17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER EDİTÖR: EZGİ KARDEŞ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Diyalog zorlanmalı’Latin Amerika uzmanı Esra Akgemci, Venezüella’daki siyasi krizi değerlendirdi [email protected] 11 ŞUBAT 2019 PAZARTESİ 7 Selçuk Üniversitesi’nden akademisyen Akgemci, Maduro’nun tercihlerini eleştirse de muhalefetin tavrının demokratik olmadığını vurguluyor. HÜSEYİN HAYATSEVER Venezüella’da, ABD başta olmak üzere birçok ülkenin kendisini “geçici devlet başkanı” ilan eden Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido’yu tanımasıyla başlayan siyasi kriz sürüyor. Selçuk Üniversitesi’nden Latin Amerika uzmanı Esra Akgemci, Venezüella’da yaşanan süreci ve gelinen noktayı Cumhuriyet’e değerlendirdi. Akgemci, “Şu anda iktidar ve muhalefetin diyaloğa zorlanması gerekiyor fakat muhalefet Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun zayıflamasını bekliyor” dedi. Maduro’nun devlet başkanı olduktan sonra attığı adımların, ülkeyi dış müdahaleye açık hale getirdiğini belirten Akgemci, “Eski Devlet Başkanı Hugo Chavez’in ölümü ve petrol fiyatlarındaki düşüşün arka arkaya denk gelmesi Maduro’yu çok zorlu bir krize soktu. Maduro, Chavez’in başlattığı Bolivarcı devrimi radikalleştirmekle iktidarını sağlamlaştırmak arasında bir tercih yapmak duru mundaydı ve tercihini iktida rını sağlamlaştırmaktan ya na kullandı. Kendi tabanın dan gelen Bolivarcı devrimin derinleştirilmesi taleplerini göz ardı etmesi, ABD destek li muhalefetin eline devrimin kazanımlarının paramparça edilmesiyle sonuçlanabilecek bir fırsat verdi” diye konuştu. Venezüellalıların komşu ülke Kolombiya’ya geçişleri sürüyor. Maduro’nun, 2015’teki parlamento seçimlerinde çoğunluğu kaybetmesinin ardından 2017’de anayasa değişikliği gerekçesiyle “Kurucu Meclis” kurulması kararı aldığını, bunun da meşuiyet tartışmalarını doğurduğunu anımsatan Akgemci, “Muhalefet o dönemden bu yana tüm seçimleri boykot ediyor” ifadelerini kullandı. mak darbe ve dış müdahale gibi seçenekleri kışkırtıyor. Guaido’nun kendisini geçici devlet başkanı ilan edeceği ve ABD Başkanı Donald Trump’ın onu resmen tanıyacağı, Maduro yeni görev dönemine başlamadan çok önce basında yer almıştı. Bu da muhalefetin çok önceden kararlaştırılmış, uluslararası ayağı da olan bir plan çerçe lomatik girişimlerle iki tarafa da karşılıklı adım atmasını sağlayacak şekilde bu sorun çözülebilir, diyalog yolu açılabilir. ABD, Venezüella’da insani krize neden olan yaptırımları askıya alırsa, Maduro da Kurucu Meclis’i feshederse ve bu ortamda yeniden seçimlere gidilirse meşruiyet krizi çözülebilir” dedi. Akgemci, çözümün diyalogdan ‘Darbe kışkırtılıyor’ Venezüella’da muhalefetin Maduro ile demokratik yollarla mücadele etmediğini belirten Akgemci, “Maduro’da otoriterleşme eğilimi var, fakat muhalefetin ana gövdesi de demokratik bir tavır içinde değil. Seçimleri boykot etmek, seçim sonuçları nı tanıma vesinde hareket ettiğini gösteriyor” diye konuştu. ‘Zor günler kapıda’ Venezüella’da çözüm yolunun, Maduro ve muhalefetin diyaloğa girerek karşılıklı adımlar atmasının sağlanmasından geçtiğini vurgulayan Akgemci, “Uluslararası taraf sız dip geçtiğini vurgulasa da mevcut koşullarda bunun çok zor olduğuna da dikkat çekerek “Maalesef Venezüella’yı zor günler bekliyor. Maduro’yu zayıflatmak için sürdürülen uluslararası baskının Venezüellalılar üzerindeki etkisi her geçen gün biraz daha ağırlaşacak, fakat Maduro iktidardan düşerse Bolivarcı Devrim’in tüm kazanımları ‘Türkiye’nin desteği Akgemci, Türkiye’de hüküme paramparça edilecek. Böy tin Maduro’ya verdiği desteğin, Rusya ve le bir çıkmazda ülke Çin’inki gibi somut olmadığını ve söylem düze nin geleceği hay söylemsel’ yinde kaldığını savunarak “Erdoğan’ın Maduro’ya sınırsız destek verdiğini görüyoruz ancak Türkiye’nin Venezüella’ya verdiği desteğin sınırı altın ticareti mese lesinde görülecektir. ABD’nin yaptırımlarına Türk şirketlerin ne ölçüde uya cağı, Venezüella’ya desteğin ölçüsünü de gösterecek” dedi. li karanlık görünüyor” ifadesini kullandı. l ANKARA BM’de gündem Venezüella Caracas yönetimine bayrak açarak kendisini geçici devlet başkanı ilan eden Juan Guaido’yu tanıyan ülkelerin başını çeken ABD, Venezüella’daki siyasi krizin muhalefet lehine çözülmesi için yeni bir hamlede bulundu. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ni Venezüella gündemiyle acil toplantıya çağıran Washington, toplantıda krizin aşılması için atılacak olası adımların sıralandığı bir karar taslağı sundu. ‘Taslakta seçim ve yardımlar var’ BM Güvenlik Konseyi’ndeki diplomatik kaynakların aktardığı bilgiye göre, karar taslağı Venezüella’da seçime gidilmesi ve ülkeye uluslararası yardımların mümkün kılınmasını kapsıyor. Taslak ayrıca “demokratik seçimle göreve gelmiş yegane kurum olan” Ulusal Meclis’in desteklenmesini öngörüyor. Venezüella’da Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido’nun kendisini “geçici devlet başkanı” ilan etmesinin ardından ilk olarak ABD, daha sonra Lima Grubu olarak adlandırılan Latin Amerika ülkeleri, son olarak da aralarında Almanya, Fransa ve İspanya’nın da bulunduğu birçok AB ülkesi Guaido’yu devlet başkanı olarak tanımıştı. ABD, askerlerin maliyeti için Seul’le anlaştı Washington yönetiminin, AsyaPasifik bölgesindeki en önemli müttefiklerinden Güney Kore ile bu ülkedeki askerlerinin finansmanı konusunda anlaşmaya vardığı bildirildi. Güney Kore Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, ülkedeki 28 bin 500 askerin maliyetinin paylaşımı konusunda ABD ile 1 yıllık yeni bir anlaşma imzalandığı duyuruldu. Açıklamada Güney Kore’nin 2019’da ABD askerleri için 924 milyon dolar ödeme yapacağı belirtildi. ABD Başkanı Donald Trump, geçen haziranda yüksek maliyetleri gerekçe göstererek iki ülke arasındaki tatbikatların askıya alınacağını ifade etmişti. ABD’nin Seul’den 1 milyar dolar talep ettiği öne sürülmüştü. Göstericiler, “Sanchez istifa” yazılı pankartlar taşıdı. Dava öncesi İspanya sağı meydan okudu İspanya’nın özerk bölgesi Katalonya’da 2017 yılında tek taraflı olarak yapılan referandum ve sonrasındaki bağımsızlık ilanının ardından Katalan siyasetçiler hakkında açılan dava yarın başlıyor. 12 Katalan siyasetçinin isyan ve kamu kaynaklarının usulsüz harcanması suçlamalarıyla yargılanacağı tarihi dava öncesinde Madrid sokakları dün sağcıların gösterisine sahne oldu. Parlamentoda azınlıkta olmasına rağmen Katalan partilerin de desteğiyle hükümeti kurmayı başaran Sosyalist Parti’nin, Katalonya meselesinde sürdürdüğü görüşmeleri protesto eden yaklaşık 45 bin gösterici, Başbakan Pedro Sanchez’i istifaya çağırdı. Haiti’de yolsuzluk protestolarına kan bulaştı BaşkentPorteauPrince’tevurularak hayatını kaybeden bir protestocunun annesi polislere isyan etti. Ekonomik kriz ve yolsuzluklarla sarsılan Haiti’de halk, Devlet Başkanı Jovenel Moise’nin istifası talebiyle sokaklara çıkarken üç gündür yaşanan şiddet olayları nedeniyle 5 kişinin yaşamını yitirdiği bildirildi. AA’nın haberinde, başkent PortauPrince başta olmak üzere Go naives, Haiti Cape ve Los Cayos kentlerinde yapılan gösterilerde yaşamını yitirenlerin 3’ünün polis kurşunuyla vurulduğu iddia edildi. Polis ise gösteriler sırasında çıkan olaylarda bir kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. El Cezire televizyonu, protestocuların taş atması sonu cu 14 polis memurunun yaralandığını belirtti. Öte yandan PortauPrince’teki gösterilerde bazı eylemcilerin başkanlık binasına taş attıkları anların görüntüsü sosyal medyaya yansıdı. Gösteriler, hükümetin salı günü ekonomik acil durum ilan ederek bir dizi kemer sıkma önlemi açıklamasının ardından başladı. Ekonomik krizin iyi yönetilemediğini savunan protestocular, Venezüella tarafından 2005’te hayata geçirilen Petrocaribe programının fonlarıyla ilgili yolsuzluk iddiaları nedeniyle Devlet Başkanı Moise’nin istifasını talep ediyor. Papa ‘muhafazakârları’ kızdırdı Katoliklerin ruhani lideri Papa Françesko’nun Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) ziyareti sırasında dinler arası kardeşlik mesajlı İnsanların Kardeşliği Belgesi’ne imza atmasına, Katolik Kilisesi’nin muhafazakâr kanadından itiraz geldi. Papa’nın reform çabalarına karşıtlığıyla bilinen muhafazakâr cephenin önde gelen isimlerinden Kardinal Gerhard Müller’in dün yayımladığı bir manifesto, isim vermese de Papa Françesko’nun imzaladığı belgeye yanıt olarak yo Papa Françesko ve Şeyh Ahmed el Tayyib, anlaşmayı imzaladıktan sonra el sıkışmışlardı. rumlandı. BBC Türkçe’nin haberine göre Müller’in “İnanç Manifestosu” adıyla muhafazakâr Katolik internet sitelerinde yayımladığı belgede, “İsa’yı yalnızca iyi bir insan ve kardeş olarak sunmanın, kilise doktriniyle ilgili bir kafa karışıklığı yarattığı” belirtiliyor. Müller, çok sayıda dini yetkili ve inanç sahibinin talebi üzerine yazdığını söylediği belgede ayrıca Papa’nın boşanıp yeniden evlenmiş kişilere müsamaha gösterilmesi ve onların da kilisede komünyona kabul edilmesi reformuna da karşı çıkıyor. Papa Françesco, “Dinlerarası Buluşma” konferansına katılmak üzere 35 Şubat tarihleri arasında BAE’ye gitmiş ve Arap Yarımadası’nı ziyaret eden ilk papa olmuştu. Papa burada, Sünni İslam açısından önemli bir referans merkezi olarak görülen El Ezher Üniversitesi’nin başındaki Şeyh Ahmed el Tayyib’le birlikte “Dünya Barışı ve Birlikte Yaşam İçin İnsanların Kardeşliği Belgesi” adlı bir ortak deklarasyona imza atmıştı. Belgede, farklı dinlere inananlar ile herhangi bir dine mensup olmayanlar arasında uzlaşı ve kardeşlik çağrısı yapılıyor, “çoğulculuk ve farklı dinlerin bilgece bir ilahi iradenin eseri olduğu” belirtiliyor. Suriyeli çocuklar, Kufeyr’deki harabeye dönmüş okullarında oyun oynuyor. ‘Son dalga’da şiddetli çatışma Suriye’de yalnızca birkaç kilometrekarelik toprak hâkimiyeti kalan IŞİD’e yönelik nihai operasyonda ağır çatışmaların yaşandığı bildirildi. Ankara’nın terör örgütü saydığı YPG’nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) karadan, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin ise hava desteğiyle sürdürdüğü operasyonda yaklaşık 600 militanın direnmeye devam ettiği bildirildi. Suriye’nin doğusundaki Hacin çevresinde geçen eylülde başlayan harekâtta şu ana kadar 1200 IŞİD militanının yanı sıra 670 SDG’li ve 400’den fazla da sivilin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. SDG, bölgeden sivillerin çıkışını gerekçe göstererek geçen hafta operasyona ara vermişti. Bölgede yaklaşık 20 bin kişinin yaşadığı tahmin ediliyor. ABD Başkanı Donald Trump geçen hafta yaptığı konuşmada, IŞİD’in yaklaşık bir hafta içerisinde IŞİD’den “yüzde 100 oranında temizlenebileceğini” duyurmuştu. Muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise dün bölgede yoğun çatışmaların yaşandığını, karşılıklı can kayıplarının olduğunu bildirdi. ‘Güvenli bölgede sorular var’ Diğer yandan, Rus basınına demeç veren Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, Suriye’nin kuzeyi için Türkiye ve ABD tarafından farklı yorumlarla dile getirilen “güvenli bölge” önerisiyle ilgili yanıtlanması gereken çok sayıda soru bulunduğunu söyledi. ABD’nin açıkladığı çekilme kararına ilişkin de soruların bulunduğunu belirten Yerhov, Türkiye’nin çekilme sonrasındaki eylem planıyla Rusya’nınki arasında tam bir örtüşmenin de olmadığını dile getirdi. Yerhov buna rağmen, “Rusya ile Türkiye’nin olabilecek en elverişli işbirliği algoritmasını geliştirmiş olmasının önemli olduğunu” belirtti. İran’dan Varşova zirvesi uyarısı ABD’nin öncülüğünde 1314 Şubat tarihlerinde Polonya’da yapılması planlanan Ortadoğu zirvesine dönük Tahran’ın tepkisi dinmiyor. İran Meclisi Dış İlişkiler Stratejik Konseyi Başkanı Kemal Harrazi, ABD’nin daha önce “İran’ın bölgeyi istikrarsızlaştırıcı hamlelerinin” ele alınacağını duyurduğu zirveye katılacak ülkelere uyarı içeren ifadeler kullandı. Harrazi, “Zirveye İran karşıtlığı amacıyla katılan ülkeler gözümüzden kaçmayacak ve gizli kalmayacak” şeklinde konuştu. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, geçen ay Kahire’de yaptığı konuşmada Varşova zirvesinin İran’ı hedef alacağını belirtmişti. Tahran’ın tepkisi üzerine ise Polonya’dan zirvenin Ortadoğu’nun bütününe ilişkin yapılacağı açıklaması gelmişti. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ise Varşova zirvesinin “Başlamadan başarısızlığa uğradığını” söyledi. Zarif, “ABD, İran’a karşı Varşova’da bir zirve düzenlenmesi için yoğun çaba harcadı ancak pozisyonlarından çekildiler ve zirvenin konusunun İran olmadığını açıkladılar” şeklinde konuştu. ‘Nükleer formül elimizde’ Öte yandan, İran’ın etkili dini liderlerinden Ayetullah Ahmed Hatemi, ülkesinin atom bombası formülüne sahip olduğunu iddia etti. Hatemi, “İran atom bombasının formülünü biliyor fakat bu kitle imha silahından istifade etmek istemiyor” şeklinde konuştu. Zarif Beyrut’ta Bu arada, iki günlük resmi ziyaret için Beyrut’a giden Zarif, ordusu ABD tarafından desteklenen Lübnan’ın istemesi halinde her alanda işbirliği yapmaya hazır olduklarını bildirdi. Washington ile Tahran arasındaki gerilimde İran’ın Hizbullah’a verdiği destek de önemli rol oynuyor. Sudan’da BM helikopteri düştü Sudan ile Güney Sudan arasında yaklaşık 8 yıl önce yaşanan bölünmenin ardından ihtilaflı bölgelerden biri olarak kalan Abyei’de bir askeri helikopterin düşmesi sonucu en az 3 kişinin öldüğü bildirildi. Düşen aracın Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü bünyesinde görev yapan Etiyopya’ya ait askeri bir helikopter olduğu, olayda 3’ü ağır 10 kişinin de yaralandığı belirtildi. Helikopter, BM Barış Gücü’nün karargâhına düşerken, olayla ilgili soruşturma başlatıldığı öğrenildi. BM Güvenlik Konseyi daha önce Abyei’nin, dünya barışı açısından ciddi bir tehdit olmaya devam ettiğini duyurmuş, taraflara diyalog çağrısında bulunmuştu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle