Katalog

KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET 6 OCAK 2020 PAZARTESİ 13 Film gösterimi sonrası parti ‘Matthias & Maxime’ “Mommy”, “Laurence Anyways” ve “I Killed My Mother” filmleriyle tanınan yönetmen in son filmi “Matthias & Maxime’ 8 Ocak Başka Çarşamba’da seyircilerle buluşuyor. Kadıköy Sineması’nda saat 19.00’da yapılacak gösterim sonrasında Dolan, hayranları, parti için, saat 22.00’de Kadıköy Karga’da buluşuyor. Başka Sinema & Altyazı’nın sunduğu, Kadıköy Karga’da gerçekleşecek Bir Xavier Dolan Partisi’nde, Dolan’ın filmlerinden en sevdiğimiz müzikleri beraber dinleyip beraber dans ediyoruz. Delioğlu ‘EskidenYeniden’ sergisi CKM’de Mustafa Delioğlu’nun “EskidenYeni den” adlı sergisi ya rın Caddebostan Kül tür Merkezi (CKM) Sa nat Galerisi’nde açılıyor. 26 Ocak’a kadar görü lebilecek sergi, figüratif resimlerden oluşuyor. Profesyonel hayata çiz gi film arka planı çizerek başlayan Delioğlu, 45 ra binlerce kitap illüstrasyo yıl önce kurduğu atölyesinde nu da yaparak sanat hayatı resim çalışmalarının yanı sı na devam ediyor. ü‘Dçgaenns i’DEBVAİYLSLEETETNASNOII’YNBPIUELDRALEA:NVE İstanbul Devlet Opera ve Balesi 2020’ye “Bolero”, “Bahar” ve “Judith” yapıtlarından oluşan Dans Üçgeni ile başlayacak. İlk eser “Bolero”, 20. yüzyılın en önemli bestecilerinden Maurice Ravel’in 1928 yılında bestelediği en son bale müziğidir. Yapıtın koreografisi ve librettosu Uğur Seyrek’e ait. Yapıtta, ‘Neoklasik Bale’den modern baleye geçiş gözleniyor. Geçen sanat sezonu dünya prömiyeri yapan “Bahar”; S. RAHMANİNOV imzalı müziği ile neoklasik bir bale. Koreografisi Orkan Dann’a ait olan bale İstanbul Devlet Opera ve Balesi için ya pılmıştı. Dünya repertuvarına gi ren ilk ve tek Türk balesi olan “Judith”in müziği Çetin Işıközlü’ye, koreografisi ise Deniz Özaydın’a ait. “Judith”, koreografın, günümüz anlayışıyla yeniden yorumladığı modern bale olarak üçgende yerini alıyor. Dans Üçgeni, 8 ve 10 Ocak’ta saat: 20.00’de, 11 Ocak’ta saat:16.00’da Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde sah nelenecek. “Judith” Ankara’nın ‘Temiz Ev’i... Ankara Devlet Tiyatrosu, Sarah Ruhl’un yazdığı, Aclan Büyüktürkoğlu’nun yönettiği “Temiz Ev” yarın saat 20.00’de Ankara Şinasi Sahnesi’nde sahnelenecek. Oyunda, Ayşe Berna Konur, Hicran Yavuz, Medya Haktanır, Akova Balcıoğlu, Tolga Tuncer, Bengü Atar rol alıyor. Fıkra anlatmayı seven ama temizlik yapmaktan hiç hoşlanmayan Matilde, doktor Lane’nin evinde temizlikçidir. Ancak temizlik yapmak yerine fıkra uydurmaya çalışması Lane’i endişelendirir. İstanbul’da tiyatro... İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları’nda bu hafta birçok oyun tiyatroseverlerle buluşacak. Sahnelenecek oyunlardan bazıları şöyle; 8 11 Ocak tarihleri arasında Shakespeare’in sevilen komedilerinden biri olan 12. Gece, Harbi ye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde; çevresindeki her şeye sonsuz bir sevgi ve şefkatle bağlı Opal’in üç davetsiz misafirin gelişi ile değişen kendi halindeki yaşamını konu alan Tatlı Kaçık, Fatih Reşat Nuri Güntekin Sahnesi’nde sahnelenecek. ‘Gerçek’ Zorlu PSM’de Fransız romancı ve oyun yazarı Florian Zeller’ın eserinden uyarlanan “Gerçek”, Zorlu PSM’de 7 Ocak’ta seyircisiyle buluşacak. Florian Zeller’in yazdığı, Mehmet Ergen’in yönettiği ve uyarladığı oyunda, Kubilay Tunçer, Levent Üzümcü, Nesli han Yeldan ve Özge Özder rol alıyor. Zorlu PSM ve Talimhane Tiyatrosu ortak yapımı “Gerçek”te karakterler hep kendi “gerçeklerini” oynasalar da anlattıkları hikâyelerin farklı versiyonları seyirciyi son ana kadar şüphede bırakıyor. 40 üstün yetenekli genç, Geleceğin yıldızlarıÇEV Sanat’ın projesi ve QNB Finansbank’ın katkısıyla yıldız şimdiden parlıyorolma yolunda Nasıl güzeller, nasıl ruh yükseltici... Bu tümceyi hem içten hem de dışa taşarak söyletenler Çağdaş Eğitim Vakfı, ÇEV Sanat’ın “genç yetenekler”i. Kimi yıllardır kimi daha yenice ÇEV Sanat ailesinde yer alan gençlerle İstanbul’da buluşup uluslararası sanat yolculukları ve yaklaşmakta olan konser hakkında konuştuk. ÇEV Sanat 13 Ocak’ta yurdumuzun gururu genç müzisyenleri Zorlu PSM’de saNURDURAN natseverle buluşturaDUMAN cak. ÇEV Sanat Başkanı Berrin Yoleri’nin izini çizdiği “Genç Yetenekler” projesi kapsamında bu yıl on birincisi düzenlenen konser, Avrasya Filarmoni Orkestrası eşliğinde İbrahim Yazıcı tarafından yönetilirken, konuk olarak Ayla Erduran ile onurlandırılacak. İngiliz keman sanatçısı Charlie Siem de genç yeteneklerle birlikte sahne alacak. Konserde proje bünyesinde eğitimine devam eden Arda Karakaya (keman), Ezgi Sarıkçıoğlu (Keman), Gizem Sözeri (kontrbas), Gülin Ataklı (obua), Kazım Kaan Alıcıoğlu (Keman), Beren Gürcüoğlu (piyano), Cansu Naz Eriş (piyano), Arya Su Gülenç (Piyano) ve Adil Arkadaşımız Duman, ÇEV Sanat ailesinde yer alan gençlerle İstanbul’da buluşup konuştu. Kerem Ünal (piyano) başarım sergileyecek. Solist olarak ise genç yetenek çello sanatçısı Cemal Aliyev’i dinleyip izleyeceğiz. Aliyev, Fazıl Say ödüllü Cemal Aliyev, 2019’da New York’ta Young Artists Guild yarıs¸masını kazandı. Yeteneklerin her biri başarılarıyla hem ÇEV Sanat’ın hem de ülkemizin gururu. Örneğin Cansu Naz Eriş, kentsel dönüşüm nedeniyle evinin çevresindeki inşaattan etkilenip yaptığı bestesiyle Viyana Uluslararası Goldenkey Beste Yarışması’nda ikincilik ödülü alarak “İnşaat” isimli piyano trio bestesini Viyana’da seslendirme daveti almış. Meraklısı, minik bir aramayla genel ağda bu besteye ulaşıp son yıllarda neredeyse hepimi zin başına gelmiş bu “inşaat” meselesinde hem gürültünün tozun toprağın nasıl eleştirildiğine hem de havada uçuşan yoğun toz parçacıklarının ışıkta nasıl süzülerek ezgiye dönüştüğüne tanık olabilir. Sanatçı dediğin meseleyi içine alır, eleştirir, özümser, dönüştürür değil mi?.. Gençlerin her biri gibi, Kazım Kaan Alıcıoğlu da ÇEV Sanat’ı bir aile olarak görüyor. “Yılda bir defa olan bu konser kendimizi gösterebilmek, geldiğimiz noktayı görmek için önemli fırsat. Bizi destekleyenler için de yapabildiğimiz güzel bir jest; neyle uğraştıklarını, neyle uğraştığımızı, dünyada nasıl bir eğitim alıp nasıl geliştiğimizi ortaya koyabiliyoruz” diyor. 8 yaşında piyano çaldığı paylaşımıyla sosyal medyada Berrin Yoleri’ye ulaşıp aileye ka ÇEV Sanat Genç Yetenekler: Arda Karakaya, Emre Engin, Salihcan Gevrek, Cemal Aliyev, Denizcan Eren, Yiğit Karataş, Ezgi Sarıkçıoğlu, Cansın Kara, Melis Sağlam, Deniz Erten İspir, Deniz Ayşe Birdal, Güneş Hızlılar, Gizem Sözeri, Iraz Yıldız, Kerem Tuncer, Cem Esen, Ezgi Su Apaydın, Berfin Aksu, Elvin Ganiyev, Gülin Ataklı, Kazım Kaan Alıcıoğlu, Bora Demir, Ilgın Top, Doğa Altınok, Sofiko Tchumbridze, Elfida Su Turan, Tuna Bilgin, İdil Bursa, Cansu Naz Eriş, Beste Gürkey, İklim Özenli, Tarık Kaan Alkan, İdil Olgar, Damla Ece Karataş, Beren Gürcüoğlu, Duru Önhon, Bade Daştan, Defne Güngör, Arya Su Gülenç, Adil Kerem Ünal. tılmış, bugün 10 yaşındaki Adil Kerem Ünal’ın hızlı gelişimi de konsere gidip izlenebilir. Her biri hakkında ayrı başlık açmaya değer bu gençlerden Elvin Hoxha Ganiyev’in şimdiden bir dünya yıldızı olduğunu söylemek gerek. “ÇEV Sanat oluşumu Türk gençliğini ve Türk müzisyenlerini çok ileriye taşıyacak, bu hepimiz için çok büyük bir fırsat” diyen Ganiyev’in aldığı ödülleri, yer aldığı konserleri, birlikte çaldığı isimleri, sanatını sunduğu coğrafyaları saymak şimdiden sayfalar alıyor. Şu an, ÇEV Sanat tarafından keşfedilmiş kırk genç yetenek maddi manevi desteklenmekte. Manevi destek yönü sanatçılar için en kıymetliyken sanatçı destekleyen kurumlarca pek verilmez; ÇEV Sanat destekçilerinin, özellikle Berrin Yoleri’nin bir aile gibi genç yetenekleri sarıp sarmalaması toplum olarak bizim de kazancımız. Sanat zihinsel bir dokunuş; ruhun el yazısı, kalbin parmak izidir ‘ÖZGÜR RUHLAR’ AYLIN GÖKDEMIR Herkesin yaşam boyunca beklentileri, hayalleri vardır, bunlar gerçekleşmeyince de umutsuzluğa kapılır. Ressam Zafer Karakuş, 25 kişisel ve 50’nin üzerinde karma sergisi ile umutlarını ve duygularını tuvale yansıtmayı başarabilmiş bir sanatçı. “Umut olmayınca yaşam da olmaz” diyen Karakuş, “Sanatçılar hayallerini ve ruhlarını özgür bırakırlarsa, sanatları da özgür olur. Ruhum ve bedenim birbiriyle uzlaşıp vedalaşma olduktan sonra tuvalimin karşısına geçiyorum. Orada ruhumu ve hayallerimi serbest bırakıyor, zincirlerimi kırıyorum” diyor. Bir tuvalin yüzeyi bir ressam için sınırsız olanaklar tanır. Çünkü burada zihinsel söylemler, beyinden süzülenler renklenir ve hayat bulur. Kompozisyon yerine doğaçlamayı, düzen yerine karmaşayı tercih edip kendine has bir üslupla sanatını icra eden Karakuş, tablolarıyla olan serüvenini şu şekilde anlatıyor: “İmgelerle iletişime geçerken, gerçek nesneleri hayal gücümün imgeleriyle melezleyerek dönüşüme uğratıyorum. Resim yaparken kendimi sanal bir cennette hissediyorum. Ke Ressam Zafer Karakuş yifle sürdüğüm boyalar bana lezzetli bir zehir olarak geri dönerken, bedenimin bundan etkilendiğini ama ruhumun sanat gıdasıyla beslendiğini düşünüyorum. Sonunda bedenim ve ruhum bir araya geldiğinde bu renkli rüyadan uyanmış oluyorum.” Modernizm, sanatsal yaratının özünü en iyi karşılayan eğilimlerden biridir. Yeniyi ve farklı olanı hedef alır. Sanatçı burada bir tür denektir ve hem vizyonunu hem de misyonunu geliştirmek için uğraşır. Uzun bir dönem klasik sanat yapan Karakuş, bununla hiçbir yere gidemeyeceğini, ortada beyin yoran bir durum olmadığını ve bir şey anlatamayacağını anlayınca, kendini modern sanata adamış. Modern resmin sanatçının ömür boyu biriktirdiklerini farklı bir bilinç boyutunda eserlere dönüştür Karakuş’un sergide yer alan yapıtlarından. (Detay) mesi anlamında aktif ve etkileşimlidir” diyen Karakuş da klasik sanatı terk edip modern sanata yönelmiş. Modern sanatçı, muhalif yapısıyla yanlış olan şeyleri eleştirir ve darbelerini sert vurur” diye ekliyor. ‘Bu ülkede sanatçıya destek verilmiyor’ Uzun zamandır sergi açamayışından yakınan Karakuş, “Bu ülkede sanata ve sanatçıya destek verilmiyor. Sanatçı yeterli ilgiyi göremiyor, çünkü artık her şey maddiyata dayalı. Zaten artık kimse doğru dürüst galeri de gezmiyor. Sosyal medya neredeyse her şeyi insanların ayakları altına seriyor. İnsanlar evlerinden çıkmadan da pek çok işlerini halledebiliyorlar.” diyor. Bir sanatçıyı, özellikle de bir res samı kısıtlayan en büyük etkenlerden biri nedir sorusuna yanıtı ise istek eser. Ressam, isteğe göre tablo yapmamalıdır. Çünkü ortaya çıkacak olan ürüne kendinden bir şey katamayacağı gibi aynı zamanda sanatsal ruh ve özgürlüğünü de köreltmiş hatta zamanla öldürmüş olur. Sanatçılara sipariş eser vermek, onları hamallaştırmak, özünden uzaklaştırmak anlamına gelir. Karakuş, sanatçının isteğe göre eser üretmesini şu şekilde tanımlıyor: “İstek eserler GDO’lu ürünler gibidir. Çünkü bir organikliği yoktur. Sanatçının bizzat kendinden bir şey taşımaz.” Kendine has teknik ve üslubuyla soyut tablolarını yapan Zafer Karakuş’un “Özgür Ruhlar” adlı kişisel sergisi, 7 Ocak’a kadar Teşfikiye Maji Luxury Sanat Galerisi’nde açık olacak. Kedi çiğ balık yedi Şelo’nun video şovu! Nedense erkek yazarların bir kısmının, bir araya geldiklerinde ne yaptıklarını çok merak ettikleri bir kadın yazar grubu var. Oysa onlar arada bir toplanıp yiyip içiyor, herkes hep bir ağızdan konuştuğu için kimsenin kimseyi duyamadığı bir biçimde sohbet ediyor, birbirlerine iltifat yağdırıyor, bolca da dedikodu yapıyorlar. Tabii çoğu mesleki dedikodu. Kim nereden nasıl atıldı, satıldı biçiminde! Çünkü malum piyasada işler kesat. Geçen akşam da Şelo evinde bir çiğ balık daveti verdi. Tabii ki bir kedi olarak elimden geleni yapıp o davete sızdım, balık olacak da kaçıracağım ha? Hem de çiğ balık. Hamsi ve palamut bulmak için çok uğraşmış, ama sonunda Metro’dan bulmuş Şelo Hanım, halbuki bir ekonomi yazarı olarak balığın nerede olacağını bilmesi gerekir, değil mi? Kırmızının hâkim olduğu masanın üstü süs püsten görünmüyordu, kadın değil mi, ama yemek yapmaktan süslenmeyi unutmuş, üzerinde önlük, sefil koşuştu bütün gece! Hatta süs kutusunu da masanın üstünde unutmuş! Balıklar “çevişe” tarzında li mon ve zencefilde yatıp pişmişti, bilmiyorsanız öğrenin! Tarz işte. Üstüne de glutensiz, pirinç noodle, karidesli! Ya annesinin açtığı o 45 kat el baklavası, efsane! Şimdi bunları ağzınızı sulandırmak için anlatmıyorum, ya niye anlatıyorum? Çünkü gecenin sürprizi yemek değil, izlediğimiz video şov’du! Aynı mönüyü bir akşam yemekten anlayan arkadaşlarına hazırlamış, yerlerken akıllarına gelmiş, videosunu çekmişler yemeğin; Şelo, gelin hanım pozunda. Diğerleri masanın etrafına kaynanalar gibi oturmuşlar, yiyip yiyip söyleniyorlar:”Ay balıkları da pişirmeyi unutmuş, çiğ bunlar” diyor biri. Öteki, “ Bu makarna hazır makarna mı?” diye burun kıvırırken bir başkası “Hem de el dantel mi pişirmiş?” diyor ki herkes izlerken masadan düştü! Videoda Şelo, Elçin, Deniz, Meltem, Hülya, Şule, Nur! Elçin on numara beş yıldız. O, hiçbir şeyden anlamayıp da çok şey biliyormuş numarasına yatan kaynanalardan hiç farkı yoktu. Bravo kızlar, TV şov yapmalısınız! Çiğ balık tarifi, Hülya Ekşigil’in Instagram hesabında varmış, merak edenler bakabilir. n İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür AŞ tarafından her çarşamba Karaköy ve her cuma Kadıköy’deki İstanbul Kitapçısı mağazalarında ücretsiz düzenlenen: “Yolculuk Arası Bi’ Caz Molası” (ücretsiz) n Zaman Yolcusu Vapurlar: Rahmi M. Koç Müzesi deniz ticaretinin tarihine ışık tutuyor. Erdem Cever tarafından hazırlanan ve iki ayda bir değişecek sergide, hem Osmanlı döneminde hem de Cumhuriyet yıllarında yük ve yolcu taşıyan buharlı deniz fatihlerinin tabloları yer alıyor. son gün 19 Nisan 2020 n Caz piyanisti ve besteci Engin Özşahin Band 08 Ocak saat 21.30’da Nardis Jazz Club’de sahne alacak. Giriş: 50 TL, Öğrenci: 35 TL n Rengârenk bir mutfak. Ama her yer çok dağınık. Oyuncu mutfağı toplamaktan sıkılıp gitmeye karar verir ama ayakkabısının tekini bir türlü bulamaz. O da ne, önce ayakkabısının diğer teki, sonra mutfaktaki her şey konuşmaya başlar. Kayıp ayakkabı, Kaptan Cook’u aramaya gitmiştir ve kim bilir başından ne maceralar geçmektedir. ‘’Bir Gün Ayakkabımın Teki’’ 17 Ocak 2020 saat 12.00’de Gaziosmanpaşa Ferih Egemen Çocuk Sahnesi’de sahnelenecek. Bilet ücreti 5TL. n ’’Elma Kurdu Kırtık’’ 7 yaş altı çocuklara yönelik, kuklaların kullanıldığı, canlı müzik eşliğinde oynanan eğlenceli bir çocuk oyunu. Oyun, 17 Ocak 2020 Cuma 12.00’de Kâğıthane Küçük Kemal Çocuk Tiyatrosu Sahnesi’nde izlenebilecek. Bilet ücreti 5TL.