiplin, toplum yararına kamusal nitelikteki davaları takip etmek, özünde, yurttaşın temel hak ve hürriyetlerini korumak, demokrasinin, insan haklarının, hukuk devletinin işlevselliğini sağlamak, bu amaçlar doğrultusunda bağımsız savunmayı temsil etmek gibi anayasal işlevi olan barolar, siyasal iktidara yedeklenmek isteniyor. Avukatların bağımsız olmadığı, siyasal iktidara yedeklendiği, siyasal iktidarın aparatına dönüştüğü bir düzen nasıl bir düzendir? Sene 2007’ye dönelim. Herkesin sustuğu Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları davalarını hatırlayalım. Avukatlar sussaydı ne olurdu? Bu sorunun cevabı çok açık. Bu yargılamaların bir kumpas yargılaması olduğu hiçbir şekilde ortaya çıkmazdı. O günün kudretli hâkim ve savcıları, bugünün kaçak ve mahkumları karşısında avukatlar ve barolar durmasaydı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar bugün özgürlüğüne kavuşmamış, toplum bu davaların bir “kumpas” olduğunu hafızasına kazımamış olurdu. Esasen yurttaş susar Barolar olmazsa, nitelikli yetiştirilmeye çalışan avukatlar olmazsa ne olur? Bir daha “Soma” olur, “Çorlu” olur. Daha fazla iş cinayetleri olur. Hâkimleri arayan, bunu kendisine hak gören Burhan Kuzu’ların sesi daha gür çıkar. Zekeriya Öz gibi heykeli dikilmek (!) istenenler kahraman (!) gibi topluma sunulur. Delil karartılır, delil yerleştirilir. Gizli tanıklar çoğalır. Daha çok ağaç kesilir. Dereler kurur. Daha fazla canlıya kıyılır. Özgürlüğünüz insafa kalır. Kaderiniz iki dudak arasında olur. Anayasal haklarınız yerle bir olur. Oy verdiğiniz adayın seçimi “hiçbir şey olmasa bile kesin bir şey oldu” diyenlerce iptal olur. Barolar susarsa “hukuk” susar. “Hak” susar. Esasen “yurttaş” susar. Hukukun değeri, savunmanın önemi kaybedildiğinde anlaşılır. Herkes için adalet, adalet için ise avukat gereklidir. Avukatın bağımsız meslek örgütü barolar susarsa herkes susar. Gecenin kör vaktinde arayacak bir avukat bulmak istiyorsanız, hukuka erişmek istiyorsanız... Bu niyete karşı çıkmak sadece bir mesleki görev değil, bir yurttaşlık görevidir. Hukuk, uygar yaşamın düzenidir. Peki, karşı çıkmazsak? Yaşayalım görelim. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle