22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ŞUBAT 2019 PAZARTESİ BETON REFERANDUMU İsviçreliler kırsal bölgelerde imara açılan yer lerde bile daha fazla yapılaşma olmamasını öngörüyor. Söz konusu bölge lerde betonlaşmayı yasaklayan referandum teklifi için sandık başına gidi lerde yeni yapılaşmaya sadece, daha önce imara açılan aynı çapta bir başyor. Referanduma sunulan öneri İsviçre’de halihazırda imara açılan bölge ka bölgenin bu statüden çıkarılması koşulu ile izin verilecek. EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET BİLİMDE EN İYİNİN ERKEKLER OLDUĞU YALNIZCA BİR ÖNYARGI Öncü kadınlar YOLLARINI ATATÜRK AÇTI 28 Eylül 1949 tarihli Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir haberde Prof. Dr. Fatma Perihan Çambel’den şu sözlerle bahsedilmiş: “Amerika’nın tanınmış kanser araştırmacılarından Dr. Cowdry ile çalışmakta olan Perihan Çambel, Florida Üniversitesi’nden gelen davet üzerine bu üniversitenin yeni kurulan Kanser Araştırma Laboratuvarına profesör ve patolojibiyoloji seksiyonunun başı olarak tayin olunmuştur. Türk bilim kadınlarına ilişkin yaptığı araştırmalarla tanınan mühendis ve eğitimci Doç. Dr. Günseli Naymansoy, “Avrupa Komisyonu’nun kadın konusundaki istatistiklerini kapsayan She Figures 2016’ya göre mühendislik imalat ve inşaat bilimlerinde doktora eğitimi yapan kadınların oranı, Avrupa Birliği ülkelerin de yüzde 26 iken, ülkemizde yüzde 34’dür. Bu da Atatürk’ün açtığı yolda ilerleyen Türk kadınının teknolojide çok önemli bir yere geldiğinin delilidir” dedi. Naymansoy şunları kaydetti: “Atatürk’ün tahnit işlemini yapmasıyla bilinen patolog Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu, ‘Şevki’ tekniğini geliştirerek tıp literatürüne adını Prof. Dr. Dilhan Ezer Eryurt , Ay’a inilmesine yarayan prensiplere yaptığı katkı nedeniyle 1969 yılında ‘NASA Apollo Başarı Ödülü’ne layık görülmüş. Basına yansıyan bir fotoğraf karesinde Eryurt, ABD’li meslektaşlarıyla görülüyor. yazdırmıştır. Yine ilk kadın onkoloğumuz olan Prof. Dr. Fatma Perihan Çambel, 1973 yılında Bologna’da DEPCA Kanser Sempozyumu’nda dudak kanserini ilk kez bir kanser türü olarak ortaya koymuş, 1983 yılında, ABD Kanser Kurumu’nun ‘onursal üyelik’ payesini almıştır. Astrofizik alanındaki öncülerden biri olan Prof. Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu Dr. Dilhan Ezer Eryurt, NASA’da çalışan ilk kadın olmuştur. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak daha da ileri gidilmesi için yapılması gereken, kadınların başarısını görmezden gelmek yerine onların aile içindeki sorumluluklarını hafifletecek kreş ve yaşlı bakım merkezleri gibi kurumların açılmasıdır.” Birleşmiş Milletler (BM), 2015’te kız çocuklarının bilim, teknoloji ve mühendislik alanlarındaki çalışmalara katılımını teşvik etmek amacıyla 11 Şubat tarihini “Uluslararası Bilimde Kadınlar ve Kız Çocukları Günü” ilan etti. Geçmişten bugüne süregelen cinsiyet eşitsizliğine rağmen tarih boyunca kadınlar bilim alanında çok sayıda başarıya imza attı. Ancak Birleşmiş Milletler verileri dünya genelinde araştırmacıların “yüzde 30’undan azının” kadın olduğunu ortaya koyuyor. BM, bu yılki temayı da “Kapsayıcı Yeşil Büyüme için Bilimde Kadın ve Kız Çocuklarına Yatırım” olarak belirledi. Birçok toplumda bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi alanlarda “erkeklerin en iyi olduğu” şeklinde ön yargılar bulunsa da çok sayıda bilim kadını tarih boyunca önemli buluş ve icatlar ortaya koyarak büyük başarılara imza attı. İşte onlardan birkaçı. ‘Sinir büyüme faktörü’nü keşfetti, Nobel’i kazandı İtalya’nın Turin kentinde 1909’da doğan tıp araştırmacısı Rita LeviMontalcini, sinir büyüme faktörünün keşfedilmesi, sinir sisteminin gelişimi ve farklılaşması konusunda önemli çalışmalara imza attı. Meslektaşı Stanley Cohen ile 1986’da “sinir büyüme faktörü” buluşları için Nobel Fizyoloji (Tıp) Ödülü’nü kazanan LeviMontalcini, 103 yaşında Roma’da hayatını kaybetti. Tıp alanında bilim dünyasına yaptığı katkılarla anılan LeviMontalcini, 100’üncü doğum gününe ulaşan ilk Nobel Ödüllü bilim insanı unvanına da sahip. Dünyanın ilk bilgisayar programcısı İngiltere’nin başkenti Londra’da 1815’te dünyaya gelen ve asıl adı Augusta Ada Byron olan “Ada Lovelace”, dünyanın ilk bilgisayar programcısı olarak biliniyor. Cambridge Üniversitesi’nde dönemin önemli matematik profesörlerinden Charles Babbage’ın Analitik Makine adlı ilkel bilgisayarı için İtalyan matematikçi Louis Menabrea’nın, 1842’de Fransızca yayımladığı inceleme yazısını bir İngiliz bi lim dergisi için çeviren Lovelace, kendi notlarını da bu çeviriye ekleyerek yazıyı 1843’te yayımladı. Lovelace, çeviriye eklediği notlarda, Bernoulli sayılarının Babbage’ın makinesiyle nasıl hesaplanacağına ayrıntılı yer verdi. Bu metot, tarihçiler tarafından dünyanın ilk bilgisayar programı olarak kabul edildi ve böylece Lovelace “ilk programlamacı” unvanına sahip oldu. HIV’i tanımlayan bilim kadını: BarreSInoussI HIV’in AIDS hastalığına yol açtığını keşfeden kişi olarak tari Bilim uğruna ölen kadın: he geçen kişi Fransız bilim kadını Françoise BarreSinoussi de bilim tarihinde çığır açan kadınlar arasında yer alıyor. AIDS’e bir mikrop veya virüsün yol açıp açmadığını an Madam Cur’e lamak üzere 1983’te kurulan bir araştırma grubunda yer alan Barre Sinoussi, yalnızca iki haftada var “Madam Curie” olarak tanınan Polonya asıllı Fransız fizikçi ve kimyager Maria Sklodowska Curie (18671934) ise bilim dünyasın ların artırılmış etkinliğini keşfeden kişi oldu. Bu çalışmalarıyla 1903’te fizik, 1911’de ise kimya alanında Nobel Ödülü’ne layık görülen Curie, bu ödülü alan sayımının doğru olduğunu keşfetti. Bu virüse insanın bağışıklık sis temini hasara uğrattığı için “human immunodeficiency virus (insan bağışıklık eksikliği virüsü)”, yani baş harfleriyle “HIV” adı verildi. l AA da önemli başarılara imza ilk kadın oldu ve yine bu atan mucit kadınların ba ödülü iki kez kazanan ilk şında geliyor. bilim insanı unvanını aldı. Radyoaktivite alanında Bilimsel çalışmaları sıra yaptığı çalışmalarla atom sında aşırı radyasyona altı parçacık fiziğine ön maruz kalarak kan kanseri cülük eden Curie, uran olan ve bu nedenle haya yum elementiyle 20. yüz tını kaybeden Madam Cu yıl başında yaptığı deney rie, “bilim uğruna ölen ka lerde atom altı parçacık dın” olarak tarihe geçti. ÜSTSÜZ GÜNEŞLENME Mahkeme kadın olmayı suç saydı ABD’nin New Hampshire eya letinde Yüksek Mahkeme, bir plajda üstsüz güneşlendikleri için gözaltına alınan ve haklarında dava açılan üç kadının anayasal haklarının ihlal edilmediğine karar verdi. Mahkeme 2’ye karşı 3 oyla aldığı kararda, Laconia kenti belediyesinin, kadınların meme uçlarının örtülmesine dair kurallarının anayasanın cinsiyet eşitliği ve ifade özgürlüğü ilkeleriyle çelişmediği belirtildi. Aksi yönde görüş bildiren iki yargıç ise belediyenin kurallarının kadın ve erkeklere farklı muamele içerdiğini, bu nedenle anayasaya aykırı olduğunu söyledi. Düş kırıklığı Küresel ‘Meme Uçlarına Özgürlük’ Hareketi aktivistleri olduğu belirtilen Heidi Lilley, Kia Sinclair ve Ginger Pierro adlı kadınlar, 2016’da Laconia’daki bir plajda etraftakilerin şikâyeti üzerine gözaltına alınmıştı. Peirro gözaltına alınmadan önce üstsüz yoga yapıyor, diğer iki kadın da güneşleniyordu. Alt mahkemenin davayı düşürmemesi üzerine, belediyenin kurallarında erkeklerin üstsüz güneşlenmesi konusunda herhangi bir atıf olmadığını belirten kadınlar ayrımcılığa uğradıklarını söyleyerek eyalet yüksek mahkemesine gitme kararı almıştı. Kadınların avukatı Dan Hynes, “Mahkemenin, kadınlara erkeklerden farklı davranılmasının cinsiyet ayrımcılığı anlamına gelmediğini savunan kararından düş kırıklığına uğradık. Mahkeme kadın olmanın suç sayılmasına fiilen göz yumdu” dedi. Hynes, kararı federal yüksek mahkemeye taşıyabileceklerini söyledi. l BBC Bakliyat çevre dostu ve BESLEYİCİ PLAJDAKİ YABANCI Çevre örgütü Greenpeace, plastik kirliliğine dikkat çekmek için yaptığı yerleştirmede amacına ulaşmış görünüyor. Şili’nin gözde tatil merkezi Vina del Mar’ın altın kumsallarına dev bir plastik şişe yerleştiren örgüt, okyanusları kirleten, deniz canlıları için yaşamsal tehdit oluşturan plastiklerin kullanımının yasaklanmasını istedi. l REUTERS Geleceğin gıdası Protein değeri yüksek baklagiller gerek insan sağlığı ve gerekse üretiminde az suya ihtiyaç duyulması ve toprak verimliliği gibi çevreye olan katkıları nedeniyle “geleceğin gıdası” olarak görülüyor. 2016 yılının Birleşmiş Milletler (BM) tarafından “Dünya Bakliyat Yılı” ilan edilmesinin ardından, 10 Şubat bu yıl ilk kez “Dünya Bakliyat Günü” olarak kutlanıyor. BM Gıda ve Tarım Örgütüne göre (FAO) bakliyatlar yetiştirilirken bir kilogram mercimek ya da bezelye için 50 lit re su gerekirken, bir kilo tavuk eti için 4 bin 325 litre, bir kilo kırmızı et için ise 13 bin litre suya ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle, protein değeri yüksek baklagiller, gerek insan sağlığı ve gerekse üretiminde az suya ihtiyaç duyul ması ve toprak verimliliği gibi çevreye olan katkıları nedeniyle geleceğin gıdası olarak görülüyor. Uluslararası Bakliyat Konfederasyonu Başkan Yardımcısı Cindy Brown “Bakliyatlar, daha az su ve ticari gübreye ihtiyaç duyuyor çünkü büyürken toprağa nitrojen takviyesi yapıyor ve bu şekilde toprağın ömrünü de uzatıyor. Bakliyatlar çevre için mükemmel bir çözüm. Küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle karşılaştığımız bazı sorunların önüne geçiyorlar” dedi. l AA DEPOLAMA ALANI TEHLİKE SAÇIYOR Çöp suları Sapanca Gölü’ne akıyor Çevre Mühendisleri Odası Kocaeli Şube Başkanı Sait Ağda cı, “Çöpler ortada, do Kocaeli’nin Kartepe ilçesindeki çöp depolama alanı tehlike saçıyor. Yağmurlu havalarda çöpün bulunduğu alandan akan sular önce dereye, sonra da içme suyu olarak kullanılan Sapanca Gölü’ne ulaşıyor. Kartepe ilçesi Eşme Mahallesi’nde bulunan Maden Deresi havzasındaki çöp depolama alanında çöp yığınları oluştu. Özellikle yağmur sonrası çöplerin bulunduğu bölgeden akan su, Maden deresine karışıp buradan da yaklaşık 2 kilometre mesafedeki içme suyu olarak kullanılan Sapanca Gölü’ne akıyor. Bölgede oluşturulan vahşi depolama alanındaki çöplerin içme suyunun kirlenmesine neden olduğunu söyleyen Çevre Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesi Başkanı Ağdacı, “ Düzenli depo layısıyla yağmurun etkisiyle çöplerin suyu toprağa, aşağıdaki yeraltı sularına ve içme suyu kaynağı olan Sapanca Gölü’ne taşıyor” dedi. lama alanı değil, vahşi depolama burası. Düzenli depolamada killi ortama, yani su geçirmeyen ortama kadar inilir. Üzerine membran çekildikten sonra onun üzerine atıklar bırakılır. Ama bu atıklar bırakıldıktan sonra çöpün sızıntı suyunun drenaj devreleri döşenir ki; o su yeraltı sularına, su havzasına veya akarsulara karışmasın diye. Vahşi depolamada böyle bir şey yok” dedi. Ağdacı, “Bir an önce bu çöplüğün buradan kaldırılması lazım” diye konuştu. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle