17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 11 ŞUBAT 2019 PAZARTESİ [email protected] EDİTÖR: figen atalay TASARIM: emine bilget eğitim Hırlı hırsız, arlı arsız savaşı Kundaktan, hatta ana rahminden beri genlerime kazınmış bir sevdanın uğruna önceki gün Dolmabahçe’de maça gittim. Hem o mübarek mabedin havasını kimbilir kaçıncı kez solumak için, hem de belki galip geliriz de hayatıma bir minik (ama kıymetli ve derin) mutluluk damlası düşer ve cumartesi gecem şenlenir diye. Sonunda skor levhasında yazan 20’lık sonuca bakarak mutlu ayrıldık mabetten. Ama, yine de yüreğimin şu lanet olası siyasete mütemayil ve felsefi yanıma bir sancı düştü.  Basın Tribünü’nün hemen üzerindeki Mustafa Kemal’in resmine baktım. “Ben sporcunun zeki, çevik ve ....……” diyen Yüce Önder’in resmine. Ve utandım. Yıllarca “Bu forma kutsaldır, nasip olmaz herkese…” diyen bizim tribünün “emek hırsızı” diye niteledikleri bir topçu vardır. Babası da bizim takımın eski emektarlarından olan o çocuğu yıllar sonra burada yeniden ilk kez izleyecektim. En önemlisi de, taraftarın tepkisini merak ediyordum. Bir de ne göreyim?  Bağırlarına bastılar emek hırsızını. Tribüne çağırıp alkışladılar. Yeri göğü inleten bir desibel seviyesi ile adını haykırdılar. O da 2 gol birden attı ve “hoş bir gönül mukabelesi” yaşandı mabedimizde. Ama benim içime sindi mi? Vallahi, hayır! Üç gün önce “emek hırsızı” diye aşağıladığın bir adama, bu takımın formasını giydirmemeye gücümüz yetmeyebilir. Neticede endüstriyel bir âlemin bizim dışımızda dönen ticari çarkları söz konusu. Ama en azından, “bağrımıza basmayıp” sessiz kalabilirdik. Niye böyle oldu? “Olsun be abi.. Sonuçta hırsız bizim hırsızımızdır” mantığı. Yüreğim kanadı. Kırıldım. Skor levhasında yazılı rakamları görmezden geldim bir anda. “Bu muyuz biz?..” dedim. İktidar partisinin bir yerel örgütünde geçen hafta bir toplantı sırasında yaşananların videosunu hatırladım. Orada da aynı şeyi söylememiş miydi, aynı cahil ve gafil ve (bu toprakların değerlerine ihanet içindeki) geri kafa? “Vatan haini olacağına hırsız olsun. Tercihimdir…” Yani, hem vatanını sevmek hem de çalmamak mümkün değilmiş gibi? Sanki çoğunluk böyle değilmiş gibi, bir avuç hırsızı aklayan kafadır bu. Çalanı mazur gören, arsızı aklayan. Arhayanamus ehlini itibarsızlaştıran bir “hırsız sevicilik” bu topraklarda nasıl da kök vermiş? Nasıl da sıradanlaşmış? Gerçekten yüreğim burkuldu. İstanbul Kartal’da çöken apartmanın enkazına bakıyorum bir yandan, bu yazıyı yazarken. O enkaz da aynı zihniyetin bir tezahürü, aynı “çalançaldıran, aynı rant tabağına ekmeğini bananbandıran” tayfanın bir ürünü değil mi? Kısaca “At şu sandığın içine benim payımı da, ne istersen yap…” ya da “Yaptığın yanlışı kaçağı, yamuğu affedeyim. Ama sen de şuraya 35 bin TL göreceksin bizi.. Oyunu da esirgeme benden ha..” diyen ahlaksız zihniyetin eseri değil mi bu? İmar Barışı adı altında, üstelik de bunca ağır bir deprem riskini bile bile insanları alenen ölümcül standartlarda inşa edilmiş tabutlarda yaşamaya mahkum eden vicdansızlığın pisliği değil mi bu? “Çaldıysa çaldı. Sonuçta vatan haini değil ya...” öyle mi? Sanki demirden, çimentodan, kumdan ve bilimsel standartlardan  “çalan”, bu toprakların en yüce değerlerine, bu toprakların insanlarına en ağır ihanetin altına imza atmış sayılmaz gibi... Bu muyuz biz? Bu muyduk biz? Bunu mu miras bırakacağız torunlarımıza? Maç sonrası tartışıyorum bu “emek hırsızı futbolcu” meselesini, takımdaşım gençlerle. Birçoğu “Abi sen de abartıyorsun meseleyi. Hem yarın 90’ıncı dakika dolarken, ezeli rakibimize galibiyet ya da şampiyonluk golünü (af buyur) takıverse alkışlamayacak mısın yani?..” mealinde konuşuyordu. Bu mu? Bunun için mi döktük bunca teri, bunca kanı, bunca gözyaşını bunca yıl? Bunun için mi erkenden ağardı saçlarımız? Bunun için mi öldü hayatının baharında bunca yoldaşımız? Ne oldu hakka, hukuka, adalete, vicdana? Ne oldu ar ve namusa? Bu muydu yani? 100 çocuk 100 mutluluk Panasonic’in 100. yıldönümü anısına gerçekleştireceği “100 Çocuk, 100 Mutluluk” adlı yeni projesi başlıyor. Projeyle Sancaktepe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından belirlenecek olan 100 çocuk, birçok sosyal ve kültürel etkinlikten yararlanacak. Türkiye’de her üç çocuktan biri istismar mağduru Okul yönetimleri bu tür olayları geç bildiriyor Müdür ‘savcı’ olmasın Nirengi Derneği’nce ergen istismarı, akran zorbalığı ve flört şiddetinin önlenmesine katkı sağlamak amacıyla ‘‘Çok Geç Olmadan’’ projesi yürütülüyor. Türkiye’de gittikçe yaygınlaşan çocukergen istismarı, akran zorbalığı ve flört şiddeti sorunu “buzdağı formu”na benzetiliyor. Fark edilen, kamuoyuna yansıyan, adli makamlara gelen vakalar sadece buzdağının görünen kısmını oluştururken, buzdağının altındaki durum bilinmezliğini koruyor. Nirengi Derneği tarafından yürütülen “Çok Geç Olmadan” projesi” kapsamında ergen istismarı, akran zorbalığı ve flört şiddeti konularını ele alan paydaş analizi ve politika raporu yayımlandı. Ergen istismarı, akran zorbalığı ve flört şiddeti konularının önlenmesine katkı sağlamak, öğretmen ve velilerin müdahale kapasitesinin artırılması, alanda çalışan paydaşların işbirliği ve koordinasyonunun iyileştirilmesine katkı sağlamayı amaçlayan proje çerçevesinde hazırlanan rapordan bazı veriler şöyle: l “Ülkemizde her üç çocuktan birisinin istismara uğradığı gerçeği ile yaşıyoruz. Raporda yer alan bazı görüşler şöyle: “17 seneden beri öğ ‘ÇOCUK SUÇLU DEĞİL’ örseleniyor.” (Psikolog, adli görüşmeci) “Vaka meydana geldiğin retmenlik yapıyorum. Bu de okul müdürü ilçe MEM’i tür birçok olayla karşılaştım. Ancak, bu mediği kavramları ezberlemiş durum arıyorsa ne yapacağını bilmiyor demek olaylarla karşılaşınca bilmiyoruz ger da. Başına gelenleri defalarca anlatmış tir. Okul müdürünün kaygısı; okulun iti çekten ne yapacağımızı. Prosedürü bil şekilde geliyor, önce okulda çeşitli kişi barının zarar görmesi ve görevlendirme miyoruz. Basitleştirilmiş haliyle öğret lere anlatıyor, hastane polisine, ÇİM’de sürecinde puanının düşmesi korkusu menlere anlatılmalı. kolluk kuvvetine savcılık aşaması. En yaşayabilir.” (Şube müdürü) İlgili kuruluşları tam olarak bilmiyo son bize geldiğinde anlatmaktan uzak “17 yıldır çocuk polisiyim. Son iki yıl ruz; ÇİM’lerden (Çocuk İzleme Mer laşmış oluyorlar. ÇİM’de savcının olma dır Mobil Okul Timi (MOT) polisi olarak kezleri) burada haberdar oldum. Öğ ması sorun, bunun giderilmesi gereki çalışıyorum. Okullarda görev yapıyoruz. retmenlerin çoğu bilmiyordur.” (Şube yor.” (Çocuk Mahkemesi sosyal hiz İstismar olaylarının değerlendirme aşa Müdürü) met uzmanı) masında çoğu zaman okul müdürü oku “Vakaları öğrenen ilk biz oluyoruz. “Öğretmenler açısından söylüyorum lun ismini düşünüyor, çocuğun ailesini Bizim bilgi eksikliğimiz var. İşbirliği çocuğun yaşadığı istismarı beyanı ile il düşünüyor, alacağı tepkiyi düşünüyor, önemli. ÇİM’i yeni öğrendik. Okullardan gili olarak gerçek mi söylüyor acaba di kendisini savcı, hâkim yerine koyup ola her kurumdan temsilci olması gerekli. ye bunun peşine düşmek doğru değil. yı kendisi çözmeye çalışıyor.. Olayı çok Eğitim almamız gerekiyor. Öğrenci han Şüphe varsa zaten bunu bildirmek ge geç bildiriyor. Rehber öğretmenler ko gi öğretmeni yakın görecek bilmiyoruz.” rekiyor. ÇİM’in açılma nedeni, bu ifade nuya daha hâkim olmalı. Okuldaki bir (Rehber öğretmen) nin tek seferde adli görüşmeci tarafın olayın bildirimi sırasında daha profesyo “Bize gelen cinsel istismar mağdu dan alınması. Aksi durumda, çocuk de nel yaklaşılması gerekiyor. Çocuk suçlu ru çocuk bıkmış durumda. Özellikle bil falarca anlatmak durumunda kalıyor ve değil. (MOT polisi) l Cinsel istismar vakalarının ancak yüzde 1015’i adli makamlara ulaşabiliyor. l Çocukergen istismarı, akran zorbalığı, flört şiddeti toplumsal bir sorundur. l Hiçbir sektör ya da kurumun tek başına çocukergen istismarı, akran zorbalığı, flört şiddetini önleme konusunda kaynakları, yetki ve otoritesi yeterli olmaz. Konu; ilgili kurum ve kuruluşların rol ve sorumlulukları, Çocuk Koruma Kanunu’nda (ÇKK) ayrıntılı şekilde belirtilmekle birlikte, kurumlar arası işbirliği ve koordinas yon alanındaki boşluk, vakaların çocuğun yüksek yararına, bütüncül şekilde ele alınmasını, kaliteli ve hesap verilebilir bir hizmet sunulmasını engelliyor. l Çocukergen istismarı, akran zorbalığı, flört şiddeti ülkemizde yaygın, ciddiye alınması gereken, ama önlenebilir toplumsal bir sorundur. Bu konuda herkesin yapabileceği birtakım aktiviteler olmakla beraber kamu kurum ve kuruluşları bağlamında atılması gereken çok önemli adımlar bulunmaktadır. Bu adımların atılmasında karar vericilerin ve kamu görevlilerinin görevi ve sorumluluğu bulunurken, STK’ler, üniversiteler, fon sağlayan vb. kuruluşların da somut ve ülkemize uyarlanabilir öneriler ile karar vericileri desteklemesi önemlidir. Vatandaşların ve ailelerin de çocukergen istismarı, akran zorbalığı, flört şiddeti konusunda öncelikle kendi tutum davranışlarının sonuçlarının farkında olması önemlidir. Ek olarak, vatandaşların, çocukergen istismarı, akran zorbalığı, flört şiddeti konusunda karar vericilerin ve kamu görevlilerinin adım atmasını talep etmek ve izlemek hakkı ve sorumluluğu bulunmaktadır.” Hem ‘esnek’ hem ‘derin’MEB, yeni lise modelini açıklamaya hazırlanıyor OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı lise öğretimini baştan şekillendirecek yeni model çalışmalarında sona yaklaştı. Bakanlığın, mart ayında açıklamaya hazırlandığı yeni modelde, liselerde ders saatleri azalırken, öğrenciler üniversite hedefleri doğrultusunda alanlarında ‘‘derinleşecek’’ ve değişen hedefler durumunda da ‘‘esnek’’ koşullara sahip olacak. Lise son sınıfları pilot bölgelerden başlamak üzere yükseköğretime hazırlık ve oryantasyon programı olarak düzenlemeye hazırlanan MEB’de, yeni modele ilişkin hazırlıklar son şeklini almaya başladı. Üzerinde çalışılan taslak, temel derslerin ilköğretimde verilmesinin ardından çocukların ilgilerine göre ‘‘derinleşeceği’, ilgilerinin değişmesine göre alanlarını da değiştirebi lecekleri ‘‘esnek’’ bir model olacak. Mesleki eğitime hız Bakanlığın 5 yıllık strateji planı kapsamında hazırladığı modele ilişkin çalışmalarda öne çıkan fikir yeni bir dershane ya da üniversite sınavına hazırlık sistemi değil, yeni bir ortaöğretim modeli oldu. Bu kapsamda ilk olarak liselerdeki zorunlu ders saatlerinin azaltılması planlandı. Öğrencilerin üzerinden ‘‘zorunlu’’ yükün kaldırılmasının ardından MEB, öğrencilerin üniversite ilgi, yetenek ve yönelimlerini ölçerek, hedefler sunmayı amaçladı. Sonrasında ise öğrencilere kalan zamanlarda ilgilerine göre çalışmalar yürütebilecekleri çalışmalar yapmasının önünün açılması hedeflendi. İlköğretimde temel derslerin alınmasının ardından bunların lisede tekarlanmayarak arttırılan zamanlarda öğrenciler üniversite yönelimlerine göre alanlarında ‘‘derinleşecek’’. Tercih ettiği alanlardaki ders saatleri artırılacak ve laboratuar çalışmaları ile bu dersler desteklenecek. Modele ilişkin ‘‘trafik metaforu’’ kullanan MEB, “Yani hızlı gitmek, ortadan gitmek, kenardan gitmek gibi, çocuğun her an şerit değiştireceği esnek bir model” tarifi ile modeli açıklıyor. Bakanlık yükseköğretim düşünmeyen öğrenciler için de mesleki eğitime hız verecek. Bilişim sektörü, hizmet sektörü ile çalışmalar yürüten MEB, uluslararası sertifika ve belge sistemleri oluşturarak bu alanda sektör temsilcileri ile protokoller de imzaladı. Sektörlerin ihtiyacı doğrultusunda eğitimler verilmesi planlanırken, öğrencilerin mezun olduklarında ellerinde gelir elde edebilecekleri bir mesleki belgenin olması planlanıyor. l ANKARA Gazeteci çocuklar işbaşında İHTİSAS ÜNİVERSİTELERİ DEĞERLENDİRİLECEK Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Yapı Kredi işbirliği ile gerçekleştirilen Renkli Kalemler gazetesinin yeni dönem çalışmaları başladı. TEGV’in öğrenim birimlerindeki çocuklar, gazeteci koçları eşliğinde kendi yerel gazetelerini çıkarıyor. Projeyle çocuklara okuma, yazma ve araştırma konularında beceri kazandırılırken medya okuryazarlığı ve gazeteciliğin incelikleri de öğretiliyor. Bugüne kadar 83 gönüllü ve toplam 475 çocuğun dahil olduğu Renkli Kalemler, yeni dönemde TEGV’in Batman, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, İstanbul, Mardin, Sakarya, Siirt ve Şırnak’taki öğrenim birimlerinde gerçekleştirilecek. 12 hafta sürecek eğitimden sonra çocuklar, yaşadıkları illerdeki olayları mizanpajından fotoğraflarına, haber içeriğinden tasarımına kadar kendileri tasarlayacak ve kendi yarattıkları Renkli Kalemler gazetesi aracılığı ile kamuoyu ile paylaşacak. Performansları izlenecek YÖK, ihtisas üniversitelerinin yıllık performans değerlendirmelerinin yapılması amacıyla “Performans İzleme Komisyonu” oluşturdu. YÖK’ün internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Yürütme Kurulu Üye si Prof. Dr. Naci Gündoğan, Düzce Üniversitesi’nde düzenlenen “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması” projesi kapsamındaki toplantıda, devlet üniversitelerine yönelik 2015’te başla tılan ihtisaslaşma projesine, 10 üniversiteyle devam ettiklerini belirterek, “Performans İzleme Komisyonu” kurulduğunu açıkladı. Gündoğan, bu üniversitelerin, komisyon tarafından belirlenecek kriterler doğrultusunda yıllık performans değerlendirmelerinin yapılacağını kaydetti. l ANKARA/ Cumhuriyet Fas’a yardım eli SEV Amerikan Koleji (SAC) öğrencileri, Fas’taki kardeşlerine yardım eli uzattı. Proje kapsamında dört gün boyunca Marakeş’in Sbiti Köyü’nde, kum taşıyarak ve harç kararak, halk eğitim merkezinin inşaatında çalıştılar. Ayrıca köy çocuklarına İngilizce öğrettiler, birlikte oyunlar oynadılar Öğrenciler, dört gün boyunca, köyde soba ile ısınan konuk evinde kaldılar, Gündüzleri ise halk eğitim merkezinin inşaatı için çimento ve kumları kovalarla taşıyıp, küreklerle karıştırarak harçlar hazırladılar. Köy çocuklarına gruplar halinde farklı etkinliklerle İngilizce dersleri veren, onlarla oyun oynayan öğrenciler, kaldıkları konuk evinde yemek yapımına da yardımcı oldular. 10 ilde 10 okul boyandı DYO’nun, “Yarınlar İçin Değer” projesi kapsamda geliştirilen “Öğrenmeye Değer” ile yaklaşık 42 bin öğrenciye ulaşıldı. “Okullara Değer” adı altında oluşturulan okul boyama ve boya kullanımı standartları kılavuzu çerçevesinde ise 10 ildeki 10 okulda model uygulama gerçekleştirildi. “Öğrenmeye Değer” projesinde ilkokullarda öğrenci, öğretmen, idareci ve velilerin renk, mekân kullanımı, ısı ve ışık unsurları hakkında bilgilendirilmesi hedeflendi. Okul boyama ve boya kullanımı standartları kılavuzu, Milli Eğitim Bakanlığı katkılarıyla, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve DYO işbirliğinde oluşturuldu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle