Katalog

HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ 37 OCAK 2020 SALI 50/ 3 0 120/7 0 100/0 0 70/2 0 60/3 0 10/ 6 0 00/ 1 1 0 20/ 1 0 110/7 0 80/1 0 40/1 0 80/3 0 70/3 0 150/12 0 130/7 0 20/ 6 0 120/7 0 130/ 2 0 100/4 0 110/ 1 0 60/0 0 90/3 0 TARİHTE BUGÜN 1714: İngiliz mühendis Henry Mill daktilo makinesinin patentini aldı. 1944: Çorap imalatı hakkı Sümerbank’a verildi. 1946: İlk başarılı yüksek hızlı elektronik bilgisayar Eniac, ABD’de kullanıma girdi. 1950: Karabük Demir ve Çelik İşletmesinde Zeynep adı verilen yüksek fırın hizmete açıldı. Düşük kalite itirafıİÜ yönetimi, bütçesinin yüzde 1’ine denk gelen yemek kesintisinden vazgeçti İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) 1.2 milyar TL bütçeden 14 milyon liralık yemek desteği çok geldi. Öğrencilerin tepkileri üzerine yemekhane kesintisinden geri adım atılırken İÜ’nün faaliyet raporunda, öğrenci başına 5 lira “destek” ödenen yemekhanelerin “yeterOZAN siz ve düşük kalitede” ÇEPNİ olduğu itiraf edildi. Raporlarda öğrencilere öğle vaktinde 10001300 kalorili yemek, kahvaltıda da 600800 kalorili sabah kahvaltısı verilmesinin hedeflendiği belirtildi. Ancak rektörlüğün hazırladığı üniversitenin faaliyet raporunda “zayıf yönler” başlığı altında yer verilen “Genel kullanım alanlarında altyapının (tuvaletler, yemekhaneler, temizlik sorunu ve düşük kalite tüketim malzemeleri) yetersiz ve düşük kaliteli olması” değerlendirmesi öğrencilerin maruz kaldığı koşulları da gözler önüne serdi. Raporlara göre, İÜ yönetimi 2018’de güvenlik hizmeti için 7 milyon 268 bin, 6 bin 525 personelin üniversiteye taşınması için 325 servis aracına 19 milyon 611 bin, güvenlik amirliği için telsiz ve röle alımı için 94 bin, “siyasal mobilya alımı” için 491 bin, rektörlük ve bağlı birimlere bilgisayar alımı için 302 bin, Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’na koltuk alımı için 37 bin, 24 adet zemin temizleme makinesi alımı için 265 bin, yüksek emişli sessiz elektrik süpürgesi alımı için de 69 bin TL ödedi. Yılda 2.8 milyon öğün Üniversitenin faaliyet raporlarında, kampuslarda sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve akşam yemeği hizmeti verildiği belirtildi. Rapora göre, İÜ’nün 5 yerleşkesindeki yemekhanelerinden 2017’de yıl boyunca toplam 2 milyon 830 bin 351 öğün yemek ve kahvaltı hizmeti verildi. 2018’de ise İÜ’nün Cerrahpaşa olarak bölünmesinin ardından 3 yerleşkedeki yemekhane hizmetleri rapor kapsamı dışında bırakılsa da son bir yılda öğrencilerin daha çok üniversite yemekhanelerine yöneldiği, 3 milyona yakın öğün yemek dağıtıldığı öğrenildi. İÜ’nün 2018 raporunda da sadece 2 yerleşkede 1.6 milyon öğün yemek dağıtıldığı vurgulandı. Kesilmek istenen yemek desteğinin üniversite bütçesinin yüzde 1’ine denk gelmesi de dikkat çekti. 2018’de 3 milyon öğrenci öğünü için yükleniciye toplam 20 milyon 652 bin 917 lira ödendi. Bunun 5 milyon 805 bin 166 lirası ise öğrencilerden toplandı. l ANKARA KURTULUŞ ARI Sibel gülmeyi İÜ öğrencileri hayatını hiç bırakmadı kaybeden arkadaşları Ünli’yi andı Baba Zeki Ünli Ailenin yazılı açıklamasında “Ailemiz geçmişte İstanbul Valiliği, Güngören Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesine başvurmuş, kanunun uygun gördüğü ayni ve nakdi yardımı almıştır” denildi. EREN CAN KEMAN İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin yemek zammı, kahvaltıların kaldırılması ve indirimli öğün sayısının bire düşürülmesi kararına karşı başlattığı eylemler sonuç verdi. Rektörlük yemekhane ile ilgili alınan kararın iptal edildiği duyurdu. Öğrenciler pankart açarak “Direne direne kazanacağız” sloganı attı. Kararın ardından dün tekrar bir araya gelen öğrenciler, hayatına son veren arkadaşları Türk Dili ve Edebiyat Fakültesi öğrencisi Sibel Ünli’yi andı. Ortak basın metnini okuyan Ezgi Çetinkaya, Ünli’nin uzun süredir psikolojik sorunlar yaşasa da, gülmeyi hiç bırakmadığını aktararak “Sibel ile aynı amfilerde ders gördük, aynı sloganı birlikte attık. Sibel ekmeği için direnen işçinin, temel hakları için mücadele eden öğrenci lerin yanındaydı. Sosyal medya üzerinden yaşadığı ayrımcılık, 1 lira 40 kuruş olan öğrenci kartı ve geleceksizlik kaldı Sibel’in ardından. Sistemin yarattığı bunalım hayatlarımıza saldırmaya devam ediyor. Geleceksizliğe karşı dayanışmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Cumhuriyet’e konuşan öğrenci Gözde Çetin ise yemekhane zamlarının geri çekilmesinin, öğrencileri temsil ettiğini öne süren İÜ Öğrenci Konseyi’ne ders olması gerektiğini belirterek “Tüm insanlık dışı müdahalelere karşı kenetlendik fakat Sibel yaşamını sonlandırmasaydı da idare bu yönde bir kararı bu kadar hızlı alır mıydı? Krizden en çok etkilenenler, öğrenciler olarak Sibel gibileri yitirmeden daha çok bir araya gelip, temel haklarımızı savunmak zorundayız” dedi. l İSTANBUL Depresyon tanısı konuldu Sibel Ünli’nin ailesi yazılı açıklama yaptı. Ünli’nin ailesi açıklamada, “Ergenliğe girmeye başladığı süreçten itibaren çeşitli duygu durum bo zuklukları yaşamıştır. İntihar girişimlerinden sonra ‘major (ağır) depresyon’ tanısıyla iki defa Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları servisi ne yatırılmıştır” ifadesini kullandı. Ailenin yazılı açıklaması şu şekilde: “Tüm bunlara rağmen ailecek yaşadığımız sosyoekonomik durum ve kardeşimizin sosyal ağlarda maruz kaldığı siber zorbalık, kardeşimizin duyarlı ve hassas kişilik yapısı, kendisinin yaşama azmini bitirmiştir.” muş vücudu alçıya alınmıştı; Camus, bir yandan çocukluğun dan itibaren başı na bela olan veremle uğraşırken, bir yan ‘Cesur dâhiler’in dan Combat’ın başyazılarını yazıyor, bir yandan da çok yakın ilhamı ile... gelecekte Nobel’le taçlanacağı kitaplarını kotarıyordu. Yirmili yaşlarımdan itibaren, sola gönüllü bir genç şair ve yazar olarak kendime örnek aldığım yazarlar Voltaire, Emile Zola, André Gide, JeanPaul Sartre ve Albert Camus türünden yazarlar idi. Voltaire, çünkü: Callas Davası; Zola, çünkü: Dreyfus Davası; André Gide, çünkü: Kongo ve Fransız Ekvator Afrikası; JeanPaul Sartre, çünkü Varoluşculuk bir Hümanizmadır ve 121’ler Manifestosu; Albert Camus, çünkü Baş Kaldıran İnsan... HHH “Yirminci yüzyılın en büyük bilim adamlarından biri olan Jacques Monod, Darwinci dönemden yaklaşık 100 yıl sonra gerçekleşen biyoloji tarihindeki ikinci büyük devrimin liderleri arasında her zaman onurlu bir yere sahip olacak. Kahramanların çok azı, iki devrimi arasındaki bağlantıların kendisi ve çağdaşlarının Darwin’in kavramlarını genişletme ve derinleştirme biçimleri konusunda Monod’dan daha bilinçliydi.” (Roger Stanier, 1977) HHH HHH Şu günler Cesur Dâhiler (E Albert Camus, Jacques Yayınları) adlı 624 sayfalık bir Monod, François Jacob ve kitabı okuyup bitirdim. Yazarı: André Michel Lwoff kuşkusuz Moleküler biyoloji ve genetikbilim profesörü, anadan doğma romancı Sean B. Carroll. Howard Hughes (ABD) Tıp Enstitüsü Bilim Eğitimi Bölümü Başkanı. Böyle adamlar da var bu dünyada! Yukarıda dediğim gibi, birkaç saat önce bitirdim kitabı ve Tolstoy’un Savaş ve Barış’ından Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler’inden aldığıma denk yazınsal haz duydum. Bilimsel ziyafetin üstüne konyak gibi geldi. Atatürk’ün “Ey Türk Gençliği” diye başlayan söylevini okumamışlardı. Ama bu dört adamın damarlarındaki kan “asil”di. Aslına bakarsanız ne soylu kan vardır ne de soysuz kan! Soylu ve soysuz olan insanın düşünceleri ve eylemleridir. “Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti’ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki HHH 1957 Nobel Edebiyat Ödü asil kanda mevcuttur!” evrensel bir çağrıdır! “Türk”ün lü alan Albert Camus (1913 yerine 72 milletin adını yazın, 1960), 1965 yılı Tıp Ödülü’nü çağrının anlamı değişmez. alan Pasteur Enstitüsü’nün üç bilim adamı Jacques Monod (19101976), François Jacob (19202013) ve André Michel Lwoff (19021994), İkinci Dün Muhtaç olunan “kudret” bilinç ve cesaret gerektirir: Bilinçsiz cesaret, cesaretsiz bilinç olmaz, olsa da bir işe yaramaz. HHH ya Savaşı’na katılmışlar, Dire Cebren ve hile ile aziz vata niş Hareketi’nde yer almışlardı. nın bütün fabrikaları haramza Hepsi madalyalı “Savaş ve Di delere üç kuruşa satılmış, bü reniş Kahramanı” idiler. tün limanları yabana peşkeş HHH çekilmiş, bütün orduları kötü Albert Camus, Direniş’in ye rüm edilmiş, memleketin her raltı gazetesi Combat’ta yaz köşesi yâran tayfa tarafından dığı başyazılarında Fransızları işgal edilmiş... Bütün bu şart Almanlara ve Almanların Fransız işbirlikçilerine karşı harekete çağırıyordu: “Fransızlar, Fransız Direnişi size duymanız gereken biricik çağrıyı yapıyor... Bizim yanımızda yer almıyorsanız karşımızda yer alıyorsunuz demektir. Şu andan itibaren Fransa’da yalnızca iki taraf vardır: Biri her zaman var olmuş olan Fransa’dır, ikincisi de Fransa’yı yok etmeye kalkıştıkları için yok olacak olanlardır.” lardan daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet içinde milletin kefen parasıyla sefa sürmekte... TBMM’nin kapısına kilit vurulmuş; Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay ve Sayıştay yılkıya salınmış; Kuvvetler Ayrılığı’ndaki “Ayrılık” Fizan’a sürgüne gönderilmiş yerine Damat “Birlik Paşa” tayin edilmiş; Cumhuriyet Devrimi’nin kalesi Tevhidi Tedrisat Kanunu tersyüz edilip okulların tamamı HHH mektepmedreseye dönüştü Direniş toplantıları Lwoff’un rülmüş ve küllisine imam hatip Pasteur Enstitüsü’nde kisvesi giydirilmiş... ki laboratuvarında yapılıyor HHH du. Jacob’un Normandi Ey okur! 7 Ocak 2020 gü ya Çıkartması’nda 80 şarap nü vaziyetin durumu budur, nel parçasıyla delik deşik ol arz ederim! Müşteri değil öğrenciyiz İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğrencileri dün üniversite rektörlüğü önünde bir araya gelerek son dönemde üniversite içerisinde baskılarla karşılaştıklarını, 4 öğrenciye soruşturma açıldığını ve bu öğrencilerin derslere girişinin engellendiğini söyledi. Eğitim haklarının ellerinden alınamayacağını belirten öğrenciler, üniversite yönetimine tepki göstererek basın açıklaması yaptı. Öğrenci ler özel işletmeleri sonuna kadar boykot edeceklerini ifade ederek arkadaşları hakkında açılan soruşturmaların da geri çekilmesi çağrısında bulundu. Öğrencilerin eylemine çok sayıda akademisyen de katılırken akademisyenler öğrencilerin eğitim hakkının engellenemeyeceğini belirterek arkadaşlarının sınavlara alınmasını talep etti. l İSTANBUL/Cumhuriyet