17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 11 ŞUBAT 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: FUNDA YAŞAR ER kültür beklenen etk‘AiylitıynaEraldtmiveand’ıA69K.INB,EARLLTİNINFAİLYMI FİÇEİSNTİYVAARLIİŞ’NIYDOER Fatih Akın, başrol oyuncusu Jonas Dassler’in de arasında olduğu ekibiyle önceki gün düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı Fatih Akın ve Jonas Dassler. ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR 1970’ler Almanyası’nda bir seri katili anlattığı “Altın Eldiven” ile Berlin’de Altın Ayı için yarışan Fatih Akın, başrol oyuncusu Jonas Dassler’in de arasında olduğu ekibiyle önceki gün gazetecilerin salondan taştığı bir kalabalıkla, basın toplantısında alkışlarla karşılandı. Ancak kadına dair şiddetin gösterilme biçimiyle derdi olanların sorularıyla karşılaşması da kaçınılmazdı. Yaşlı alkolik ve fahişe kadınları öldüren Fritz Honka adlı bir seri katilin gerçek hikâyesine dayanan ve ünlü Alman yazar Heinz Strunk’un romanından uyarlanan film, adını Hamburg’un tekinsiz bir arka sokağında işsiz ve evsiz insanların, eski Nazilerin takıldığı aynı adlı sefil bardan almış. Honka’nın öldürdüğü bir kadını parçalama sahnesiy le başlayan ve benzer sahnelerin adeta “yeniden canlandırma” üslubuyla tekrarlanması nedeniyle nafile ve gereksiz bir tiksinti duygusunun ötesine geçemeyen filmle ilgili “Herkesin, canilerin bile itibarı vardır” diyen Fatih Akın, kadın kurbanların itibar meselesi üzerine gelen soruları ise “Şimdilerde cinsel şiddetin gündeme getirilmesi çok önemli ama bence bundan söz ederken olup biteni açıkça göstermeniz gerekli. Ben şiddeti yüceltmiyorum, bilakis vahşeti olanca gerçekliğiyle gösteriyorum” dedi. #MeToo hareketinin cinsiyet eşitliği ve kadın haklarıyla ilgili verdiği mücadelenin önemli olduğunu söyleyen Fatih Akın, “Ama bunun sansüre yol açmasına izin vermemeliyiz” dedi. Cinsel yetersizliği ve kadınların uzak durduğu Quasimodo misali çirkinliği dışında cinayetlerin sebebiyle ilgilenilecek bir derinliğe inilmese de, kendi deyişiyle “korku filmi” olan bu projede Fatih Akın’ı cezbeden noktanın ortalığı sadece provoke etmek olmadığı söylenebilir. 2. Dünya Savaş’ından yenik çıkmasına rağmen kalkınma mucizesi yaratan Almanya’nın hesaplaşılmayan karanlık noktaları ve yabancı işçilere olan önyargıya dair itiraz da var. Herkese göre bir film değil! Türkiye’deki kökenlerine rağmen Almanya’da büyüdüğü için sinemasından da etkilendiğini söyleyen Akın, “Elbette bu filmi yaparken Nosferatu”nun etkisinde kalmışımdır” dedi. Filmin her keyfe ve kedere olmadığını bildiğini söyleyen Akın, “Belki pazarlama hatası yapıyor olabilirim ama böyle. Yine de size naif gelebilir ama şiddet uygulayanların bu filmden etkilenip ders alacağını düşünmek isterim” dedi. SALT’tan ‘İstanbul Ansiklopedisi’ SALT’ın İstasyon: İstanbul Ansiklo pedisi programları, Kadir Has Üniversi tesi Rektör Yardımcı sı ve Sanat ve Tasa rım Fakültesi Deka nı Prof. Dr. Arzu Er dem ile SALT Araş tırma ve Program lar Direktörü Me riç Öner’in söyleşi siyle başlıyor. İki kurumun çalışmalarını Kasım 2018’de başlattığı İstanbul An William Henry Bartlett’in Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi gravüründen Sabiha Bozcalı çizimi, İstanbul Ansiklopedisi, Cilt: 7, 1965 siklopedisi Arşivi’ne odaklı söy Ayrıca, İstasyon kapsamında, şe leşide, Kadir Has’ın devraldığı, hir tarihi üzerine çalışan akade SALT’ın dijitalleştirme ve erişime misyen ve araştırmacılar eşliğin açma süreçlerini üstlendiği yakla de düzenlenecek sunum, söyleşi şık 20 bin öğelik bu belge grubu ve atölyelere dair bilgi verilecek. nun önemi konuşulacak. Gerek an SALT Beyoğlu’nun giriş mekânı siklopedinin basılı 11 cildini ge Forum’da kurulu olan “İstasyon: rekse Reşad Ekrem Koçu’nun gele İstanbul Ansiklopedisi” programı, cek ciltler için hazırladığı kapsam üç yıllık İstanbul Ansiklopedisi Ar lı malzemeyi çok yönlü bir çevrim şivi projesinin bir uzantısı olarak içi yazılım aracılığıyla bir araya gerçekleştiriliyor. Program hakkın getirmenin sağlayacağı yeni araş da detaylı bilgi için: https://salton tırma imkânları değerlendirilecek. line.org/tr/ l Kültür Servisi Usta oyuncu Halit Ergenç Aycetananitldüaenrndkı’üracak 2010 yapımı Dersimiz Atatürk’ün başrol oyuncusu Halit Ergenç, 9 yıl aradan sonra bir kez daha Atatürk kimliğine bürünmeye hazırlanıyor. Oyuncu, yönetmenliğini Abdullah Oğuz’un üstlendiği “İlk Adım: 1919”da rol alacak. Milli Mücadele’nin 100’üncü yılı sebebiyle çekilecek film, toprakları işgal altındaki bir milletin son umudunu taşıyan Bandırma Vapuru’ndaki Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarının kader yolculuğunu beyazperdeye taşıyacak. Proje için ön hazırlıklar da tamamlandı. 1974 yapımı bir tanker, Tuzla’daki tersanede Bandırma adlı vapurunun bire bir kopyası olacak şekilde yenilendi. Dönemin ihtişamını yansıtan ünlü Saltanat Vagonu da Sirkeci Garı’nda tasarlanıp çekimlerin yapılacağı Beykoz Kundura Fabrikası’na taşındı. İç mekânlar için ayrıca aynı platoda birebir ölçülerde dekorlar hazırlandı. “İlk Adım: 1919”un şimdiye dek çekilmiş en büyük bütçeli Atatürk filmi olacağı konuşuluyor. FAZIL SAY TRABZON’DAYDI... Piyanist ve besteci Fazıl Say, Trabzon’da hayranlarıyla buluştu. Fazıl Say, Karadeniz Teknik Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’ndeki konserde kendisine ait “Truva Sonatı”nın yanı sıra Frederic Chopin’in ‘’3 Noktürn’’ ve Ludwig Van Beethoven’ın ‘’Mi Minör’’ isimli eserlerini seslendirdi. Konserde “Truva Sonatı” üzerine düşüncelerini paylaşan Fazıl Say, 10 bölümden oluşan eserinde yer alan her sonatın farklı bir karakteri temsil ettiğini söyledi. Çok sayıda klasik müzikseverin izlediği konser, yaklaşık 80 dakika sürdü. l AA Bursa’da Neşet Ertaş anısına konser Bursa Orkestra Şube Müdürlüğü Türk Halk Müziği Bölümü ve Kırşehir Abdallar Topluluğu, “Bozkırın tezenesi” olarak bilinen Neşet Ertaş’ın anısına konser verdi. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen konseri Şef Altan Göl yönetti. Konserde, Kırşehir Abdallar Topluluğu ve Türk Halk Müziği Bölümü solistleri Neşet Ertaş’ın unutulmaz eserlerini seslendirdi. Gecede Neşet Ertaş’ın “Köprüden Geçti Gelin”, “Ne Güzel Yaratmış Seni Yaradan “ ve “Kendim Ettim Kendim Buldum” seslendirildi. l AA Akbank Sanat’ta ‘Felsefe Seminerleri’nde bu ay Akbank Sanat’ın düzenlediği “Felsefe Seminerleri”nin şubat ayı programında; Hakan Yücefer “İmajın Ardındaki İmaj: Gilles Deleuze’de Hareketİmajın Krizi” başlıklı semineri yer alıyor. 14 Şubat Perşembe günü saat 18.30’da düzenlenecek seminerin içeriğine ilişkin olarak Hakan Yücefer şunları söylüyor: “Bu konuşmada hareketimajın geçirdiği krize odaklanarak imajların sadece görüntüleri, sesleri, duyguları açığa çıkarmaya hizmet etmediğini, bir imaj rejiminin belli şeyleri görünür kılarken başka şeyleri görünmez hale getirdiğini öne süreceğim...” l Kültür Servisi Yalan üzerine Diktatörlükler yalanla beslenen rejimlerdir. Doğru. Bu nedenle, yalanı sistematik hale getirir, ince ince örgütledikleri propaganda mekanizmalarıyla toplumsal dokunun kılcal damarlarına kadar pompalamaya gayret ederler. Dolayısıyla diktatörlükler aynı zamanda yalanı besleyen, büyüten rejimlerdir. Sonunda yalan dağı kat kat o derece yükselir ki, gerçeğin önünü örter, yalan gerçeğe, veya son dönemde sıkça kullanılan deyimle, “posttruth”, «gerçekötesi»ne dönüşür. İyi de diktatörlüklerin yalandan beslenebilmeleri için, o toplumda önceden elverişli bir zeminin bulunması gerekmez mi? Başka bir ifadeyle ya da soruyla, diktatörlükler yalanı kullanabilirler ama yalan sadece onların icadı mıdır? İçselleşen yalan Bir toplum düşünün; bireyleri sabahtan akşama kadar hem birbirlerine, hem kendilerine yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmiş; kendi hakikatleriyle yüzleşmekten ısrarla kaçınıp, yaratılan/yarattıkları bir yalanın içinde yaşıyor; bu yetmezmiş gibi, “kral çıplak” demeyi göze alanların (kim bilir kaç genç kuşağın) gerildikleri çarmıhların önünde düzenlenen yalan ayinlerine topluca katılmayı benimsiyor. Üstelik bu toplumun bireyleri bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmakta hiçbir sakınca görmedikleri gibi, buna büyük bir erdem olarak sarılıyor, ağzı en çok laf yapanın veya ortalıkta en çok görünenin peşinden koşuyor, vasatın iktidarını (mediokrasi) sürekli pekiştiriyorlar. Böyle bir toplumun, diktatörlükten gelecek yalan taarruzuna savunmasız yakalanmasına fazla şaşırmamak gerekir. 22 Ocak 2016’da yitirdiğimiz değerli dilbilimci, çevirmen, eleştirmen ve yazar Tahsin Yücel, edebiyatımızın başyapıtları arasında sayılması gereken “Yalan” adlı romanında, romanın kahramanı (antikahramanı?) Yusuf Aksu için şöyle bir tümce kurar: “Yaşamı baştan sona yalan olmuşsa sürekli yalana başvurduğu için değil, başkalarına boyun eğdiği için olmuştu; üstelik, başkalarına uymak başkalarının arkasından gitmek bile değildi, o susmuştu yalnızca, suçu sesini çıkarmamaktı.” Toplumlar sustukça, susturuldukça yalana ortaklık kendiliğinden bir hal alır, yalan içselleşir. Sürüye katılmayanlar parmakla işaret edilir, ötekileştirilir, köşeye sıkıştırılır. Sonunda öyle bir noktaya gelinir ki geçmişten bugüne birikmiş tüm yalanların ağırlığını da taşıyarak vıcık vıcık bir eğik düzlem üzerinde sürekli aşağı doğru kayılırken, bu toplu hareket sadece susanları beraberinde sürüklemekle kalmaz, sesini çıkarmaya yeltenenlerin “yalan söylemek”le suçlanmasına da yol açabilir. Birtakım yorumcular, uzmanlar, çeşitli “kanaat önderleri” yinelene yinelene pelesenk olmuş cümlelerle yalan düzlemini beslemeye devam ederler, aşağıya doğru o uğursuz kayışı, toplumu parçalayan o derin yarılmayı hiç fark etmezler; fark etseler de kurulu düzen(leri) üç gün daha sürsün diye bunu görmezden gelirler, insanları toplu yalan ritüellerinde kendilerinden geçmeye çağırırlar. Yalan süreçlerle yenilir Ve bu toplu yalan atmosferi içinde hem bireysel tarihler hem de kuşaklar harcanır gider, bilgi değil cehaletin hükmü yürür giderek. Şeffaflıktan, eksiksiz düşünce ve ifade özgürlüğünden, sorgulayıcı kuşaklar, özgür bireyler yetiştirecek bir eğitim sisteminden korkan; bunları çürüten, yok eden uygulamalar karşısında sessiz kalan toplumlar, yalana yenilmeye mahkumdur. Yalanın egemenliğinden de sadece ve sadece diktatörlük doğar. Böyle bir toplumda gerçek sanatçıya düşen, hayatın yalanını sanatın gerçeğiyle yenmeye uğraşmaktır. Başarı şansı Sisyphos’unki kadardır, ama o yine de didinir çünkü sonuç değil, süreçtir önemli olan… Yalan sonuçlarla değil, süreçlerle yenilir. Zeynep Casalini’den yeni single Zeynep Casalini, söz ve müziği Necati Saykolar’dan tanıdığımız Necati Karadayı’ya, düzenlemesi Hüseyin Cevahir Ünal’a ait “Ben Böyle” isimli yepyeni şarkısını, Pasaj&Garaj Müzik etiketiyle dijital platformlarda yayımladı. “Ben Böyle”, Casalini’nin öğlen saatlerinde Necati Karadayı’yı arayıp yeni bir şarkı istemesinin ardından yaklaşık 12 saat sonra ortaya çıktı. Ayşe Kaya’nın imaj fotoğraflarını çektiği “Ben Böyle”nin video klibi, Gökhan Göktaş yönetmenliğinde çekildi. l Kültür Servisi Sanat ve spor dünyası ‘Kuruluş’ta buluştu VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) okurla buluşturduğu, Melih Şabanoğlu’nun “Kuruluş: Mektebi Sultani’den Galatasaray Spor Kulübü’ne Türkiye’de Futbolun Erken Çağı (19041907)” isimli kitabının söyleşi ve imza gününde sanat ve spor dünyası bir araya geldi. Yazar Melih Şabanoğlu, kitabının kulübün kuruluşunu, modern futbolun gelişimini ve bu sürece kim lerin katkısı olduğunu okura doğrudan aktardığını belirterek, “Bu kitap Galatasaray’ın kuruluş hikâyesine ve mitosuna bir ışık tutuyor ve onu aydınlatmaya çalışıyor. Ayrıca kitabın bunun dışında bir hedefi daha bulunuyor: Galatasaray’ın kuruluş döneminin gerçek ve detaylı bir tarihinin yazılabilmesi adına sağlam bir zemin oluşturmak” diye konuştu. l Kültür Servisi Behemoth Volkswagen Arena’da 27yıldır black metal’in sınırlarını zorlayan Polonyalı grup Behemoth, yeni albümleri “I Loved You at Your Darkest”ın dünya turnesi kapsamında 23 Şubat Cumartesi günü Volkswagen Arena’da konser verecek! Konser performanslarını “görsel ve işitsel olarak etkileyici, büyük ve kontrol edilemez bir kaos” olarak tanımlayan Polonyalı black metal grubu Behemoth’un öncesinde, İstanbul çıkışlı black thrash me tal grubu Persecutory ve Çağlan Tekil sahne alacak. Biletler, Mobilet iOS ve Android uygulamaları ile mobilet.com üzerinden satın alınabiliyor. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle