18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 11 10 ŞUBAT 2020 PAZARTESİ Kabahat iş arayanda değil iş yaratamayandadır. İktidarın, gerçeklerle yüzleşmesi lazım İşsizlik veri olmaktan çıktı artık geleceği tehdit ediyor DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu: Yüksek genç ve kadın işsizliği, iş bulma ümidini kaybedenlerin HER ŞEY SENDIKALAŞMAYA KARŞI sayısının artması, geleceğe dair umudunu kaybetmek n Sendikaya üye olmanın işten atılma lu sözleşme kapsamındadır. Bunun nede insanları intihar etme noktasına getiriyor. ŞEHRİBAN KIRAÇ Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’de işsizliğin artık ekonomik bir veri olmanın ötesinde Türkiye’nin geleceğini tehdit eden bir unsur haline geldiğini söyledi. Kabahatin iş arayanda de DİSK’in genel kurulu oldukça geniş katılımlı olacak. 5 kıtadan uluslararası sendika temsilcilerinin katılımıyla konferans gerçekleştireceğiz. DİSK’in 50 yıllık kitabını tanıtacağız. Bu kongereyi “2020’lerin DİSK’i Emeğin Türkiyesi” hedefiyle gerçekleştireceğiz. Genel kurulumuz, sınıf hareketinin önemli bir dönemeçte olduğu bir dönemde sebebi sayıldığı, grev yasaklarının arttığı yıllar yaşıyoruz. Bu baskılar nereye varır? 12 Eylül’deki yasakçı zihniyet, AKP ile Türkiye’de yerleşik hale geldi. Sendikal örgütlenme önündeki engeller AKP ile çok daha yakıcı biçimde hayata geçirildi. Şu anda hükümetin işverenin tutumundan yasalara kadar her şey sendikalaşmanın önünde engeldir. Sendikal hakların kullanımında da çok ciddi engeller var. Bunların başında grevler geliyor. Bugün Türkiye’deki her 100 işçiden 10’u sendikalı. Her 100 işçiden 7’si top ni bu yasakçı zihniyet. Türkiye’de asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 43. Avrupa’da yüzde 78’dir. Asgari ücret komşuluğu diye tabir ettiğimiz yüzde 16’sını da kattığımızda toplam istihdamın yüzde 70’i asgari ücretli. 2002’den bu yana 200 bin işçinin grev hakkı fiilen ortadan kaldırıldı. Eğer bir ülkede grev yapılamıyorsa o ülkede emeğiyle çalışan herkesin geleceği tehdit altındadır. Bütün veriler sendikal haklar açısından daha kötüye gittiğini gösteriyor. Sendikal hakların en kötü olduğu 10 ülkeden biriyiz. ğil iş yaratamayanlarda olduğuna işaret eden Çerkezoğlu, gerçekleştirilecek. Gelecek 510 yılı konuştuğumuz ve bu kritik “Türkiye’de bir taraftan işsizlik dönemeçte kendimize bir mücaartıyor diğer taraftan daha va dele takvimi çıkaracağımız bir him olan istihdam azalıyor. Bu kongre olacak. ülkede yaşayan 83 milyon kişi enflasyonun, işsizliğin ne kadar Masallar bitti olduğunu yaşayarak öğreniyor, bunun en uç örneği de Hatay’daki işsiz babanın yaşadışı olaydır” diye konuştu. Dünyanın da bir yol ayrımında olduğunu, mevcut sistemin işçilere, kadınlara, gençlere vaat edeceği bir şeyin kalmadığını masalların bittiğini yaldızların döküldüğü bir dönemden geçildiğini kaydeden Çerkezoğlu, Türkiye’de bu sürecin krizle daha dramatik yaşandığını vurguladı. “2002’den bu yana 200 bin işçinin grev hakkı fiilen ortadan kaldırıldı. Eğer bir ülkede grev yapılamıyorsa o ülkede emeğiyle çalışan herkesin geleceği tehdit altındadır” diyen DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ile Türkiye’de sendikalar önündeki engelleri, ekonomik krizin etkilerini konuştuk. n Gelecek hafta sonu DİSK’in 16. Genel Kurulu yapılacak. Yeniden başkan adayısınız, yeni dönemde odak alanınız neler olacak? n Ekonomik krizin en ağır yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemde Türkiye işçi hareketi ile dünya işçi hareketinin gündemi hangi alanlarda farklılaşıyor? Dünya bir yol ayrımında. Neoliberal politikaların bittiği bir süreçten geçiyoruz. Mevcut sistemin işçilere, kadınlara, gençlere vaat edeceği bir şeyin kalmadığı, masalların bittiği, yaldızların döküldüğü bir dönemdeyiz. Tüm dünyada tüm kesimler bu yıkım karşısında dünyanın geleceğini konuşuyor. O nedenle de dünya sendikal hareketliyle bizim gündemimiz ortak. Tüm dünyada işçi sınıfının kazanılmış hakları sermaye iktidarları tarafından baskılanıyor. Sendikal hareketler güç kaybediyor. Dünyada işçi sınıfının ücretleri geriye gidiyor. Tüm dünyada daha baskıcı otoriter sistemlerin öne çıktığını görüyoruz. Bunlar ortak tartışmalar. Ama biz Türkiye’de bu süreci DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Şehriban Kıraç’ın sorularını yanıtladı. Kabahat iş yaratamayandadır n Geçen hafta Hatay’da yaşanan işsiz bir babanın çığlığı ve intiharı vardı, geniş tanımlı işsiz sayısı 7 milyonu aştı. Bu işsizliğin sonu nereye varır? Türkiye’de artık işsizlik ekonomik bir veri olmanın yatan gerçek neden ümitsizlik, açlık, yoksulluk ve bunun düzelebileceğine dair umudunun kalmaması. Bir insan evine ekmek götüremiyorsa, çocukları da açsa “geçinemiyoruz çığılığı” herkesi derinden etkiler. kede yaşayan 83 milyon kişi enflasyonun, işsizliğin ne kadar olduğunu yaşayarak öğreniyor, bunun en uç örneği de Hatay’da yaşanan olaydır. İktidara çağırımız, gerçeklerle yüzleşmeleri ve çözüme dönük adımları atmalarıdır. en dramatik biçimde yaşıyoruz. ötesinde Türkiye’nin gelece Her 4 gençten biri işsiz. Her nSizi ne kadar dinliyor ki KRIZ YAN YANA GETIRDI n Asgari ücret belirlenirken ve metal işkolundaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde DİSK, Türkİş ve Hakİş ortak tutum da aldığınızı gördük, kriz sizi bir araya getirdi diyebilir miyiz? Krizin sonuçları, sendikaları yan yana gelmeye de zorluyor. İlk olarak 2019 Eylül’de insan onuruna yaraşır bir ücret ve vergide adalet ile başlattğımız bir mücadele süreci vardı. 3 konfederasyon olarak ortak bir tutum deklere ettik. Asgari ücretin vergi dışı bırakılması, dolaylı vergilerin temel tüketim alanlarında, elektrik, su gibi alanlarda kaldırılmasını ve az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını istedik. Asgari ücrette sürecinde ‘insan orunura yaraşır bir ücrette’ de ortak tavar alındı. En son metal işkolunda ortak hareket edildi. Bu işçi sınıfı için oldukça önemli, biz bu ortak tutumu önemsiyoruz, ama bu ortak tutumun ortak mücadele sürecine ortak hedefler taşınması gerektiğinin de altını çiziyoruz. 2018 Ağustos’ta başlayan eko ğini tehdit eden bir unsur ha 4 işsizden biri de üniversite yönetenler? nomik kriz 17 yıldır uygulanan line geldi. Bu kadar yüksek mezunu. “Her üniversite me Cumhurbaşkanlığı hükü politikaların sonucu. genç ve kadın işsizliği her ge zununa iş bulacağız diye bir met sistemiyle zaten çok az Sermayeyi üretime değil beto çen gün iş bulma şey yok” diyen bir zihniyetin olan karar mekanizmalarına YENI MÜCADELE ümidini kaybeden yönettiği bir süreçten geçiyo katılımımız iyice sınırlandırıl na gömen anla YÖNTEMLERI ŞART lerin sayısının da ruz. Çalışma temel bir haktır. dı. Ekonomik Sosyal Konsey yışın sonucu. artması, hayata da Devleti yönetenlerin de temel 2009’dan bu yana hiç toplan Türkiye’de yeni bir rejim inşa ediliyor. Var olan tüm kazanımlar yok ediliyor. Biz demok n Sürekli sisteme, sermaye eleştirileri geliyor. Sizler işçi sendikaları olarak şurada ir ümidini kaybetmek insanları intihar etme nok yanlış yaptık diye hiç özeleştiri tasına kadar yapıyor musunuz? getiriyor. İnti İşçi sınıfının yapısı değişiyor. Serma harın altında sorumluluğu ve ödevidir. Kabahat iş arayanda değil iş yaratamayandadır. Türkiye’de bir taraftan işsizlik artıyor diğer taraftan daha vahim olanı istihdam azalıyor. Bu ül madı. Üçlü Danışma Kurulu olağanüstü bir şey olmadan toplanmıyor. Mesele bizimle bir araya gelip gelmemeleri değil, bu mekanizmaların sağlıklı işletilmesidir. yenin saldırıları karşısında tüm müca dele araçlarının işlevsiz hale getirildi SOMUT ADIMLAR ATILMALI ği bir süreçte sendikaların da bu ye ni sürece kendini yenileyecek, kendine yeni mücadele yöntemleri geliştir rasinin tüm kurallarıyla işlediği bir Türkiye mücade mesi gerekiyor. Kendi içimizdeki bütün olumsuzlukları giderecek bir yenilenmeye ihtiyaç da var. Mücadele eden tüm işçilerin yanında olmaya çalışıyoruz, ama işçi direnişlerinden verilen mücadelenin n Bu dönemde üyelerinizin şikâyetleri hangi alanlarda yo etki alanına kadar eleştirel ğunlaşıyor? lesi de veriyo yaklaşımı göstermek Krizle birlikte ruz. Biz hep şu gerekiyor. yoksullaşmanın or nu söyleriz: De taya çıkardığı sonuç lık ücretli izinlerin kullandırılmaması konusunda çok fazla şikâyet geliyor. Yaptığımız araştırmalarda çalışan işçilerin en önemli üç sorunu nedir diye sorduğumuzda; birinci sorun işsizlik, ikincisi ücret, üçüncüsü sendikal haklardaki gerileme. İşsizlik bu lışma saatleri azaltılmalı. Yıllık ücretli izinler kullandırılmalı. Kamu istihdamımın artırılmalı. Ürettiğimiz toplam değerden payımızı alabildiğimiz bir ülkede yaşamak istiyoruz. Tüm ücretler insan onuruna yaraşır düzeyde olmalı. İşsizlik fonu amacı dı mokrasi işçinin ek lar ve buna ilişkin talep gün en önemli korku. şında kullanılmamalı. İşsiz meğidir. Emeğin haklarının olmadığı yerde demokrasi olmaz. Bu dönemde çok daha fazla emekdemokrasi mücadelesiyle adalet, eşitlik, özgürlük, barış mücadelesinin iç içe geçtiği bir dönemi yaşıyoruz. ler var. Ücretlerde ciddi gerileme var. En iyi toplusözleşmeleri yaptığımız işyerlerinde bile geriye gitmeler var. Yoksullaşma, ücretlerde erime, güvencesiz çalıştırılma, esnek çalışma modellerinin yarattığı hak kayıpları, çalışma saatlerinin uzatılması, yıl n Acil çözülmesi gereken sorunları nelerdir? İşsizliğin çözümü konusunda somut adım atılmalı. Bunun çözümü çok basit; aldığı borcu betona gömmekten vazgeçilip üretime dayalı ekonomi modeline geçilmeli. İşsizliğin azaltılması için ça lik maaşının hem süresi hem miktarı artırılmalı. Adaletli bir vergi sistemi gerekiyor. Tüm güvencesiz çalıştırılma biçimlerine son verilmeli. EYT sorunu çözülmeli. Emeklilerin son nefesine kadar insanca yaşayabilecekleri bir ücret almaları gerekiyor. 214 BIN KIŞI KÖYDEN GÖÇ ETTI Türkiye’de 20152019 döneminde 30 büyükşehir dışında kalan 15 ilde köy nüfusu artarken 36’sında azaldı. Bu dönemde köyde yaşayanların sayısı 214 bin 202 kişi azalışla 6 milyon 3 bin 717’ye düştü. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, köy nüfusunun en çok azaldığı il 38 bin 559 kişiyle Erzincan, en çok arttığı il 12 bin 423 kişiyle Gümüşhane oldu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emine Tahsin, “Kırsal alanda sadece tarıma dayalı bir teşvik politikasının ötesinde diğer sektörler arasındaki bağlantılar temel alınmak durumunda” dedi. Ekmek uğruna canları gitti Ocak 2020’de en çok işçi ölümü yüzde 19 ile tarım sektöründe oldu. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’ne göre 2020 Ocak ayında iş kazasında Türkiye genelinde 112 kişi hayatını kaybetti. Bu ölümlerin yüzde 15’i düşme, yüzde 15’i ezilme ve göçük, yüzde 13’ü trafik servis kazasından dolayı yaşandı. Hayatını kaybeden 112 kişi, 100 erkek, 12 kadından oluşurken, bu ayda en çok iş kazası ölümü İstanbul’da yaşandı. 22 kişi iş kazasından dolayı ocak ayında hayatını kaybederken, bu rakam İzmir’de 7, Muğla’da 7, Antalya’da 5 ve Konya’da 4 olarak gerçekleşti. İşkollarına göre bakıldığında ise en fazla ölüm yüzde 19 ile tarım sektöründe yaşandı. İkinci sırada yüzde 13 ile inşaat gelirken, yüzde 12 ile taşımacılık üçüncü, yüzde 11 ticaret ve büro dördüncü, yüzde 11’lik oranla belediye beşinci oldu. l Ekonomi Servisi CHP: Kedi olalı ilk kez bir fare tutabildi CHP’nin CNN’i boykot kararı, belki de ilk kez, bir sonuç yaratma potansiyeline sahip bir muhalefet eylemidir. Hani derler ya “Kedi olalı ilk kez bir fare tutabildi”… İşte öyle bir şey. Yanlıştan… CHP, Deniz Baykal’ın, bugünkü rejimi kuran sürece kapıyı açan o talihsiz tutumundan bu yana, AKP’de temsil edilen siyasal İslamın iktidara yükselişini, “pasif devrim” süreci boyunca meşrulaştıran, kolaylaştıran, muhalefeti uyuşturan bir siyasi çizgi izlemiştir. CHP liderliği, bir taraftan siyasal İslamın kültür dünyasına yakınlaşma çabasıyla, onun hegemonya sürecini inşa eden söylemin yaşam alanını genişletmiş, laik düşüncenin, seküler yaşam dünyasının geriletilmesine alet olmuştur. Diğer taraftan, ne “Gezi olayı”na gereken kitlesel desteği verebilmiş, ne oradaki polis şiddetine karşı durabilmiştir. CHP, “Adalet Yürüyüşü” gibi anlamlı bir eylem yaptıktan sonra bunu mantıki sonuçlarına kadar taşımaya cesaret edememiştir. Gezi’deki basiretsizlikle CHP, siyasal İslam rejimine karşı muhalefeti birleştirebilen gerçek bir muhalefet partisi düzeyine yükselme fırsatını kaçırmıştır. CHP, Adalet Yürüyüşü’nü de başlayan dinamiği yarıda keserek toplumun gerginliğini, deyim yerindeyse “gazını” alarak iktidarın değirmenine su taşıyan bir hadiseye dönüştürmüştür. Adeta CHP, hiçbir “fırsatı kaçırma fırsatını” kaçırmamıştır. Tuhaf bir “darbe şeyinden” sonra Taksim’de düzenlediği Demokrasi mitingine AKP liderliği ilgi göstermezken, CHP lideri Yenikapı mitingine katılarak AKP liderinin projesine alet olmuş, orada sanki ülkede bu rejimin altında bir birlik gerçekten olabilirmiş gibi bir izlenimin yaratılmasına katkıda bulunmuştur. CHP’nin seçim pratiği de ayrı skandaldır. CHP her seçim döneminde, siyasal İslamın ülkede sürdürmekte olduğu kültür savaşını görmezden gelmiş, aklınca somut taleplere odaklanmış, adeta kevgirle su taşımış; dahası, birbiri ardına gelen yenilgilerden hiç ama hiçbir ders almamıştır. CHP muhalefeti, her dönemeçte, malumu ilan eden sözde “sert” eleştiriler manzumesi olmuştur. Dönülebilir… Sınırlı bir örnek olmakla birlikte İstanbul Belediye Başkanlığı seçimleri II. tur deneyimi, yanlıştan dönülebileceğini gösteriyor. Doğrudur, İstanbul Belediye Seçimleri sonuçları siyasal İslamın iktidarını doğrudan tehdit etmiyor ama o iktidarın meyvelerini toplayan ekonomik ideolojik düzeneğe “çomak sokuyor”. Doğrudur, yerel yönetimler siyasi iktidarın kendisi değildir. Ancak yerel yönetimler, siyasal İslamın toplumsal artık değere ulaşarak taraftarları arasında paylaşmasının, “davayı” beslemesinin çok önemli bir aracıdır. Toplumsal artık değere ulaşmanın ikinci, ancak en önemli aracıysa siyasal İslamın ideolojik kültürel hegemonyasının korunması ve yeniden üretilmesidir. Bu koruma ve üretim süreci aksatılabildiği ölçüde siyasal İslamın iktidarı da zayıflayacaktır. İmamoğlu, II. turda, “her şey güzel olacak” gibi, her isteyenin, kendi sıkıntılarını ve umutlarını içinde görme şansı bulabileceği bir sloganla, kültürel düzeyle ekonomik düzeyi birbirine bağlayarak o büyük farkı yaratabilmişti. Bu da bizi “CNN Türk” boykotuna getiriyor. CNN Türk, liberal eğilimli bir Amerikan kanalının markasıyla, modern görünüşüyle, Ahmet Hakan gibi tarafsızlık taklidi yapabilen liberal İslamcı tipleriyle, laikiğin yaşam dünyasını siyasal İslamın yaşam dünyasına bağlayan bir “arayüz” olarak işlemektedir. Toplumun ancak yarısından azının rızasını alabilen bir rejimin, iç ve dış politikası ekonomi yönetimi istikrarsızdır; bekası açısından CNN Türk, tüm diğer yandaş kanallardan daha önemlidir. CHP eğer yine muhalefeti yarı yolda bırakmazsa CNN Türk boykotu, “meşrulaştırma makinesi” olarak çalışmaktan çıkabileceğini, gerçek bir muhalefet partisi olabileceğini gösterecektir. CHP’nin bu kararı diğer yandaş kanalları ve gazeteleri de kapsamaya başlarsa, rejimin toplumun büyük çoğunluğuyla bağlantısını koruyan “arayüz” yıkılmaya başlayacaktır. Hem de ekonomik kriz hızla derinleşirken… İşte o zaman, bundan sonraki rejimi konuşmaya gerçekten başlayabileceğiz. Uzun süredir ilk kez umutlu olmak istiyorum ama… KISA... KISA... l ING Türkiye, online alışverişlerde taksitle ödeme fırsatı sunan ve online kredi kullanımını kolaylaştıran platformu ING Alışverişçi’yi hayata geçirdi. ING Alışverişçi, aynı zamanda firmalara da çoklu kanal stratejilerini destekleyen kolay ve masrafsız bir ödeme alternatifi sunuyor. l Şekerbank, Türkiye Noterler Birliği ile noterlik dairelerinde POS cihazı kullanılmasına ilişkin anlaşma imzaladı. Anlaşma ile noterler kredi ve banka kartı aracılığıyla ödeme almaya başlayacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle