17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 2 ŞUBAT 2019 CUMARTESİ Herkese Bilim Teknoloji Dergisi’nin katkılarıyla hazırlanmıştır. BİLİM VE TEKNOLOJİTASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN EN PAHALI 10 TEKNOLOJİ FİRMA SATIŞI 1) CenturyLink, Level 3 Comm’u 34 milyar dolara aldı (2017) 2) Microsoft, LinkedIn, 26.2 milyar dolar (2016) 3) HP, Compaq, 25 milyar dolar (2001) 4) Facebook Whatsapp 19 milyar dolar (2014) 5) Walmart, Flipkart 16 milyar dolar (2018) 6) Amazon, Whole Foods, 13.7 milyar dolar (2017) 7) Google, Motorola Mobility 12.5 milyar dolar (2011) 8) HP, Autonomy 10.24 milyar dolar (2011) 9) Microsoft, Skype 8.5 milyar dolar (2011) 10) Microsoft, GitHub 7.5 milyar dolar (2018) ‘Uyurgezer’ adımlarlaİklim odaklı bir ekonominin gerekliliği Davos’un da gündemindeydi felakete doğru BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ Meşrubatların köpürmesi n Çalkalanan gazlı meşrubat, çalkalanmayana göre daha fazla köpürür. Neden? Bu sorunun kısa yanıtı çalkalama=köpük= köpürme=zeminde oluşan yapışkan bir leke. Ancak olay bu kadar basit değil. Gazlı bir içeceği köpürtmek şaşırtıcı miktarda enerji gerektirir ve meşrubat kutusunu çalkalamanın veya içindeki sıvıyı hızla bardağa boşaltmanın neden olduğu türbülans, bu enerji oluşumunu hızlandırır. Gazlı bir meşrubatın içindeki vızıldayan hareketin nedeni, açık bir meşrubat kutusundan baloncuk şeklinde kaçmaya çalışan erimiş karbon dioksit molekülleridir. Baloncuk oluşumu için gazın, sıvının yüzey geriliminin üstesinden gelmesini gerektirir. Bunun için de büyük miktarda enerji gerekir. Oluşan balonun büyümesi için gereken ilave karbondioksit molekülleri daha az bir enerji yardımıyla buharlaşır. Kutuyu çalkalamak, sıvının içinde çok miktarda küçük baloncuğun oluşmasına yol açar. Böylece erimiş gaz, varolan balonlarla birleşerek daha kolay buharlaşabilir. Balon oluşumu gibi zor bir evreyi atlatan gaz, çalkalanan sıvıdan daha hızlı kaçtığı için daha fazla köpük yaratır. Sütün mikrofiltrasyonu n Avrupa ülkelerinde bazı sütler pastörize edilmiyor, yalnızca mikrofiltrasyondan geçiriliyor. Mikrofiltrasyon ne anlama geliyor? Mikrofiltrasyon basınç ile aktif hale gelen bir ayrıştırma işlemi. Bu işlemde düşük moleküler ağırlığa sahip maddeleri geçiren, yüksek moleküler ağırlığa sahip maddeleri geçirmeyen bir zardan yararlanılır. Mikrofiltrasyon sırasında 1.4 mikrometre delikleri olan seramik filtrelerden yararlanılarak kaymağı alınmış olan sütün içindeki bakteriler filtre edilir. Alınan kaymak 90 derecede pastörize edilerek mikrofiltreden geçirilen süte ilave edilir. Bu işlem sırasında sütün ısıtılmasına gerek kalmadığı için sütün orijinal proteinlerini, vitaminlerini ve tadını koruduğu ileri sürülüyor. Pastörize edilmiş, mikrofiltrasyona uğramış sütler de satılmaktadır. Doğal olarak bu sütler ısıl işlemden geçirilmiştir. Mikrofiltrasyon ekstra bir temizlik sağlar ve ürünün raf ömrünü, 7 dereceye kadar olan sıcaklıklarda 45 güne çıkartır. Küresel Riskler Raporu 2019 Davos toplantılarına da damgasını vurdu. Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) yayımladığı Küresel Riskler Raporu 2019’a iklim değişikliği meselesi damgasını vurdu. Raporda iklim meselelerine karşı insanlığın bugüne kadarki tutumu, felakete giden yolda “uyurgezerlik” olarak karşılığını buldu. Raporda çevresel risklerle insan sağlığı, ekonomik büyüme ve güvenlik arasında derin bağların olduğunun altı çizildi. Bu raporla birlikte Davos’taki yıllık toplantıda iklim değişikliğinin ön plana çıkması sürpriz olmadı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte gibi isimler, çevrenin korumasına yönelik acil ve hayati bir ihtiyaç söz konusu olduğuna dikkat çekerek bunun için kendi ülkelerinde ne gibi eylem planları başlattıklarını açıkladı. Japonya Başbakanı Shinzo Abe de iklim değişikliğine yönelik eylem planlarının en üst seviyede önem taşıdığına vurgu yaparken G20 başkanlığını yürüttükleri bu dönemde okyanuslardaki plastik kirliliğini azaltmak için ciddi bir çalışma yürüttüklerini ifade etti. Natüralist yayıncı Sir David Attenborough da Davos’a katılanlar arasındaydı. Attenborough, çevresel konulardaki öncü tutumu nedeniyle Kristal Ödül’e layık görülürken yaptığı konuşmada iklim değişikliği, okyanuslar ve biyoçeşitlilik için harekete geçilmesi gerektiğine dikkat çekti. Şimdi, toplantıda öne çıkan iklim değişikliğine yönelik 6 başlığa göz atalım. 1 Gençler gezegenin ve kendilerinin geleceği için ayağa kalktı Dünya Ekonomik Forumu’na bağlı olarak çalışan ve 30 yaşın altındaki insanlara ilham vermek için çalışan Global Shapers topluluğundan 6 genç yönetici, Davos’taki toplantıda eş bakanlık yaptı. Japonya’daki Zero Waste Academy’nin CEO’su Akira Sakano, genç nesillerin çevre için harekete geçip geçmeyeceklerini düşünmediklerini, bunun onlara “sadece nefes almak gibi, doğal geldiğini” söyledi. Toplantıya katılan 21 kuruluşla birlikte #VoiceForThePlanet ismiyle bir İş dünyası sonunda iklim değişikliği tehlikesinin ayırdına varabildi mi? Davos toplantılarında iklim ana gündem maddelerinden biri oldu. 16 yaşındaki aktivist Greta okları karar vericilere yöneltti. kampanya başlatıldı. Kampanya kapsamında, işletmelerden hükümetlere ve sokaktaki vatandaşa kadar herkesin; okyanusları, ormanları, kısacası doğayı korumak için seslerini ve eylem seviyelerini yükseltmeleri ve iklim değişikliğiyle mücadele etmeleri gerektiğine vurgu yapıldı. Toplantıya asıl damga vuransa 16 yaşındaki iklim aktivisti Greta Thunberg oldu. Polonya, Katowice’deki BM İklim Zirvesi’nde de karar alıcılara yönelik ithamlarıyla dikkat çeken Thunberg, “Yetişkinler hep gençlere umut vermekten söz ediyor ama ben sizin umudunuzu istemiyorum, ben sizin paniklemenizi ve benim her gün hissettiğim korkuyu hissetmenizi istiyorum” diyerek okları yine toplantıya katılan kamu ve özel sektör yöneticilerine çevirdi. 2Yeni bir eylem planı için güçlü çağrı yapıldı Toplantıda dikkat çeken bir diğer nokta, bugüne kadar “uyurgezer” gibi dolaşmakla itham edilen yöneticilere yapılan güçlü çağrı oldu. İklim ve okyanuslar üzerindeki baskıyı azaltmak için yapılan bu çağrıda, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 1.5 °C raporu ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın açıkladığı Yaşayan Gezegen Raporu hatırlatıldı. 2020 yılının birbirine derinden bağlı olan çevre sorunlarının önüne geçmek için bir “dönüm noktası” olabileceğinin, son dönemde ortaya çıkan sinerjinin hükümetlerin ve işletmelerin çevre koruma eylem planlarını “hızlandırmak” için iyi bir fırsat olduğunun altı çizildi. 3 Amazonların korunması Dünyanın akciğerleri olarak nitelendirilen ve gezegenimizdeki flora ve fa una biyoçeşitliliğin en az yüzde 10’luk bir kısmını içinde barındıran Amazon Yağmur Ormanları’nın son 50 yılda en az yüzde 17 kayba uğraması, toplantının bir diğer önemli konu başlığıydı. Peru hükümetinin emtia üretiminden kaynaklanan ormansızlaşmayı azaltmak ve sürdürülebilir kırsal kalkınmayı desteklemek için Tropikal Orman İttifakı 2020 ile güçlerini birleştirdiğini açıklaması, Davos’taki olumlu gelişmelerden biriydi. Ancak Brezilya’nın yeni devlet başkanı Jair Bolsonaro’nun özetle Amazonları tehdit eden açıklamaları ve Brezilya’nın çevresel felaketlere karşı eylem planlarında yer almayacak olması bu konuyu çıkmaza sokuyor. Zira Amazonların büyük bir kısmı Brezilya sınırları içinde yer alıyor. 4 Eatıklar Davos’ta aynı zamanda, dünyada her yıl üretilen tüm ticari jet uçakların ağırlığından daha fazla elektronik atık üretildiği ortaya çıktı. Özellikle Afrika’nın eatık için “çöplük alanı” haline geldiği belirtildi. Bu sorunu çözmek için 10 küresel şirket, ürünlerinden kaynaklanan elektronik atıkları toplama sözü verdi. Global Çevre Tesisi (GEF) ayrıca Nijerya hükümeti, BM Çevre, Dell, HP, Microsoft ve Philips ile bir ortaklık ilan etti. GEF bu kirliliği azaltmak için 2 milyon dolar yatırım yaptı. 5 Gıda sisteminin iyileştirilmesi 2050 yılında 10 milyara tırmanması beklenen dünya nüfusu için bir diğer kritik problem ise gıda sistemi. Toplantıda, küresel gıda sisteminde inovasyon için politika ve finansman geliştirmek ve ölçeklendirmek için yeni bir girişim başlatıldı. Bu gi rişim, özellikle, gıda tedarik zincirlerinde izlenebilirlik eksikliği, çevresel etki ve gıda güvenliği gibi zorlukları ele almak için “Dördüncü Sanayi Devrimi” yeniliklerine odaklanacak. Gıda sistemlerinin küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık dörtte birinden sorumlu olduğunu düşünürsek bu girişim oldukça önem taşıyor. Çünkü 800 milyon insan kronik olarak yetersiz beslenirken küresel olarak üretilen tüm gıdaların yaklaşık üçte biri israf ediliyor. 6 İklim eylemi pratiğe dökülmeli Çevre konularındaki en büyük problemin, aslında her şeyin farkında olunup eyleme geçilmemesi meselesi de öne çıkan bir diğer başlık oldu. Toplantıda bu konu da gündeme geldi ve iklim eylemlerinin pratiğe dökülmesinin aciliyetine vurgu yapıldı. Büyük iklim taahhütleri veya kampanyalar manşetleri çalma eğilimindeyken, bu taahhütleri gerçek eyleme ve endüstriişletme modellerini dönüştüren süreçlere dönüştürmek için gerekenden çok daha az çalışma yapıldığı ifade edildi. 1.3 trilyon dolardan fazla gelir elde eden ve 150’den fazla ülke ve bölgede 20 ekonomik sektörde faaliyet gösteren 50 küresel CEO, emisyonları azaltabilecekleri pratikleri tartışmak için bir araya gelerek 2016’dan bu yana emisyonlarını nasıl yüzde 9 azalttıklarını açıkladılar. Özetle, kolektif emisyonları azaltmak için iklim riskini iş süreçlerine nasıl adapte ettiklerini, geliştirdikleri “iklim yönetişimi” prensipleri üzerinden açıkladılar. Derleyen: Batuhan Sarıcan Kaynaklar: https://www.weforum.org/agenda/2019/01/theenvironmentwas highontheagendaindavosbutwhatactuallyhappened/ https://edition.cnn. com/2019/01/25/business/climatechangedavos/index.html https://www.weforum.org/reports/theglobalrisksreport2019 Orkide ailesinde yaklaşık 28 bin tür olduğunu biliyor muydunuz? Orkidenin tarihi yeni anlaşılıyor Kehribar içine hapsolmuş mantar sineğinin bacağında bulunan orkide poleni 55 milyon yıl öncesine ait. Günümüzde sevilen bir çiçek olan orkide oldukça zengin çeşitlidir. Orkide ailesinde yaklaşık 28 bin tür vardır. Bu tür çeşitliliği uzun bir evrim tarihi içinde gelişmiş olsa da bilim insanları bu orkidenin tarihini yeni yeni anlamaya başladılar. Birkaç yıl öncesine kadar ilkel orkideler hakkında pek bir şey bilinmiyordu, çünkü herhangi bir fosil bulunamamıştı. Oysa Dominik Cumhuriyet’inde bir süre önce bulunan kalıntı, orkidenin en az yirmi ila otuz milyon yıllık bir geçmişi olduğunu kanıtlamıştı. Fakat yeni buluntu bu tarihi biraz daha geriye çekti. Bir kehribar içine hapsolmuş bir mantar sineğinin (Sciaridae) arka bacağında soyu tükenmiş bir orkide türüne ait polen kalıntıları bulundu. Araştırmacılar bu orkide türüne Succinanthera baltica adını verdiler. Yaşı 4555 milyon yıl arasında olan fosil böylece bu egzotik bitkinin varlığıyla ilgili en eski kanıt oldu. Buna göre orkide Eosen devirden itibaren büyüyordu. Fakat Oregon Eyalet Üniversitesi’nde George Poinar ile çalışan ekip soy çizgisinin Tebeşir devrine kadar uzandığını düşünüyor. Ama bu devre ait fosiller bulunana dek kehribar içinde korunagelen polen, orkidelerin evrim tarihindeki en eski yapboz parçası olmaya devam edecek. Karbondioksitten yakıt üreten hücre Karbondioksitten yakıt üreten bir güneş hücresi geliştirdi. Son derece verimli çalışan yapay yaprağın enerji üretiminde devrim yaratabileceği düşünülüyor. Illionois Üniversitesi’nde Amin SalehiKhojin ve ekibi bitkilerin yapraklarına benzer şekilde işleyen bir güneş hücresi geliştirdi. Yapay yaprak elektrik veya benzeri enerji kaynaklarına gerek duymadan, su, güneş enerjisi ve karbondioksitten yakıt üretiyor. Khojin’e göre bu yeni katalizör bugüne dek bilinenlerden çok daha etkili ve çok daha ucuza mal oluyor. Bu güneş kolektörü şimdilik yüzde beşlik bir verimle çalışıyor, ama ekip yüzde yirmilik verime ulaşabilecek bir model üzerine çalışıyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle