17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY avro sterlin FAİZ BORSA 72 ŞUBAT 2019 CUMARTESİ ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 5.2150 7.3 kuruş 5.9860 5.3 kuruş 6.8180 11.3 kuruş 18.34 0.05 puan 102.937 1333 puan 1484.40 7.19 lira 221.45 1.09 lira Dışarıdaki altın eve döndüTürkiye, ABD’de tuttuğu altınları sıfırlarken, İngiltere’deki altınları da 97 tona düşürdü Merkez Bankası’na ait ve zorunlu karşılık ola rak elinde bulundurduğu uluslararası standart ta altınların toplamı 76.1 ton azalırken, dışarı daki altının büyük bölümü Türkiye’ye getirildi. İngiltere Merkez Bankası’nın, ABD’nin baskısıyla, kasasındaki Venezuela Merkez Bankasına ait 1.2 milyar dolarlık altının transferine izin vermediği iddiası Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) yurtdışındaki altınlarını bir kez daha gündeme getirdi. Ancak TCMB geçen yıl altınlarının büyük bir bölümünü Türkiye’ye getirdi. 489 ton altının 392 tonu Türkiye’de, 97 tonu da İngiltere Merkez Bankası kasalarında saklanıyor. Politika değişti 2018 sonunda bir önceki yıl sonuna göre 76.1 ton azalarak 564.6 tondan 488.5 tona düştü. Bu altınların Merkez Bankası’na ait olanları geçen yıl sonuna göre 53.9 ton artarken bankalara ait zorunlu karşılık altınların mevcudu ise 127 ton azaldı. Bu düşüşte Merkez Bankası’nın zorunlu karşılık politikasındaki değişikliğin katkısı var. Türkiye’ye getirildi: 2018 sonu itibarıyla TCMB’nin sahip olduğu ya da zorunlu karşılık olarak Merkez Bankası’nda bulunan uluslararası standarttaki 489 ton Eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez, bloğundaki yazısıyla sıkça tartışılan bu konuya açıklık getirdi: 76.1 ton azaldı: Merkez Bankası’nın sahip olduğu ve zorunlu karşılık olarak elinde bulundurduğu uluslararası standartta altınların toplamı altının 392 tonu Türkiye’de (TCMB ve BİST), 97 tonu da İngiltere Merkez Bankası (BOE) kasalarında saklanıyor. 31 Aralık 2017’de Türkiye’deki altınların toplamı 171 tondu. 31 Aralık 2018’de 392 tona çıktı. 31 Aralık 2017’de BOE’deki altınların toplamı 375 tondu. 31 Aralık 2018’de 97 tona düştü. 4 milyar dolar: Altınları dolar olarak ifade edersek 2018 sonu itibarıyla kabaca 20.5 milyar dolar. Bunun yaklaşık 16.5 milyar dolarlık bölümü Türkiye’de, 4 milyar dolarlık bölümü de BOE’de duruyor. ABD’de altın yok: Eğilmez’in paylaştığı tablolara göre ABD Merkez Bankası nezdinde Türkiye’nin hiç altını yok. l ANKARA ABD Türkiye’yi izliyor ABD’li üst düzey bir yetkili, ABD’nin Türkiye ile Venezüella arasındaki altın ticaretini izlediğini ve yaptırımların ihlal edildiğine karar verilmesi durumunda harekete geçeceklerini belirtti. Bloomberg’in haberine göre, ABD Hazine Bakan Yardımcısı Marshall Billingslea, dün Ankara’da hükümet yetkilileriyle görüşmelerde bulun du. Washington, üç ay önce Venezüella’nın altın satışlarını durdurma amaçlı yeni yaptırımlar getirmişti. Venezüella 2018’de Türkiye’ye 23 tondan fazla altın ihraç etti. Görüşmeye ilişkin Reuters’a konuşan Türk yetkililer, ABD’li mevkidaşlarına Türkiye’nin altın ticaretinin uluslararası hukuka uygun olduğunu anlattıklarını söyledi. Geçen ay 1015 lira olan sarmısağın kilosu pazarda 30 liraya yükseldi Artık ‘diş diş’alınıyor Cumhuriyet yazdı, sorunlar çözüldü Merkez Bankası’na (TCMB) hizmet veren taşeron firmada çalışan 110 temizlik işçisinin, sendikaya üye oldukları gerekçesiyle işten çıkarılması kararından geri adım atıldı. İşçiler dün yeniden işbaşı yaptı. Bankanın Ankara Ulus’taki merkez binasında çalışan 170 temizlik işçisinden 136’sı Hizmetİş Sendikası’na üye olmuş, ancak bu işi alan yeni firma işçilerle yaptığı mülakatta, “Bizimle çalışmaya devam ederseniz sendikadan istifa eder misiniz” sorusunu yöneltmişti. İşçiler ise sendikaya üye olmanın anayasal hakları olduğuna dikkat çekerek, buna karşı çıkmışlardı. Haberin gazetemizde de yer almasının ardından Merkez Bankası ile taşeron firma geri adım attı. Et Kurumu ödedi Öte yandan, Et ve Süt Kurumu’na hayvanlarını kesime götüren üreticilere 50 gündür ödeme yapılmamıştı. CHP milletvekili İlhami Özcan Aygun’un konuya dikkat çeken açıklamalarının gazetemizde yer almasının ardından üreticilere de ödemeleri yapıldı. Kararı değerlendiren Aygun, Rusya’dan et ithalatı için kaynak bulan iktidarın, kendi üreticisine uzun süre ödeme yapmadığına işaret etti. l ANKARA Sanayide daralma sürdü İstanbul Sanayi Odası’nın(İSO) periyodik yayımladığı imalat sanayi satın alma yöneticisi endeksi (PMI), ocak ayında 44.2 ile yatay seyrederek sektördeki daralmanın on aydır devam ettiğine işaret etti. İmalat sektöründe yılın başında da devam eden zorlu faaliyet koşulları yeni siparişlerdeki yavaşlamanın devam etmesine yol açtı. Endekste 50’nin üzeri büyümeye, altı daralmaya işaret ediyor. Üretim alt endeksi aralık ayındaki 42.6’dan 42.4’e gerileyerek, üretimdeki daralmanın dokuzuncu ayına girdiğini gösterdi. l Ekonomi Servisi Ucuz sebze hayal oldu Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Ocak ayında markette satılan 42 ürünün 31’i zamlandı. Mevsimi olmasına rağmen mandalina ve portakalın bile üreticiden markete fiyat farkı 56 kata ulaştı” dedi. Geçen ay üreticiden markete fiyat farkının lahanada yüzde 226, havuçta yüzde 201, marul ve maydanozda (adet) yüzde 140, pıra sada yüzde 118, kuru soğanda yüzde 115 ve patlıcanda yüzde 66 olduğunu ifade eden Bayraktar, “Asıl sorun doğal afet yaşanan bölgeler başta olmak üzere üreticinin maliyetlerinin yükselmesi. Makul bir fiyat istiyorsak, üreticimizin yeterli bir gelir elde etmesi lazım. Çiftçinin maliyetleri azalmaz, üreticimarket makasını daralmazsa gıda fiyatlarında ucuzluk hayaldir” diye konuştu. FİYATI etle yarışıyor Pazardaki bir kilo sivribiber, marketlerde yarım kilo kıyma ve kuşbaşı fiyatına denk geliyor. Sivribiberin kilosu pazarda 15 TL iken, BİM, A101 gibi marketlerde 500 gram dana kuşbaşı 15.50, dana kıyma ise 14.50 TL’den satılıyor. Bir ev hanımı, yaşadığı zorluğu şöyle anlattı: “Kuru soğan, yemeğin olmazsa olmazı ancak kilosu 5 lira olduğunu için alamıyorum. Oğlum, ‘bu yemeğin tadı yok’ deyince soğan katamadığımı anlattım. Bütçem berbat. ” GAMZE BAL Kuru soğan ve patatesle başlayıp, ıspanak, sivri iber ve yeşil soğanla devam eden zam furyası, sarmısakla devam ediyor. Geçen ay semt pazarında 1015 lira olan sarmısağın kilosu, bugün 30 liraya yükseldi. 6 dişten oluşan bir demet geçen ay 5 TL iken bugün 7 TL’ye yükseldi. Çarşı pazarın nabzını ölçmek için gezdiğimiz Beyoğlu Kasımpaşa semt pazarında, yurttaş sarımsağı demetle değil taneyle aldığını söylüyor. Ancak yüksek fiyatlar yurttaş kadar pazarcıyı da şaşkına çeviriyor. Bir pazarcı “30 yıldır bu işi yapıyorum. Ben bile böyle zam görmedim” diyor. Alım gücü azaldı Yurttaşın alım gücü en temel besinlere bile yetmiyor. Satışlarının son bir ayda yüzde 50 azaldığını belirten pazarcı esnafına göre, sarmısaktaki zammın sebebi bu yıl az ekilmesi. 24 senelik pazarcı Mahmut Ünal, “Geçen yıl kilosu 45 liraydı. Bu yıl sessiz sedasız büyük zam yaşandı. Vatandaş çok tepkili, almıyor” dedi. Yeşil soğan ve marul gibi ürünlerin fiyatları ise, emekli Hayriye Bostancı’nın deyimiyle ‘almış başını gidiyor.’ Marulun tanesi 6 liradan satılırken, yeşil soğanın küçük bir demeti 3 liradan başlıyor. Geçen yıl günde 40 kasa kıvırcık satarken, bu yıl 2025 kasaya düştüğünü anlatan bir pazarcı, “10 kasa sattığım dereotu da 5 kasaya geriledi. Yurttaş da haklı, nasıl alsın” diye konuştu. TÜSİAD Başkanı Bilecik, ekonomi için taze kredinin önemli bir ihtiyaç olduğunu söyledi Özel sektör borç krizinde Ticaret savaşları, büyümede yavaşlama gibi risklere dikkat çeken TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, “Dünyada tehlike zilleri çalıyor. Bu nedenle Türkiye risklerini iyi yönetmeli” dedi. “Küresel Riskler Raporu”nun tanıtıldığı toplantıda konuşan Bilecik, şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye ilk defa bir özel sektör borç krizi ile karşı karşıya. Döviz cinsinden borç yüksek ve son yıllarda yükselen kur nedeniyle bilançolarda önemli bir hasar var. Banka kredileri daralıyor. Para politikasında ve mali politikada sıkı duruş devam ederken, bir yandan bu borcun banka bilançolarından hızlı bir şekilde çıkarılması için gerekli mekanizmaların tasarlanması gerekiyor. Böylece tekrar taze kredi yaratabilmenin yolu açılarak, bu zorlu dönemi daha hızlı geride bırakmanın mümkün olacağına inanıyoruz.” Ekonomik çatışma Bilecik ayrıca, Türkiye’nin demokrasi ve insan hakla rında ne kadar güçlü olursa risklere karşı da o kadar güçlü olacağını vurguladı. Raporu sunan Marsh Küresel Risk ve Dijital Başkanı John Drzik de, araştırmaya katılan üst düzey yöneticilerin yüzde 91’inin bu yıl ekonomik çatışmaların artmasını beklendiğini belirtti. Yine yüzde 88’i ticari ilişkilerin kötüleşmesini, yüzde 88’i siber saldırıların artmasını, yüzde 69’u yalan haberlerin çoğalmasını bekliyor. Drzik, “Araştırmanın Türkiye ayağında ise mali kriz beklen tisi çok yüksekti” dedi. Zurich Ticari Sigortalar CRO’su Eugenie Molyneux ise risklerin insani boyutuna dikkat çekerek, kaygılı, umutsuz ve öfkeli bir dünyanın oluştuğunu ifade etti. l Ekonomi Servisi Erol Bilecik ‘Manifesto’ya bak tersini oku, iste, yap İktidarın 31 Ocak günü gerçekleştirilen, gün boyu canlı yayımlanan yerel seçimlere dönük tüm adaylarının tanıtımları ile birlikte, 11 maddelik “Manifesto” adı konmuş yerel seçimlere ilişkin olmazsa olmaz yapacaklarının sözü, seçim vaatlerinin, gerçekte AKP programları icraatlarıyla üretilmiş, kentleşme yaşamını dayanılmaz boyutlarda katlayan, icraatlarının ürünü olmaları, gerçeklerin sadece bir boyutu. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya en çarpıcı örnekler, kentlerde yaşamı karabasana çevirmiş betonlaşma, yağma, rant vurgunlarında pek çoğu bakanlıkların da üzerinden, iktidarlarının belirleyici olduğu belediyeler yönetimleri elleriyle yaratılmış, bedelleri, geri dönüşümleri çok ağır kentleşme sorunlarının kendi suçları olması gerçeğini çarpıtarak, kendi iktidarlarının suçlarını muhalefet suçları gibi gösterme ayıbı pişkinlik.. Ancak geçmişte işledikleri suçları üstlenemeyip, kendi kendilerine, kendi icraatlarına muhalefet çıkışları gibi sıralanmış manifesto dedikleri 11 maddelik, yeni yerel seçim kampanyaları ile ilgili namus sözlerinin, Saray, Tek Adam rejimi, Erdoğan liderliğinden, rejimin söz sahibi icraatçıları, bakanları, Saray danışmanlarınca nasıl okunmakta oldukları, icraatlarda kullanıldıkları çok önemli. Cumhur İttifakı üzerinden, ittifakın iki partisi için değil sadece, tüm yerel seçim adayları, her kademeden iki partinin sorumlu yöneticileri tarafından nasıl okunacakları da. Sırada tek tek tanıtılan adayların 11 maddeyi nasıl anlayacakları, mesajlar aldıkları, içlerini nasıl dolduracakları da elbet. Sıralamanın devamında kamuoyu güdülemesinde başrollerde, yüzde 95 üstü ele geçirilmiş tek sesli güdümlü medyanın, ilk gününden başlayarak, ilk gecesindeki güdüleme tartışmalarıyla hızlandırılan, kraldan çok kralcı üsluplar yarışında içlerini doldurmaları daha bir çelişkiler yumağı.. HHH Manifesto’nun yayımlanmasının ilk gününden, “Manifesto’ya bak, tersini oku, iste, yap” yazı başlığımla seçime kadar yaşanacaklar üzerinden öngörü yapmadan, Manifesto’ya konmak zorunda kalınmış, yaşamsal kent sorunları üzerinden, kendi icraatlarının suçları ile yüzleşemeden, kuşkusuz seçmenleri inandırmak, oy istemek adına sıralanmış vaatlere dönük sözlerinin seçimler öncesi, işlenmesi sürdürülen suçlarına bakmak gerekmiyor mu? Manifesto’da çarpıcı, net bir söylemle “İhaleleri açık yapacağız” sözü verilmemiş mi? Referandum öncesini sorgulamaya kalkışmıyorum bile. Dünyanın en ucube parti kimliği önde, partili başkan, Saray, Tek Adam rejiminin, söz konusu referandum metnine göre oluşmuş yeni Meclis dönemindeki icraatlarına bakmayacak mıyız? Saray rejimine acil durumlar için, geçici icraat gücü olarak tanınmış kararnamelerle yürürlüğe sokulmuş icraatların, yine bu rejimin hukuku, güçler ayrılığı ilkeleriyle uyulması zorunlu hükümlerinin nasıl da fiilen yok sayıldıklarına bakmayacak mıyız? AKPMHP ittifakı bugüne kadar bir tek simgesel gündem üzerinden olsun, muhalefet partilerinin de sözlerinin oylarının geçerli sayıldığı bir Meclis icraatına izin verdiler mi? Meclis oturumlarını sadece ve sadece, muhalefet partilerin sözcülerinin, milletvekillerinin, her olayın özüne ilişkin gerçeklere dayalı tezlerinin, verilerinin bilgilerine ulaşmaya dönük değil. Cumhur İttifakı, Saray yönetimi icraatçıları bakanların tezlerini, savunmaları, gerekçelendirmelerini de dinlemeye dönük, elimden geldiğince, saatlerce izleme gereğini duyan gazeteciler arasında olduğumla övünebilirim. Kuşkusuz profesyonel gazeteciliğin, bağımsız kriterleri ile sağlıklı değerlendirmeler yapabilme adına, Meclis’in Tek Adam rejimi adına dahi, güçler ayrılığı ilkelerine uyan tek bir çalışmasına tanık olmadığıma yemin edebilirim.. HHH Bu rejimin Meclis’inde seçildikten sonra partiler üstü kalması olmazsa olmaz, Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ın AKP’den İstanbul Belediyesi başkan adayı olması sonrası yaşanan hukuksuzluk pervasızlıkları, suçları çok tartışıldı. Ne yazık ki hukuka uyum çabası içinde değil, tam tersi, beklenen Meclis gücü ile seçim kampanyasının ters tepmesi sonrası ancak, biçimsel bir geri adım atılmak zorunda kalınıldı.. Meclis bu garabet başkanlık rejiminin hukukuna göre bile, açıldığı günden bu yana çalıştırılmıyor.. İttifak oyları iki partinin kalkan milletvekilleri parmakları sayesinde, bir hemen dönüşü yapılan komik yanlışlık dışında otomatik ortak komisyon görüşleri doğrultusunda kalkıyor.. Güçler ayrılığının meclis ayağı yok hükmünde.. İhalelerin açık yapılacağı sözü verilmiş Manifesto hükmünü öncelikle Cumhur İttifakı’nın reklamı yapılan adayları, oy verecek yandaş seçmenleri nasıl okuyacaklar? Seçimlerin Manifesto’su yayımlanmadan, Cumhurbaşkanı başta, Saray’ın icraatlarına bakılmayacak mı? Ortada kapı gibi 19 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayımlanmış belge.. Tank Palet’in yüzde 49 hissesinin Katar ordusuna devredildiği, BMC ortaklığında yönetim adına özelleştirmenin gerçekleştirildiğini ortaya koyuyor. Açık yapılmış ihale hani? Dünyada hangi devlet kendi silah fabrikasını satar?.. KISA... KISA... l Kuru ve yaş üzüm sektörünün önemli oyuncularından, Manisa’da fabrikası bulunan Hayati Özer Tarım Ürünleri’nin iflasına karar verdi. Şirket, konkordato talep etmişti. l Türkiye’nin önemli mağaza perakendecilerinden Adana merkezli ARC Mağazacılık konkordato talep etti. Mahkeme şirkete yönelik 3 aylık geçici mühlet kararı verdi. l ‘IMF ile görüşülüyor’ haberlerini yalanlayan Hazine ve Maliye Bakanlığı, ekonominin hiçbir dış desteğe ihtiyaç duymadan yaşadığını, spekülatif süreci atlattığını belirtti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle