17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
kültür EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 1717 ŞUBAT 2019 PAZAR Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği sert bir açıklama yayımladı YTÜ Rektörü’ne sansür tepkisi! Sanat tarihinin ünlü ressamları Rafael ve Courbet’nin tanınmış bazı çalışmalarını tekrar resmeden Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencilerinin işleri, Akit gazetesinin hedef göstermesi nedeniyle üniversite rektörlüğü tarafından kaldırtılmıştı. Uluslarası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) dün, “Bu, özgür sanat ve özgür insana karşı ve bunun ötesinde sanat tarihine karşı kabul edilemez bir saldırıdır” şeklinde bir açıklama yaparak rektörlüğü kınadı. ‘Affedilir yanı yok’ UPSD’nin açıklaması şöyle: “Sanatın, bilimin yanında olması gereken bir üniversitenin, gerici bir tepki aldığı anda kendi öğrencilerinin arkasında durmaması hem sanat hem de bu eğitim kurumu açısından son derece üzücü ve düşündürücüdür. Üniversitenin sergilemesi gereken tavır, öğrencilerinin ve sanatın yanında yer almak olmalıyken, rektörlük bu resimleri kazıtarak imha ettirme yolunu seçmiştir. Bu tavrın affedilebilir hiçbir yanı yoktur. Sanatçı adayı olan öğrencilerin, henüz daha yolun en başındayken bu şekilde bir yara almamaları, cesaretlerinin kırılmaması, o üniversiteden alacakları herhangi bir dersten/bilgiden çok daha önemlidir ki yeniden üzerine çalışmalar yaptıkları bu resimler, zaten o üniversitenin sıralarında öğrendiklerinin bir yansımasıdır. Yıldız Teknik Üniversitesi rektörlüğü, Akit Gazetesi’nden de ile Fakülte öğrencileri, Courbet’nin yukarıdaki çalışmasını tekrar resmetmişlerdi. ri giderek, sanatın karşısında durmuş ve öğrencilerini destekleyeceğine eserlerini tahrip ederek onları hiçe saymıştır. ‘Sanat katliamı’ Çağdaş bir ülkede, Kültür Bakanlığı’nın ve YÖK’ün böyle ağır bir hata karşısında, derhal sanatın korunması ve özgürlüklerin yanında yer alması, bu yüz kızartıcı sansür ve sanat katliamına dur demesi kaçınılmazdır. Aksi takdirde, bu yobaz baskılar karşısında yarın müzelerimizdeki nü resim veya heykeller de aynı mantıksızlığın tehdidi karşısında kalır. Bu, özgür sanat ve özgür insana karşı, ve bunun ötesinde sanat tarihine karşı kabul edilemez bir saldırıdır. UPSD olarak bu vahim gelişmeyi kınıyor, bir daha hiçbir gerekçeyle bunun tekrarlanmaması için daima düşünceyi, ifade özgürlüğünü ve sanatsal özgürlükleri savunan bir dernek olarak konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna ve tüm sanat öğrencilerine, akademisyenlere ve sanatla ilgili her derneğe duyurmayı görev biliriz. Bu kabul edilemez tavrı, laik ve demokratik bir hukuk devletinde hiç kimsenin küçümseme hakkı yoktur. Bu ve bunun gibi olaylar göz ardı edildikçe, Musul Müzesi’nin başına gelen saldırı olaylarının benzerlerinin yaşanmasının da önü açılmaktadır.” l Kültür Servisi 26.Troya Ödülleri sahiplerini buldu Laiklik sadece kadınların meselesi değildir! Haykırmak istiyorum: Eyyyy Erkekler! Bu ülkede laiklik, sadece kadınların, birtakım kadınların meselesi değildir! Sizin de meselenizdir. Hepinizin, hepimizin, milletin meselesidir. Aynı şekilde: Eyy Erkekler! Hukuk Birliği sadece birtakım insanların derdi değil, tüm milletin derdi olmalıdır! Birkaç gün önce Nazan Moroğlu böyle haykırarak değil, sakin sakin anlatmaya çalışıyordu. “Türkiye laik hukuk sistemini kabul etmiş ve uygulayan bir ülkedir. Anayasamız, uluslararası sözleşmeler ve yasalarla eşit haklar tanınmıştır ve bizde hukuk birliği vardır” diyordu. “Bu tüzük, hukuk birliğimizin zedelenmesine yol açacaktır” diyordu... Nazan Moroğlu İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü. Sadece o değil, birçok kadın örgütü, geçen hafta hop oturup hop kalktı! ‘Erkeklerin saygı duyulan eşleri olmak’ Olay şu: “İslam Kalkınma ÖrgütüKadının İlerlemesi Teşkilatı Tüzüğü”nün onaylanmasıyla ilgili bir kanun teklifi geçen günlerde TBMM gündemine geldi. Hiç kuşkusuz iyi niyetle hazırlanmıştır. İslam ülkelerinde kadınların içler acısı durumunu iyileştirmek, bir nebze olsun durumlarını düzeltmek için düşünülmüştür. Ancak unutmayın ki, 1969’dan beri üyesi olduğumuz, eski adıyla İslam İşbirliği Teşkilatı’ndaki tek laik ülke Türkiye. Şimdi sıkı durun: Tüzükten bir alıntı: “Müslüman âleminde, hızla değişen, gelişen ve modernleşen bir dünyada kadınların, erkeklerin saygı duyulan eşleri olarak yetiştirilmesi, eğitimi, öğretimi ve durumlarının iyileştirilmesinin rolünün önemini teyit ederek...”  E yani, şimdi “Oha!” demeyip, ne diyeyim ki!!! “Kadınların, erkeklerin saygı duyulan eşleri olarak yetiştirilmesi”... Yok yaa... Sahi mi söylüyorsunuz!!! Bana soracak olursanız bir yıl içinde 255 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü... Ve erkeklerin 347 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu... Ve erkeklerin 61 kadına tecavüz ettiği; 188 kadını taciz ettiği, aralarında kız çocuklarının da olduğu en az 516 kadına zorla seks işçiliği yaptırdığı Türkiyemizde (Sayılar Bianet’in 2018 yılı raporundan) tam tersi olmalı. Bundan böyle “erkekleri, kadınlara saygı duyan eşler” olarak yetiştirip, eğitmeli!!! Adım adım karşıdevrim Bugün 17 Şubat 2019... 17 Şubat 1926’da kabul edilen Medeni Kanun, laik hukukun simgesidir ve aynı zamanda ülkede Hukuk Birliğinin yaşama geçirilmesini sağlamıştır. Laiklik ve Hukuk Birliği kadın haklarının, eşitliğin, demokrasinin güvencesidir! Kulağım Nazan Hanım’da: “93 yıl önce Medeni Kanun’un yürürlüğe girişiyle kadınlar, evlenme, boşanma, mal varlığı, miras gibi özel yaşamlarına ilişkin haklar açısından erkeklerle eşit yurttaş konumuna gelmişler; EVLİLİK YAŞI kuralı getirilmiş; erkeğin birden çok kadınla evlenebilmesi yerine TEK EŞLİLİK ve evlilik birliğinin ‘RESMİ NİKÂH’ ile kurulması kabul edilmiştir. Erkeğin ‘BOŞ OL’ demesiyle boşanma yerine ‘HÂKİM KARARIYLA BOŞANMA’, kız ve erkek çocuklara ‘EŞİT MİRAS PAYI’ gibi kurallar kadın haklarının güvencesi olmuştur.” O söylemese de günümüzde nasıl bir karşıdevrimle yüz yüze olduğumuz ortada: Vakıfların, tarikatların rezilliklerini bir yana bırakıyorum. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yoga etkinliğini “putperest ibadeti” diye okullardan kaldırmasını da geçelim... Müftülere resmi nikâh yetkisi verilmesi... Son dönemde yoksulluk nafakası hükmünün “Erkeğin hayatının ipotek altına alınmaktan kurtarılması” gerekçesiyle kaldırılması tartışmaları... (Oysa yasaya göre her iki eş de nafaka talep edebilir.) Kadın sorunlarına çözüm üretecek Kadın Bakanlığı’nın kaldırılması... Adalet Bakanlığı’nca gündeme getirilen; İHTİYARİ olduğu belirtilmesine rağmen, “Aile Hukukunda ZORUNLU Arabuluculuk” uygulamasında ısrar... Ve şimdi de İslam Kalkınma ÖrgütüKadının İlerlemesi Teşkilatı Tüzüğü ile kadının bir BİREY olarak değil “erkeğe saygılı eş” olarak ele alınması... Yetti gayri! Nazan Moroğlu’ndan son söz: “Laik Cumhuriyetimizi savunan herkesi kadınerkek eşitliğini bir demokrasi meselesi olarak dikkate almaya, kadını BİREY olarak gören zihniyetin yerleştirilmesine destek olmaya ve MEDENİ KANUNUMUZA SAHİP ÇIKMAYA çağırıyoruz.” PEN Ayın Kitabı Tuncay Birkan’ın Türkiye PEN Yazarlar Derneği, ayın kitabı olarak Tuncay Birkan’ın “Dünya ile Devlet Arasında Türk Muharriri (19301960)” kitabını seçti. Dernekten yapılan açıklama şöyle: “Çoğu sosyal ve beşeri bilimler alanında olmak üzere 50 civarında kitap çeviren”, ve kendi deyimiyle “en çok arka kapak yazısı ve önsöz yazan” Tuncay Birkan, bu kez klişenin tam anlamıyla “her muharrire lazım” bir kitap kaleme aldı: Dünya ile Devlet Arasında Türk Muharriri (19301960), (Metis Yayınları, Ocak 2019.) Polisiye okumadığını söyleyen Birkan’ın kitabı polisiye gerilimi, sürükleyiciliği ve heyecanıyla okunmakla kalmıyor, kişileri edebiyatımızın önde gelen adları olan edebi bir panoramik roman gibi de okunuyor. ‘Yerli ve milli’ olmanın şart koşulduğu bu günlerde, yazarın devletle olan ilişkisi hakkında soluk soluğa, zevkle ve elbette zaman zaman da esefle okunacak bu el emeği, göz nuru kallavi çalışmayı göz ardı etmemeniz dileğiyle Ayın Kitabı seçmekten gerçek bir mutluluk duyuyoruz. Ayrıca Refik Halid Karay’ın kitaplarına girmemiş yazılarını araştırıp tarayıp derleyip toplayıp, ‘Memleket Yazıları’ üst başlığıyla tam 18 cilt (yazıyla on sekiz!) yayımladığını da hatırlatıyor ve Birkan’ı 18 kez daha kutluyoruz.” l Kültür Servisi ‘Kapıcı’ Gri Sahne’de Nobel ödüllü yazar Harold Pinter’ın tüm dünyada en çok sahnelenen oyunlarından “Kapıcı”, Ümit Doğan’ın performansıyla 23 Şubat saat 20.30’da GRİ Sahne’de olacak. Oyun biletleri tiyatrolar. com.tr adresinden temin edilebiliyor. l Kültür Servisi Atatürkçülük ödülüÖdül töreni Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde düzenlendi. Alev Coşkun’a Troya Folklor Araştırmaları Derneği’nin düzenlediği 26. Troya KültürSanat Ödülleri sahiplerini buldu. Atatürkçülük Ödülü Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve gazetemiz imtiyaz sahibi Alev Coşkun’a verildi. İstanbul Bakırköy’de 1992 yılında kurulan Troya Folklor Araştırmaları Derneği’nin Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde düzenlediği ödül töreniyle 26. Troya KültürSanat Ödülleri sahipleriyle buluştu. Halil İbrahim Sofrası adlı müzikli folklorik gösteri ile başlayan törene Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu, Troya Folklor Araştırmaları Derneği Başkanı Erdoğan Ünlü ve çok sayıda yurttaş katıldı. Törende konuşan Troya Folklor Araştırma Derneği Başkanı Erdoğan Ünlü, Halk Evlerinin ve Köy Enstitülerinin devamcısı olduklarını söyleyerek “1992’de kurulduk. O zamandan beri çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz. 1993 yılından beri bu ödül törenlerini gerçekleştiriyoruz. Bugün 26 yaşına basan törenlerimizi el ele vererek, kol kola girerek yaptık” dedi. ‘Bu sıkıntıları aşacağız’ Atatürkçülük Ödülü’nü alan gazetemiz imtiyaz sahibi ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Alev Coşkun’a ödülünü gazetemiz yazarı Erol Manisalı verdi. Manisalı, Atatürkçülük Ödülü’nün Coşkun’a verilmesini “doğru adres” olarak nitelendirdi. Alev Coşkun da Atatürkçülük Ödülü’nün hayatta aldığı en değerli ödül olduğu değerlendirmesini yaparak “Bugün yaşadığımız sıkıntılar Atatürk’ün Samsun’a çıkarken yaşadığı sıkıntılardan daha zor değil. Bu sıkıntıları aşacağız” diye konuştu. Diğer ödüller Çağdaş Halk Müziği ödülünü alan Tolgahan Çoğulu, ödülünü alırken kendi tasarladığı mikrotonal gitar ile müzik dinletisi yaptı. Diğer ödül sahipleri ise şöyle: Edebiyat Ödülü İsmail Güzelsoy, Fotoğraf Ödülü Cengiz Akduman, Halk Müziği Ödülü Aysun Gültekin, Halk Oyunları Ödülü Hikmet Göğebakan, Plastik Sanatlar Ödülü Nedret Sekban, Pertev Naili Boratav Halkbilimi Ödülü Serpil Aygün Cengiz, Sinema Ödülü Ertem Göreç/Sinema Yazarları Derneği (SİYAD), Şiir Ödülü Aba Müslim Çelik, Tiyatro Ödülü Şevket ÇoruhYasemin Yalçın, Troya Özel Ödülü Ahmet Gürel. l İSTANBUL/Cumhuriyet Frontini’nin Kapadokya’sı Uluslararası çağdaş sanat galerisi Gama; İtalyan/ İngiliz asıllı Kanadalı sanatçı Thomas Frontini’nin beş yıl önce yaptığı Kapadokya gezisinden etkilenerek yağlı boya ile tuvale aktardığı eserlerin görülebileceği Unutulmuş Hayaller / Forgotten Dreams adlı kişisel sergiye ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Şule Altıntaş’ın yaptığı sergi 5 Mart’a kadar, pazarpazartesi günleri hariç her gün, 13:00 19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle